Bugün bir şeyler değişti.
İş yerinde birtakım değişiklikler olmaya başladı ve ben bugün için öğle yemeğinden sonra şöyle bir yürümeye karar verdim. Yemeğimi sakince yedim, dışarı çıktığımda hava normal seviyedeydi veya ben çok üşüdüğüm için (Selcen, neden acaba?!?) bugün iki kat çorabım vardı. Yol bir de baktım beni Grano'ya götürüyor, o la la :)
İçeri girdim, aklımda Türk kahvesi vardı ama geçen sefer içtiğimde kestane suyu gibiydi ve bunu da sahiplerine söylemiştim. O yüzden de tercihim filtre kahvesi olacaktı.
Ama bir şeyi atladığım için filmi geri saralım, henüz Grano'ya girmedim. Tam önümde biri var ve yürüyüşünden mi kıyafetinden mi bilmiyorum bana çok "tanıdık" geliyor.
Grano zaten küçücük bir yer, cam kenarında taburede oturmak için paltomu çıkarıyorum, çantamı kenara koyuyorum ve yanımda cüzdanımla (hatta sadece kredi kartımla) kasaya doğru ilerliyorum. Kasada bir de ne göreyim: yeni kurabiyeler gelmiş.
Daha önce diğerlerinden yedim ve sevmemiştim, o yüzden yılbaşı ağacı şekli olan kurabiyeyi alıyorum. Yerime döndüğümde görüyorum ki az önce kapıdan giren kadın hemen hemen benim yerimi kapmış. Gülümseyerek "çantam oradaydı" derken, o da mahçup bir ifadeyle "hii kusura bakmayın" diye bana yer açıyor ve hatta ekliyor:"yanınızda biri daha varsa başka yere geçebilirim." diye. "Yok" diyorum, neredeyse yan yana oturuyoruz. O sandviç de yiyor, muhtemelen öğrenci değil. Belki benim iş yerime yakın bir yerde çalışıyor ama o da sevdiği işi yapıyor gibi hissetmiyorum.
Neyse konumuz bu değil diyerek önüme dönüyorum. Kitabım fazla süründü, bitirsem iyi olacak diye başlıyorum kaldığım yerden okumaya ama kafamı kaldırdığımda hızlıca (sağanak değil) yağan yağmuru görüp hınzırca gülümsüyorum: İşte bu! Neden bu kadar sevindim, o an bilememiştim, çıkınca anladım. Normalde yanımda şemsiye de yok diye panik olurdum şimdi oh bir yayıldım ki oturduğum tabureye.
Kitabı okuyacağım ama aklıma çok acayip fikirler geldi, başladım yazmaya. "Bir varmış bir yokmuş..."la başladım, tam o sırada:
"Haaaap-şşçççuuuu"
Yanımdaki tanıdık abla "iyi yaşayın" dedi gülümseyerek. Ben de teşekkür ettim.
İkimizde de "acaba konuşsak mı" havası bile vardı, bence okuduğum kitaba da baktı. Ben de onun yediği sandviçe baktım ama aklım "az gittik uz gittik"de. İçinde kırmızı bir kedinin olduğu hikayede. Ama o da ne? Vakit doldu, az daha kalkmazsam işe geç kalacağım.
Ben daha toparlanmaya başlamadan baktım yanımdaki gözlüklü kadın toparlanmış bile ve beni rahatsız etmeden paltosunu giymeye çalışıyor.
"İyi günler" dedi bana çıkmadan, ben de "İyi günler" dedim.
Gülümsemesine bakınca o da benden bir hikaye yazacakmış/yazmış gibi hissettim.
Hatta sanki yine yeniden görüşecekmişiz gibi...
Camdan dışarı bakınca, paltosunun kumaş olduğunu gördüm (çok ıslanmasa bari), çantasında da güzel kitaplar varmış gibi geldi, çanta şeffaf oldu içini gördüm desem yeridir :)
Çekincelerden sonra emin adımlarla yağmura karşı yürümeye başladı.
Ben de toparlanıp üzerimi giyip tam çıkmak üzereyken gördüm onu:
Sarı Şemsiye!
Kimindi bilmiyorum ama HIMYM'daki sarı şemsiye olduğunu düşünüp gülümsedim. Grano'ya "Hoşçakal" deyip çıktım.
Şemsiyem yoktu.
Yağmur sağanak veya ahmak ıslatan değildi.
Ama rüzgar vardı. Kafamı öyle güzel kapattım ki bu sene 4. sezonunu tamamlayacak olan paltomu tanıyan olmasa içindekinin ben olduğumu anlaması mümkün değildi.
Rüzgarla beraber yüzüme çarpan yağmur beni hiç rahatsız etmedi.
Aksine kendimi mutlu ve daha da önemlisi ÖZGÜR hissettim.
Yağmur da yağsa dışarı çıkıp yalnız başıma dilediğimce ve hatta 32 dişimi göstererek yürüyebilirim.
İşte bu benim.
Görsel buradan |
Ah o sarı şemsiye:) Ne tatlı olmuş bu yazı Esra.
YanıtlaSilHatırladın değil mi? Dizide resmen heyecan sebebiydi o şemsiye :) Teşekkür ederim, yaşamak ayrı yazmak ayrı keyif verdi bana da :)
SilNedense aynı işyerinde çalışan ama birbirinizden habersiz olduğunuzu keşfedecekmişsiniz gibime geldi birden :)
YanıtlaSil:) dizi gibi
YanıtlaSilŞahanesin sen, neden bilmiyorum ama o kadını da çok sevdim ben...
YanıtlaSilBelki de senin de sevmiş olma ihtimalinden...
Ve o yağmur...
Bak şimdi Oytun'un okuluna gideceğim, öğretmen çağırmış.
Şemsiyemi almamaya karar verdim ♥
Ayyy Esra en az kendin kadar tatlı ve cici bir yazı yazmışsın sıcacık ve her zamanki gibi samimi.
YanıtlaSilBelki de çevremizdeki samimiyetsiz insanları göre göre bu tür yazılara tutunuyoruz. İş konusunda yalnız değilsin sevmediğin işi yapmak kadar kötü bişey yok...
Kendimi özgür hissetmeyeli o kadar uzun zaman oldu ki. ..
YanıtlaSil