Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




pratik ev işleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pratik ev işleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Şubat 2015 Çarşamba

Pratik Ev İşleri :)

Neredeyse "tembelliğin tarihi"ni yazacağım az sonra, inanamıyorum. (Neyse ki annem okumuyor :)
1. Yemek:
Ev işleri deyince ilk sırada Maslow amcanın da piramidinde olan "beslenme" geliyor bence. Çünkü yemek yemek zorundayız. Bu konu birçok ev gibi bizim evde de "bu akşam ne pişirsek" sorunsalı olarak karşımıza çıkıyordu. Eskiden daha merkezdeydik ve gelsin dürümler gitsin pideler diyebiliyorduk. Şu ara bize yakın sadece bir pizzacı ve hazır burgerci var. Çok eskiden olsa mutlu olabilirdim ama midemdeki rahatsızlıklardan beri mecburi sağlıklı yaşama geçmiş bulunuyorum(z). yani yemek işinden kaçmanın yöntemi eve sipariş değil, hatta hiç değil. Bir defa hem mideye hem bütçeye zarar. En büyük yardımcımız, canımız gibi sevmemiz gereken şey buzluğumuz :) Bizim buzluğa sağolsun anneler geldikçe yemek koyar gider. O yüzden de dolabın o köşesini çok severiz ama bu sadece "yedek" olması açısından önemli. Yani her gün de buzluktan yemek yenmez değil mi? Son zamanlarda yapmaya çalıştığımız şey de haftalık yemek listesine uymak oldu. haftanın hangi günü ne yiyeceğimizi et mi sebze mi balık mı yoksa tavuk mu, biliyoruz ve haftalık alışveriş de ona göre yapılıyor. Şu ara hayatımdaki en hazır yemek sanırım balık :) somon için ekstra hiçbir şey gerekmiyor, fırına koy ve pişmesini bekle. Yanına da mutlaka baharatlı patates küpleri. Elif de bu yemeğe ortak olduğundan beri patates tüketimi arttı bizim evde :) Diyeceğim o ki, yemek yapmaktan kaçınılmaz ama yemek yapmak size de bana/bize olduğu gibi zor geliyorsa işin pratiğine kaçmalı. Mesela geceden 1 bardak (hatta yarım da olur) kurufasülye sıcak suya konur, ertesi gün fasülye, salça, az su, az yağ ve 1 tüm soğan ile düdüklüde 40 dakikada pişirilir. işte sana mis gibi yemek :) düdüklü tencereyi son birkaç yıldır kullanabiliyorum ve diyorum ki "o ne kolaylık o" :) bir de annemin meşhur bir lafı var: "bir evde patates her zaman olacak"... o kadar çeşitli bir şeyler hazırlanabiliyor ki kendisinden. Ben sadece 2-3 çeşit yapabiliyorum.
yemek tariflerinde 3 farklı kaplarda bir şeyler hazırlanacak sonra onlar uygun ısıda birleşecek gibi şeyler yazıyorsa o tarifi okumam bile :) yani ördek yatağında tavuk sosuyla hazırlanmış mantarlı kestaneli dana rosto da yemeyivereyim :) eğer böyle bir yemek varsa :))
2. Temizlik: Eskiden ne güzeldi, etraftaki kirleri hiç görmezdim. şimdiyse Elifle beraber yerde emeklerken görüyorum ki Elif'in şıp diye ağzına atabileceği bir dolu şey mevcut. Amanın! Ennn büyük ve detaylı temizlik için iki abladan yardım alıyorum, onu yazmazsam olmaz. Bu çok ekonomik değil kabul ediyorum ama ayda bir bizim evin böyle bir silkelenmeye kesinlikle ihtiyacı oluyor. Onun haricinde çok zeki olduğumuz için salon ve koridor halılarını değiştirmek için Elif'in emeklemeye başlamasını bekledik!!! Sadece öyle denk geldi tabii ama o ne toz o! Aman yarabbi... Bu ara mecburen iki günde bir süpürge/vileda ile takılıyoruz. Ama normalinde yani halılardan kaynaklı toz olmasa haftada 1 süpürge/toz alma/ vileda benim için yeter de artar bir temizlik :) Kısacası "görmüyorum/duymuyorum". Lokum evde varken de rahattık çünkü tüm tozu/tüyü onun üzerine atıyorduk. Lokum gitti ve anladık ki canım tüylüm bizden temizmiş :)
3. Ütü: Hala en sevmediğim ev işlerinden biridir kendisi. Ütü ile ilgili daha önce bir yazı yazmıştım burada, bir nevi rahatlama/kafa dağıtma aracı olarak düşünülebilir. Mi? :) Bazen evet bazense değil. O gün çok yorgunsam hiçbir ütüyü gözüm görmez benim. Bu arada sadece Elif'in çamaşırlarını (yumuşak olsun diye) ve gömlek gibi cidden ütü isteyen şeyleri ütülüyoruz. Yani nevresim, çorap, çarşaf vb. şeyler benim gözümde "ütülenmeli" kategorisine hiç girmedi. Annem ziyaretlerinde ne bulduysa ütülüyor gerçi :) Hep diyorum bu temiz/titiz annenin evladı böyle olmamalıydı :)
Çamaşır, bulaşık ve evin genel toparlanması tamamen kişiye özel. Bulaşık makinesini de "tık" sesi duyduğum an boşaltmam, önce bir buharı çıksın ve ben müsait olayım değil mi :)
Kısacası ben -biliyorum ki- birçoğunuza göre daha az düzenli ve temizim ama benim de elimden gelen bu. Yerdeki her şeyi, dolaplardaki her lekeyi görürsem -ki ben cidden görmüyorum, kafam çok dolu ondan mı acaba?- ortada ne çizimler kalır ne blog ve tabii ne de ben.
"Mutlu anne" olalım değil mi ama?
Şu lafı da kim demişse kendisini öpesim geldi, bu lafı hatırlayınca rahatlıyorum :)
* Başka ev işi var mıydı hatırlayamadım, demek ki yapmıyorum :)
** Son okuduğum kitabı-çizgi/roman yazmak için sabırsızlanıyorum ancak Elif -yeniden mi diş sürecinde yoksa geniz etinden mi bilmiyorum- gündüzleri oldukça zor ve az uyuyor; bu da geçer elbet. Ankara oldukça karlı, karı normalde severim ama Elif'in kar tulumu küçüldüğü için dışarı çıkışlarımız bundan etkilenecekse şimdilik karı daha az seviyorum :)



Devamını oku »

25 Şubat 2014 Salı

Zihin Boşaltma Aracı Olarak; Ütü :)

Ütü yapmayı sever misiniz bilmiyorum ama benim kendisiyle ilişkim pek bir sınırlı-idi.
Yani hala teknolojinin geldiği yeri sorgulayıp (sanki biliyormuş gibi) "ütüleme makinesinin" icadının benim çağıma yetişmemesine hayıflanıyorum.
"Ütü gerektirmeyen kıyafetler" elbette ki favorim ama durum sadece bundan ibaret değil.
Ütü ne yazık ki hayatımızın bir parçası.
Benim "ne yazık ki" dememin sebebi aslında hala sorguluyor olmam. Yani neden kıyafetlerimizi ütülüyoruz ki??? Kimse ütülemese ortada bir "garip"lik de olmayacak.
Annem bunları okusa "Aman Esraaa;böyle düşündüğün yetmedi bir de yazdın mı??" diye bayağı bir kızardı. Annemle %100 farklı düşündüğümüz konulardan biri de bu çünkü. Ona kalsa her şey- ama neredeyse her şey- ütülenmeli ve böylece göze güzel görünmelidir! İyi de o kıyafetler benim gözüme ya "ütüsüz de" güzel görünüyorsa??Yoo böyle bir şey mümkün değil-dir.
Ben yıllar yılı ütüyle yapardın-yapmazdın diye mücadele vereyim minicik haliyle Elif Hanım bana oralardan sağlam bir ders versin, vay be... Şimdiki nesil çabuk büyüyor :)
Daha önce okuduğum bir kitapta, adını hatırlamıyorum ama "İçgüdüsel Doğum" olabilir; 'Evde yaptığınız işleri "iş" olarak görmeyin;onlardan keyif almaya bakın.' yazıyordu. ben de okurken bile bir "puff" demiştim. Ev işlerinden çoook da uzak değilim aslında. Sadece tüm gıcığım ütüye :)
Derken Elif için aldığımız kıyafetleri ve çarşaf/nevresimleri yıkayıp ütüleme vakti geldi çattı.
Ben acayiip keyif alırım ki bu işten ne de olsa Elif'in minileri diyor(d)um.
İşte o ara ütüyle göz göze geliyoruz.
Tam 1 hafta boyunca sabahtan akşama durmadan yıkayıp ütülüyorum.
Minik kızım da benimle gurur duyduğunu belirtircesine göbeğimde sallanıp duruyor.
Fark ettim ki ben;
1) ütü yapmayı bilmiyorum!!! 
2) Ütülediğim şeyi nasıl katlayacağımı bilmiyorum !!!
3) Ütüye su koymayı unutuyorum!!!
4) Ütünün 'buhar' diye bir fonksiyonu olduğunu neden kimse söylemedi!!!
Kaynak: burada
Bu ne utanç yarabbim; böyle biri nasıl iyi anne olabilir ki diye ağla da ağla :) Ohh tam rahatladım derken bu kez minicik eldivenler,patikler gözlerde soğan etkisi yaratmasın mı? Onlara da ağla-ağla-ağla :)
O hafta ütü mü yaptım gözlerimdeki pası mı attım anlamadım ama hiç bu kadar duygusal bir ütü seansım olmamıştı...
Sonra aklıma geldi kitaptaki o cümle (son günlerdeydi ama olsun) "keyif almaya bakın" diye...
Ve zihnimde babam canlandı.
Pazar günleri babamın ütü günüydü. Radyoyu açar ve büyük bir dikkatle ütü yapardı. yıllaaaar sonra anladım ki işin sırrını o bulmuştu; yaptığı işten keyif alıyordu :)
Kaynak: burada
İşin en komiği de son gün tam işim bitti ve yüzümde harikalar ötesi iş bitirmenin gülümsemesi ütüyü fişten çekiyorum; fiş bildiğin elimde patlayıp tüm sigortayı attırdı. Sanırım arkasından söylediğim onca lafı duydu :) Neyse sağolsun intikamını almak için işimin bitmesini beklemişti :)
Diyeceğim o ki son gün yaptığım ütülerde zihnimi boşalltığını, pek bir şey düşünmediğimi anladım.
Bundan sonra "yogaya mı başlasam" demeyip kendimi ütüye vermeyi düşünüyorum, tabii suyu ve buharını unutmadan :)

HERKESE TATLI GÜNLER&BOL GÜNEŞLER :)
Devamını oku »