Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




sohbet muhabbet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sohbet muhabbet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Şubat 2018 Pazartesi

Mutluluğun Fotoğrafı :)

Canım blog, Bugün aslında resmi olarak yeni hayatımızın ilk günündeyiz. Kerem tam 2 aylık ve sonraki zamanlarda arada anane-babaannenin yardıma gelme durumları haricinde bundan sonra yalnızız, hatta Elife söylediğim gibi baş başayız. O gayet memnundu evde devamlı birilerinin olmasından aslında ama bence yavaştan kendi düzenimizi kursak daha güzel olur ve bu bizi güçlendirir öyle hissediyorum. Arada "bunaldım yapamıyorum" diye ağlamaya gelirsem de sarılırsın bana blog, "geçecek" dersin, "merak etme, ben yanındayım..." Bunları başka yazıda yazacaktım bak nerelere geldi konu :) Sana şimdi az önce mutluluğun fotoğrafını çektim. Fotoğrafta görünmeyen ama aslında içinde olduğunu hissettiğin şey elbette ki kitaplar. Ama ona gelmeden önce beni sadece son zamanlarda değil epey epeydir çok...
Devamını oku »

31 Ocak 2018 Çarşamba

Rahatladım (Bugün)

Blogumdaki taslak yazılar bir kenarda dursun. Ben unutmamak için çarçabuk yazıyı yazayım.Evet yine Kerem tavşan uykusunda ve Elifi almama çok az var.Böyle zamanlarda yaratıcılığım da artıyor :) Bugün rahatladım blog. Sorma neden. Ya da sor ama ben sana cevap vermeyeyim. Cevap vereyim ama ne olduğunu anlatmayayım. Ne olduğundan bahsedeyim ama GERÇEKTE ne olmuş olabileceğini senin yorumuna bırakayım. uzun zamandır kendimi böyle rahatlamış hissedemiyordum, aklımda hep bir "ama, belki, sonra" vardı. Bunları da ben yaratıyordum tabii ama var'lardı işte, varlıklarını yadsıyamazdım. Son günlerde Salinger okuyor ve sadece okumakla kalmayıp hayat hikayesini araştırıyorum ama şimdi detaya girmeyeceğim çünkü onu ayrıca yazma niyetim var. (inşallah diyeyim) Beklediğimi kendimin bile fark etmediği...
Devamını oku »

24 Ocak 2018 Çarşamba

Neden (Bazen) Blog Yazıyorum?

Herkese yine yeniden kocaman bir MERHABA! En son yazımdan sonra resmen 2 çocuklu hayata başladım ve oradan sesleniyorum. Kerem her an uyanabilir tedirginliği de var üzerimde ama olsun Elifi kreşten alma saatim gelene kadar az biraz yazayım çünkü özledim blogumu. Hamileyken evde olduğum zamanda buraya daha çok yazı yazacağımı düşünmüştüm ve planlamıştım. Olmadı, yaz(a)madım. Bir taraftan canım hiç istemedi. Hatta öyle bir aşamaya geldim ki; "Neden blog yazıyorum ki?" sorgulamasında buldum kendimi. Sahi neden? Belki kısır bir döngüye girmiştim belki sebep çok başkaydı bilmiyorum, üstelemedim ve blogum hiç yokmuş gibi davrandım bir süre. Ancak yılların alışkanlığıyla "bir şey" olduğunda kaşınmaya başladım, "işte bunu bloguma yazmalıyım" hissinden kurtulamadım. Kurtulmak mı istedim?...
Devamını oku »

13 Kasım 2017 Pazartesi

Dedemin Çiçekleri

Hafta sonu Eda gelip gitti ve içimizde bir burukluk kalmıştı ki, tesadüfen bir haber duydum. Dedem ölmüş... Bana bunu söyleyen kuzenimin kızının da şokta olduğunu düşünecek olursak, ben de epey şoktaydım sanırım hala öyleyim ama buraya yazmak istedim çünkü dedem öyle biriydi, yazdıkça anlayacaksınız. Öz dedelerim 1905 doğumlularmış ve 70li yıllarda vefat etmişler, doğduğumda zaten teyzemlerle alt-üst oturuyormuşuz ve teyzemin kocasına (1931 doğumlu) Dede demişiz Edayla. Hani denir ya, doğuran kişiye mi anne denir yoksa bakan kişiye mi sana o sevgiyi hissettirene mi? Bizimkisi tam öyle bir durum. Dedem benim için hep dedem oldu, aksini hiç düşünmedim. Çünkü bize öyle güzel dedelik yaptı ki... Biraz anlatayım, - Bizimkilerin aksine dedemin ailesi Selanikten değil Arnavutluktan gelmiş...
Devamını oku »

7 Kasım 2017 Salı

Papatya Falı ve Yeni Sonbahar!

Canım blog, hep aklımdasın ve unutmayayım diye pek güzel notlar alıyorum senin için. Çünkü buraya yazmayı GERÇEKTEN çok seviyorum, minik bir yuva bana sanki :) nerede kalmıştık? O kadar çok şey oldu ki, her birini ayrı başlıkta yazacağım ama özetle son 2 haftada taşındık, elifin kreşi değişti ve ben çok şükür doktorumu 31. haftada buldum! Papatya Falında "seviyor, sevmiyor." diyoruz ya hani; iş yerindeki durumumuz da tam bu duruma dönmüştü; "Oldu, Olmadı!" derken ve tam "Oldu!" aşamasındayken son gün ve son dakikada "Olmadı!" Üzüldüm mü? Evet. Ama olmamasından ziyade süreçte yaşadıklarımıza, umutlarımıza üzüldüm sanırım. En çok sevindiğim taraf, insanları tanımamıza epey katkısının olmuş olması oldu. (hamile kafası 3 "ol-mak" yan yana getirebilir :P ) Bu hayal kırıklığı ile biz ne...
Devamını oku »

11 Ekim 2017 Çarşamba

İnsanları Tanımak / Anlamak?

İş yerine geldim ve gözümden uyku akarken kaç gündür aklımda olan satırları yazmak istedim.Yazmasaydım içimde patlayacaktı durumu kısacası :) Kahvemi de söyledim, oh mis! Bu başlık nereden çıktı onu özet geçeyim; iş yerinde eşimle ikimizin beklediği bir durum var ve onun bir türlü olmama hali var. (Buraya kadar her şey normal) Yalnız bu "olmama" hali de bir türlü kesinlik kazanmıyor yani olay bir "oluyor" sonra bir bakmışsın ki "olmuyor" hale geliyor. Bu gelgitler de haliyle bizi yıpratıyor. Her şeyin hayırlısı olsun demekten ve beklemekten başka yapacak bir şey yok... Diye düşünürken bu süreçte insanları biraz daha tanıdığımı fark ettim. Nasıl mı? Cevap alt satırlarda. Önce biraz kendimden bahsedeyim :) Başkasını tanıyabilmek ve anlayabilmek için sanırım önce insan biraz da olsa...
Devamını oku »

23 Ağustos 2017 Çarşamba

Dün / Metro

Dün akşam iş çıkışında yine metroya binmem gerekti. Eskiden bu duruma çok çok sevinirdim şimdi gözlerim tuvalet tabelası aradığı için çok rahat olamıyorum ama metro en sevdiğim ulaşım araçlarından biri olduğu için de keyfim yerinde. Neticede elimde heyecanlı bir kitap var. İş yerinden çıkıp tıngır mıngır durağa doğru ilerlerken son günlerde klasik hamile yürüyüşüne geçtiğimi gördüm, hafif paytak. Metroyu ayakta bekleyecektim ama baktım bir amcanın yanı boş ona doğru yöneldim, o da "kızım burası ıslak" dedi, hakikaten ıslanmaktan demir paslanmış, teşekkür edip uzaklaştım ve tam o ara metro da geldi. Bindiğin vagonun hep önemli olduğunu düşünmüşümdür. Hani bir film vardı adını unuttum, iki şekilde ilerliyordu kadının metroyu son saniyede kaçırdığı ve metroya son saniyede bindiği şekilde....
Devamını oku »

22 Ağustos 2017 Salı

Sana İyi Gelen Şeyleri Daha Çok Yap / Grano :)

Grano'yu buraya ne kadar yazmışım diye blogu kurcalayınca epey yazıya denk geldim, ilki de buymuş :) Aradan geçen neredeyse 1 yılda tam bir Grano kahve bağımlısı oldum diyebilirim. Karnımdaki bebe bile bunun farkında, çıktığında "anne süt" yerine "anne grano kahve" derse kimse şaşırmaz. Tabii ki her gün içmiyorum hatta evde yapılan french press kahvenin çoğunlukla sadece tadına bakıyor kokusunu içime çekiyorum (bu da can ama değil mi) Ama bazen de Grano'ya gitme bahaneleri yaratıyor ve orada bulunmanın tadını çıkarıyorum. O zamanlarda içtiğim şey sadece filtre kahve olmuyor, sanki bir garip mutluluğu da içime çekiyorum. Nasıl mı? Sahiplerini az çok tanıdığım için kahveye ekstra mutluluk verici bir şey kattıklarından şüphelenmediğim için bana göre olan sebeplerden bahsedeyim. Mesela...
Devamını oku »

18 Ağustos 2017 Cuma

Bu Sabah / Metro

Aslında her şey benim bu sabah işe metroyla gitmek zorunda kalmam ile başladı. Yani bu durum dünden biraz belliydi ama tam da değildi. Çocuklarımızın aynı kreşe gittiği bir iş arkadaşım var, bazen denk geldikçe işe onunla gelip gidiyorum çünkü eşim artık vardiyalı çalışıyor ve beni her zaman işe bırakamıyor. Lakin bu sabah Elif iyice hasta uyanınca planlar değişti ve ben "tamam, bugün metroyla giderim" dedim. Ev-metro arası 10 km kadar, oraya eşim bıraktı, saat 8.12 gibi. Koru metrodan bindim ve Milli Kütüphane durağında ineceğim, kenarda güzel bir yere oturdum ve kitabımı açtım. Gözüm de gittiğimiz yeri işaret eden yerde çünkü dışarıyı zaten görmüyorum. İşitsel biri de olmadığım için geldiğimiz durağı bangır bangır söyleyen ablayı zaten duymuyorum. tek derdim inene kadar tuvaletimin...
Devamını oku »

8 Ağustos 2017 Salı

Vantilatör

Bu yazı azıcık hatıra içermektedir diye uyararak başlayayım önce. İşin aslı hafızamı ne kadar zorlarsam zorlayayım hep aynı silik görüntülerden başka da bir şey gelmiyor aklıma. Ben yine de yazayım, blogum 5 yıldır benim için hafıza deposu oldu zaten :) Babam-Allah rahmet eylesin- daha önce söylemişimdir Adana sıcaklarında yüncülük yapan bir esnafmış ve hatta esnaftı. Annemin esnaf olmaktan sinir olacağı kadar da çok borçlanmalar yaşamış ve belki bunlar neticesinde rahatsızlanmış biriydi. Benim hatırladığım kadarıyla yine de rahat ve mutluydu. Özellikle benim ilkokul ve ortaokul zamanlarımda dükkanına gittiğimde dükkanında mutlaka misafiri olur ve onları o küçük dükkanda en iyi şekilde ağırlamaya çalışırdı. Ama neticede her yerde yünler merserizeler vb var ve 2 kişinin ancak oturabileceği...
Devamını oku »

7 Ağustos 2017 Pazartesi

Sürpriz Yumurta Günlüğü :)

Ne kadar çok "günlük" yazmaya meraklıymışım meğerse değil mi? Bu yazıyı uzun ama gerçekten uzun bir zamandır aklımda yazıyordum hatta noktalama işaretlerini bile koymuştum :) Kısmet bugüneymiş; yayınlayabilecek kadar yazı yazmaya vaktim olacak mı elbette bilmiyorum. İşe başladım, malum Çeşme ve sonrası 3 aydan 1 hafta eksik tatil/izin durumundan sonra işe dönmek hala alışılabilir bir şey değil. Nereye baksam DENİZ arıyor gözlerim. Bulduğum en küçük MAVİ bile bana gerçekten umut veriyor, deniz kenarında olma ümidi :) Neyse bu şiirsel girişten sonra 1 sürpriz yumurtanın haberini verebilirim sana sevgili blog. (4 gün sonra) Sürpriz haberini veremeden ortadan kayboldum. Şimdi de sol elim egzamalı da olsa cayır cayır yansa da inat ettim yazacağım. Bu yazamama zincirini kıracağım :) Çeşme'de...
Devamını oku »

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Hediye Gün :)

Farklı konu başlıkları ile karşındayım blog, yazdıkça yazıyorum bu ara ama nereye? Dur hepsini anlatacağım sırayla veya aklıma geldikçe :) Normalde bu hafta işe başlayacaktım ama yarın hastane işlerim olunca bu 3 günü evde geçirdim. İlk iki gün biraz ortaya karışık geçti, hem kendime vakit ayırdım hem de ev işi yaptım ama bugün tamamen benimdi. O yüzden de adı HEDİYE GÜN. Dedim ki kendime canın bugün ne yapmak istiyorsa sahiden sadece onu yap. Kahvaltımı 9 olmadan bitirdiğim için akşam evinsanları 6da gelene kadar mutfağa yayıldım. Çalışma masamın üstü kalabalıktı ve toplamaya üşendim :) Mutfak da daha serindi yani asıl sebep buydu desem inanın. Masadaki her şeyi kaldırıp bir güzel yayıldım. Sonra fotoğrafta da gördüğünüz şahane bilgisayarımı açınca gördüm ki -yine- bana veda etmeye...
Devamını oku »

12 Temmuz 2017 Çarşamba

Çeşme ve Sonrası (2.5 ay)

Başlık için biraz kafa yordum ama ne yazsam içeriği tam anlatmayacaktı, o yüzden kısaca "Çeşme ve Sonrası" dedim :) Oysa içinde başka bir dolu dünya var, hepsini buraya yazmak niyetim. Çeşmeye tatil için gitmedik hatta aklımızın ucundan geçmeyen ve de geçmeyecek bir tatil beldesi... Tatillerimizi daha çok pansiyonlarda Kazdağları civarında yapmış insanlarız. Ege turu yaptığımız yıllar öncesinde de Mordoğan'ı merak etmiş ancak Çeşme'ye gitmek aklımızın ucundan geçmemişti. Hayat bizi 2 aylığına Çeşmeye götürene dek :) Biraz mecburi biraz gönüllü bir görev olunca, ben de Elifle vakit geçirmeyi fırsat bilip kısa süreli ücretsiz izne ayrıldım ve 5 parasız ama çok daha mutluydum, yalan yok :) Çeşme'nin ne kadar (gereksiz) pahalı olduğunu gitmeden duyup gözümüz korkmadı değil ama gidince...
Devamını oku »

11 Temmuz 2017 Salı

Konuş!

Tadelle'yi epeydir yememişim belli ki sloganlı çikolata üretmiş ve haberim olmamış. "Konuş" bu ara beni o kadar çok yansıtıyor ki. Çeşmede ve sonrasında yazdığım yazılar (sanırım 3 veya 4 oldu) taslakta beklerken bugün içimdeki sıkıntıyı atabilmek için öylece yazmaya karar verdim. Çeşmede ve sonrasında öyle şeyler yaşadık ki :) Sanki 2-3 ay değil de yaşadıklarımız daha daha fazlasıymış gibi geliyor. Hani bir gün içinde çok aktivite yaparsan o gün sana 24 saatten fazla gelir ve başını ve sonunu kaçırırsın ya sanırım öyle bir şey bizimkisi. Erkekler bu durumu daha rasyonel yaşadıklarından sadece kendim için konuşsam olur :) Konuşasım, anlatasım çokça şükredesim var ama nereden başlasam bilemiyorum sanırım. Ankaraya dönmemize birkaç gün kaldı Elifle. Karabalık 10 gün önce dönmüştü...
Devamını oku »

8 Mayıs 2017 Pazartesi

Kabuktan Çıkma Güncesi

Yeniden merhaba canım blog, Öyle ilginç gelişmeler yaşandı ki son haftalarda hayatımızda, takip etmekte zorlandım. Kah güldük eğlendik kah ağladık hüzünlendik. Tabii Allah sağlık versin, hepsini "deneyim" olarak görüp içlerinde kalmadık. Nereden başlasam ve nasıl anlatsam bilmiyorum ama şöyle diyeyim: Uzun bir süredir deniz kenarında olmak istiyordum ve bunu bilen arkadaşlarım bana "deniz" dilemişlerdi doğum günlerimde ve yıl başılarında. Sonra geçen hafta birden sürprizli bir gelişme oldu ve kısa bir süre gibi görünse de (o da göreceli tabii) bana uzun ve hoş görünen bir süreç başladı. Kısmet olursa 2 ay gibi bir süre Çeşmede yaşayacağız. Tatil gibi değil, eşim çalışacak, ben çalışmayacağım bu sürede ve bolca Elifle olacağım. Hani nereden nereye diyorum, ne dilediğine dikkat etmek...
Devamını oku »