Her memlekette sonbahar aynı değildir muhtemelen. Tıpkı kış gibi ya da yaz sıcağı.
Ankara'ya da sonbahar yakışıyor sanki..
Birçok yerini sevmesem de güzel parkları var. Seğmenler mesela. Uzun yürüyüşler için Mogan, Ahlatlıbel, Eymir, Göksupark...
Sonbahar deyince yapraklar; yapraklar deyince de aklıma üniversite yıllarım geliyor. O zamanlar istediğim tarzda fotoğraf makinem yoktu, cep telefonları fotoğraf bile çekmiyordu (ya da bende çekenlerinden yoktu)
Okulumuz Cebecide olduğundan Kurtuluş Parkına gitmeyi çok seviyordum. Ya da Kızılaydan okula/yurda yürümeyi. Hafızama kazıyordum tüm bu görseli. Ya da okuldan izin verdiklerinde makineyi alabiliyorduk (İletişim Fakültesi) ama dijital olmadığından ve her baskı için cep harçlığını ya da okulda karanlık odada yapılacak baskıları düşünmek zorundaydık. Kolay değildi ama heyecanlıydı, keyifliydi.
Kırmızı yaprakları çok seviyordum, hala sanırım en çok onları seviyorum. Hem hüzünlüler hem de coşkulu. Kış gelmek üzere ama onlar inatla direniyor sanki kırmızılıklarıyla :)
Ankara'da öğrenci olmak üzerine sanırım yazılabilecek çok şey var. Kimi Beytepe'den bahsedecektir,kimi Odtü'den. Benim hatıralarımda ise Kurtuluş Parkı çoğunlukta. Hatta bir seferinde parktaki su buz tutmuştu ve her yer kardı. Bir arkadaş diğerini buzun üzerine doğru attı. O da ne! Su, o kadar da buz tutmamıştı ve parkın sularında canı yanan bir erkeğin çığlığı duyuldu :) (Biraz soğukmuş tabii) Oraları bilenler hemen tüm ders notlarının Betacopy'de olduğunu da hatırlarlar heralde. Daha çok hukukçular kullanıyordu orayı ama biz de sınav zamanlarında (sınavdan bir gün önce falan) oralarda görünürdük :)
Su ısıtıcısında makarna yapan öğrenci sanırım tüm dünyada aynıdır. Ya da yurttaki kurallardan kendince minik ihlaller yaratanlar..
Üniversite yıllarını çok da -tam da- istediğim gibi dolu dolu geçiremediğimi düşünsem ve birçok arkadaşımla şu an görüşmüyor olsam da paramız olmadığında doyduğumuz 3 öğün Angara simidini bazen özlüyorum sanırım. Çünkü şimdi o tozlu simitlerin yerinde pastane simitleri var...
Sonbahar yapraklarının hışırtısıyla yürümek kadar keyif veren bir başka şey de üzerinize düşen yapraklardır.
Geçen gün parkta otururken yine 1 tanesi geldi, çantama kondu. Aklıma üniversite yılları geldi.
Park da ben de yapraklar da değişmişti ama bende uyandırdığı o tatlı hüzün/umut değişmedi :)
Bu yaprak da o an'dan:
Darısı güzel, keyifli geçecek kış ayına. Biz hazırız, gelsin kestaneler gitsin patlamış mısır &muhabbetler :)
Sahi sizin yapraklarla aranız nasıl? Sonbaharınız nasıl geçiyor ya da üniversite yıllarından neleri özlüyorsunuz?
Cebeci kampüsü de sonbaharda pek güzeldir ama, kardeşimin Ankara İletişim'de doçent olduğunu biliyor muydunuz :)
YanıtlaSilAmanııın bilmiyordum :) Neyse ki hocalara pek laf söylememiştim :) Cebeci kampüsünde sonbahar gerçekten güzel-di.. Kar yağınca da iyiydi gerçi. Yazın da kimse çimlerden kalkıp derse gitmezdi :P
SilAnkara'da olsun olmasın okul yılları hep özlenen olmuştur :)
YanıtlaSilSonbahar demek kahve artı yağmurla mutluluğu bulmak demek sanırım...
YanıtlaSilBlogunuzu yeni keşfettim çok güzel benimkine de beklerim :)
http://bengilisular.blogspot.com/