Ha bir de "Ya pasif içici olacağım ya da grip" durumum var :) Yine işyerinden bir kare bu tabii.. Neresi diye sormayın ama herkesin püfür püfür sigara içtiği bir ortamda çalışıyorum, sürekli de cam açmaya "nefes almaya" çalışıyorum :) "Niye şikayet etmiyorsun" demeyin, olmuyor :)
Neyse konumuza dönecek olursak;
İşyerinden ayrılabilmenin koşulu belirli bir maddiyata mı dayanıyor kendi özgürlüğümü para ile mi aslında kısıtlıyorum ... Sanırım az biraz kısır döngüde dönen olaylar..
(İşimi neden sevmediğim sanırım başka yazının konusu)
Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Am%C3%A9lie |
ne iş yaparsan yap; onu "iş" olarak görmemek/sabahları mutlulukla uyanıp işe gitmek ya da işini yapmak (benimki çünkü şöyle oluyor; kar yağmış mı diye dışarıya bakıyorum, "kar tatili" falan yaparlar belki diye :)
Yaptığın işi önemsemek..üretmek en önemlisi.. severek yapmak işte bu yüzden önemli olsa gerek.
Kendi istediğim işi yapabilmenin de bir sırası var sanki biliyorum.. Ama sabırsızlanıyorum. ha tabii bazen hayal kırıklıkları da yaşıyorum o ayrı.. Ama genelde - eşimin de desteğiyle- umudu hep uyanık tutmaya çalışıyorum :)
-Herkese "Cuma en sevdiğim 3. gün" dedirtmeyecek, tüm günlerini "Cumartesi" gibi yaşayabileceği,mutlu/keyifli/bereketli/kazançlı.. işler diliyorum.."
Film: AMELİE |
HERKESE MUTLU HAFTA SONLARI :)
sevgili deniz,
YanıtlaSilçok tuttum bu yazını.. inanıyorum ki tez zamanda istediğin gibi bir yaşantıya kavuşacaksın.. sen yeter ki asla vazgeçme.. che'ye atfedilen bir yazı dolaşıyor bugünlerde; "kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin!!". sanırım tüm konuyu özetliyor..:) sana yeni yaşamında mutluluklar dilerim, ne de olsa yola çıkmışsın artık, unutma ki başlamak bitirmenin yarısıdır, er ya da geç..:)
destek yazın için teşekkür ederim sevgili "adsız" :)vazgeçmeyi düşünmüyorum aslında sadece hangi yoldan gideceğime karar veremiyorum diyelim :)
YanıtlaSilKemal Sunal'ın bir klasiği vardır "Sahte Kabadayı". Hikaye malum, mafya babası ölür, yerine İzmit'te trendekilere pişmaniye satan babanın oğlu Kemal getirilmeye çalışılır, onun yaşadığı maceralar çerçevesinde ilerler film..
YanıtlaSilOrada bir replik var, şöyleki;
Kemal ve adamları Dikiştutmaz Sabri'nin mekanına giderler, kapı açılır, önde Kemal arkada adamları içeri girerler.
- K : Dikiştutmaz Sabri sen misin ulan?
- DS: Benim
- K: (yanındaki elemana dönerek, usulca sorar) Buymuş, napacam şimdi Hamdi?
- H: Bildiğini yap, yürü bakalım nolacak..
Kemal yürür, Sabri'nin önünde durur, tabi bu arada farkında olmadan Sabri'nin ayağına basar. Bir önceki sahnede Sabri'nin ciddi bir nasır problemi olduğunu öğrenmiştir seyirci.. Neticede Kemal Dikiştutmaz Sabri'yi madara eder, babasının paralarını geri alır..
Bazen sadece yürümek gerek düşünmeden, çok irdelemeden.. Bakalım ne olacak, bırakalım o da hayatın bize hazırladığı sürpriz olsun.. Herşeyi bilmeye, herşeyi kontrol etmeye çalışmaya gerek yok.. Yoksa hayatın bizim için hazırladığı sürprizi kaçırırız..
Anın tadı, biraz da doğaçlamadan geçer..
Kendine güven ve yürü bakalım ne olacak..:)
Doğru söze pek de verecek cevabım yok sevgili "Adsız" :) Her şeyi kontrol etmeye çalışmak fıtratımda var herhalde ama çok yorucu :( Doğaçlama yaşamaya alışalım bakalım :)
YanıtlaSil