Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




20 Şubat 2018 Salı

Doğum Doktorunun Hem Rahat Hem Zeki Olanını Severim!

Valla bak! Daha önce doğum doktorları ile ilgili yazılarım olmuştu. Ve hatta en son ben yine 30. haftalardayım ve doğum doktorum yok diye geziniyordum :) Tam 30. haftada rotayı pek de aklımda olmayan Ankara Tıp'a çevirdik. Cebecideki bu üniversite hastanesine daha önce gitmişliğimiz yoktu ama çocuk bölümünü epey övüyorlardı.Ama biz ona da gitmemiştik, paramız özele yetiyordu daha doğrusu para saçmayı seviyorduk dermişim :P Yok ya gerçekte bu hastanenin diğer devlet hastanelerinin yapısından daha farklı olduğunu bilmiyorduk. neyse beni 31. haftada zor da olsa kabul eden canım doktorum ilk haftalarda henüz doçentliği sisteme geçmediğinden biz fark da ödemedik, kendimi kötü hissettim. Daha ilk görüşte sevdim kendisini çünkü oldukça rahat bir görüntüsü vardı. ve bu "rahat görünmek istiyorum...
Devamını oku »

19 Şubat 2018 Pazartesi

Mutluluğun Fotoğrafı :)

Canım blog, Bugün aslında resmi olarak yeni hayatımızın ilk günündeyiz. Kerem tam 2 aylık ve sonraki zamanlarda arada anane-babaannenin yardıma gelme durumları haricinde bundan sonra yalnızız, hatta Elife söylediğim gibi baş başayız. O gayet memnundu evde devamlı birilerinin olmasından aslında ama bence yavaştan kendi düzenimizi kursak daha güzel olur ve bu bizi güçlendirir öyle hissediyorum. Arada "bunaldım yapamıyorum" diye ağlamaya gelirsem de sarılırsın bana blog, "geçecek" dersin, "merak etme, ben yanındayım..." Bunları başka yazıda yazacaktım bak nerelere geldi konu :) Sana şimdi az önce mutluluğun fotoğrafını çektim. Fotoğrafta görünmeyen ama aslında içinde olduğunu hissettiğin şey elbette ki kitaplar. Ama ona gelmeden önce beni sadece son zamanlarda değil epey epeydir çok...
Devamını oku »

31 Ocak 2018 Çarşamba

Rahatladım (Bugün)

Blogumdaki taslak yazılar bir kenarda dursun. Ben unutmamak için çarçabuk yazıyı yazayım.Evet yine Kerem tavşan uykusunda ve Elifi almama çok az var.Böyle zamanlarda yaratıcılığım da artıyor :) Bugün rahatladım blog. Sorma neden. Ya da sor ama ben sana cevap vermeyeyim. Cevap vereyim ama ne olduğunu anlatmayayım. Ne olduğundan bahsedeyim ama GERÇEKTE ne olmuş olabileceğini senin yorumuna bırakayım. uzun zamandır kendimi böyle rahatlamış hissedemiyordum, aklımda hep bir "ama, belki, sonra" vardı. Bunları da ben yaratıyordum tabii ama var'lardı işte, varlıklarını yadsıyamazdım. Son günlerde Salinger okuyor ve sadece okumakla kalmayıp hayat hikayesini araştırıyorum ama şimdi detaya girmeyeceğim çünkü onu ayrıca yazma niyetim var. (inşallah diyeyim) Beklediğimi kendimin bile fark etmediği...
Devamını oku »

24 Ocak 2018 Çarşamba

Neden (Bazen) Blog Yazıyorum?

Herkese yine yeniden kocaman bir MERHABA! En son yazımdan sonra resmen 2 çocuklu hayata başladım ve oradan sesleniyorum. Kerem her an uyanabilir tedirginliği de var üzerimde ama olsun Elifi kreşten alma saatim gelene kadar az biraz yazayım çünkü özledim blogumu. Hamileyken evde olduğum zamanda buraya daha çok yazı yazacağımı düşünmüştüm ve planlamıştım. Olmadı, yaz(a)madım. Bir taraftan canım hiç istemedi. Hatta öyle bir aşamaya geldim ki; "Neden blog yazıyorum ki?" sorgulamasında buldum kendimi. Sahi neden? Belki kısır bir döngüye girmiştim belki sebep çok başkaydı bilmiyorum, üstelemedim ve blogum hiç yokmuş gibi davrandım bir süre. Ancak yılların alışkanlığıyla "bir şey" olduğunda kaşınmaya başladım, "işte bunu bloguma yazmalıyım" hissinden kurtulamadım. Kurtulmak mı istedim?...
Devamını oku »

19 Aralık 2017 Salı

2017'nin Son Yazısı / Derleme Toplama

Sevgili ve canım blog, Seni bu sene epey ihmal ettim biliyorum. Öyle çok şey oldu ki 2017'de aslında. Buraya hepsini dolu dolu yazmak istedim ama yazmadım, elim gitmedi bir türlü. Küslük, kırgınlık, vakit bulamama hali değil bu; sadece yazmak istemedim. Bir de bu sene temmuz ayı gibi "sevgili günlük" yazılarıma yeniden başladım. Çok tatlı bir defterim var ve ona yazmak beni öyle rahatlattı ki buraya sansür mü koyayım lafı mı dolandırayım bilemediğim için yazmadım. Bu bir itiraf mı olur bilmiyorum ama zaten kimse bloga en "saf"halini koymuyordur sanırım :) Bu sene Çeşme macerası, iş yerindeki krizler ve gelgitler, yeni bir eve taşınmamız, elifin kreş değişikliği (ona uyum süreci) derken hayat öyle hızlı geçti ki. Bir de üzerine dedemin vefatıyla epey sarsıldım. İdrak ettim diyorum...
Devamını oku »

13 Kasım 2017 Pazartesi

Dedemin Çiçekleri

Hafta sonu Eda gelip gitti ve içimizde bir burukluk kalmıştı ki, tesadüfen bir haber duydum. Dedem ölmüş... Bana bunu söyleyen kuzenimin kızının da şokta olduğunu düşünecek olursak, ben de epey şoktaydım sanırım hala öyleyim ama buraya yazmak istedim çünkü dedem öyle biriydi, yazdıkça anlayacaksınız. Öz dedelerim 1905 doğumlularmış ve 70li yıllarda vefat etmişler, doğduğumda zaten teyzemlerle alt-üst oturuyormuşuz ve teyzemin kocasına (1931 doğumlu) Dede demişiz Edayla. Hani denir ya, doğuran kişiye mi anne denir yoksa bakan kişiye mi sana o sevgiyi hissettirene mi? Bizimkisi tam öyle bir durum. Dedem benim için hep dedem oldu, aksini hiç düşünmedim. Çünkü bize öyle güzel dedelik yaptı ki... Biraz anlatayım, - Bizimkilerin aksine dedemin ailesi Selanikten değil Arnavutluktan gelmiş...
Devamını oku »