Bir Dolap Kitap ile tanışıklığımız neredeyse 2 yılı buldu. Tanışmamıza vesile olan neydi, yolumuz nasıl kesişti çok romantik bir dille anlatmak istiyorum ama balık hafızam buna izin vermiyor çünkü yolumuzun BDK ile nasıl kesiştiğini hatırlamıyorum(z)
Sonra günlerden bir gün çocuklarınızı kitaplarıyla fotoğraflayın ve bize gönderin, Banu'dan pek sevimli bir kitap kaazanın diyorlardı. Lokum'un fotoğrafını çekip göndermiştik :) Kazanamadık ama pek eğlendik.
Ben ara ara aklıma bir şeyler takıldıkça onlara mail gönderdim, onlar da uzuuun uzun cevap verdiler.
Ve günlerden bir gün onunla karşılaştım. Bir afiş. Çok cazip bir teklifi vardı: Geçen senenin Kitap Fuarı etkinliğiydi. Konu, çocuk kitaplarıydı ve BDK da konuşmacı olarak katılacaktı. Hatta Yıldıray'ın "Şuşu ve Üç Tekeri" kitabının etkinliği bile vardı. Çok sevindim. Tek bir sorun vardı: biz Ankara'daydık. Konuk yazarlara bakınca İstanbul çok da uzak gelmedi ve hazır gitmişken pek sevgili Deniz ile de görüşebileceğimize karar verdik. Ancak durumda 1 terslik vardı. Fuara 2 gün birden gidemezdik ve Behiç Ak'ın etkinliği cumartesi günüydü. (burada kötü bir kıyaslama yaparsam affola) Behiç Ak'ın Ankara'ya gelme ihtimalinin BDK'dan daha çok olacağına kanaat getirdik ve Yıldıray'a mail attık:
"Merhaba, biz şu şu şu.. Hani şu konularda görüşmüştük. Hani Lokum da vardı falan. İşte biz fuarda sizi görmek, söyleşiye katılmak istiyoruz ama kesin olarak orada olacak mısınız? Biz birazcık Ankara'dan geleceğiz de..." Yıldıray'ın şaşkınlığı mailden bile anlaşılıyordu ve fuarda o gün o saatte olacağını yazmıştı.
Buradan sonra fuardaki tanışmada benim BDK ile pek koyu bir sohbet içine girmiş olduğumu düşünenler henüz Semracan karikatürlerinde kendimi benzettiğim, heyecanlanınca "Aaa merhaba, ha evet, siz, tamam, hoşçakalın"dan öte bir şey söyleyemediğimi unutmuş olanlardır :)
Ben sadece 1 imza alıp olay mahalinden uzaklaştım.. Söyleşide de soracağım ne varsa sor(a)madım.
Bu olaydan dolayı kendime hiç kızmadım çünkü orada olmaktan mutluluk duyduğumu biliyordum.
Tabii benim bu "şahane" halime muhtemelen "gerçekten" Ankara'dan geldiğime inanamamış olan Yıldıray da pek anlam verememiştir.
Aylaaar öncesinden "orada mısınız" diye mail atıp, sonra da "ehem kem bir de küm" diyip uzaklaşan başkası yoktur herhalde :)
Hatırlamak isteyenler için Kitap Fuarı yazısı da burada.
Bir Dolap Kitap'a bir zaman sonra "Tayga" isimli bir dolap çekmecesi de katıldı, onu da pek sevdik :)
yalnız ilk zamanlarda birazcık yaramazlık yapınca BDK'daki kitaplar biraz eksildi.
Taaa ki...
Geçen gün "Biz geri dönüyoruuuuz" mesajını gönderinceye kadar.
Ben hala inanamasam da BDK kanlı canlı bir yerde bulunacakmış bundan sonra ve 2014'ten itibaren gerçekleşecek ancak bizimle henüz paylaşmadıkları olmadıkolağanüstü şahane bir de projeleri varmış; yuppiii :)
Bir Dolap Kitap'ı bir de kendi dillerinden okumak isterseniz buraya bakabilirsiniz.
BDK'da bulduklarımız & sevdiklerimiz & görmeyi istediklerimiz :
- Çocuk kitaplarını ne çok sevdiğimizi sanırım anlamışsınızdır ve bir o kadar da seçici olduğumuzu. BDK'da okumayı gönlüm çekmese de merak ettiğim kitaplar hakkında fikir sahibi olmayı seviyorum.
- Biiiiir dolu etkinlikleri arasında - bazen hangisine bakacağımı şaşırsam da- gezinmeyi seviyorum.
- Kitap eleştirilerini soğuk bir dille değil de kendi başlarından geçen hikayelerle anlatmalarını seviyorum.
- Yıldıray'ın "Şuşu ve Üç Tekeri" kitabı, Banu'nun "Kediler Hep Dört Ayak Üstüne Mi Düşer" kitaplarını canım sıkıldıkça "Şuşu ne yapıyor" diyerek ya da Lokum için tiyolar almayı seviyorum.
- Tayga neler yapmış, daktilo ile arasında nasıl bir bağ kurmuş, yoksa o da yeni bir kitaba mı başlamış diye heyecanla son gelişmeleri okumayı seviyorum.
- Hep İstanbul'da olmalarını ve güzide şehrimiz Ankara'ya pek uğramamalarını sevmiyorum.
- Her hafta kitap çekilişi yapıyorlar; o da pek keyifli oluyor :)
- Devam etmemelerine çok üzüldüğüm dergi projeleri var-dı.
- Pazar sabahları saat 10.00'da Açık Radyo'da keyifli bir vapur seyahati sonrası gerçekleştirdikleri programı dinlemeyi seviyorum. (Not: program bazen açılıyor bazen de açılmıyor, neden böyle oluyor bilmiyorum :/ )
Sevgili Bir Dolap Kitap,
Dilerim daha uzuuun uzuuun yıllar çocuk kitaplarından bahseder, Felaket Henry iyi kitaptı, Behiç Ak ne iyi yazardı diye sohbet ederiz.
Sohbet dediysem, elbette benim "kem" ve "küm"lerimden anlam çıkartmak kolay olmuyor kabul :)
Lokum'dan Tayga'ya kooocaman -sevgi dolu- patiler,
Bizden de size kooocaman kitaplı ve mutlu günler :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder