Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




annem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
annem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ağustos 2015 Çarşamba

Anne(anne) Olmak :)

Annem geçen sene bizi yazlığa beklerken bizim arayıp gelemeyeceğimizi söylediğimizde ne kadar bozulduğunu ama ardından sebebini söylediğimizde de ne kadar havalara uçtuğunu daha önce söylemiştim.
Annemin ilk torunu oldu Elif.
O kadar çok eşya, kıyafet vs aldı ki annem "anneee yeteer" demek zorunda kaldık :)
Tüm öğretmen arkadaşlarının torunları vardı ve toplantıda herkes torununun fotoğrafını gösterip ondan bahsediyordu. Anneminse boynu bükük kalıyordu ne yapalım.
Derken Elif doğdu.
Annem elinde olsa 40 gün 40 gece şenlik ateşiyle falan kutlama yapardı bence :)
Bir de duygularını çok fazla ifade etmeyen bir insan olduğu (başak burcu) düşünülecek olursa torun sahiden bambaşka bir şeymiş, onu anladık.
"Kuzumun kuzusuuuu" diye seviyor annem Elif'i. İyi de annemin beni hiç "kuzum" diye sevdiğini hatırlamıyorum :) Yani sevdiğini hep bilirim ama... Neyse kıskanmayalım :)
Geçenlerde sordum: "Torun sevgisi nasıl bir şey?" dedim, ki bir süredir görmüyor Elif'i.
"Kuş olup uçmak ve Elif'in yanına konmak istiyorum" dedi. :)
Daha önce annemin kuş olmak istediğini de duymamıştım. Neyse yok canım ben hiç kıskanmıyorum bu lafları :)
Sonra ben kendimi düşündüm.
"Anne olmak nasıl bir şey acaba" diye. Hatta bunu yolda yürüyüş yaparken Elifle tartıştık, ben ne desem Elif güldü ama bence anne olmak: "Bolca mutluluk, bir garip hem huzur hem de huzursuzluk(ya ona bir şey olursa endişesi), dolu dolu geçen günler,yorgunluk, uykusuzluk gibi birçok şeyi barındırıyor. Terazinin dengesi hiç aynı kalmıyor.
Geçen gün annemle teyzem geldi ve ben annemin asansörden çıkıp Elif'in yanına koşuşunu videoya aldım. Hani bir insanı uzuuun zamandır tanıyorsanız o kişiyle ilgili "her şeyi" bildiğinizi düşünürsünüz ya tüm mimikleri vs. İşte o yalanmış, olsa olsa "hemen hemen her şeyi"ni bilebilirmişiz. Annemin Elif'e koştuğu an'lardaki yüz ifadesi kesinlikle benim kayıtlarımdan çıkmadı çünkü... Yok öyle bir heyecan, sevgi yumağı yüz ifadesi.
Bugünlerde de "balım sultan" diye seviyor :)
                                                                        ***
Son aldığım karar neticesinde blogumdaki taslakları temizliyorum. Ya siliyorum yazdıklarımı ya da üzerine ekleme yapıp yazımı tamamlıyorum. Ve ben bu yazıya tam 24 Kasımda başlamışım :) Yani yukarıdaki yazıda yer alan "geçen yaz" ifadesi aslında 2 sene önceyi kastediyor. Ara ara eklemeler yaparım diyordum ama olmadı. "Anneanne olmak" da aklıma hep annemin bizi ziyaret ettiği zamanlarda geliyor.
Annem 20 Şubatta ikinci kez annneanne oldu ve o gün bugündür iki torun arasında mekik dokuyor diyebilirim. Bize geldiğinde "Ayçaa, ayçaa" diyor, Adanada da "Elifi çok özledim" deyip duruyormuş. Ayça ve Elifin arası 1 yaş bile yok, 10.5 ay :) Annem ne yapsın değil mi?
Elif ilk torun olduğu ve şu ara hareketleriyle kendini daha da çok sevdirebildiği için önde gidiyor ama tatlı balık Ayça bu arayı hemen kapatır bence. Ben de yeğenimi çok özlüyorum yeri gelmişken yazayım dedim.
Bu yazıya başlarken de aklımda olan en net şey, annemde gördüğüm değişimi yazmaktı. Ben tanıdığım "anne" figürünün sınırlarının ne kadar genişleyebildiğini annem ile görmüş oldum. Çünkü kendisi öğretmen emeklisidir(maşallah 41 yıl  çalışmış), disiplinlidir, kuralcıdır.
Geçtiğimiz haftalarda Elifin ateşi 39.5 olduğunda annemi aramak istemesem de tabii ki konuştuk ve öğrendi durumu. "Hemen atlayıp gelebilirim" dedi :) Bu konuda değişen bir şey yok  aslında. Ben de ne zaman hasta olsam bana da aynı şeyi söyler. "Yok gelme" dedik ama biliyorum aklı bizde kaldı, devamlı aradı Elifi sordu.
Daha önceki görüşmelerinde de Elif anneme hep sıcak davranırdı ama bu son gelişinde durup durup anneme ve teyzeme sarılmaya başladı. Hele ki annem...
Annem acaba ne zaman disiplin gösterecek acaba Elife diyordum ki, o da bu gelişine kısmetmiş :) Son aylarda Elif cidden birçok şeyi ağlayarak elde etmeye ya da istediği olmayınca kendini yere atıp ağlamaya başladı. Karabalık bu konuda bence daha tutarsız ama ben -anasının kızı- kendimi daha katı buluyorum. "heyt, höyt" demiyorum çoğu zaman (sabrım taşmadıysa) sadece yokmuş gibi davranıyorum. özellikle de yemek yerken. Normal bir şekilde yemeğimi yemeye devam etmeye çalışıyorum. Aksi halde çok zorlanıyorum. Annem ve teyzem de bu durumu çoktan fark ettiler ve sonunda -işte o beklediğim hamle :P - annem disiplin uygulamalarına başladı. Yaşasın! İşte özlediğimiz anne :) Şaka bir yana annem konusunda şanslı olduğumu düşünüyorum. Torunlarını sever ama gereksiz bir şımartma vs asla yapmaz. (bence istese de yapamaz :) Bir de bizim uygulamalarımıza pek ters düşmemeye çalışır. "Bırak ağlasın" dediğimde gidip kucağına almaz. (bence bu iyi bir şey) Bu hafta ise annemin Elif'e "ağlayarak değil ama..." diye başlayan cümleler kurduğunu duydum. Evet duydum bu cümleleri.
Konuyu yine dağıttım ben değil mi? Annemden bahsedecekken Elife kaydım. İş yerinde de böyleyim. Biri bir şey söylüyor, ben konuyu Elife getiriyorum farkında olmadan. Sanırım özlüyorum çok.
Ben annemin annesi olsaydım nasıl olurdu, geçen gün bunu düşündüm. Anneannem de Allah rahmet eylesin, ben tanıyamadım, çok disiplinli biriymiş. Annemler babalarından hiç korkmazlarmış ama annelerinden çok çekinirlermiş. Bu düşünce de şundan dolayı geldi aklıma: Çocukta var olan öze anne-babanın ne kadar etkisi oluyor diye. Çünkü ben anneme hep "beni yurttan aldınız değil mi?" derdim. O da "doğum yaptığımı bilmesem, buna ben de inananırdım" derdi. Ki hala da öyle. Yani biz ana-kız olarak çok acayip farklıyız. Elife baktığımda da bunu görüyorum. Benden çok farklı bir çocuk. İnsan elbette bir kopyası olsun istemiyor ama Elifin baskın mizacında zaman zaman zorlandığımı itiraf ediyorum.
Sonra da şunu düşündüm: "ben anneanne olsam..." Buradan bakınca bunu hayal etmek biraz zor ancak Allah kısmet ederse onu da yaşarım umarım. Çok merak ediyorum insanı evladından ayrı olarak toruna karşı bambaşka yapan nedir diye.
Anne olmak birebir sorumluluk ve uykusuzluğu da beraberinde getiriyor ancak anneanne olunca sorumluluk yerini sevme-okşamaya mı bırakıyor, o yüzden mi sabrı daha çok acaba?
 Annemin kızı olmak da güzel ama annemin torunu olmayı da isterdim açıkçası. Bu yazının devamı da gelir gibi :)
Bir de anneme sorayım bakalım, kimin çocuğu kimin torunu olmak istermiş. Zira bir başak burcu olarak benim balık dağınıklıklarım ve unutkanlıklarımdan çok çekti :)
                                                                             ***
Vay be ne yazıymış, bu da üçüncü eklemesi :) Bir üstteki paragraf da 2-3 hafta önce yazılmıştı, yayınlayamamıştım nedense. Tatil dönüşü son halini vermek gerekmiş demek ki :)
Özeti de aşağıdaki fotoğrafta saklı, anane kucağı ananenin elini tutmak hep çok kıymetli :)

Devamını oku »

26 Ağustos 2014 Salı

Anne Olunca Anladım :)

En başta annemin kıymetini, değerini, önemini.
Benim/bizim için yaptığı fedakarlıkların ne anlama geldiğini...
Bir süre anneme "Gönül" demiştim de dayanamadı "sen de bana Gönül dersen, bana kim anne diyecek" demişti.
Haklıydı.
Benimki de saygısızlıktan değildi aslında belki samimiyetten.
Şimdi yolda, Adana'dan geliyor.
Birkaç hafta bizimle kalacak.
Daha bayramda beraberdik ama yine özlemişim.
Ben ki üniversitede sadece tatillerde o da sıkılarak memlekete giderdim...
Annemi günlerce aramadığım zamanlar geldi aklıma.
O hep "işin varsa da, bir ara iyiyim de kapat"derdi de ben anlamazdım ne demek istiyordu.
İyiydim ya işte ...
Şimdi anlıyorum.
Bana "bu kadar korkak olma" dediklerinde "daha yeni anne oldum ve Elif benim ilk bebeğim, istediğimi olurum" diyorum.
Temizliği konusunda itiraf edeyim hiçbir titizliğim yok. Her gün banyo yapıyor gerçi ama üstüne kusmuş, altına yapmış; bunlarla gayet eğleniyoruz. Üstü hemen kirlenince de değiştirmiyorum mesela.
Geçen gün giriş kattaki komşu teyze balkondan kolunu uzattı... Oradan alacakmış Elif'i... Hani yok artık :) Nasıl bir anne olurum bilmiyorum ama helikopter kıvamına gelmeden yavrusunu koruyan/kollayan biri olmak isterim. Arada o kadar ince bir çizgi var ki. Onun düşmesine, hata yapmasına da KESİNLİKLE izin vermek lazım. Sanırım bu da zamanla oturacak bir şey. Her hareketimi de şöyle mi böyle mi diye kısıtlayamam.
Bu satırları da Elif'i ayağımda uyutmuşken yazıyorum. "Sen uyurken de güzelsin be yavrum" diyorum ama uykusunu almış boncuk gözleriyle de mutluluk duyuyorum.
Anne olunca kafama dank eden birçok şey var. Daha hoşgörülü oldum belki de, bilmiyorum. Giriş kattaki meraklı teyzeye sinir olsam da torun hasretinden Elif'i her gördüğünde kucağına almak istiyor.
Ya da gıcık olduğum bazı insanları düşünüyorum; onlar da bir annenin evladı, kıymetlisi.
Zaten öyle yaklaşınca kızacak/küsecek pek az şey kalıyor.
Ama bir de inadına inadına kötü konuşanlar var ya... Ne yapsam onlara iyi bakamıyorum. Kötü bakmamak için de iletişimi kesiyorum.
Torunum olunca ne hissederim bilmiyorum çünkü annemin gözlerinde bambaşka bir mutluluk var. Sabah yola çıkmadan konuştuğumuzda sesi çok heyecanlıydı : "Fıstığımı göreceğim" diyordu.
Ben odada yokken Elif'e şunları söylerken buluyorum annemi :" Sen benim mor menekşem, sarı papatyam, kırmızı gülüm, hayat enerjimsin. İçimi açayım seni oraya alayım sonra da fermuarı çekeyim." :)
Torun sevgisi güzel bir şey sanırım.
Anne olunca -her ne kadar normal doğum yapmamış da olsam- doğum an'ının ne mucizevi bir şey olduğunu anladım.

Kendi üzerine bir şey almayıp yavruna alışveriş yapmanın zevkini de anladım. (tamam bu kısım işime bile gelmiş olabilir.) Çok yakın arkadaşlarımızın düğünü var haftaya ve benim de Elif'in de düğüne giyecek bir şeyi yok. Ailemizin  kıyafet/moda/makyaj/tasarım uzmanı kardeşimi aradım, ne alayım nerden alayım diye. "Elif kolay da seninle uğraşırız" dedi. Peki ben ne yaptım? Elif o ara slingde olduğundan deneme şansımın olmadığı önden düğmeli bir elbiseyi aldım :) Ve gerçekten süper oldu. Bana sorarsanız bir bebek her yerde bebektir ve en güzel kıyafeti de tulumdur :) Düğüne de böyle gidebileceğini düşünüyordum ama karabalığın kızını süsleyesi varmış. Neyse kot elbisenin üstünde hafif bir dantelle olayı kapattık. Elif'i görenler o yüzden mi erkek sanıyor ki :) Ben hiç elbise almadım ona. Hediye gelenleri giydirdim. Onlar da küçüldü tabii.
Konu nerden nereye geldi :) Kısacası Elif'e 3 saatte bir şeyler bakıp kendime 10 dakikada elbise almaktan mutluyum :)

Sahi sizin anne olunca anladığınız neler var?

Devamını oku »

29 Nisan 2013 Pazartesi

"Eyvah Annem!" :)

Anneler ve kızları arasındaki ilişkiden bu yazımda kısaca bahsetmişim.
Ama önceki yazıya gitmeye üşenenler için kısa bir hatırlatma yapacak olursam; ben ne kadar unutkan, savurgan, düzensiz bir Balık burcu isem annem de bir o kadar düzenli, prensipli ve tertipli bir Başak burcu ama daha da önemlisi 41 yıl çalışmış bir öğretmen emeklisi :)
Yazıya burada üç nokta koysam bence okuyanlar gerisini kendisi getirebilir ama hani içimde kalmasın aklımdakiler :)
Her kadında var mıdır bilmiyorum ama bende eve annem gelmeden önce bir çeki-düzen-tertip verme ihtiyacı oluyor hem de son safhada :)
Beni yadırgayacağından falan değil çünkü beni tanıyor artık ama hani ne bileyim "eyvah, annem geliyor" durumu yaşanmıyor da değil içimde bir yerlerde..
Önceden daha sık gelirdi şimdi kendini daha farklı gezmelere verdi o yüzden de seyreltti gelmelerini..
Lokumu çoook seviyor ama napalım tüylerinden pek hoşlanmıyor..
Hoş, bazen benim de gözüme çok geliyorlar arada kırpasım geliyor kuzuyu ama o da öyle mutlu öyle güzel :)
Yine aylardır görüşmediğimiz için mutluyum bu buluşma için, heyecanlıyım ama "ne yemek yapsam ki?"ler de dönmüyor değil kafamda..
Ama neydi, plan yapmak yoktu artık :)
Annemin şimdiden dönüş günü/saati ve döndüğünde yapacaklar bile hazırken benim plan yapmamaya alışmam bir hayli güç olacak, ne dersiniz?
Annelik de "hayırlı evlat olmak" da zor sanırım ama neyse ki yolları sevgiden geçiyor :)
Kaynak: burada
HERKESE SEVDİKLERİYLE MUTLU, HUZURLU,KOCAMAN DOLU DOLU HAFTALAR DİLERİM :)
Devamını oku »

22 Şubat 2013 Cuma

"Annem Gibi Olma.." Sendromu :)

Böyle bir sendrom yoksa da literatüre ben ekliyorum, var mı itirazı olan?
Anne-kız ilişkisi bence en az baba-kız ilişkisi kadar karmaşık, neden mi?
Kıskançlık, karşı gelme, yoğun ve derin sevgi, itiraz, özenme, dalga geçme ve sonra dalga geçtiği şeyi kendin yapmaya kadar giden uzuuuun bir yolu var.. İşte o yolun sonunda gördüm kendimi de ondan bu yazıyı yazmak istedim herhalde..
Bu arada burçlarla ilgili bir yazı var aklımda ama onu yazmadan önce oldukça önemli bir not düşeyim; benim annem çok tipik bir Başak burcu.. hatta Başak Burcunun özelliklerinin yanına annemin fotosunu koysalar bu kadar benzeyebilir, kendi de gurur duyar zaten Başak'lığından -ki nitekim Başak burcunun başat özelliği değil midir "gurur" :) Son derece kurallı,nizamlı,intizamlı,çerçeveli,düzenli vb. özelliklerle niteleyebilirim onun Başak'lığını.. bu arada hazır yazıya yeni başlamışken söyleyeyim bu bir herhangi bir bucu yüceltme/küçültme yazısı olmamakla birlikte "ne kötü/iyi annem var benim" yazısı da değil.. Bu sadece yukarıda bahsettiğim yol ve bazı kavşaklar hakkında..
Bir Başak'la en iyi kim anlaşır bilmiyorum ama Bir Balık'ın bu konuda epey zorlandığını söyleyebilirim.. Ha evet o benim, bir balık.. Diğer söylemiyle "alık" :) Ben de "gurur" duyarım alık'lığımla pardon Balık'lığımla ama anneminki gibi değil sanırım..
Eşyasını bulamayan evlada verilen "Nerde bıraktıysan oradadır" cümlesi bizim evde tam da benim odamdan çıkmıştır ama patente falan başvurmadım :)
İnanılmaz karşı cephelerde geçen büyüme/olgunluk/erginlik/hayattaki amacım ne/ben ne yapıyorum dönemlerimde hep "o benim annem" ve "anne sevgisi"ne dayandım, epey zorlandım ama dayandım..
Sonrası sanki daha kolay oldu, üniversiteyle ayrıldık zaten, yaklaşık 10 yıldır da -ara ara aynı evde kalmalarımız dışında- pek "çatışma" ortamında değiliz.. (bu arada ben de 57 falan değil henüz 27 yaşındayım..) Yalnız bu yaşıma pek çok şey taşıdığımdan olsa gerek ara ara yazdıklarıma "ukala be bu" yorumlarınıza -ki kimse henüz böyle bir yorum yapmadı ama olsun gün gelir yaparsa- maruz kalmam da olası :)
Kaynak: http://www.stampotique.com/stamp/people/2089.html
Bu kadar basit bir yazı nasıl bu kadar karmaşık bir hal aldı'nın cevabı da aynen düşündüğüm gibi yazmamdan olsa gerek kafa doluluğu/unutkanlık/dikkat eksikliği belirtilerini de taşıdı.. Buraya kadar gelip yazıyı hala okuyanlara da helal olsun diyorum :)
Gelelim "annem gibi olma" sendromuna.. Ben ki... düzensiz/dağınık/aklı 15.000km. havada bir insanken "yaşım kemale mi erdi" (bak yine yaptım 57 yaş geyiğini) yoksa "evlendim bana bir haller mi oldu" bilemiyorum kendince garip bir düzen geldi bana.. Sakın yanlış anlaşılmasın bu düzenin ve altı çizilsin lütfen; "Kendince " ve "garip" ... Anneme göreyse elbette yiyeceğim kaç fırın ekmeklerin yanında yollarda alacağım kavşaklarda var ama olsun.. En azından kaybettiklerimi nerede bulabileceğime dair bir düşünce metodu geliştirdim.. "Onu en son nerde görmüştüm/çıkarmıştım" gibi.. Unutmamak için aldığım notları unutan bir bünyeyim demiştim ya-demediysem de unutmuşumdur şimdi diyyeim- ona da bir çözüm; birkaç yere birden yaz ve okları takip et :)
"Annem gibi" olmaya başladığımın en büyük kanıtı da okuduğu gazeteye akşamları başıyla selam veren annemin kızı olarak işyerinden sonra yenen yemeklerin üzerine okuduğum kitapların rüyalarıma girmesi,kafamın düşmesi.. "İkimiz de tavuk gibi erkenden uyuyoruz be biz.." sendromu da başlıktakinin bir alt kolu olarak kaydedilsin.. :)
daha diyeceklerim olmasına ve fakat şu an yazmayı unutmama rağmen umarım demek istediklerimi anlatabilmişimdir..
Özetle; kızlar bir yaştan sonra- tüm itirazlarına rağmen- annelerine benzemeye başlar, sonra da bildiğin aynısı olup çıkarlar..
Ha nedir, annem merhametli/yardımsever ve hatırşinastır, bak ben de öyleyim, yavrusuyum sadece :)
Annemin bu yazıyı görme ihtimali falan yok ama olur da denk gelir görürse falan ilişkimizi sadece "çatışma" olarak yaşadığımı düşünmesin ama değil mi, hakkını da vereyim yani :)
Aranızda böyle sendromu olanlar var mı, baba-oğlan da olur :)
Tüm sessiz okuyucularıma da buradan selam,sevgi,öpücükler :)
Kaynak: http://mlpfanart.wikia.com/wiki/File:Nyx_and_Twilight_Sparkle_Mother_and_Daughter_by_Madmax.png
HERKESE KOCAMAN MUTLU HAFTA SONLARI, KAYISI KIVAMINDA YUMURTALAR DİLERİM :)
Devamını oku »