"Çocukları kıyaslamayın" lafı bir kere en başta yalan ve içi boş bir cümle, ben hamileliklerimi kıyaslayarak başladım hatta bununla ilgili bir yazı bile hazırladım da daha yayınlamadım.
Yani ikisi de bambaşka gidiyor hamileliklerimin ve ister istemez "Ama Elifte şöyleydi..." derken buluyorum kendimi.
Bilen bilir tatlı zaafım pek yoktur, çikolata şelaleleri pek bir şey ifade etmez benim için çünkü en temelde tatlı yediğimde migren tetikleniyor bilinçaltım var. Elife hamileyken de gerçekten sadece 1 kere canım profiterol çekmişti de onu da Adanadaki Pasta Bahçesi pastanesinden kargo ile göndermişti kuzenim :) Onun haricinde elma, hurma vb şeyler yesem kesilirim zaten.
Ta ki...
Bu hamileliğin belirli bir haftasından sonraya kadar.
İlk başlar yine tuzlu ve özellikle de ekşi ile geçen günlerim son aylarda aşırı tatlı krizleri ile dolmaya başladı.
Aslında tüm suç normalde hiç sevmediğim kruvasanı pek güzel yapan Grano'nun.
Bu yazıyı okursanız bilin ki yüzünüze söyleyemedim ama gebelik şekerimin üst sınırda çıkmasının tek suçlusu sizsiniz! Kavanozlarda cheescakeler neden gözüme sokuluyor acaba (yalan, dolapta köşede öylece durur) Yok illa kruvasan yiyin demeler! (yalan, ben gitmeden biterse diye telefonda ayırın geliyorum demişliğim var ahahaha) Neyse benim değer çıktı mı sana 139. Doktor da diyestisyene yönlendirdi. Yurdum teyzesi çok tatlı biri çıktı, "korkma kızım, 140 ve üzeri için endişeleniriz biz." dedi.
"İyi de benim 139 zaten." dedim ama "Rahat ol önce sen." diye psikolog havasında yaklaştı, iyi ben de yayıldım koltuğa.
Çeşitli sorularla beslenme şeklimi öğreniyor. Diyaloglarımız bomba:
- Kahvaltıda ne içersin? Süt mü?
- Yoo kefir.
- Kahvaltıda içebiliyor musun?
- Yasak değilse günde 2 bardak içesim var.
- İlk defa kahvaltıda kefir içebilen birini duydum, hayret...
- Patatesle aran nasıl? (Zaten çok iyi de doktorun şaşırtmacalı sorduğunu anlamamış bir garibanım)
- Çok iyi neredeyse her gün mutlaka yerim, acayip severim, faydalı zaten değil mi?
- (Teyze gözlüğünü burnuna şöyle bir indirerek) Patates sana yasaklar listesinde ilk 3te!
- Nasıl? Ama ben çok severim. Zaten kızartma yapmıyorum, hep fırında valla (bu da doğru)
- İstersen buharda pişir, fark etmez. İçinde bolca nişasta var. Yememen gerek.
- Ekmekle aran nasıl?
- Neredeyse hiç yok. (Kendiyle gurur duyan bir ses)
- Ekmek yemeyip pilav, makarna, patates mi yiyorsun?
- (Duraksama bende) Ama makarnayı çok severim...
- Onları kes, tam buğday ekmek yemen daha doğru.
-Hadi patatesi kestim makarnayı nasıl keseyim valla çok seviyorum. (Ben bu "valla"larla pazarlık yapıyorum, teyze yemiyor)
- Kızım bu listeye uyman senin ve bebeğin sağlığı için önemli.
- (küsmüş bir edayla) iyi, tamam...
- Ceviz, fındık yer misin?
- Çok severim. Sabahları 8-9 tane çiğ kaju yerim. Gün boyu ceviz yerim heralde 1 avuç yapıyordur. Arada da fındık yerim.
- (Kadın cidden şok) Sadece 2 ceviz ve 5 fındık yiyebilirsin.
- Ama o çok az, kime yeter ki?
- Yeter yeter sen merak etme
- İlk çocuk sanırım. (cevabı beklemeden devam ediyor) Bilmeden beslenmen normal...
- Yok ikinci.
- İlki küçük herhalde.
- Küçüklük göreceli tabii 3.5 yaşında :)
- Ama senin yaşın çok küçük, çok mu erken evlendin?
- Küçük? 32yim ben.
- (teyze hanfendilik adabından çıkar) Yok artık! 25 bile durmuyorsun sen.
- (Sırıtarak) Genetik mirasım sağolsun, bizim ailede herkes öyle :)
- Bu listeye uymak zor değil. Nasılsa evdesin, hazırlarsın.
- Ben çalışıyorum ama.
- Nerdeee? (Bak yine şaşırdı, 32 yaşıma inanamaması geçmeden benden 2. golü de yedi)
Dün sevgili yemekhanemiz bana inat, erişte patates yemeği ve baklava çıkarmıştı. Erişte ve baklavayı yemedim ama kıymalı patatesi yedim ne yapayım yani aç mı kalayım.
Bugün de sebzeli güveç vardı ve benim güveçte kocaman patatesler çıkmasın mı? Onları yememek için verdiğim mücadele takdire şayandı. Arada çatalıma gelenleri de kovalamadım yani yazık günah :)
Diyestisyen teyzeyi şaşırtarak odadan çıktığımda karabalık beni bekliyordu. Hastaneye sonucu almaya giderken "Yüksek çıkmazsa Granoda kruvasanla bunu kutlarız." demiştim. (Yok akıllanma yok bende) "Ee gidiyor muyuz Granoya?" diye dalga geçmesin mi? Gözümden şimşekler çakarak baktım ve "Sebzesi taze olan markete götür beni, zaten kan şekerim düştü şurda deli etme beni." dedim :)
10 gün sonra açlık ve tokluk kan şekerime bakılacak. Muhtemelen benim gereksiz pis boğazlığım kesilince her şey yoluna girecek gibi geliyor bana.
Hem şeker değil o bi kere; patatesli kruvasan ahahaha :P (Olsa da yesem :)
Tamam konuyu uzatmayayım diyorum ama bir de Filika Pastanesinin Ekler pastası var. Bak yazarken bile Ekler'i "özel isim" kategorisinde görüp yazmışım. Düşünün halimi, yazık ya bana.
Ben hiç böyle değildim, özüme dönmek istiyorum, hurma yiyip kesildiğim günlere ehehehe :P
Devamını oku »
Yani ikisi de bambaşka gidiyor hamileliklerimin ve ister istemez "Ama Elifte şöyleydi..." derken buluyorum kendimi.
Bilen bilir tatlı zaafım pek yoktur, çikolata şelaleleri pek bir şey ifade etmez benim için çünkü en temelde tatlı yediğimde migren tetikleniyor bilinçaltım var. Elife hamileyken de gerçekten sadece 1 kere canım profiterol çekmişti de onu da Adanadaki Pasta Bahçesi pastanesinden kargo ile göndermişti kuzenim :) Onun haricinde elma, hurma vb şeyler yesem kesilirim zaten.
Ta ki...
Bu hamileliğin belirli bir haftasından sonraya kadar.
İlk başlar yine tuzlu ve özellikle de ekşi ile geçen günlerim son aylarda aşırı tatlı krizleri ile dolmaya başladı.
Aslında tüm suç normalde hiç sevmediğim kruvasanı pek güzel yapan Grano'nun.
Bu yazıyı okursanız bilin ki yüzünüze söyleyemedim ama gebelik şekerimin üst sınırda çıkmasının tek suçlusu sizsiniz! Kavanozlarda cheescakeler neden gözüme sokuluyor acaba (yalan, dolapta köşede öylece durur) Yok illa kruvasan yiyin demeler! (yalan, ben gitmeden biterse diye telefonda ayırın geliyorum demişliğim var ahahaha) Neyse benim değer çıktı mı sana 139. Doktor da diyestisyene yönlendirdi. Yurdum teyzesi çok tatlı biri çıktı, "korkma kızım, 140 ve üzeri için endişeleniriz biz." dedi.
"İyi de benim 139 zaten." dedim ama "Rahat ol önce sen." diye psikolog havasında yaklaştı, iyi ben de yayıldım koltuğa.
Çeşitli sorularla beslenme şeklimi öğreniyor. Diyaloglarımız bomba:
- Kahvaltıda ne içersin? Süt mü?
- Yoo kefir.
- Kahvaltıda içebiliyor musun?
- Yasak değilse günde 2 bardak içesim var.
- İlk defa kahvaltıda kefir içebilen birini duydum, hayret...
- Patatesle aran nasıl? (Zaten çok iyi de doktorun şaşırtmacalı sorduğunu anlamamış bir garibanım)
- Çok iyi neredeyse her gün mutlaka yerim, acayip severim, faydalı zaten değil mi?
- (Teyze gözlüğünü burnuna şöyle bir indirerek) Patates sana yasaklar listesinde ilk 3te!
- Nasıl? Ama ben çok severim. Zaten kızartma yapmıyorum, hep fırında valla (bu da doğru)
- İstersen buharda pişir, fark etmez. İçinde bolca nişasta var. Yememen gerek.
- Ekmekle aran nasıl?
- Neredeyse hiç yok. (Kendiyle gurur duyan bir ses)
- Ekmek yemeyip pilav, makarna, patates mi yiyorsun?
- (Duraksama bende) Ama makarnayı çok severim...
- Onları kes, tam buğday ekmek yemen daha doğru.
-Hadi patatesi kestim makarnayı nasıl keseyim valla çok seviyorum. (Ben bu "valla"larla pazarlık yapıyorum, teyze yemiyor)
- Kızım bu listeye uyman senin ve bebeğin sağlığı için önemli.
- (küsmüş bir edayla) iyi, tamam...
- Ceviz, fındık yer misin?
- Çok severim. Sabahları 8-9 tane çiğ kaju yerim. Gün boyu ceviz yerim heralde 1 avuç yapıyordur. Arada da fındık yerim.
- (Kadın cidden şok) Sadece 2 ceviz ve 5 fındık yiyebilirsin.
- Ama o çok az, kime yeter ki?
- Yeter yeter sen merak etme
- İlk çocuk sanırım. (cevabı beklemeden devam ediyor) Bilmeden beslenmen normal...
- Yok ikinci.
- İlki küçük herhalde.
- Küçüklük göreceli tabii 3.5 yaşında :)
- Ama senin yaşın çok küçük, çok mu erken evlendin?
- Küçük? 32yim ben.
- (teyze hanfendilik adabından çıkar) Yok artık! 25 bile durmuyorsun sen.
- (Sırıtarak) Genetik mirasım sağolsun, bizim ailede herkes öyle :)
- Bu listeye uymak zor değil. Nasılsa evdesin, hazırlarsın.
- Ben çalışıyorum ama.
- Nerdeee? (Bak yine şaşırdı, 32 yaşıma inanamaması geçmeden benden 2. golü de yedi)
Dün sevgili yemekhanemiz bana inat, erişte patates yemeği ve baklava çıkarmıştı. Erişte ve baklavayı yemedim ama kıymalı patatesi yedim ne yapayım yani aç mı kalayım.
Bugün de sebzeli güveç vardı ve benim güveçte kocaman patatesler çıkmasın mı? Onları yememek için verdiğim mücadele takdire şayandı. Arada çatalıma gelenleri de kovalamadım yani yazık günah :)
Diyestisyen teyzeyi şaşırtarak odadan çıktığımda karabalık beni bekliyordu. Hastaneye sonucu almaya giderken "Yüksek çıkmazsa Granoda kruvasanla bunu kutlarız." demiştim. (Yok akıllanma yok bende) "Ee gidiyor muyuz Granoya?" diye dalga geçmesin mi? Gözümden şimşekler çakarak baktım ve "Sebzesi taze olan markete götür beni, zaten kan şekerim düştü şurda deli etme beni." dedim :)
10 gün sonra açlık ve tokluk kan şekerime bakılacak. Muhtemelen benim gereksiz pis boğazlığım kesilince her şey yoluna girecek gibi geliyor bana.
Hem şeker değil o bi kere; patatesli kruvasan ahahaha :P (Olsa da yesem :)
Tamam konuyu uzatmayayım diyorum ama bir de Filika Pastanesinin Ekler pastası var. Bak yazarken bile Ekler'i "özel isim" kategorisinde görüp yazmışım. Düşünün halimi, yazık ya bana.
Ben hiç böyle değildim, özüme dönmek istiyorum, hurma yiyip kesildiğim günlere ehehehe :P