Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




Domingo yayınevi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Domingo yayınevi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mayıs 2016 Pazar

Gökyüzü Çocukları / Katherine Rundell

Domingo Yayınları'nın son dönemde çıkan kitaplarını seviyorum. Henüz bloga yazamamış olsam da "Mucizeleri Saymak" beni çok etkilemişti. Geçen hafta bitirdiğim "Kayıp Şeylerin Bakım Kılavuzu" kitabının içindeki hüzün ise bana fazla geldi.Çakma Anne'yi tüm annelere tavsiye ederim. Kültür olarak farklı olsak da 'rahatlatıcı' ögeler barındıran neşeli bir kitap.
Banu'nun yazısından sonra "Gökyüzü Çocukları"nı iyice merak ettim ve bu sıcak çikolatayı ben de içmeliyim diye düşünüp kitabıma başladım.

Her ne kadar yaptığım listelere pek uyamasam da Nöstlingerli Steinhöfelli bu ay için biraz daha Alman Edebiyatı okuma niyetim vardı ama Rundell'in kitabının ilk cümlesinden sonra kitabı bırakamayacağımı anladım:
"İlk doğum gününün sabahında bir bebek, Manş Denizi'nin ortasında, yüzen bir çello kutusunun içinde bulundu."
Benim bu bebeğe hemen kanım kaynadı ve denizin ortasına nasıl/nereden geldiğini oldukça merak ettim. Bebeği bulan 36 yaşında 1.90 boyundaki Charles Maxim ise pek çok sevdiğim kitap karakterleri arasına henüz ilk satırlarda girdi.
İnsanlarla İngilizce, kedilerle Fransızca, kuşlarla Latince konuşan çok fazla kişi tanımıyorum ne de olsa :)
Charles, zaten sıradışı bir şey yaşamış olan bebeğe sıradan bir isim verir, okyanustan gelen bu bebeğin adı Sophie olur.
Hikaye Londra'da başlar ve Sosyal Hizmetler Uzmanları Sophie'yi Charles'ın evindeki"uygunsuz yaşam koşullarından" dolayı yetimhaneye götüreceğini söyleyene kadar bu tatlı evde devam eder.
"Bir evde ne kadar çok sözcük varsa o kadar iyidir." Charles ve Sophie'nin uygunsuz yaptığı şeylerden biri holdeki duvar kağıdına not yazma alışkanlığıdır.
Patates kızartmalarını tabak yerine Dünya Haritası'nın üzerinde (Macaristan) yemek ise bana çok eğlenceli geldi.
Hikaye, Pariste Sophie'ye ilk yaş gününde okyanus ortasında yatak görevi gören çello kutusunun sahibini arama macerası ile devam eder.
İkinci yarı diyebileceğim bu süreçte Sophie "Gökyüzü Çocukları" ile tanışır. Matteo, Anastasia, Sofi ve Gerald "iyi pisliklere" sahip olan çocuklar; kötü pisliklere ise elbette kimse bulaşmak istemiyor.
Kitaptaki altı çizilesi cümleler, kitabın en sıcak yönü.
"Sevginin bir kokusu olsa bu,sıcak ekmek kokusu gibi olurdu."
Benim en sevdiğim karakterler Charles, Matteo ve Sofi oldu.
Özellikle Matteo ve Sofi'nin insanlardan kaçan halleri beni epey düşündürdü.
Hikayenin hangi yılda geçtiği detayına rastlamadım ama sanırım 1950-60lı yıllar olsa gerek. Kadınların pantolon giymesinin neredeyse yasak seviyede olduğunu okuyunca bu sonuca vardım. Kitapta bir de Charles Maxim'in ne iş yaptığı belirtilmiyordu. Çok önemli bir detay değildi ama eğlenceli bir meslek veya para kazanma şekli yazılsa hoş olabilirmiş.
Charles Maxim'in çocuk yetiştirme tarzını ve kitap sevgisini görünce ona "hayat dersi öğretmeni" diyesim geldi.
"Okumayı biliyor, resim çizmeyi biliyor, kara kaplumbağası ile su kaplumbağası arasındaki farkı biliyor. Bir ağacı diğerinden ayırabiliyor. Bu sabah bana bir karınca topluluğuna ne dendiğini sordu."
Ülkemizdeki eğitim sistemini düşününce "bir ağacı diğerinden ayırabilmeyi" bir "nitelik" değil de içi boş bir özellik olarak algılayacak öğretmenleri, müdürleri aklıma getirdim.
Sanırım bizim de Charles gibi 'hayat dersi öğretmeni'ne çok daha fazla ihtiyacımız var...
"Gökyüzü Çocukları"nın en sıcak yanı ise Sophie ve çello kutusunun sahibini yani annesini aradığı an'lar:

Bu yazıyı Anneler Günü'nde yazmam güzel bir tesadüf oldu.
Özel günlerin 'özel' hissettirdiğine inanmam aslında, asıl öz bence günde değil hissettiklerindedir ama bu kitabın bu güne denk gelmesine sevindim.
Annem olsa o da patates kızartmasını Macaristan'ın üzerinde değil, tabağımda yememi isterdi.
Ben de ona "tamam Macaristan'da yemem ama Avustralya için söz veremem" derdim.
İyi ki varsın canım annem :)

* Şömizli güzel bir baskıda kitap ayracı da olsa hoş olurmuş.
**Yazarın ilk kitabı henüz Türkçe'ye çevrilmemiş ama sanırım 'The Wolf Wilder' isimli son kitabını 2017 yılında okuyabileceğiz, yaşasın :)

" Asla bir ihtimali göz ardı etme."

Gökyüzü Çocukları
Özgün adı: Rooftoppers
Yazan: Katherine Rundell
Çeviren: Duygu Dalgakıran
Yaş grubu: 12+
Domingo Yayınları, 2016, 280 Sayfa, sert kapak, şömizli


Devamını oku »

1 Mayıs 2016 Pazar

"2 Balık 1 Kedi" 4 Yaşında / Hediye Kitap :)

Blog açarken aklımdan neler geçiyordu pek hatırlamıyorum ama iyi ki açmışım bu hesabı :)
İnsan ilk yazılarında kendini uzay boşluğunda asılı kalmış minik astreoid gibi hissediyor: "Kimse var mıııı? Huuuu?!!" Nasıl bir yerdeyim ve burada başka kimler var diye nereye bakacağımı bile bilmiyordum."Kahvenin yanında" biraz sohbet eder giderim diyordum, zamanla "2 Balık 1 Kedi" olduk, yaklaşık 1,5 yıldır "1 kedi" aramızda olmasa da blogun ismini değiştirmedim.
İlk yazıdan sonra tarzım zaman içerisinde epey değişti.
Blogdan tanıdığım insanlar epey arttı, bazılarıyla yüz yüze tanıştık, canım Yasemen , tatlı Aslı, kitap kurdum Nurşen Abla:)
Blog yazmak ve blog vesilesiyle tanıştığım insanlar bana çok şey kattı.
Burada kendime ait bir "ağaç ev"im var gibi hissediyorum.
Bazen canım sıkkınken tırmanıyorum bu ağaca bazen de acayip neşeliyken.
Tam olarak neden yazdığımı ben de bilemesem de okuduğum kitaplar hakkında yorum yazmaktan da geri duramıyorum.
 "günün mutluluk sebepleri"ni aramak, bulmak, fark etmek beni hep gülümsetti.
Merak edip sevdiğim yazarların,çizerlerin kapısını çaldım ve biraz sohbet ettik, buraya yazdım.
Bu yazı ile beraber 560. yazımı yayınlayacağım.
Güzel bir hediye ile blogumun yeni yaşını kutlamak istedim.


Bu minnak hediyeler için yapmanız gereken tek şey, 15 Mayıs'a kadar "Blogumu neden okuyorsunuz?" sorusuna cevap vermek ve çekilişe katılmak :)

Herkese bol şans ve yeniden teşekkürler, (özellikle de blogun şablonunu yapan Sevgi ve Header'ı yapan Özlem sana :)
İyi ki varsın canım blog!

*Renkli rüzgar gülü Elif'in olduğu için, onu gönderemeyeceğim :)

Devamını oku »

1 Nisan 2014 Salı

Küçük İnsanlardan Büyük Sorular, Hayli Mühim İnsanlardan Basit Cevaplar :)

BDK Yıldıray'ın kitabından sonra yine ona yakın tarzda bir kitap okumak beni çok mutlu etti. Hamileliğin 40. haftasındayız çok şükür ve hemen her gün gelen ""doğurmadın mı"lara karşı sabırlı olabilmek ve zihnimi başka şeylere yönlendirebilmek ve bunu yaparken de eğlenmek süper oldu. Daha ne isterim ki :)
Kitabı neredeyse bir solukta okudum. NTV Yayınlarının bu tarz (Cahillikler Kitabı vb.) kitapları var ama hiçbiri çocuklar için yazılmış değil. Domingo Yayınevinden çıktığını görünce şaşırdım.
Bu kitap aslında bir projenin ürünüymüş. 10 ilkokulda yaşları 4-12 arasında değişen binlerce çocuktan, yanıtını en fazla merak ettikleri soruları yazmalarını istemişler ve bu soruları alanında uzman yazar/psikolog/doğabilimci/astronot/sinirbilimci/ fizikçi/biyolog/gezgine sormuşlar. Onlar da kendi çocuklarına anlatır gibi sade bir dil ve esprili bir anlatımla bu sorulara cevap vermişler. Ve bu kitap, Birleşik Krallıktaki önde gelen çocuk koruma derneği olan NSPCC yararına hazırlanmış. İşte bu sebepten bir proje-kitap aslında.
Yaklaşık 300 sayfa boyunca bir dolu soruya verilen yanıtlar 1-1-5 sayfalık kısacık özetler halinde ve bence en güzel tarafı hiiiç sıkılmadan okunabilmeleri. Hatta ben ciddi anlamda bittiğine üzüldüm.
Hikaye/roman okumak da ayrı bir zevk ama benim gibi bilim yoksunu bir insanın 30'una ramak kala gözlerini kocaman açarak öğrendikleri de kayda değer.
Ah ah keşke okul zamanında karşıma çıksaydı bu kitaplar; ben de anlardım "şimşek nasıl oluşuyor", "su/buz/buhar ilişkisi"vb. Kısmet :)

Sevdiğim Sorular/Cevaplar:
*Solucan yememde bir sakınca var mı?
*Atom nedir'e verilen cevaptan: "Atomların içinde o kadar fazla boşluk var ki, dünyadaki tüm insanların tüm atomlarının içerdiği tüm boşluğu sıkıştırabilseydiniz, hepsini bir kesme şeker hacmine küçültebilirdiniz." :)
* Neden yetki hep yetişkinlerdedir? (Sahi, neden :)
*Pastanın tadı neden bu kadar güzel? (Ahh, ah :)
*Neden kendimi gıdıklayamıyorum?
* Arı arıyı sokar mı? (Sokuyormuş!)
* Neden tuvalete gideriz? (Bu soruyu ben de çok sorarım, hele ki son anda yetiştiysem :)
*Aslanlar neden kükrer?( Bu sorunun çok neşeli bir cevabı var ama buraya yazmayayım, merak edin :)
*Neden bazı insanlar kötüdür?'e verilen cevaptan: " Bir dahaki sefere biri size kötü davrandığı zaman, kendinize şunu sorun:' Acaba bana kötü davranan bu insan neden bu denli mutsuz? Acaba onu bana kötülük yapmaya itecek kadar üzen ya da öfkelendiren şey ne?' İşin ilginç yanı, böyle yaptığınız zaman, kendinizi o kadar da kötü hissetmeyeceksiniz."
*İyilik nereden gelir?
* Neden kızların bebeği olur da erkeklerin olmaz? :)
*Nasıl aşık oluruz? 3 tane harika cevabı var;bir tanesi:

*Neden sonsuza dek yaşayamayız?
* Hepimiz akraba mıyız? (bunu ben de çok düşünmüştüm)
* Zaman hızlı geçmesini istediğinizde neden yavaş geçer?
* Gazlı içeceklerdeki baloncuklar şişeye nasıl girer? :)
* Seyirciler gürültü yaparken sporcular nasıl konsantre olur?'a verilen cevaptan: "Konsantre olmanın en iyi yolu, çevrenizde olup biten her şeyi unutmaktır." ...
* En güçlü hayvanlar hangileridir? (Böcekler!)
* Çikolatayı kim buldu? (bulmasa iyiymiş :)
* Büyük İskender kurbağaları sever miydi? (çok güzel /mantıklı bir cevabı var)
* Çiş neden sarıdır?
* Neden sıkılıyorum? (ah, ah ne çok sordum bu soruyu küçükken..)
* Beni ben yapan nedir? (bu soruya 3 kişi cevap vermiş;bir tanesi :" Bizler kendimizi oluştururken başkaları bizi inşa eder. Başkaları bizi oluştururken, biz kendimizi inşa ederiz." !!!
***Favorim: Bir inek bir yıl boyunca osurmayıp biriktirdiği gazı bir kerede osursaydı, uzaya fırlar mıydı? :)
*Neden kardeşlerimle durmadan kavga ediyorum? (sahi neden :)
*Gökkuşağı neden yapılmıştır?'a verilen cevaptan: " Gökkuşağındaki renklerin sırasını nasıl hatırlarsınız? Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert, mor. Şu komik cümleyi aklınızda tutmaya çalışın: Kırkayak tekerlekli sandalyesinde yoğurtlu makarnasını lüptetirken morardı :))
Makaslananlar:
Yukarıda bir kısmını yazdığım soruları bu kez komedyenlere sormuşlar. Hangisinden alıntı yapsam karar veremedim,hepsine çok güldüm. Bazıları:
* Michelangelo nasıl bu kadar ünlü oldu?
Ninja Kaplumbağalarda gerçekten iyi resim yapan bir tek o vardı :)
* Piramitler nasıl yapıldı?
Binlerce ton Toblerone'u üst üste koyarak :)
*Zaman hızlı geçmesini istediğimizde neden yavaş geçer?
Burnunuzu karıştırabilesiniz diye :)
* Hıçkırık nedir?
Kalp osurduğunda olan şey :)
*Solucan yememde bir sakınca var mı?
Annen bakmıyorsa yok :)
                                                                              ***
Bir dolu "neden"li soru okudum ve çocukların hayalgücüne hayran kaldım. Ben küçükken öyle çok soru soran biri değildim, hatırlıyorum. Aklımı kurcalayan şeyler vardı elbette ama onlar da bana kalsın şimdilik.
Sizin çocukken sorduğunuz sorular var mıydı?

HERKESE SORU SORMA CESARETİNİ KAYBETMEDİĞİ GÜNLER & MUTLU HAFTALAR DİLERİM(Z) :)

*Kitabı derleyen Gemma Elwin Harris'e de özel teşekkür...
**BDK'nın yazısını da okumak isteyebilirsiniz :)



Devamını oku »