Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




17 Aralık 2015 Perşembe

Sosyal Medya

Bu konu hakkındaki daha önceki yazılarıma baktım ve giriş aynı, bir şeyler yazmak istiyorum ama yazmaya çekiniyorum.
"Takılma bunlara" deyip geçmeye çalışıyorum ama bazen de yapamıyorum demek ki, neyse umarım kimseyi kırmadan bir şeyler yazıp içimde birikenleri doğruca anlatabilirim.
Sosyal medya konusunda hoşlanmadığım şey, samimiyetsizlik.
İnstagramı yoğun olarak takip ettiğim zamanlar, evde Elifle baş başa olduğumuz, dünyada neler yaşandığını merak ettiğim zamanlardı.
Benim için bir nevi değişiklik oluyordu.
İyiydi, hoştu ama herkes mi güzeldi, her şey mi yolundaydı, bilmiyordum.
Birine bir şey hediye edilmek istenirken asıl amacın hediyeyi vermek değil de, benim duyurumu yapın mantığı olduğunu da çok sonra öğrendim. (neden böyle yapıldığını anlayamıyordum, hala da anlamıyorum)
Zamanla anneliği, bir meslek olarak görenler olduğunu, yaptığı paylaşımlarda sadece iyiyi, güzeli, doğruyu paylaşarak hep anne tavsiyesi verdiklerini gördüm.
Bu yanılgıya zaman zaman kendim de düştüm, düşmüşüm, düşüyorum :)
(Geçen gün bir arkadaş sadece hamile olduğunu söyledi, ben de "bak miden kötü olursa gaviskon al" diye başladım, kız da şaşkınlıkla "yoo kötü değil" dedi. O an bir duraksadım, demek ki yanılgıya böyle düşülüyor :) Kız, benimle sadece mutluluğunu paylaşmış, bana bir soru sormamış etmemiş, hemen niye akıl vermeye çalışıyorsam. Kendime kızdım. Bir daha hamile görürsem o sormadan tavsiye vermek yok.)
Anne olmak bir insanı sadece kendi çocuğunun/çocuklarının uzmanı yapıyor bence;
illa her çocuğun uyku eğitimi alması, emziği bırakması, tuvalet iletişimi kurması(eğitimi dersek yandık :), evde sağlıklı besinler yemesi ve asla çikolata tüketmemesi mi lazım?
Neden?
Çünkü doğru olan bu. (Kime göre?)
Bu yanılgıdan çıkmayı, takip ettiğim anneleri "anne" yönünden ziyade "insan olma" yönüyle takip etmeye başladığımı yavaş yavaş fark ettim.
Öğrenen olmaya çalışırken aslında sadece parmak sallayan ve durmadan şikayet eden öğreten anneler/insanlar gördüm.
Acaba neden sadece kendi yolumuzda yürüyemiyoruz, merak ettim.
Cevabı hala bilmiyorum.
Sosyal medyada  anneliğin ötesinde durumlar da gördüm.
Bir insanı ve okuduğu kitapları seversiniz belki ama yaptığı paylaşımlar yoğun reklam içerikli ise bunlardan hoşlanmıyor olabilirsiniz. Bu, doğa değil mi?
Ve bir tercih yapıp "kitaplar güzel ama reklam pek sevmiyorum" deyip kişinin paylaşımlarını görmeyi bırakmanız halinde başınıza geleceklere de hazırlıklı olmanız gerektiğini sosyal medyada öğrendim: "Şok oldum, beni takip etmeyi nasıl bırakırsın? Sen zaten..."
                                                                               ***
Sosyal medyada yaşanılan bazı şeylerin mahalle baskısından farklı olmadığını düşünüyorum.
Bugün dark side'a geçiş günü, yoksa sen daha kutlamadın mı? A-aa!!!
                                                                               ***
Bazen instagrama bir şeyler yüklerken kararsız kalıyorum. "Bunu neden paylaşıyorum ki?" diye.
Bu sorgulama sanırım hiç bitmeyecek :)
Ben bu çekincedeyken farklı zaman aralıklarında baktığımda şunu da görüyorum: sosyal medyada yaşayanlar var :)
"Evleri yok mu acaba?" diye düşünmüştüm.
Sonra aklıma geldi, bir başkası da benim için aynı şeyi düşünüyor olamaz mı?
Olabilir :)

                                                                              ***
Geçen günlerde de sosyal medyada gereğinden fazla vakit kaybettiğimi gördüm. "Timeline" dediğimiz şeyde gerçekten güzel şeyler oluyor, özellikle de yurtdışında çizim yapan bazı isimlerin paylaşımları beni çok mutlu ediyor.
Ancak bu durumun bir boşluk doldurma, sıkıntı giderme halini aldığını ve beni yapmam gereken/yapmak istediğim işlerden alıkoyduğunu üzülerek fark ettim.
Momo'daki Duman Adamlar, kesinlikle sosyal medyaya sızmış durumda.
"Momo" demişken de aklıma geldi.
Ne kadar çok anne kitap tavsiyesi veriyor :)
İlk başta bu durum benim çok hoşuma gidiyordu ve bilmediğim kitapları öğrenmeme vesile oluyordu, yaşasın.
Ancak şu an öyle değil, paylaşımlar arttıkça gördüğüm şey sadece ne yazık ki fazlaca tüketim oldu.
"Onu da okudum, bunu zaten okudum, şu harikaydı, o benim efsane yazarım" ile başlayan ve biten ifadeler beni yordu.
Kitapların içeriğinden/özünden çok, "ne kadar okuduk" ve "en son çıkanlardan kaç tane okuduk" kısmına takılıyoruz sanki.
"Bakın biz hep kitap okuruz, bakın biz hep doğadayız, aa ama baksanıza kime söylüyorum?" cümleleri duydum :)
O yüzden de ben ilk başlarda Elif ile okuduğum kitapları paylaşırken artık paylaşmıyorum instagramda.
Bunu yazarken de oğluyla/kızıyla "buakşambunlarıokuduk" etiketiyle paylaşım yapan anneleri kasettetmediğimi özellikle belirteyim ama asıl takip ettiğim şeyin kitaplardan ziyade tatlı yüzlü bebeleri olduğunu da yazayım :) Evet onlar kitaplardan çok daha tatlı :)
                                                                              ***
Bebek beklerken bence yaptığım yanlışlardan biri internete ve uzman annelere fazla bakmak olmuş. Bu uzmanlık hangi okulda veriliyor bilmiyorum ama hangi oto koltuğu iyi, hangi kitapları okumalıyız, çocuğumuzla nasıl konuşmalıyız, evde ne gibi aktiviteler yapmalıyız (aa yoksa siz aktivite-siz annelerden misiniz? :) konusunu en iyi onlar biliyordu.
Ben, karnı burnunda halimle mi bilecektim bunları? Peh! :)
Neyse ki Elif doğduktan ve bir zaman geçtikten sonra ben de Elif'in ve kendi anneliğimin uzmanı oldum. Yaşasın!
Bundan böyle aldığım oto koltuğunda, yaptığım yemekte, oynadığım oyunda ve okuduğum kitapta suçluluk duymayacaktım. Duymadım. Duymuyorum.
Bu farkındalığı yaşayabildiğim için çok şükür :)
                                                                            ***
İşin içinde sanallık olunca insanlar normalde söylemeyecekleri şeyleri orada söyleyebiliyor, ortada hiçbir şey yokken tartışabiliyor veya alınganlık gösterebiliyor.
Bazen düşünüyorum, kendimizi çok mu abartıyoruz acaba diye.
Amaç, keyif almak ve mutlu olmaksa en güzeli kendi dünyamızda kendi yolumuzda ve samimi arkadaşlarla olmak değil midir?
                                                                           ***
*Bu konuda şu yazıyı da okumanızı tavsiye ederim.







29 yorum:

  1. Amaç diye başlayan cümlen özetlemiş durumu zaten :)
    Evet şekerim, abartıyoruz fazlaca, ki bunun Türkçe'de pek de güzel bir deyimi var ama yazıp da burayı bozmayayım şimdi :)
    Hah, şöyle diyeyim, sen anla ;) "suyunu çıkarıyoruz"
    çıkarmayalım di mi ;) Faideli de bir yandan bu sosyal medya şeysi, yani ben pek çok faydasını gördüm de Allah için, haksızlık etmeyeyim ama olmasa ne olur ona bi bakmak lazım... Bence öyle çok da fena olmaz...
    O anneleri okumuyorum, belki çocuklar büyüdüğü için, belki bebeklerken dalsaydım bu mecralara o zaman o grupta olabilirdim ama bitti, gitti.. Sen de demişsin ya, her anne kendi çocuğunun uzmanı işte, çok da kurcalamamak lazım, geleneksele yakın mıyım neyim, bilemedim de tam şimdi.
    Yorum yazmaya başlarken, ilk cümleyi yazıp bırakmaktı niyetim ama bak ne çok yazdım yine :(
    Kal sağlıcakla şekerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle Esen, biraz fazlaca suyunu çıkarıyoruz.
      Bazen güzel taraflarını göremiyorum mesela ama bakıyorum sonra, ne güzel insanlarla tanıştım bu vesileyle.
      Biraz niyet de önemli sanırım, hangi gözle baktığın vs :)
      SEn de kal sağlıcakla, canım Esen :)

      Sil
  2. Esracım buna çok benzeyen bir yazı yazıp taslaklara attığımı bugün gördüm:)) Ben de takılıyorum bazen bunu niye paylaşıyorum ki diye,ama orası benim için çok özel bir yer. Yanında sıcak bir kahveyle başladığım yeni kitabı paylaştığım kare o anki huzuru gösteriyor bana. Belki o kahve soğuyacak ya da ben o gün boyunca agresif dolanacağım ama "o an" beni günün sonunda gülümsetiyor. Ama çoğu insan "ayyy ne kadar geziyorsunuz, aman hayat size güzel" dediğinde ya da "onca kitabı sahiden okuyor musun" sorusu sahiden ahmakça geliyor. Bir de güzel insanlar tanıyorum,çok güzel paylaşımlar görüyorum. Paylaşmak güzeldir demeyi tercih ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paylaşmak güzel bence de yoksa instagrama her gün ben de bir şeyler koymazdım sanırım :))
      SEnin bu konu hakkındaki yazını da merak ettim, "o kadar çok kitabı okuyor musun" var bir de sana gelen bir mail vardı ya "özetini gönderir misiniz" diye :))
      Sosyal medyanın güzel taraflarıyla devam edelim o halde :)

      Sil
  3. Aklindakilerin yarisini bile yaziya dokmedigini farkettim, haksiz miyim :)))
    Cok guzel ve yerinde bir yazi olmus. En cok da anneligi meslek haline getirenlere uzuluyorum sahsen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyyy çok mu anlaşılıyor sansür uyguladığım yoksa :) Ya da sen beni iyi tanımışsın Damla :)
      Annelik mesleği, değişik geliyor bana da açıkçası..

      Sil
  4. Uzun zamandır yazmayı düşündğüm ama yamadığım bir yazıyı harika yazmışsın . Okurken arada 'sanırım bende böyle yapıyorum ' dediğim oldu , evet Esra tamda bende böyle görüyorum dediğim oldu . mesela bende bundan daha önce çok daha fazla zaman ayırdığımı gördüm sosyal medyaya ve en aza indirdim . En başından beri insanların çok eğlenirken -durun bir foto çekip yükleyeyim - demesi ve yüklemesi bana anlamsız gelir, ne yani n ortamdan sıkılıyormusun da sosyal medyadasın diye . en güzeli anın tadını çıkarmak . Evet çocukları ile çok güzel zaman geçiren sürekli doğada olan mutlu mesut anneler görüyorum ama ne kadar gerçek bilemiyorum . Off aslında bu çok derin bir konu . Kitap tavsiyesi kısmına gelince bende arada tavsiye ediyorum . aslında tavsiye değilde , ben sevdim sizde seversiniz belki, diye paylaşıyorum . Ya bide onu paylaşma bunu paylaşma vee sosyal medya paylaşım platformunda ne paylaşahh yaaav :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin yazıyı da merakla bekliyorum Serra, bakalım sen neler diyeceksin bu konuda :)
      Benim gözüme batanlar aslında sadece samimi olmayanlar, o kadar.
      Yoksa yapılan paylaşımları, kitapları sevmesem ben de hesabımı kapatırdım :)
      O değil de Buseyi az koyuyorsun sen sosyal medyaya, benimle paylaş tatlı kuzuyu :)

      Sil
  5. hahahhah süper yazı olmuş itiraf ediyorum acayip gıcık oluyorum . çoğu süper anneyi takip etmeyi bıraktım ig de. Ben öğlene kadar bazen üzerimdeki pijamayı değiştiremiyorum.Aman terlemiş bebe üstünü değiştir,bez dolmuş altını değiştir,kaka yapmış totiyi yıka,kedinin kumu,çayın altı,yumurtanın sarısı gitti benim kafanın yarısı :) ama ablamlar maşallah hep bakımlı,fit,topuklu ayakkabılı (kıskanmışım belli) en sinir olduğum şey de bi gün nefret ediyorum dedikleri şeyi ertesi gün kendileri yapıyor olmaları. e insan bu bi dediği bi dediğini tutmayabilir tabii :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahahha Şirin, sen bayağı sinir olmuşsun yalnız :)
      Ben de takip etmiyorum uzun zamandır ama bazen beni şaşırtan isimler de olmuyor değil :P
      Gitti benim de kafanın yarısı ehehehe

      Sil
  6. Sanal dünya olmasaydı diye düşünüyorum... acaba daha mı rahat olurdum yada daha mı yaratıcı yada insan ilişkileri için daha mı çaba gösterirdim emin değilim.. bazen hepsindne çıkasım sadece blog yazasım geliyor.. bazen de merak ve sıkıntı duyguları uzak tutmuyor sanal dünyadan... sanal olduğu kadar çoğu zaman da yalan bir dünya gibi.... seçmece takılmaya çalışıyorum.. bazen ben de yüzeysel oluyorum...bazense sıcacık... kişiye psikolojime göre değişiyor sanırım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanal dünya olmasa nasıl olurduk bilmiyorum, ütopik bir hikaye olurdu artık bunu yazsak çünkü hayatımızın tam ortasında her şey.
      Biraz bizim kendimizin farkında olması gerekiyor sanırım bazı şeyler için :)

      Sil
  7. Kitap konusunda çok sıkıntılıyım ben. Sanki herkes ezelden okur. Kahve-çay eşliğinde kitap okumayan yok maşallah. O süper anneleri takip etmeyi çoktan bıraktım,bir tek oyuncu anne, blogcu anne ve deli anne kaldı, bir de sizler.

    Bu teşhircilik hastalığını çok tehlikeli buluyorum. ''Mış gibi'' yapma olayında çağ atladık.Yaşamak değil yaşıyormuş gibi yapmak yeterli.Kimseyle gözünün içine bakarak konuşamıyoruz en basitinden.

    Hele BYBO diye bir grup vardı, o neydi allah aşkına, bak onları hatırladım şimdi, geldiler soldan soldan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap konusunda sahiden de çok değişik paylaşımlar görüyorum ben de.
      Ya da görüyordum diyeyim, beni rahatsız eden ve samimi bulmadıklarımı sildim çünkü :)
      BYBO... Sosyolojik vaka konusu bence, bana da aynı soldan geliyorlar çünkü :)

      Sil
  8. Aslında yurt dışında blogger olmak bir meslek. Hatta bunun için dersler bile var. Ama sanmıyorum ki kimse uzmanı olmadan böyle bloggercılık işlerine girişsin. Çünkü kendini bilen insan gerçekten uzmanı olmadığını düşündüğü birini takip edip, onun fikirlerine önem vermez. Bu yüzden eğer birisi blogger ise konusu ne ise bloğunun o işin uzmanı olmalıdır. Tabii bu yurt dışındaki işleyiş. Biz bunu da aldık Türk dizisi tadında instagrama taşıdık; televole tadında magazin hesaplara gırla gidiyor. Ben bu hesap sahiplerinden ziyade her önüne konanı sevip sevmediğini tartmadan yiyen: takip eden takipçi kesimine daha çok kızıyorum. Hiç mi kendi süzgeciniz fikriniz zevkinin akıl mizanınız yok diye... Ee talep görünce arz eden de çok oluyor efendim....

    YanıtlaSil
  9. Oyuncu anne bloggerlığın hakkını veren reklam almayan, bu işi para için yapmayan nadir annelerden ve çok da dolur kişilik, deli anne keza öyle ve birde takaziskas var sıradan bir anne... Bu 3 hesabı ayrıca hem tebrik eder hem de tek geçerim... ;)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sana aynen katılıyorum.
      Yurtdışındakilerde sanırım biraz daha "meslek" olarak görüp emek verme durumu da var.
      Türkiye şubesinde ise sadece "para kazanalım, reklam verin bize" durumunu gördüm.
      Takasizkası sayende tanıdım, ne kadar doğal bir anne, teşekkürler paylaşımın için :)

      Sil
  10. Gülçin'in yazısı da çok güzeldi evet ama bence sende çok güzel konulara değinmişsin...
    Bir ara özellikle instagramda çok paylaşı yapıyordum, birden bire etrafımı aaa senin tuzun kuru, ohhh çalsın sazlar gibi garip söylemlerle dolu insanlar oluştu. Bu insanlar tabi ki yakın çevremdeki tanıdığım insanlar... Sonradan azalttım dozumu.. Neden azalttım bilmiyorum ama dediğin gibi bir nevi sosyal mahalle baskısı galiba :)
    Bloggerın benim için yeri farklı, ilk önce kendime yazıyorum çünkü... İzleyici sayım umurumda değil hiçbir yerde... Hani takip et edeyim mantığında değilim. Evet beni takip edenleri mutlaka takip ediyorum ama ben sevdiğim için takip ediyorsam aaa bak beni takip etmiyor diye silmiyorum. Böyle bir zorunluluğu yok ki bu işin...
    Dediğin gibi herkes biliyor, herkes yapıyor hemde en iyisini... Bir yarış var sanki..
    Ha bunca şeye rağmen çok güzel dostluklarımda var hiç tanımadan görmeden :) Aynı frekansı tutturabildiklerimiz belki de...
    Neyse lafı çok uzattım... Çok şahane bir yazı olmuş, parmaklarına sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Ben de yaptığım paylaşımların sayısını özellikle azalttım, time line vaktimi kısıtladım ve takip ettiğim insanlardan samimiyetsiz bulduklarımı sildim, daha da güzel oldu :)
      Blog benim için de farklı bir dünya, reklam da almam, tanıtım da yapmam(kişisel bir tercih) yazmayı ve paylaşmayı seviyorum.
      çok teşekkürler yorumun için
      sevgiler :)

      Sil
  11. şahane tespitler esracım.. ben saliha henüz bebekken her akşam okudugumuz kitapları paylaşırdım..bu vesile ile bir sürü tatlı güzel insanla tanıştım güzel kitaplar öğrendim.. fakat dediğin gibi zamanla suyu çıkan herşey gibi bu kitap önerileri paylaşımları aynı tür ve konuda yüzlerce -gereksiz- kitap tavsiyeleri bezdirdi beni de..
    Annelik, aktivite, okuma..vs bu işi ticarete dökenler ise hiç dayanamadıgım grup oldu.. bir de ben paylaşırken misal beni her anlamda eleştiren biri bi bakıyorum 1 aya kalmadan eleştirdiği şeyleri yapar oluyor. ben en çok kitap ve beslenme çantası notlarınd sıkıntı yaşadım .. ve şimdi görüyorum ki paylaşımlarım da azalır oldu kötü düşünce ve sözlerden ötürü.. oysa hepimiz biraz eğlenip kafa dağıtacaktık.. hırs yapılacak, paralar kazanacak ya da fesatlıktan tırnakları yiyecek bişey yoktu değil mi.. dünya bu kadar işte diyemedik ne diyim:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısın Ferideciğim çok... Ben de neden beslenme çantası notlarını paylaşmadığını soracaktım hatta sana, demek onda bile kötü niyet aradılar. ne tuhaf...
      aynı kitapların defalarca paylaşılması beni sıkıyor açıkçası, tüketim toplumu olmanın bir değişik hali gibi değil mi?

      Sil
  12. Bu aralar içimden geçenleri dile getirmişsin. Benzer duygularla doluyum ve bunları nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum. Ne zaman yazmaya başlasam kızgınlıkla dolu cümleler çıkıyor elimden. Böyle olunca da yazdıklarımı paylaşmıyorum. İnsan ister istemez etrafında olup bitenlerden etkileniyor. Dünya döndüğünden beri milyarlarca insan anne oldu. Anne olmak güzel bir şey. Peki anne olmak bir uzmanlık dalı mı? Her şeyin mükemmelini olmak zorunda mıyız? Kaldı ki mükemmel olmanın kuralını kim koyuyor? Dediğine katılıyorum. Her çocuğun kendi karakteri, kendi davranış biçimleri var. Çocuğun hiç durmadan ağlıyorsa yatağına da alıyorsun, ayağında da sallıyorsun. Keşke her şey kitaplardaki kadar kolay olsaydı. Öyle olmuyor. Herkesin kendi hamilelik hikayesi, her çocuğun da kendi yazdığı bir kitap var. Keyfini çıkarsak ve çocuğumuzu sadece sevsek yetmiyor mu?
    Bir şey diyeyim mi birçoğuna yetmiyor. Çünkü en güzel kadın onlar, en mükemmel ev kadınlığını onlar yapıyor, iş kariyer yapmaya gelince bunu en iyi onlar biliyorlar, bir bakıyorsun anne olmuşlar ve çocuklarına en mükemmel anneyi oynamak için iş hayatlarını bırakıp en iyi anne olmaya soyunmuşlar. Demem o ki ben bu kadınlardan çok sıkıldım. Gerçek hayatta böyle bir şey yok ve hiç sahici değil. Oğlumu büyütürken başa çıkamayıp ağladığım ne çok gün oldu. Ne çok kez peki ama benim hayatıma ne oldu diye sordum kendime.
    Ne yazık ki toplum bu tarz insanları çok seviyor. Hayata bir kez geliyoruz. Bu sene galiba seyretmenin artık bıkkınlık verdiği insanları ben de elimin tersiyle iteceğim ve onları muhteşem hayatlarıyla baş başa bırakacağım :)
    Sevgiler yolluyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu yoruma cevap yazamadan sizin sosyal medya yazınızı okuma şansım oldu, benzer duygu ve düşüncelerdeymişiz sahiden de, ya da aklın yolu bir mi demeliyim :)
      Kendi içinde kapalı küçük bir dünya var(özenilesi! hayat yaşayan, çünkü göstermek istedikleri bu) ve onlara özenen kocaman bir takipçi sayısı var, "k"larla ifade edilen. Aralarında kıskananlar da var elbette, ki en çok bu grup adına üzülüyordum, kendi hayatlarındaki güzelliklere odaklanmıyorlar diye ama... Onu da bıraktım. Güzel bir temizlik yaptım ve sadece kendi hayatıma odaklanmaya başladım. Tavsiye ederim :)

      Sil
  13. Ayy ne güzel yazmışsın Esra yaaa. Biz bilsekte bilmesekte herşeyin uzmanıyız. En iyi bilen biziz, en üstte biz olmalıyız, hemen eleştirir yargılarız. Bi şöyle rahat olunmaz, herşey oluruna bırakılmaz. Egolar peşimizi bırakmaz. İnsanın dönesi gelmiyo resmen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen de süper özetlemişsin Özlem :) Dönmeyin bence de, hem niye dönüyorsunuz ki? :)

      Sil
  14. Çok samimi ve güzel bir paylaşım olmuş Esracım. Kimi zaman bu konuyu ben de düşünüyorum. Sanırım yazının özü "her anne kendi çocuğunun uzmanı"... Bir de eleştiriye açık olmak lazım. Blog dünyasında da sosyal medyada da bunun eksikliğini görüyorum çokça. Herkes nedense bir saldırı ve savunma durumunda... Benim de bu konuda söylemek istediklerim, yazıp-yazıp sildiklerim var... Yazın bana ilham verdi. Teşekkür ederim.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ilham kaynağı olduğum yazını okudum, ne kadar güzel özetlemişsin ve derleyip toparlamışsın konuyu :)
      Saldırı ve savunma hallerinden ben de sıkıldım açıkçası,ama cidden sosyal medya kullanımında bir temizlik şart, onu anladım :)

      Sil
  15. çok seviyorum instagramı face ve twitter dan çok daha samimi geliyor çokda güzel dostlar edindim ama maalesef senin bahsettiğin gibi bir kesim var birde ticarete dönüşmüş artık annelik bileee!! Takipçi satın alan bir annenin amacı nedir mesela bende bunu çok merak ediyorum. Bu konuda bir çözüm yok sadece samimi gelmeyenlerden sessizce uzaklaşmak en iyisi ;) sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten öyle Gülşah, annelik "bile" pazarlama mecrasına dönüşmüş, yazık...
      Sessizce uzaklaşmaya aynen katılıyorum :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...