Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




31 Ocak 2018 Çarşamba

Rahatladım (Bugün)

Blogumdaki taslak yazılar bir kenarda dursun.
Ben unutmamak için çarçabuk yazıyı yazayım.Evet yine Kerem tavşan uykusunda ve Elifi almama çok az var.Böyle zamanlarda yaratıcılığım da artıyor :)
Bugün rahatladım blog.
Sorma neden.
Ya da sor ama ben sana cevap vermeyeyim.
Cevap vereyim ama ne olduğunu anlatmayayım.
Ne olduğundan bahsedeyim ama GERÇEKTE ne olmuş olabileceğini senin yorumuna bırakayım.
uzun zamandır kendimi böyle rahatlamış hissedemiyordum, aklımda hep bir "ama, belki, sonra" vardı. Bunları da ben yaratıyordum tabii ama var'lardı işte, varlıklarını yadsıyamazdım.
Son günlerde Salinger okuyor ve sadece okumakla kalmayıp hayat hikayesini araştırıyorum ama şimdi detaya girmeyeceğim çünkü onu ayrıca yazma niyetim var. (inşallah diyeyim)
Beklediğimi kendimin bile fark etmediği bir şey oldu.
Bir kırılma noktası sanırım ve o kırılmayla beraber bana, ruhuma, bedenime gerçek bir rahatlama yayıldı. Öyle ki Latin müziklerini çok severim ama kendimi rahat bırakamadığım için olsa gerek dans etmeyi pek beceremem; bugün müziği duymadan dans etmeye başladım. Ve iyi ya da güzel ya da doğru hareketleri yapıyor muyum diye bakmadan. Hoş sanki biliyorum hangisi doğru hangisi yanlış ehehehe :P
Bu rahatlama da biliyorum ki geçecek yani kalıcı değil hiçbir şey (bak bunun üzerine sağlam bir blog yazısı geliyor haberin olsun canım okuyucu, her şey keremin uyumasına bağlı :)
Ama işte şu an elimde olan bu his ve onu öyle çok sevdim ki; sarıp sarmalayıp yastığımın altına saklayasım var. Yok değil, bunu da istemiyorum çünkü o zaman yeniden gelme şansı kalmaz ve her an elinin altında olan şeyin kıymeti düşer. O yüzden işte şimdi ona kavuşmışken sımsıkı sarılıp onunla dans ediyorum.
Bu rahatlamayla beraber, yine yeni yollar ve rotalar çizdim kendime.(Rota derken Latin Amerika olsun ben de isterdim ama değil, tamamı mecazi :) Lohusalık bana yaramıyor diye düşünürken aslında tam da bu sebeple bu dipten çıkışın beni başka alanlarda beslediğini gördüm. geçen seferkinden güzel bir şey çıkmıştı ortaya, canım CKK :) Şimdi ise bambaşka ama içinde yine sevdiğim şeyler olan bir şeyler çıkacak bunu hissediyorum.
Bazen etrafını saran o kabuktan dışarıyı görmekte zorlanırsın ve kabuğu kırman gerektiğini düşünürsün; işin aslı olay öyle değildir, kabuk sadece senin yanılsamandır. (ghost in the shell mi dedi biri :P )
"I can do it" ikonu vardır ya hani; gelen hislerden biri de oydu. Yapabilirim, başarabilirim kadar insanı güçlendiren başka ne vardır bilmiyorum.
Dar alanda kısa paslaşmalar yaşıyorum çünkü vaktim hep az az ama bir şekilde onu yaratmaya çalışıyorum. Gece kalkıp uyanamadığım an'larda bile kendimi beslemenin yolunu keşfettim.
Keşfedemediğim daha bir sürü yol var elbette ama onlar değil şu an önümdeki tepside duranlar. her şey biraz daha sırayla.
Şimdi sırada bu his var, elimde avucumda yenidoğmuş bebek gibi narin seviyorum onu ve korumaya çalışacağım. Elbette ki yine takılıp kalmadan, çünkü ne demiştik (henüz yayınlamadığım yazı) yaşam kendi içinde bir döngüdür...
Bu kahveyi beraber içelim mi?

Şimdilik hoşça kal blog
yazmayı özlemişim.
Devamını oku »

24 Ocak 2018 Çarşamba

Neden (Bazen) Blog Yazıyorum?

Herkese yine yeniden kocaman bir MERHABA!
En son yazımdan sonra resmen 2 çocuklu hayata başladım ve oradan sesleniyorum. Kerem her an uyanabilir tedirginliği de var üzerimde ama olsun Elifi kreşten alma saatim gelene kadar az biraz yazayım çünkü özledim blogumu.
Hamileyken evde olduğum zamanda buraya daha çok yazı yazacağımı düşünmüştüm ve planlamıştım. Olmadı, yaz(a)madım. Bir taraftan canım hiç istemedi. Hatta öyle bir aşamaya geldim ki; "Neden blog yazıyorum ki?" sorgulamasında buldum kendimi. Sahi neden?
Belki kısır bir döngüye girmiştim belki sebep çok başkaydı bilmiyorum, üstelemedim ve blogum hiç yokmuş gibi davrandım bir süre. Ancak yılların alışkanlığıyla "bir şey" olduğunda kaşınmaya başladım, "işte bunu bloguma yazmalıyım" hissinden kurtulamadım. Kurtulmak mı istedim? Sanırım biraz evet. Beni soğutan neydi onu kurcaladım ve sebebin tam burnumun dibinde olduğunu gördüm. Bloga fazla sıkışmıştım ve bence fazla ifşa olmuştum. "Ünlü" olmak anlamında değil bu, takipçi sayım 200lerde zaten ahaha ne ünü :) İnstagram hesabımın gizli olmasının ve çoğu kişiye takip izni vermeyişimin de sebebi bu zaten, güvenememe hali. Reklam kokan hareketler ve işin bazı noktalarda ucunun kaçmış olduğunu görmem. Nasılsa defterime bir şeyler yazıyorum bir de neden bloguma bir şeyler yazma ihtiyacı duyuyorum ki diye düşündüm ama bulamadım.
Ta ki...
Emzirme sürecindeki uykusuz anlarımda bazen uyumamak bazen de kafamı dağıtmak için blog okumaya başlayana kadar. Okuduğum blogların hiçbiri "Esra bak bunu senin için yazdık" demiyordu elbette ama bazıları öyle "bana hitaben" yazmıştı ki, beni gecenin bir vakti derin uykumdan uyandırdı.
İşte ben de TAM bu sebeple yazıyordum; PAYLAŞMAK İÇİN.
Mesele sadece senin içindekileri döküp gitmek değildi (yıllarca böyle düşünmem ne tuhaf) aynı zamanda farkında olsan da olmasan da bir etkileşim vardı.
Ki ben sanırım en kötü blog okurlarından-sahiplerinden biri olabilirim. Ne instagram hesabımda ne de burada yazılan yorumlara cevap veriyorum. Bir şeymi tutuyor beni gerçekten bilmiyorum, Buna rağmen ısrarla yazılarıma yorum yazan dostlar, gerçekten İYİ Kİ VARSINIZ.
Vakit buldukça buradayım artık.
Bu bir söz veya challenge değil.
Hatta hiçdeğil, sadece bir istek ve hatta umut.
Ama blogumu revize etmeye karar verdim.
Aklımda öncelikle sadeleşme var, mesela çocuk kitapları yazılarımın burada durmasına gerek yok artık, onu epeydir LÇK'de yazıyorum zaten :)


Hem bir ses vereyim dedim hem de bir şey sorayım; sizin benim blogumda okumaktan en çok keyif aldığınız yazılar hangileri? Ve siz neden blog yazıyor /okuyorsunuz?
Ve Esoş kaçar, 2 bebekli hayattan ilk SES'im de bu olsun.

Devamını oku »