Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




BDK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BDK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2013 Salı

Kütüphane(miz)deki Aslan :)

Kütüphaneleri ne çok sevdiğimi ve şansıma 3 kütüphaneye de yakın olduğumu ama aslında kitaplara dokunabildiklerimi sevdiğimi söylemiştim.
Bir gün yine kütüphanedeyken çok keyifli bir kitaba rastladım; "Kütüphanedeki Aslan" diye.
Kaynak: burada
Okudum, okudum, okudum.
Hayallere daldım gidiyordum ki "kütüphanedeki aslan" uyandırdı beni :)
Okuduğum kitaplarla ilgili çok detay bilgi vermemeye çalışıyorum ki okuyacak olanlara da içinde sürprizler kalsın.
Ama illa ki tüm hikayeyi öğrenmek isterim derseniz BDK'nın yazısına, başka kimler ne demiş derseniz de bu hoş iki yazıya ; buraya ve buraya bakabilirsiniz.
Kitap Tudem Yayınları'ndan çıkmış. Michelle Knudsen yazmış Kevin Hawkes da resimlerini yapmış.
***
Bir gün kütüphaneden içeri bir aslan girer ve hikaye böylece başlar. Aslan kimdir, nereden gelmektedir nereye gitmektedir, kütüphanede ne işi vardır; bu soruların cevabı yok. Dahası bu soruların önemi de yok. Çünkü aslan o kadar güzel bir şekilde kütüphaneye uyum sağlar ki çocuklar ve dahi biz ona hemen oracıkta sımsıkı sarılmak isteriz :)
Kütüphanedeki belli kuralları ben de önemsiyorum ama herhangi bir kuralın sorgulanmadan ve her durumda uygulanmaya çalışılmasına anlam veremiyorum.
Burada da "sessizlik" kuralı var ve Bayan Tatlıhava yani kütüphane müdürü bu kuralı çok önemsiyor. Ancak işler her zaman "olması gerektiği gibi" gitmeyebiliyor.
Bay Vızvız da bir hikayede olması gerektiği kadar gıcık/vızvız/sinir bozucu ki diğerlerinin tatlılığı daha bir ortaya çıkıyor. Ön yargıları aslında hepimizden farklı değil. Yani sevmediğimiz karakter özelliklerini -bazen- kendimizde de gözlemlediğimiz için de gıcık kapıyor olabiliriz değil mi?
Aslanın bir müddet ortalarda olmadığı an'lar var ki, çocuklar okurken ne düşünürler/hissederler bilmiyorum ama ben "nereye gitti, bak küstürdüler gitti, keşke hemen gelse" vb. duygusal an'lar yaşadım, itiraf edeyim.
Aslanın en çok hoşuma giden tarafı da çocuklara kitap okuması ve verilen işleri hiç gocunmadan yapması oldu.
Bir de şu cümle:
Aslana sarılmalık bir sahne daha :)
BDK'nın yazısında belirttiği bir  hususa katılıyorum; Bayan Tatlıhava'nın mizacına kol kırılması pek gitmemiş, ayağı kırılsa durumunu(kıpırdayammasını) daha iyi anlatabilirmiş.
Yine de "Kütüphanedeki Aslan" gerek çizimleri/resimleri gerekse tatlı hikesiyle birçok kez okunmayı hak ediyor.
Gerçekten de "Her kütüphaneye bir aslan lazım!" diyoruz ve bizim aslanla sizi baş başa bırakıyoruz :)
Gezgin Kedi Lokum :)
HERKESE KİTAPLI GÜNLER, MUTLU HAFTALAR :)
Devamını oku »

15 Nisan 2013 Pazartesi

El Bebek Gül Bebek :)

Çocuğunuzu pamuklara sararak yetiştirmek ister misiniz? :)
Ben istemem. (yani umarım başarabilirim.)
Ama bir de var ki çocukluğunuz biraz böyle geçmişse bu dürtüden siz de kolay kurtulamıyorsunuz.. Okulda arkadaşlarım "anne gibisin" derlerdi. Kötü bir şey miydi kastettikleri bilmiyorum. Yanımda illa ilaç, yemek, içmek vb. şeyler olurdu. Kalem, kağıt,mendil hep vardı :) Şimdi yazınca bana da bir garip geldi ama hangi kadının çantasında yoktur ki bu saydıklarım?
Lafı çokça dolandırmadan, hafta sonu tanıştığım Kırçiçeği Yayınları imzalı "El Bebek Gül Bebek" kitabından bahsetmek istiyorum aslında.
Kaynak: burada :)
Biraz da kızgınım haliyle, ne kadar da geç yayınlamışlar bu kitabı, bizim anne babalarımız da okusa ne iyi olurmuş diye :)
Metin, kardeşlerinden bir hayli küçük, minik, minnacık bir fare.. (kitapta da yazı şekli böyle olunca ben de küçüklüğü böyle göstermek istedim :) Annesinin de el bebek gül bebek göz ağrısı..
Hiçbir şey yapmasına izin verilmiyor; dışarı çıkmak, oynamak, gezmek vs. yazak. Sürekli evde..
Hatta bir müddet sonra annesi onu pamuklara sarıp sarmalıyor, daha güvenli olsun diye..(Nasıl fikir ama :)
Pamuklar aracılığıyla gün geliyor o da "hayat"la tanışıyor ve çeşitli maceralardan sonra eve dönebiliyor. Annesiyle olan diyalogu ise süper;
"Yaşıyorum Anne..." :)
Bizim ailedeki "prenses" ve "prens" durumlarına çok benzettim bu pamukları..
Çocukları koruyacağınızı düşündüğümüz "yardım"ların aslında onların lehine olmayabileceğini çok da güzel anlatıyor..
Bu yazıdan sonra BDK'nın yazısını okuyunca üzüldüm, güldüm, sevindim çünkü Banu ile neredeyse aynı şeyleri yazmışız, komik olmuş :) Neyse ki onun çocukluğu Metin'inki gibi geçmemiş :) BDK'nın El Bebek Gül Bebek ile ilgili yazısını okumak isterseniz :)
Bu ara kütüphanede okuyorum kitapları, okumasam diyorum daha iyi olacak, zira okuduğum sırada gülmeden - sırıtmadan yapamıyorum :)

HERKESE SERBESTÇE ISLANABİLECEĞİ, ÜŞÜYEBİLECEĞİ, GAGALANABİLECEĞİ, KOVALANABİLECEĞİ, KOŞABİLECEĞİ KISACA HAYATI "HAYAT" GİBİ YAŞAYABİLECEĞİ GÜNLER DİLERİM :)
Devamını oku »

2 Nisan 2013 Salı

İki Dolap Kitap ve Bir Duyuru :)

Kitaplarla ilgili bir proje/etkinlik vb. duyduğumda inanılmaz heyecanlanıyorum.
Yalnız olmadığımı düşünüp, mutlu oluyorum.
"Hala iyi şeyler oluyor" diyorum :)
Daha önce BDK'dan bahsetmiştim, şimdi de "iki dolap kitap"tan bahsedip, bir duyuru yapmak istiyorum:
Kaynak:http://emekbahceli.blogspot.com/2013/03/davetlisiniz-ankarada-bir-ilk.html
Kuzen M'den kitaplarla ilgili bir duyuru maili gelince merakla açtım ve "Meral-Yaman Okay Kitap Dolabı" ile karşılaştım..
Ankara'da olanlar ya da Ankaralı olanlar bilir; Emek-Bahçeli Ankara'nın en eski semtlerindendir..
Bu adresten tüm detayları öğrenebilirsiniz..
"Kitapsız girilmez" denmesi hoşuma gitti :)
Kaynak:http://www.barnesandnoble.com/u/summer-reading/379003570/
HERKESE AÇIK ALANLARDA, YEŞİL ÇİMLERDE, TEMİZ HAVAYI SOLUYARAK OKUYACAĞI ENFES KİTAP SAATLERİ DİLERİM :)
Devamını oku »

15 Mart 2013 Cuma

Bir Sihrin Adı; Miguel :)

Bazı kitaplar vardır, ya geç kaldığınızı düşünürsünüz ya "niye benim aklıma gelmedi" diye hayıflanırsınız ya da okuduktan sonra uzun süre etkisinde kalırsınız..Başka başka seçenekler de olsa elbette benim için Miguel "okuduktan sonra uzun süre etkisinde kalınacak" bir kitap.
Neden mi?
Tanışma hikayemizle başlıyor sanırım bu bağ.. Bir sosyal paylaşım sitesinde -daha önce bahsettiğim- BDK'nın  kitabın kapağıyla ilgili bir fotoğraf görmüştüm. -Yaklaşık 2 ay önce- Çokça ilgimi çekti ancak o, orada kaldı. Gün boyu "Miguel" diye gezdiğim de doğrudur bu arada :)
Kaynak: BDK
BDK'nın radyo programlarını canlı olarak pek fazla dinleyemiyordum, ancak uzun zamandır yoklardı ve bir radyo programıyla geri döneceklerini söyleyince dinlemek için radyonun sesini açtım. (1950'lerde bir film sahnesi gibi oldu, hani ben zaten çevirmeli düğmesi olan radyonun hep yanı başındaymışım da hatta ortam da siyah beyaz olsun, sesini açmışım gibi :)
Radyonun konuğu Miguel idi..
Aklıma takılan olta bu kez beni cidden yakalamıştı ve yarışmaya katıldım ancak kazanamadım kitabı..
Günlerden de Pazar'dı ve benim dışarı çıkmak hele hele AVM'ye gitmek gibi bir isteğim yokken kendimizi bir AVM'de Miguel'i alırken bulduk, ki bu da kitabın ironisi olsun-benim adıma :)
Hala kitaba giriş yapamamış olmam, aslında bu detaylarda gizli..
Unutmadan kitabın yazarının Alfredo Gomez Cerda olduğunu ve pek güzel resimleri de Javier Zabala'nın çizdiğini belirteyim. Yayınevi de İletişim.. Kaç yaş için uygun derseniz de; ben pek yaş gruplamasından hoşlanmasam da sanki 8 ya da 9 artı diyesim var :) belki de 7 yeterlidir ama uzman değilim, hoş görün :)
Kitap toplamda 7 gün içerisinde geçiyor ve ayrı bölümler halinde anlatıldığı için benim önerim kitabı bir solukta okumaktan ziyade sindirerek okumak için bölümler arası ufak molalar vermeniz.(ben öyle okudum :)
Arka kapakta da yazdığı üzere "herkesinki gibi sıradan bir hayatı olan bir çocuk"tan bahsediyor kitap.. Sıradanlığı da şehir hayatında olmasından ve AVM'lere yabancı olmamasından, video oyunlarına çokça tanıdık olmasından geçiyor.
                                                                       ***
Çevresinde "neler olup bittiğini" bilmeyen / göremeyen / duymayan birine bunları "göstermenin" yolu ne ola ki?
Ben sadece kitabın sihri kaçmasın diye çok detay vermemeye çalışacağım ancak, bu "gösterme" olayını kitabı okumadan bir düşünün derim.. Ben okuduktan sonra düşündüm, aklıma Miguel'inki kadar etkili bir yol gelmedi.. Bu yöntemi Miguel bulmuş da değil bu arada..
Ama hani yaşadıkları neticesinde "empati" yapabilen bir çocuğa dönüşmesi de oldukça etkileyici..
Daha ilk sayfadan bir şeylerin değişeceğini bize anlatan, Miguel'in "steril" ortamına tezat biriyle tanışması ve ardından başına gelenler..Sadece yiyecek ve kitap hırsızlığı yapan bu adam karşısında Miguel'in çikolata hikayesi ve okuduğu 2,5 kitap da hoş bir hava katıyor ilk bölüme.
Kaynak: Benim kitabım :)
Kitabın içinde çokça yeri geçen şiire de yer vermeden Miguel anlatılmaz sanırım;
" Her gün dışarı çıkan bir çocuk vardı
Ve baktığı ilk şeyde
Dönüşüverirdi o nesneye.."
Kitaptaki yardımcı "oyuncu"lar da bir o kadar keyifliydi; Casilda, Loren, Chuiqi,Mario,Afrika, Akerdeon...
Sanırım Mario ve Afrika bambaşka yerlere götürecek okuyanları.
Kitabı benim için unutulmaz yapacak olansa ilk sayfadan itibaren aklıma getirdiği Kafka'nın-Dönüşüm'ü, kendi çocukluğum ve şehir hayatında kendi "görmediklerim/duymadıklarım"...
Ara ara benim de başım dönüp, etrafımda beyaz bulutlar gördüğümde ben de mi bir yerlere gidiyorum sahi :)
Döndüğümde haber vereyim :)

Herkese KOOOOCAMAN MUTLU, BOL GÜNEŞLİ, ÇOK KAHKAHALI HAFTA SONLARI :)

Kaynak: https://addons.opera.com/tr/themes/details/sunny/

Devamını oku »