Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




Pratik Tarifler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pratik Tarifler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ekim 2015 Pazartesi

Az Malzemeli Çok Pratik Aşure :)

Geçen seneki "aşure çorbası" macerasından sonra bu sene açıkçası yapmaya hiç niyetim yoktu. Ben yine Esen'in ve annemin gazına geldim. Annem kolay kolay "sen yaparsın" demez :)
Instagramda paylaştığım fotoğrafın altına "sen aştın kendini" yazan arkadaşlara da buradan selam vermiş olayım. Benim yaptığım aşure sahiden oldukça pratik. Pilav yapmayı başaralı son birkaç ay olduğu göz önüne bulundurulursa bence ben de aştım kendimi.
İşin aslı bu seneki aşure ile olan en güzel şey, kendime olan güvenimin artmış olması oldu. Bir de aşureyi yaptıktan sonra hissettiklerim. Onları en sona yazayım, önce "az malzemeli çok pratik" aşureyi yazayım.
Malzemeler:
1 su bardağı aşurelik buğday
yarım su bardağı kuru fasülye
yarım su bardağı nohut
1 adet limonun kabuğu
2 paket vanilya
1 yemek kaşığı bal
2 su bardağı şeker (ben 1.70 gibi koydum)
üzeri için: tarçın ve fındık (isteğe bağlı)
Yapılışı:
1 gece önceden buğday, fasülye ve nohutu sıcak suya koydum, ertesi gün onları biraz kabarmış buldum :)
Evdeki en büyük tencereye buğdayı koydum ve üzerine sıcak suyu ekleyerek altını açtım. (saat: 09.45)
Buğday kendi halinde pişerken kuru fasülye ve nohutu ayrı ayrı düdüklüde (sırasıyla 20 dak. ve 30 dak.) pişirdim.
*Püf noktası, buğday devamlı su çektiği için su ısıtıcısında devamlı sıcak su bulundurdum.
Yaklaşık değil, tam 3 saat sonra buğday iyice kendini açmıştı, ben de yalnız kalmasın diye yanına kurufasülye ve nohutu koydum.
Bir yarım saat de öyle kaynattım, böylece iyice kaynaştılar. (kaç taşım kaynattım bilmiyorum tabii :)
Bu karışıma limon kabuğunun rendesini, balı ve 2 paket vanilyayı ekledim. Tadına baktım, bence güzeldi ama yine de 1.70lik şekeri de ekledim.
Yarım saat de böylece geçti.
4 saatin sonunda küçük bir kaseye aşureden koydum ve acaba donacak mı diye "fındık testi" uyguladım.
*Fındık testi: Aşurenin üzeri donarsa fındıklar dibe düşmüyor, donmamışsa (demek ki kıvam olmamış) fındıklar dibe düşüyor. (bu yöntem benim uydurduğum bir şey)
Fındık testinden başarıyla geçen aşureleri kaselere boşalttım.
Üzeri donduğunda biraz tarçın ve fındıkla süsledim.
Afiyetle yedim(k)

Mutfak Sırları adresinde de oldukça pratik görünen bir tarif var, biz yumuşak malzemeleri aşurede sevmediğimizden bizimki az malzemeli oldu :)
Normalde hangi tatlı olursa olsun çok ön yargılı yaklaşırım: "ben yapamam" ve "vaktim yok" diye. Aşure neden bilmiyorum, bana mutluluk veriyor.
Gözümde büyüttüğüm kadar bir zorluk derecesi de yok.
Sabah oldukça hasta uyandım ve canım hiç yapmak istemedi işin aslı, lakin yaparken daha iyiydim. Bitirdikten sonra da sanki evimizde güneş açtı, kendimi süper hissettim. Komşulara da dağıttım(hepsine değil maalesef). Az malzemeli olunca biraz çekindim vermek için ama önemli olan niyet değil mi ki :)
Unutmasaydım nar da güzel olurdu aslında, ne diyeyim o da başka sefere...


Devamını oku »

23 Mayıs 2015 Cumartesi

Yoğurt Tatlısı: En Acemi Mutfak Kullanıcıları İçin :)

Canımın tatlı çektiği ve benim üşenmeyip bir şeyler yapmaya niyetlendiğim  nadir anlardan biriydi. Sorun şu ki, fazla tarifim yoktu ve ben ne istediğimi bilmiyordum.
Derken aklıma yıllar önce yediğim bir yoğurt tatlısı geldi, Eda bana şöyle demişti "çok kolay bir tarif, rahat yaparsın" Hemen telefona sarıldım ve Edayı aradım, "acil, revani tarifin lazım". Revani ile yoğurt tatlısının farklı şeyler olduğunu öğrendikten sonra tarifi edindim ve cidden çok pratik bir şekilde yaptım.
"Harika oldu, parmaklarımı yedim" der miyim? Demem :) Ama acil durumlar için yapılabilecek ve yenebilecek bir lezzet olarak not edildi. 

İçindekiler:
3 yumurta
3 fincan şeker
3 fincan un
2 yemek kaşığı yoğurt
1 paket kabartma tozu

Şerbet(soğuk)
2 su bardağı su
1 su bardağı şeker

Yapılışı:
Önce şeker ve yumurtalar ardından da un, yoğurt ve kabartma tozu iyice çırpılıyor. Kare şeklindeki borcama alınıp üzeri kızarana kadar 170 derecede pişiriliyor.
Tam bu sırada şerbet soğuk olarak hazırlanıyor.
Kek kısmı pişince önce dilimleniyor(evde bebe varsa ona şerbetsiz hali azıcık ayrılıyor), şerbet üzerine dökülüyor ve yanında kahve ile bu güzel ve pratik tatlı bir güzel hüpletiliyor.
*Kaç dakikada piştiğine bakmayı unuttum. Mikser, kap vb bulaşıkları yıkadım, çamaşırı serdim, telefonumu biraz kurcaladım derken pişti. Belki 20-25 dakika olmuştur, bilmiyorum ama bana güvenmeyin elim yavaştır :)

Yoğurt Tatlısı :)

** Ordulu Tezel Teyzenin tarifi, ona da teşekkür edeyim :)
Devamını oku »

8 Kasım 2014 Cumartesi

Aşure (Çorbası) Yaptım :)

Aşureyi çok severim. Bence çok bereketli bir tatlı. İçinde yok yok :) Ben çok malzemeli sevmem gerçi,sadece bakliyat yeter bir de üzerinde nar olacak illa, yoksa yemem :)
Bu sene kanıma Esen girdi. Paylaştığı o harika fotoğraflarla iyice canımı çektirdi. Ben de "nasılsa komşular getirir" diye düşündüm. Zilin üzerinde "lütfen zile basmayın" diye mi kimse gelmiyor acaba dedim ama sahiden bu sene aşure gelmedi hiç :/ Esen de aşure yapmanın zor bir şey olmadığını söyleye söyleye beni gaza getirdi. Karabalığa sordum "yaparsın" dedi. Dünkü yazımda demiştim ya bakliyatları geceden suya koydum hadi hayırlısı diye. Gerçekten de öyle oldu. Her sabah 6'da ayakta olunca güne erken başlamamak için bir sebep yok. Tarif konusunda telefonda bir antrenöre ihtiyaç duyduğum için pratik kuzenimi aradım. "Yapabilir miyim?" dedim, "tabii yaparsın" dedi, o da verdi gazı. Kendimi buğdayı kaynatırken buldum sonunda. Tüm işlemler bitti, aşureleri kaselere koydum ve beklemeye başladım. En azından üstü donsun da cevizimi, tarçınımı narımı koyup komşulara vereyim diye. Dolaba bile koydum ılıdıklarında, donmadılar. Ben de acayip komik bir görüntüyle komşulara dağıttım. Herkes hem şokta hem de mutlu "ne güzel aşure gelmiş" diye. Sadece tanıdıklarıma ve yakınlara verince 7 taneyi paylaşmış oldum, 1 tanesi biraz yere düştü :/ Tüm komşulara verirken ısrarla söyledim:"İlk yapıyorum, önce siz yiyin, sonra çocuklara yedirin ha" diye. Güldüler ama ben ciddi söylemiştim.
Bir arkadaşımıza misafirliğe gidecektik, karabalık sordu: "Aşureler niye donmadı?" diye. "Çok sabırsızsın" dedim. "Döndüğümüzde ancak donarlar" :) Dönüş yolu aşureleri düşünmekle geçti. Misafirlikteyken aşure yaptığımı söyledim, "nasıl oldu?" sorularına da "iyi gibi" dedim. "Gibi"si vardı çünkü. Eve döndük, koştum baktım ve gerçekle karşılaştım: aşureler donmamak için direniyordu. Kuzenimi geri aradım; "aşure kaç saate donar" diye. Meğerse buğday tam olarak nişastasını salmadan atmışım diğer malzemeleri ve aşureyi donduran nişastaymış. Hatta acelem olursa 1 kaşık nişasta da koyabilirmişim. O an kuzenimle yaptığımız konuşma geldi aklıma. Bana ısrarla "buğdaylar henüz özdeşmemiştir" diyor, ben de ısrarla "yok bence ölüp gittiler" diyorum. Meğer çok acele etmişim. Bunu tecrübe etmem iyi oldu, bir dahakine hiç unutmam.
Komşulara verdiğimin fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Buraya eklemek için 2 fotoğraf çektim. "Normal aşure" görüntüsü beklemeyin baştan uyarayım. Benim aşurem çorba kıvamında olduğundan narlarım suya batıyor :) O yüzden elimde tuttum :) Bir de kuzenim dedi ki (umarım beni avutmak için dememiştir) aşurenin aslı zaten "aşure çorbası"ymış... E ben orjinal aşure yapmışım ya, gerisini üzerini donduranlar düşünsün...

Bence bu konuyla ilgili en bomba diyalog annemle yaşandı. Öğlen gibi annemi aradım(henüz donmadığını bilmiyordum) aşure yaptığımı heyecanla söyledim: "Dr. oetker hazır paket mi yaptın" dedi!!! "Yok ya anne ne hazır pakedi, bildiğin anam babam usulü yaptım" dedim. Annem o ara bu önemli bilgiyi teyzemle paylaştı, evde sevinç nidaları: "Esra aşure yapmış, hadii, tebrikler vs." :) Zannedersin içli köfte yoğurdum. Onu da yapsam demek önümde şapka çıkaracaklar. Ardından annem ekledi bu arada "ben de seni arayacaktım, hazır paket aşure yapabilirsin diyecektim" üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Annemde uyandırdığım intiba şahane, e tabii haksız da sayılmaz. Neyse en son dedi ki "biz daha yapmadık, seni tebrik ederim." vaaay... Benden mutlusu yok :)

Aşuremin kıvamı tam tutmamış olabilir ama tadı güzel, karabalık da sevdi, annem de tebrik etti... En mühimi de "hayatta yapamam" dediğim bir şeye cesaret edebilmiş olmam. "Arkadaşlık güzel bir şey" demiştim değil mi? Çok teşekkürler Esen...
Vaz geçtim sanmayın sakın. Niyetim inşaallah seneye kalmadan yeniden denemek. O narlar suya löp diye düşmeden duracak umarım :)
Devamını oku »

5 Kasım 2014 Çarşamba

2 Balık Mutfakta :)

Elifle beraber ben de biz de büyüyoruz diyorum da kimse inanmıyor.
Yerleşik bir düzenimiz olsaydı ve Elif tüm bunların "üzerine" gelseydi muhtemelen onu bu düzene yerleştirmeye çabalardık ama bizde tam tersi oldu.
Zaten oldukça düzensiz yaşıyormuşuz (şimdi daha iyi anladım) ve Elif bize bir düzen getirmiş, yani hayatımızın tam "ortasına" düşmüş.
Yemek yapma konusu da öyle.
Şimdiye kadar hep aynı yemekler, tariflerle geçiştirmiş; annelerin buzluğa attıklarıyla doymuşuz.
Bugünlerden sonraysa kolları sıvama ve mutfağa girme vakti :)
İnsan bir şeyleri başardıkça daha çok yapası geliyor. Bana bunu en son matematik için söylemişlerdi, inanmamıştım ama onda bile yaşadım. Daha çok matematik sorusu çözmek istemedim belki ama yeni gelenlere daha nazik davranmıştım. Okuldaki matematik hocalarını hiç sevemedim, hep de kopya çektim. Dershanedeki hocaları sevmiştim ama zaten sözel sınıfta olduğumdan hiç matematik yapmasam bile istediğim bölüme giriyordum, ben sırf hatrı kalmasın hocaların diye 8 tane yapmıştım ilk sorulardan o da :)
Mutfak diyordum ben nasıl matematiğe ulaştım bilmiyorum. Demek ki mutfak da benim için bir nevi "matematik sınavı" imiş. O kadar çok gramlar, ölçüler var ki kafam karışıyor. Fincan ya da bardak hesabı olan şeyleri daha kolay anlıyorum ya da bizim bir mutfak terazisine ihtiyacımız var :)
Düdüklü tencereyi kullanmaya başlayalı neyse ki 1-2 yıl oldu ve sahiden hayatımız kolaylaştı, hem de şu eski modellerden kullanıyorum. Şu an piyasadaki değişik kapaklılar bana daha alengerli geliyor. Düdüklüde birçok yemeği pişirmek hem zevkli hem de pratik. İçine doldur tüm malzemeleri ve kapağını kapat, olay bu :) Misal kurufasülye, bir pazar klasiği.
Bu ara yapabildiğim için büyük mutluluk duyduğum şeyleri yazmak istiyorum:
* Tarif vereceğim falan sanmayın bu arada :)
1. Pilav: Bizim evde pilavı hep karabalık yapar-dı. Ben çok denedim ama olmadı, yapamadım. O kıvam illa ki tutmuyordu. Bana pilav yapmayı eskilerden çok sevdiğim S. isimli bir arkadaşım göstermişti, o zamanlar yapabiliyordum ama sonra yapma imkanı bulamayınca unutmuşum. Geçen gün bana yine bir aydınlanma geldi: "yaparım ben bunu" dedim. Yemek yapmayı bilenlere bu satırlar çok komik gelecektir, yok artık sende diyeceksiniz ama durum hakikaten böyle.
Benim mutfaktaki ve genel diğer odalardaki iş yapamama sorunum şu : Çabuk sıkılıyorum ve acele ediyorum. Bu sefer pirinci cidden iyi kavurdum ve sahiden suyunu çektiğinden emin olunca da altını kapattım. Oldu mu sana mis gibi pilav :) Heyooo
2. Limonlu Haşhaşlı Kurabiye: Bu tarifi daha önce yazmıştım sanırım. Bir kitapta görmüştüm ve evde haşhaş olunca, onu kullanmalıyım diye düşünüp denemiştim. Sonuç oldukça başarılı. Bu sefer Elif'in verdiği kalıbı kullandım ve çok sevdim, iyi ki kurabiye kalıplarını paylaşan dostlarımız var :)
3. Sakızlı Muhallebi: Bu zaten DR. Oetker amcanın hazır paket karışımı ama şunu unutmamak lazımmış: tarifte "devamlı karıştırın" diyorsa bunun bir anlamı var. Ben saf saf "bir karıştırmayayım bakalım ne oluyor" hallerindeydim. Ki buna gerek yok. Devamlı karıştırınca topak topak olmuyor ve afiyetle yeniyor.
4. Peynirli Tepsi Böreği : Adını afilli yazınca bir şey değişmiyor, bildiğimiz peynirli börek tek farkı benim artık yapabiliyor olmam :) Bu tepsi böreğinde yufkaların nasıl yerleştirildiğini bir türlü çözemiyordum, birkaç defa ıspanaklısını karabalıkla denemiştik ama bizimkinin kenarları kapalı olunca "sürpriz yumurta" gibi duruyordu. Öyle olunca ben hep rulo şeklinde yaptım börekleri. Geçen gün anneme sordum, bence karmakarışık anlattı :) Ama ben aklımda kalanları uyguladım. Bir de "senin tepsine 5 yufka iyi gidiyor" diyen bir insanın bu lafı üzerine neden elimde de varken sadece 4 yufka kullandığımı ben de bilmiyorum. Neticede çok ama çok sevdik. Komşunun tabağı günlerdir boş bekliyordu çünkü haşhaşlı kurabiyeden vermeye kıyamamıştık :) Börekten verdim, ilk defa yaptığımı da söyledim. Neyse ki  anlayışlı biri ama 3 çocuğu olduğundan bir hayli tecrübeli. Yani sadece 1 kere yaptım ama sanki yine yaparım ben bu işi, içimde öyle bir sıcak his var. Bir de bence yarım soda cidden böreğe iyi yakışıyor ya da kabartıyor,sevdim.

5. Kıymalı Karnabahar: Meğerse ne kadar basitmiş. Benim daha önceki yapmalarımdaki sorunum yine şuymuş: acele etmek ve özenmemek. Şimdiyse karnabaharları iyice haşladım (abartmadan) ve ayrı bir kapta kıymalı sosunu hazırladım. İkisini borcama döküp fırına verdim, olay bu :)

6. İrmik Helvası: Üniversitedeyken canım çektiğinde bir sefer denemiştim, üzerindeki tarife göre yani 1 tüm pakedi kullanarak. Sonuç mu? O tencereye çok ihtiyacım vardı ve yıkamak zorundaydım... Geçen gün yine canım çekti-ki onca yıl ne zaman canım çekse ki canım sadece yazlıkta irmik helvası çeker; anneme yaptırırdım- kuzenime sordum. Kendisi mutfakta pratikliğin ve lezzetin baş şefidir :) Basitçe anlattı ve ben kolayca yaptım. Tek sorun şu ki fıstıkların da kavrulması gerektiğini söylememişti. Ben bu kadar basit şeyleri bile nasıl bilmiyorum, uzayda mı yaşamışım bazen hayret ediyorum. Ben paketten çıkarıp sıcak helvanın üstüne koyunca karabalık bana: "Onlar kavrulmuyor muydu" dedi. "Bilmem, pakettekiler hazır değil mi?" dedim. Nasıl "hazır yemeğe" alışmışsam artık...

7. Pırasa: Hele ki bu pırasa var ya... Hayatımın şokunu yaşattı bana. Evde yiyecek bir şeyler vardı ama benim canım ekşili sulu pırasa çekiyordu. Ki karabalık sevmediğinden bizim evde hiç pırasa pişmezdi ama ben de hayret soğan ve sarımsak yemememe rağmen pırasayı çok severim. Neredeyse 5 dakikalık bir sürede pırasayı, havucu doğradım, domates ve biber de kayınvalidemin verdiği kışlık sostan kullandım, içine biraz nohut,1 limon ve hoop düdüklüye koydum. tam 6 dakika sonra pişmiş, yenmeye hazırdı :) Ve annemi aradım dedim ki "e bu pırasa çok kolay pişiyormuş, siz mutfakta çok uzun kalıyorsunuz, neden ki?" :) Bir de böyle beğenmemeler falan başladı bende. Annem ve teyzemle mutfakla ilgili anlaşamadığımız konu şu: yemek yapmak pratik bir iş, uzuuun uzuuuun bir iş değil. Ama onlar orada vakit geçirmeyi seviyor. Ben de öyle olunca yıllarca hep "yemek yapmak uzun ve meşakketli bir iş" diye beynime kazımışım. Mutlaka öyle yemekler de var, misal içli köfte... Ama ben şimdilik pırasa, kuru fasülye, peynirli börek vs takılayım.

Değişen tek şey benim zihnim ve algım oldu. Yani "yapabilirim" dememle başladı her şey ve sabrettim, azmettim, kendime inandım, özendim, severek yaptım, keyif aldım ve oldu.
Benden mutlusu yok :)
Yaparak yaşayarak öğrenme: İşte kilit nokta bu! Ben annemlerden pek bir şey öğrenemedim vakti zamanında. Onlar cidden uğraştı, didindi ama benim kafam buna hazır değildi. Şimdiyse en temel ve kalıcı öğrenme şekliyle mutfağa girdim(k): yaparak ve yaşayarak öğrenme!
Tüm bunları yapmama sebep aslında Elif'in ek gıdaya başlamasıyla beraber benim tutuşmam oldu. Pürenin bile nasıl olduğunu bilmiyordum. Şimdi hala bilmediğim bir dünya şey var. Mesela yoğurdun kıvamını tutturmak gibi. Ama neticede iyi niyetliyim, istekliyim ve başardıkça yani yaptığım şeyler yenebilir kıvamda oldukça kendime daha da çok güveniyorum.
Elif'in ek gıda sürecini de ayrıca yazacağım.
Ama şu kadarını söyleyeyim: (maşallah) çok eğleniyoruz !
* Güzel tariflerinizi, önerilerinizi beklerim.
Sevgili Esen, bu yazıdan sonra benim hala aşure için hazır olduğumu düşünüyorsan seni tebrik ederim ve verdiğin gazla ciddi ciddi aşure yapmayı düşündüğümü söylemek isterim :)

Devamını oku »

3 Nisan 2014 Perşembe

Çalışan Hamileler için Sağlıklı Ana&Ara Öğünler

İşyerine giderken uzun bir süre öğle yemeğimi evden götürdüğümü söylemiştim; sebebi tamamen midemin başka yemekleri kabul etmemesiydi çünkü midem çok hassastı. Hatta birkaç önerim bile olmuş :)
Durum böyle olunca hamilelikteki geçişte pek de zorlanmadım.
Tek sorun insanın üşengeç yaradılışlı olması :)
O yüzden de hem sağlıklı hem pratik olanları yapmaya çalıştım.Kabul ediyorum kimi zaman kısır bir döngüdeydim ama en azından yürüyüşlerde zorlanmayacak kadar hafiftim. Bazen de pastanede keyifteydim tabii :)

Öncelikle şunu da belirteyim; bu menü tamamen benim mideme uygun hazırlandığından "az kalorili olma" gibi bir derdi hiç olmadı :) Her şey tamamen duygusal yani, aklınıza yatarsa diye yazmak istedim.
Kahvaltı:(saat:7-7.30) (dilerseniz aç iken 1 kaşık pekmez)
3 Dilim çavdar ekmeği
1 haşlanmış yumurta
Beyaz peynir / kaşar
reçel/bal
1 bardak portakal/mandalina suyu

Ara Öğün: (Saat: 10-10.30)
1 elma veya
Muz ve süt (kısaca muzlu süt) veya
Ihlamur ve ceviz/badem/fındık
Öğlen:(saat: 12-12.30)
Bulgur pilavı
Sebze yemeği ( kabak, ıspanak, kereviz, pırasa vb.) veya
Kuru bakliyat (mercimek, nohut, kuru fasülye)
Yoğurt
Ara Öğün: (saat: 15-15.30)
1 çavdarlı tost/ayran veya
Marullu/ semizotlu salata veya
1 meyve
Akşam yemeği:(18-19)
Sebze yemeği/ızgara köfte/balık
Bulgur pilavı/bazen makarna
Yoğurt
Akşam Sefası :) (canınız ne zaman isterse)
1 tabak meyve (elma, kivi, Trabzon hurması, çilek, muz, mandalina benim yediklerim)
Arada az yağlı/tuzsuz patlamış mısır (kendime torpil)

Kısa Kısa Notlarımdan:
*Bence asıl unutulmaması gereken günlük su içimi. O da 2.5-3 litre olduğunda ben kendimi daha iyi hissediyorum.
*Yemekleri akşamdan hazırlamak işin en kolayı çünkü sabahları daha da zor oluyor.
*Çantamda mutlaka siyah kuru üzüm&badem&ceviz&fındık&kayısı vb. taşıdım ki ani kan şekeri düşümlerinde hemen ağzıma atıvereyim :)
*Saatlere çok da takılmamak lazım ama en azından 2 saate bir bir şeyler yemek de lazım diye düşünüyorum.
*Ben bu programa %100 uymadım elbette;%80-85 uydum diyebilirim. Bazı günler canım sadece simit bazense sade kumpir yemek istedi; ben de kendimi zorlamadım.
*Burada güzel olan suyunu, yağını, temizliğini bildiğin bir şeyler yemek. (hele ki salatalarda)
*Bir de tavsiyem kendinize sevimli iki kap ve çatal/kaşık alın; her gün onlarla taşımacılık yapın :)
*Önerisi olan varsa yorum kısmına yazsın lütfen. Çünkü diyetisyen vb. olmadığımdan bu liste oldukça öznel.
*Şunu da söylemem lazım; bence en önemlisi sevdiğin şeyleri yemek ya da yediğin şeylerden mutlu olmak :)
Bu demek değil ki fast-food yensin(ki onlar insanı zaten mutlu etmiyor) ama tavsiye edilen her şeyi de yemeye çalışmak insanı bazen sıkıyor.
*Balık konusunda da -seviyorsanız- tavsiyem: somon :)
*Çalışıyorsanız ve vaktiniz çok olmuyorsa çavdar ekmeğine beyaz peynirli sandviç bile dışarıda yemek yemekten daha iyidir.

HERKESE SAĞLIKLI & LEZİZ YEMEKLER & MUTLU GÜNLER :)

Devamını oku »

5 Mart 2014 Çarşamba

Kereviz Yemeği /Patatesli/Mandalina Sulu :)

Her yemeğin bir pratiği olmalı :)
Neyse ki benim gibi oturup mantı aç(a)mayanlar için hem pratik hem leziz hem de sağlıklı tarifler var.
Kereviz çok uzun yıllardır hayatımda olan bir sebze değil.
Hatta onun için "yeni üretildi galiba, ben daha önce hiç görmüyordum" demişliğim bile var.
Sapı da oldukça faydalıymış ama ben hiç kullanmadım, nasıl ve nerede kullanılıyor onu da bilmiyorum.
Ama kerevizin yemeğini çokça tüketmeye başladım, zaten evde sadece ben yiyorum :)
En basit haliyle;
Malzemeler:
2 orta boy kereviz
1 orta boy patates
1 adet havuç
1 adet mandalina ya da portakal
Yapılışı:
Kereviz, patates ve havuç minnak kıvamda doğranır.(küp şekli de olabilir ama hepsini aynı boy yapamıyorum hala)
Tencereye azıcık zeytinyağı ve ardından minnak malzemeler konur.
Üzerine mandalina/portakal suyu eklenir.
Yaklaşık 1 bardak ılık/sıcak su konur.
İsteğe göre tuz da eklenerek tencerenin kapağı kapatılır(tam değil, yarım)
Yaklaşık 20-25 dakikaya yemeğiniz pişmiş olur,
Afiyet olsun :))

* Senin tarif pek yavan geldi, daha güzel bir tarif yok mu derseniz de Mutfak Sırları sitesinde elbette ki daha güzeli var :)
** Yemeklerin pişip pişmediklerini anlamak için arada tadına bakarız ya, işte kereviz ve patates burada karışabiliyor, dikkat edin :)



Devamını oku »

2 Aralık 2013 Pazartesi

Pratik Tarifler: Pekmezli & Damla Çikolatalı Kurabiye :)

Hani bazen hamaratlığınız tutar ve mutfakta bir şeyler yapmak istersiniz ama bu yemeğin/pastanın sizin damak tadınıza uygun olmasına dikkat edersiniz.
Geçen gün canım kurabiye yapmak istedi, hazır yapmışken yiyebileceğim bir şey olsun istedim :)
Elimde internetten bulduğum ama nerden olduğunu da bilmediğim bir tarif vardı, ben de onu değiştirdim.
Sonuç bizim damak tadımıza uydu.
Siz de beğenir misiniz bilemem ama ben yine de pratik bir tarif olduğundan yazayım istedim.

Malzemeler:
2,5 su bardağı un ( bir sonraki sefere tam buğday ununu denemeye niyetliyim)
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
yarım su bardağı pekmez
3 yemek kaşığı dolu dolu tereyağı (orjinal tarifte 200 gram margarin yazıyordu)
istediğiniz kadar damla çikolata (ben 10 tatlı kaşığı koydum)

Yapılışı:
Tereyağını bir süre önce dolaptan çıkartıp dinlendirin.
tereyağı ve pekmezi mikserle ya da kaşıkla karıştırın.
yumurtayı koyup biraz daha karıştırın.
un, kabartma tozu ve damla çikolatayı da ekleyin.
son karışımı 2-3 dakika kaşıkla karıştırın.
elde ettiğiniz kıvamdan kaşık yardımıyla parçalar ayırıp yağlı tepsiye serin.

Pişme:
Önceden ısıtılmış fırında 160 derecede 15-20 dakikada pişiyor.

pişmeden önceki halleri
Ve çabucak piştiler :)
* Tarif çokça uydurma içerdiğinden size uyan kısımları kullanınız :)
** Kurabiye tariflerinin en püf noktası oda sıcaklığı kıvamındaki tereyağını bana öğreten sevgili İncirli Kurabiye Zeynep'e çokça sevgiler :)

İtiraf: Migrenden dolayı tatlı fazla yiyemiyorum ama kurabiye yapmak hatta inanmazsınız bazen mutfakta bir şeylerle oyalanmak çok keyif verici olabiliyor. Siz yemeseniz bile etrafta bu kurabiyelere yumulacak birileri illa ki vardır :)

AFİYET OLSUUUUN
Devamını oku »

21 Temmuz 2013 Pazar

Pratik Tarifler: Limonlu Haşhaşlı Kurabiye

Uzun zamandır kurabiye yapmak istiyorduk ancak aklımıza yatan, hafif ve leziz bir tarif bulamıyorduk.
O yüzden kek yapıyorduk :)
Geçen gün inat edip "kurabiye yapalıııııım" deyince daha önce gözümüze çarpmayan bir tarifle kitapta göz göze geldik.
İşte size hem leziz hem hafif hem de elbette ki pratik bir kurabiye tarifi.
Kurabiyelerin hatırına makine de saklandığı yerden çıkıp pasını attı :)
Malzemeler:
2 su bardağı un
Yarım tatlı kaşığı kabartma tozu
1.5 tatlı kaşığı rendelenmiş limon kabuğu
2 tatlı kaşığı haşhaş
Yarım paket yumuşatılmış tereyağı
3/4 su bardağı toz şeker
1 yumurtanın sarısı
1 yumurta
1.5 tatlı kaşığı limon suyu
Yapılışı:
Tereyağı ve toz şekeri mikserle çırpın, krema haline getirin, içine yumurta sarısı, yumurta, limon suyunu ekleyip yumuşak kıvama gelene kadar karıştırın. Ayrı bir kapta un, kabartma tozu, rendelenmiş limon kabuğu ve haşhaşı karıştırın ve bu karışımı ilkine ekleyin ve düşük hızda mikserle karıştırın. Fırın tepsisine yağlı kağıt serin. Yemek kaşığı ile hamurdan parçalar alıp yağlı kağıt üzerine yuvarlak şekilde yerleştirin. Önceden ısıtılmış 180 dereceye ayarlı fırında 25 dakika pişirin, afiyet olsun :)

Hazırlanışı sırasında fotoğraf çekmek aklımıza gelmemişti o yüzden de piştikten sonra bolca fotoğrafladık.
Amatör çekimler oldu ama biz çok eğlendik :)


HERKESE KURABİYE TADINDA HAFTA SONLARI DİLERİZ :)
Devamını oku »

23 Haziran 2013 Pazar

Fantezi Kek :)

Bu ara favorimiz havuçlu&cevizli kek olsa da yılların tarifini değiştirerek dün yaptığım keke de kendi içinde "fantezi kek" dedim; çünkü o benim fantezim :)
Öncelikle kuzen N'nin "olmadıkolağanüstü" kek tarifini vereyim:
Malzemeler: 
- 4 yumurta
- 2 su bardağı şeker
- 3,5 su bardağı un
- 1 şişe gazoz ya da maden suyu
- 1/2 su bardağı sıvı yağı
- 1 paket kabartma tozu
- 1 Paket vanilya
Tercihe göre içine limon kabuğu rendesi / ceviz içi/ üzüm/ kakao konabiliyor.
Yapılışı:
Şeker ve yumurta iyice çırpılır hatta krema kıvamına getirilir. Sonra diğer malzemeler de karıştırılır ve devamlı çırpılır. Malzemeler, yağlanmış kek kalıbına dökülür. Önceden ısıtılmış fırında 175 derecede 50 dakika pişiriliyor ve afiyetle yeniyor :)

Püf noktası:
Kekin, kek kalıbından kolayca çıkması için 15 dak. ıslak bezin üzerinde bekletilir.

Aslında bu püf noktası benim kalıbımda pek işe yaramadı :)
Ancak kek kalıbım yeniydi ve altı biraz alengirliydi.
Hatta itiraf ediyorum; yeni aldığı ojeyi kullanmak için kıyafetini değiştiren kızlar gibiydim dün; yeni aldığım kek kalıbını kullanmak için kek yaptım :)

Gelelim bu tariften benim yaptığım "Fantezi Kek"e :)
Malzemeler: 
- 3 yumurta
- 1/5 su bardağı şeker
- 3 su bardağı kepekli un
- 1 şişe  maden suyu
- 1/2 su bardağı sıvı yağı
- 1 paket kabartma tozu
- 1 Paket vanilya
- Azıcık dövülmüş ceviz
- Üzerine bir tutam kakao
Yapılışı:
Şeker ve yumurta iyice çırpılır hatta krema kıvamına getirilir. Sonra diğer malzemeler de karıştırılır ve devamlı çırpılır. Malzemeler, yağlanmış kek kalıbına dökülür. Önceden ısıtılmış fırında 175 derecede 50 dakika pişiriliyor ve afiyetle yeniyor :)

Ben ara ara fotoğraf da çektiğimden tüm malzemeleri karıştırarak yapamadım.
Cevizi de en son koydum ve kaşıkla karıştırdım sadece..
Kakaoyu da kalıba döktükten sonra azıcık koydum ve kaşıkla hafifçe karıştırdım.
Yani aslında bu kek kepekli, cevizli ve az kakaolu ama siz çaktırmayın o aslında bir "fantezi kek" :)

Aşama aşama "fantezi kek" :)
HERKESE LEZZETİ DAMAĞINDA MUTLU HAFTA SONLARI :)
Devamını oku »

Sağlıklı Öğle Yemekleri :)

Çalışanlar için öğle yemekleri bazen sıkıntı yaratabiliyor; hele ki midesi kötü olanlara.
Yemekhanedeki yemeklerde illa ki yağlı/salçalı/tuzlu seçenekler olunca per tercih edilmeyebiliyor.
Her gün dışarıdan yemek yemek de bütçeye hiç uymuyor; hem de dışarının yemekleri de pek sağlıklı olmayabiliyor..
Bu dertten muzdarip olanlara -kendimce- birkaç önerim var.
Daha doğrusu ben ne yapıyorum onu yazayım..
Her gün öğlen yemeğini evden getirmek bazen gerçekten sıkıcı olabiliyor çünkü çoğu kez akşamdan hazırlık yapmak gerekebiliyor..
Ancak bazıları var ki 5 dak. da hazırlanabiliyor :)
Benim için hem pratik hem de sağlıklı (tamam bazıları değil ama olsun onların da tadı güzel :) olan lezzetleri sıralamaya çalıştım..
Öncelikle tavsiyem; yemek ne olursa olsun yanına mutlaka küçük bir salata ya da yoğurt alın/yapın; yemeğe lezzet katıyor..
Gelelim listeye;
- Makarna (şu an marketlerde ıspanaklı, kepekli vb. çeşitleri var)
- Bulgur pilavı
- Erişte
- Aşuralik bulgur (ayran aşı çorbasında da kullanılan bir tür bulgur. Bolca kaynatıp kavanozlara doldurup buzdolabında saklayabilirsiniz,çok pratik)
gibi seçenekleri tek başına da tüketebilirsiniz ancak yanlarına bazı lezzetler de fena gitmiyor;
- Yoğurt (4'lü küçük paketlerde satılıyor)
- Salata : Semizotu ve kuzukulağını ben daha çok tercih ediyorum marula göre. İçine de domates ve salatalık elbette :)
- Ton Balığı da hem pratik hem lezzetli
Ana yemek olarak;
- Mantar çok güzel eşlik ediyor ve bozulmuyor.
- Taze fasülye
- Kabak yemeği
- Bezelye
- Mercimekli erişte* (tarifini ayrıca vereyim, çok pratik ve besleyici)
- Patates yemeği
- Kerevizin yemeği de salatası da oldukça güzel
Ayrıca;
- Tost
- Krep
- Sandviç
- Börek
- Kısır
- Evde yapılmış kepekli puğaça

Seçenek çok da yokmuş gibi dursa da karışım yaparak bir sıraya konulduğunda öğlen yemekleri çok da eziyet olmuyor..
Beslenme uzmanı falan değilim, kilo vermek için diyet de yapmıyorum..
Sadece mide sıkıntısı olan ve öğlen yemeklerini sağlıklı yemeye çalışan biriyim :)
Önerilerinize şimdiden açığım :)


Bir de şunu fark ettim; öğlen yemek ne kadar hafif olursa öğleden sonra uyku da o kadar az geliyor :)
Devamını oku »

16 Haziran 2013 Pazar

Pratik Tarifler: Fırında Kaşarlı Mantar :)

Daha önce muhtemelen bahsetmişimdir, mutfağımızda "şef" yok; o yüzden de pratik tarifler gün kurtarıcı olabiliyor.
Bunlardan biri de "fırında kaşarlı mantar".
Eminim birçoğunuz -mantar seviyorsanız- zaten yapıyorsunuzdur, benimkisi sadece hatırlatma:
"Fırında Kaşarlı Mantar" birçok ana yemeğe eşlik etmekten mutluluk duyuyor :)
Ben nasıl yapıyorum?
Malzemelerim:
1 paket mantar (400gr.)
Biraz kaşar peyniri
Biraz tereyağı
Hazırlanma/Fırınlama:
-Mantarları saplarını çıkararak güzelce yıkadıktan sonra fırına uygun bir tepsiye diziyoruz. Üstlerine az biraz tereyağı koyduktan sonra fırına sürüyoruz.(yaklaşık 10-15 dakika, 160derece)

-Tereyağı eridikten sonra kaşar peynirini mantarların içi boş kısımlarına koyuyoruz ve yeniden fırına veriyoruz.(10 dak.)

Sonrasında da afiyetle yiyoruz :)
Kavun içi mantar :)
Tek başına yendiğinde de lezzetli ancak ağır kaçabilir. Eşlikçileri:
- Fırında balık
- Fırında patates
- Yeşili bol salata olabilir.
Ben yemekleri karştırarak yiyenlerden olduğumdan benim için kavuniçi bile çok uygun :)
*Daha detaylı bir tarif okumak isterseniz buaraya bakabilirsiniz

HERKESE LEZZETLİ, SAĞLIKLI,KEYİFLİ HAFTA SONLARI :)

Devamını oku »

2 Mayıs 2013 Perşembe

Pofuduk Krebe Rakip Geldi; Kepekli Krep :)

Öyle çok hamarat olmadığımı ve evde daha çok pratik tariflerle günü kotardığımı çoktan fark edenler için hafta sonlarımızın vazgeçilmezi olan pankek-krep'ten bahsetmemek olmazdı :)
Aralarındaki farkı da yapınca öğrendim ki birinin arasına bazlama misali bir şeyler konabilirken diğerini katlayarak yemek makbulmüş :)
Şöyle ki; Pankeki pankek yapan pofudukluğuymuş :) Bunun için önce Deli Anne'nin Pofuduk Pankek yazısına bakacak olursak, meyvelerle bezenmiş harika fotoğrafların içerisine girmek isteyebiliriz :)
Ben de kendi çapımda, hazırladığım pankeklerimin fotoğraflarını paylaşayım istedim :) Ben tarifte ufak değişiklikler yaptım; 1 su bardağı yağ yerine yarım çay bardağı yağ kullandım. şekeri de yarıya indirdim :)
Nutella'sız Pankek'e Pankek denmiyormuş :)

Pankekleri ben höpür höpür götürürken eşim -kısaca A.- azar azar yiyordu meğerse ona pek bir kabarık gelmiş, bazlama gibi olmuşmuş, peh :)
Ona da annemin yıllaaaardır kullandığı basit tarifle krep hazırlayarak bazlama kıvamından çıkarttım olayı :)
Annemin krep tarifi: (2 kişilik/7-8 tane)
- Yumurta 2 tane
- Süt 1 su bardağı
- Un 1 su bardağı
- Zeytinyağı 1 çorba kaşığı
- Karbonat
- Az tuz
- Az şeker
Bütün malzemeler karıştırılıp, minicik yağlanmış teflon tavaya çömçe yardımıyla dökülecek.
*** Ancak püf noktası, karışımı tavaya koyarken tava ateş üzerinde olmayacak.
"Yanık yiyen de para bulur" :)
Peki ben bu tariflerle yetindin mi?
Hayııııııııır :)
Mide dostu tariflere devam dedim ve unu kepekli un ile değiştirdim, ortaya da kepekli unlu krepler çıktı :)


*Tavaya koyduğunuz malzemeyi yayarsanız ince, yaymayıp çömçeyle koyduğunu gibi pişirirseniz de pofuduk oluyor ana sebep bu :)
** Yeni tanıştığım ve sevdiğim bir siteden de tarif var burada

HERKESE EN POFİDİĞİNDEN MİDE DOSTU KREPLER YANINA DA GELSİN REÇELLER GİTSİN NUTELLA'LAR :)
Böğürtlen Reçelli Hüsnü Amca Krebi :)

Devamını oku »

18 Nisan 2013 Perşembe

Fırında Patates, Avakado Dip Sos ile Buluşunca :)

Bloga yemek, pasta, kek, börek tarifi vermemiş olmam çok yazık, halbuki ne hamaratımdır :)
Çok alengirli tarifleri sevmesem de son zamanlarda özellikle mide dostu tarifleri denemeye çalışıyorum.
Uzun uzun yıllardır da patates kızartması yapmıyorum, patatesi hep fırınlıyorum.
Aslında bunun ilk sebebi, zannedilenin aksine sağlıktan değil de benim üşengeçliğimden kaynaklanıyordu. Bir işin başında uzun süre duramadığımdan, hemen olsun bitsin dediğimden olsa gerek ocak başında da fazla duramıyorum, içime bir gıdıklanma bir karıncalanma geliyor. İşte o zamanlardan kalma bir alışkanlıktı benim için fırında patates.
-İstediğin kadar patatesi yıka, ister kabuğunu soy istemezsen soyma
- Boyutlarını da ister minnak yap ister elma dilimi yok olmazsa ince uzun
- Yağlı kağıt serdiğin fırın tepsisinin üzerine soyulmuş patatesleri diz(araları ne kadar boş, ne kadar az üst üste yığılmışlarsa kızarmaları o kadar iyi oluyor..)
- Patateslerin üzerine istediğin kadar zeytinyağı, pulbiber, kekik, fesleğen, tatlı biber, tuz, kimyon, nane koy. (bunlar benim sevdiğim baharatlar ama ben azıcık koyuyorum..)
Ellerime -bazen- poşet geçirerek karıştırıyorum ya da kaşıkla harmanlıyorum. (ellerim pek narindir benim :P)
Sonra da fırına ver.
170 derecede 30-35 dak. da pişiyorlar, sonrası mideye :)
Bu benim kurtarıcım zaten.
Bize gelen misafirler de bu patates olayından bıktılar biliyorum ama hapur hupur da yiyorlar :)
Geçenlerde Cafe Nohut'ta avakado dip soslu fırında patates tarifi görünce, dayanamadım onu da yaptım :)


Avakadoyla tanışmama vesile olan bu tarif için Cafe Nohut'a sevgiler ayrıca :)
1 adet avakado alınır, yıkanır, incecik kabuğu itinayla soyulur.
çatal yardımıyla ezilerek yoğurdun içine karıştırılır.
Ne kadar yoğurt derseniz? Damak tadı derim :)
Az bir şey tuz da fena olmuyor.
* Avakado sosu dolapta da olsa fazla dayanmıyor.
** Avakadonun çekirdeğinin tadına bakmaya gerek yok :) Tadı pek acı. (evet, denedim.)

HERKESE AFİYETLER, AZ ŞEKERLER :)

Devamını oku »