Bu bloga giriş cümlem buydu sanırım. "Kahvenin yanında" da neler gitmez ki aslında değil mi?
Bu arada son günlerde midemdeki asit güzelliğinin katkılarıyla kahve içemiyor olmam da bir ironi midir ya da annemin Türk kahvesi bağımlısı olması(bu da literatüre geçsin, böyle bir bağımlılık da var :) Ama en çok da "sohbet" yakışır kahvenin yanına sanki.. İşte öyle bir sohbet olsun bu da.Bir yerden gelmesi ya da bir yerlere gitmesi gerekmesin , önemli olan yol'un kendisi olsun :)
Zaten evcimen bir yapım olduğunu daha önce söylemiştim sanırım ama bu aralar -nedense- evde daha çok vakit geçirmek istiyorum. İş-ev arası kendimi başka başka gönderdiğimden falan değil aslında ama hani kafan çok doludur ve yapacakların /yapmak istediklerin hep evdedir-ya.. Tabii bunda işyerinde "olmadıkolağanüstü"*...
27 Şubat 2013 Çarşamba
22 Şubat 2013 Cuma
"Annem Gibi Olma.." Sendromu :)
Böyle bir sendrom yoksa da literatüre ben ekliyorum, var mı itirazı olan?
Anne-kız ilişkisi bence en az baba-kız ilişkisi kadar karmaşık, neden mi?
Kıskançlık, karşı gelme, yoğun ve derin sevgi, itiraz, özenme, dalga geçme ve sonra dalga geçtiği şeyi kendin yapmaya kadar giden uzuuuun bir yolu var.. İşte o yolun sonunda gördüm kendimi de ondan bu yazıyı yazmak istedim herhalde..
Bu arada burçlarla ilgili bir yazı var aklımda ama onu yazmadan önce oldukça önemli bir not düşeyim; benim annem çok tipik bir Başak burcu.. hatta Başak Burcunun özelliklerinin yanına annemin fotosunu koysalar bu kadar benzeyebilir, kendi de gurur duyar zaten Başak'lığından -ki nitekim Başak burcunun başat özelliği değil midir "gurur" :) Son derece kurallı,nizamlı,intizamlı,çerçeveli,düzenli vb. özelliklerle niteleyebilirim onun Başak'lığını.. bu arada hazır yazıya yeni başlamışken söyleyeyim bu bir herhangi bir bucu yüceltme/küçültme yazısı olmamakla birlikte "ne kötü/iyi annem var benim" yazısı da değil.. Bu sadece yukarıda bahsettiğim yol ve bazı kavşaklar hakkında..
Bir Başak'la en iyi kim anlaşır bilmiyorum ama Bir Balık'ın bu konuda epey zorlandığını söyleyebilirim.. Ha evet o benim, bir balık.. Diğer söylemiyle "alık" :) Ben de "gurur" duyarım alık'lığımla pardon Balık'lığımla ama anneminki gibi değil sanırım..
Eşyasını bulamayan evlada verilen "Nerde bıraktıysan oradadır" cümlesi bizim evde tam da benim odamdan çıkmıştır ama patente falan başvurmadım :)
İnanılmaz karşı cephelerde geçen büyüme/olgunluk/erginlik/hayattaki amacım ne/ben ne yapıyorum dönemlerimde hep "o benim annem" ve "anne sevgisi"ne dayandım, epey zorlandım ama dayandım..
Sonrası sanki daha kolay oldu, üniversiteyle ayrıldık zaten, yaklaşık 10 yıldır da -ara ara aynı evde kalmalarımız dışında- pek "çatışma" ortamında değiliz.. (bu arada ben de 57 falan değil henüz 27 yaşındayım..) Yalnız bu yaşıma pek çok şey taşıdığımdan olsa gerek ara ara yazdıklarıma "ukala be bu" yorumlarınıza -ki kimse henüz böyle bir yorum yapmadı ama olsun gün gelir yaparsa- maruz kalmam da olası :)
Bu kadar basit bir yazı nasıl bu kadar karmaşık bir hal aldı'nın cevabı da aynen düşündüğüm gibi yazmamdan olsa gerek kafa doluluğu/unutkanlık/dikkat eksikliği belirtilerini de taşıdı.. Buraya kadar gelip yazıyı hala okuyanlara da helal olsun diyorum :)
Gelelim "annem gibi olma" sendromuna.. Ben ki... düzensiz/dağınık/aklı 15.000km. havada bir insanken "yaşım kemale mi erdi" (bak yine yaptım 57 yaş geyiğini) yoksa "evlendim bana bir haller mi oldu" bilemiyorum kendince garip bir düzen geldi bana.. Sakın yanlış anlaşılmasın bu düzenin ve altı çizilsin lütfen; "Kendince " ve "garip" ... Anneme göreyse elbette yiyeceğim kaç fırın ekmeklerin yanında yollarda alacağım kavşaklarda var ama olsun.. En azından kaybettiklerimi nerede bulabileceğime dair bir düşünce metodu geliştirdim.. "Onu en son nerde görmüştüm/çıkarmıştım" gibi.. Unutmamak için aldığım notları unutan bir bünyeyim demiştim ya-demediysem de unutmuşumdur şimdi diyyeim- ona da bir çözüm; birkaç yere birden yaz ve okları takip et :)
"Annem gibi" olmaya başladığımın en büyük kanıtı da okuduğu gazeteye akşamları başıyla selam veren annemin kızı olarak işyerinden sonra yenen yemeklerin üzerine okuduğum kitapların rüyalarıma girmesi,kafamın düşmesi.. "İkimiz de tavuk gibi erkenden uyuyoruz be biz.." sendromu da başlıktakinin bir alt kolu olarak kaydedilsin.. :)
daha diyeceklerim olmasına ve fakat şu an yazmayı unutmama rağmen umarım demek istediklerimi anlatabilmişimdir..
Özetle; kızlar bir yaştan sonra- tüm itirazlarına rağmen- annelerine benzemeye başlar, sonra da bildiğin aynısı olup çıkarlar..
Ha nedir, annem merhametli/yardımsever ve hatırşinastır, bak ben de öyleyim, yavrusuyum sadece :)
Annemin bu yazıyı görme ihtimali falan yok ama olur da denk gelir görürse falan ilişkimizi sadece "çatışma" olarak yaşadığımı düşünmesin ama değil mi, hakkını da vereyim yani :)
Aranızda böyle sendromu olanlar var mı, baba-oğlan da olur :)
Tüm sessiz okuyucularıma da buradan selam,sevgi,öpücükler :)
HERKESE KOCAMAN MUTLU HAFTA SONLARI, KAYISI KIVAMINDA YUMURTALAR DİLERİM :)
Devamını oku »
Anne-kız ilişkisi bence en az baba-kız ilişkisi kadar karmaşık, neden mi?
Kıskançlık, karşı gelme, yoğun ve derin sevgi, itiraz, özenme, dalga geçme ve sonra dalga geçtiği şeyi kendin yapmaya kadar giden uzuuuun bir yolu var.. İşte o yolun sonunda gördüm kendimi de ondan bu yazıyı yazmak istedim herhalde..
Bu arada burçlarla ilgili bir yazı var aklımda ama onu yazmadan önce oldukça önemli bir not düşeyim; benim annem çok tipik bir Başak burcu.. hatta Başak Burcunun özelliklerinin yanına annemin fotosunu koysalar bu kadar benzeyebilir, kendi de gurur duyar zaten Başak'lığından -ki nitekim Başak burcunun başat özelliği değil midir "gurur" :) Son derece kurallı,nizamlı,intizamlı,çerçeveli,düzenli vb. özelliklerle niteleyebilirim onun Başak'lığını.. bu arada hazır yazıya yeni başlamışken söyleyeyim bu bir herhangi bir bucu yüceltme/küçültme yazısı olmamakla birlikte "ne kötü/iyi annem var benim" yazısı da değil.. Bu sadece yukarıda bahsettiğim yol ve bazı kavşaklar hakkında..
Bir Başak'la en iyi kim anlaşır bilmiyorum ama Bir Balık'ın bu konuda epey zorlandığını söyleyebilirim.. Ha evet o benim, bir balık.. Diğer söylemiyle "alık" :) Ben de "gurur" duyarım alık'lığımla pardon Balık'lığımla ama anneminki gibi değil sanırım..
Eşyasını bulamayan evlada verilen "Nerde bıraktıysan oradadır" cümlesi bizim evde tam da benim odamdan çıkmıştır ama patente falan başvurmadım :)
İnanılmaz karşı cephelerde geçen büyüme/olgunluk/erginlik/hayattaki amacım ne/ben ne yapıyorum dönemlerimde hep "o benim annem" ve "anne sevgisi"ne dayandım, epey zorlandım ama dayandım..
Sonrası sanki daha kolay oldu, üniversiteyle ayrıldık zaten, yaklaşık 10 yıldır da -ara ara aynı evde kalmalarımız dışında- pek "çatışma" ortamında değiliz.. (bu arada ben de 57 falan değil henüz 27 yaşındayım..) Yalnız bu yaşıma pek çok şey taşıdığımdan olsa gerek ara ara yazdıklarıma "ukala be bu" yorumlarınıza -ki kimse henüz böyle bir yorum yapmadı ama olsun gün gelir yaparsa- maruz kalmam da olası :)
![]() |
Kaynak: http://www.stampotique.com/stamp/people/2089.html |
Gelelim "annem gibi olma" sendromuna.. Ben ki... düzensiz/dağınık/aklı 15.000km. havada bir insanken "yaşım kemale mi erdi" (bak yine yaptım 57 yaş geyiğini) yoksa "evlendim bana bir haller mi oldu" bilemiyorum kendince garip bir düzen geldi bana.. Sakın yanlış anlaşılmasın bu düzenin ve altı çizilsin lütfen; "Kendince " ve "garip" ... Anneme göreyse elbette yiyeceğim kaç fırın ekmeklerin yanında yollarda alacağım kavşaklarda var ama olsun.. En azından kaybettiklerimi nerede bulabileceğime dair bir düşünce metodu geliştirdim.. "Onu en son nerde görmüştüm/çıkarmıştım" gibi.. Unutmamak için aldığım notları unutan bir bünyeyim demiştim ya-demediysem de unutmuşumdur şimdi diyyeim- ona da bir çözüm; birkaç yere birden yaz ve okları takip et :)
"Annem gibi" olmaya başladığımın en büyük kanıtı da okuduğu gazeteye akşamları başıyla selam veren annemin kızı olarak işyerinden sonra yenen yemeklerin üzerine okuduğum kitapların rüyalarıma girmesi,kafamın düşmesi.. "İkimiz de tavuk gibi erkenden uyuyoruz be biz.." sendromu da başlıktakinin bir alt kolu olarak kaydedilsin.. :)
daha diyeceklerim olmasına ve fakat şu an yazmayı unutmama rağmen umarım demek istediklerimi anlatabilmişimdir..
Özetle; kızlar bir yaştan sonra- tüm itirazlarına rağmen- annelerine benzemeye başlar, sonra da bildiğin aynısı olup çıkarlar..
Ha nedir, annem merhametli/yardımsever ve hatırşinastır, bak ben de öyleyim, yavrusuyum sadece :)
Annemin bu yazıyı görme ihtimali falan yok ama olur da denk gelir görürse falan ilişkimizi sadece "çatışma" olarak yaşadığımı düşünmesin ama değil mi, hakkını da vereyim yani :)
Aranızda böyle sendromu olanlar var mı, baba-oğlan da olur :)
Tüm sessiz okuyucularıma da buradan selam,sevgi,öpücükler :)
![]() |
Kaynak: http://mlpfanart.wikia.com/wiki/File:Nyx_and_Twilight_Sparkle_Mother_and_Daughter_by_Madmax.png |
14 Şubat 2013 Perşembe
Neler Öğrendim-27 :)

Başlığa aldanıp da daha önceki 26 yazı nerde demeyin çünkü yok :)
27 sadece yaş durumunu gösteriyor, "neler öğrendim" başlığı da 27 yaşına kadar "öğrenmiş" olduklarımı.. Ara ara, cümle cümle aklıma geliyor da bir araya getirmeye üşeniyordum..
Öncelikle şunu söylemeliyim ki; kaç yaşındaydım tam hatırlamıyorum ama hayat bana en büyük ders olarak büyük konuşmamayı yoksa o konuştuklarını bir güzel yiyebileceğini öğretti :)
Şimdi konu başlıklarıyla devam edebilirim;
---Sağlık:
* Bu hususta herhalde ne söylesem boş, sağlığım için ne kadar şükretsem az kalır..
* Ağrı kesicilerden iyi anladığımı, bünyeye hangisini alırsam alayım placebo olduğunu öğrendim :)
* Cilt sorunlarıyla ilgili çevremdeki hemen herkesin (yeni tanıştığım özellikle) uzman olduğunu ve fikir yürütebildiğini...
* Çocukken...
Etiketler:
aile,
arkadaşlık,
edebiyat,
eş,
güç,
hobi,
iş,
kültür,
Neler öğrendim,
nereden nereye,
sağlık,
sohbet muhabbet,
spor
6 Şubat 2013 Çarşamba
İşini Severek Yapmak / Sevdiğin İşi Yapmak :)

Bahsettiğim "iş" sadece işyerindeki "iş"ler değil aslında.. Herhangi bir işi severek yapmaktan bahsediyorum ..mesela balkon yıkamak, çamaşırları sermek, hediye paketlemek, yürüyüş yapmak, uçurtma uçurmak vs..
Bu konuya nerden geldim önce oradan başlayayım;
Bu hafta izinliyim-yani işe gitmiyorum- ancak işlerimi evden de yapabilmek koşuluyla izin aldığım ve evde ilgilenmem gereken misafirlerim de olduğundan öncelikle hangisini ne zaman ne ara yapacağımı şaşırmış durumdaydım ki kendime basit bir çizelge oluşturdum..
Güne kendime vakit ayırarak başlayacaktım ki bunun en güzel yolu da kulağımda joy fm ile yürüyüş yapmaktı.. sonra kahvaltı, istenirse duş, misafirlerle ilgilenme,işyeri işleri vs. diye gidiyordu.. yalnız, yapmak istemediğim işler söz konusu olunca uykumun geldiğini, sık...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)