Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




spor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
spor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Nisan 2014 Salı

Yürüyüşü Güzelleştiren Keşifler :)

Egzersizlerin Kralı yürüyüş dedim ama ne zamandır aklımda olan birkaç fotoğrafı paylaşmadım.
Bence yürüyüşün olmazsa olmazıdır keşifler..
Yani her gün aynı yerde yürüyüş yapsan bile farklı bir bakış açısıyla bazen 1 yaprak ya da 1 gölge bulunduğun mekanı değiştiriyor, güzelleştiriyor.
Benim için de aşağıdaki fotoğraflar öyle oldu. Çoğu henüz çalışırken öğle arası yürüyüşlerimde çekildi, belki de devamı gelir bu fotoğrafların; kim bilir 1 minicik el de katılır bu keşiflere (bak yine heyecanlandım :)
İlk fotomuz geçen seneden, ayaklarımız çime bassın isimli bir çalışmadan...
Daha önce fark etmediğim bu ağacı "malum günlerde" tanımıştım, sevmiştim...
Sonra bir "umut" oluştu:
 Derken bir gün öğle arasında dışarı çıkamayınca, öğleden sonra kaçamağı yaptım çaktırmadan:
 Bu kırmızılara da hep vurulurum:
 Yaprakların hışırtılı sesi de en büyük zevkim:
 Biraz kırmızı biraz sonbahar:
 Yürürken şekerim düşmesin diye; mandalinam :)
 En sevdiğim kozalak :
 Bir de bu kabuklar vardı yoluma çıkan. Baktım ayrı olunca üzgünlerdi, ben de birleştirdim onları :)
Ve tabii buraya fotoğrafını koyamasam da "müzik" var yürüyüşlerimin en güzel hali...
Sizin var mı yürüyüş rutininiz/keşifleriniz?

HERKESE YEPYENİ TATLAR/MUTLU YOLLAR :)
Devamını oku »

27 Mart 2014 Perşembe

Egzersizlerin Kralı: Yürüyüş :)

Daha önce sporla pek şahane bir ilişkim olduğundan bahsetmiştim; ki o ara azimle pilatese gidiyordum. İnsanlar pilatese gidip belini incitmez sanırım, işte ben bunu başardığım için bırakmıştım pilatesi.
Sonrasında da yeni bir şeylere başlayamadım. Hamileyken yüzmeyi çok istedim ama olmadı. Bence temiz olan havuzlar karabalığın içine sinmedi,Ankarada da (henüz) deniz olmadığından su sporları da kursağımızda kaldı.
Ama bir spor/egzersiz var ki hayatımdan hiç çıkarmadım. İstesem de yapamadım hatta :)
O da yürüyüş.

Uzun bir süre sadece zihnimi boşaltmak için yürüdüm, hele ki öğle aralarında.
İşini severek(!) yapan her insan gibi benim de molalara çok ihtiyacım oluyordu. Hatta öğlen çıkamamışsam dışarı öğleden sonra 10-15 dak. kaçıyordum. Yoksa nefes almak ne mümkün?
Bir ara "formumu koruyayım", sonra "zayıflar mıyım" diye yürüdüm ama baktım bu amaçla yürümek bana keyif vermiyor.
Yalnız ve müzikli yürümeyi seviyorum ben.
Bir kitapta okumuştum "bir şeyler üretmek istiyorsanız ama aklınıza bir şey gelmiyorsa kendinizi hiç sıkmayın, yürüyün" diye. Gerçekten doğru bence. Hayatımdaki en "akıl almaz" işler peşine hep yürüyüşten sonra düştüm :)
Bir de yürüyüş sonrasının "rahatlama hazzı" var, ki biz buna biyolojide (kimya da olabilir) "terlemek" diyoruz. Adına toksin dedikleri şeyler sanırım o ara atılıyor. Çünkü ben her yürüyüş sonrası gözeneklerim açılmış olarak buluyorum kendimi :)
Hamileliğim boyunca da hep yürümeye çalıştım.
Bir müddet bebeğin yatış pozisyonundan dolayı sağ tarafım çok ağrıdı, yürüyemez oldum. İşte o ara Elifle anlaşma yaptık. O da başka yöne yatmaya başladı sağ olsun. Laf dinliyor bizimki :)
Bu sene gerçekten kış neredeyse hiç olmadı ama ayaz, buzlanma vs. oldu. Ayağım kayacak gibi bir hava varsa dışarıda yürümedim, işyerinin koridorlarında beni çaktırmadan süzen insan kalabalığında yürüdüm.
Hava soğuksa da kalın giyindim ve ilk 5 dakika pes etmemeye çalışıp "acı yok" dedim kendime :) Sonra da soğuğa alıştım.
En az 20 en fazla da 40 dakika yürüdüm.
Belki çok değil ama karabalığın deyişiyle "+1 her zaman 0'dan büyüktür"...
Buna gerçekten inandım.
Hala da inanıyorum.
Son haftalardaki yürüyüşlerin temposu değişti elbette. Kendimi azıcık "uyuz" hissetsem hemen dışarı yürüyüşe çıkıyorum ki üzerimdeki ağırlık gitsin.
Yorgunsam gerçekten, çıkmıyorum ama.
O yüzden de bence egzersizlerin kralı yürüyüş...
Şimdi hep -doğal olarak- Elifle beraber yürüyoruz. Umarım doğumdan sonra da birlikte parka gitmeden yürüyebiliriz. Sling aldım ama belli bir kilodan sonra belimde sorun olur mu bilmiyorum, belki ergonomik kangurular ya da bebek arabası kullanılabilir. Bu konuda da tavsiyesi olan varsa lütfen yazsın :)
Bir de yürüyüşlerde yeni bir şeyler keşfetmeyi seviyorum. Çoğu zaman bu bir çiçek, yolunu şaşırmış bir böcek ya da benimle konuşan bir ağaç oluyor. Onu da başka yazıda anlatayım. Alttaki görsel de dünden bir kare. Üstteki uğurböceği alttakini "peşi sıra sürüklüyor" gibiydi benim baktığım açıdan tabii :) Biraz eğilip fotoğraflarını çektim ve eve geldim. Fotoğraflara bakınca sanki alttakinde bir sorun varmış da üstteki uğurböceği onu en yakın yardım yerine taşıyor gibi duruyor :)

Hamilelikte zaten en çok tavsiye edilen şeylerin başında geliyor yürüyüş ama bence bir hayat tarzı olarak da günlük mini-midi yürüyüşler rutine eklenmeli...
Ne dersiniz?
Devamını oku »

14 Şubat 2013 Perşembe

Neler Öğrendim-27 :)

Başlığa aldanıp da daha önceki 26 yazı nerde demeyin çünkü yok :)
27 sadece yaş durumunu gösteriyor, "neler öğrendim" başlığı da 27 yaşına kadar "öğrenmiş" olduklarımı.. Ara ara, cümle cümle aklıma geliyor da bir araya getirmeye üşeniyordum..
Öncelikle şunu söylemeliyim ki; kaç yaşındaydım tam hatırlamıyorum ama hayat bana en büyük ders olarak büyük konuşmamayı yoksa o konuştuklarını bir güzel yiyebileceğini öğretti :)
Şimdi konu başlıklarıyla devam edebilirim;
---Sağlık:
* Bu hususta herhalde ne söylesem boş, sağlığım için ne kadar şükretsem az kalır..
* Ağrı kesicilerden iyi anladığımı, bünyeye hangisini alırsam alayım placebo olduğunu öğrendim :)
* Cilt sorunlarıyla ilgili çevremdeki hemen herkesin (yeni tanıştığım özellikle) uzman olduğunu ve fikir yürütebildiğini...
* Çocukken gidilen diş doktorunun- ne kadar iyi olursa olsun- en fazla 25 yaşına kadar idare edebilecek diş bakımı yaptığını, gerisi için yeni bir doktor bulmam gerektiğini...
* "Benim başıma gelmez" demenin ne kadar büyük bir inkar olduğunu...
Kaynak: http://www.science2health.org/wp-content/uploads/2012/09/healthy-living-woman.jpg

--- Aile & Eş:
* Çocuklukta yaşanılanların hiç ama hiç ama hiç ama hiç unutulmadığını, iyisiyle kötüsüyle hep hatırlandığını..
* Kız çocukları için babanın, erkek çocukları için de annenin ne kadar önemli olduğunu..
* Birinin yok'luğuna "alışma"nın sadece "zaman"la mümkün olduğunu...
* Aile söz konusuysa kolun kırılıp yenin içeride kalması gerektiğini..
* Kız kardeşin deli de manyak da uçarı kaçarı da olsa iyi bir şey olduğunu, ona her zaman güvenebileceğini..
* Çekirdek aile olmanın ne kadar keyifli olduğunu..
* Sana her gün sevgiyle bakan biri için şükretmek gerektiğini..
* Aileyle geçirilen güzel -şimdiki adıyla "kaliteli" zamanların hafızaya mutlak kazınmak gerektiğini..
* "Yeni" ailenin de "eski"si gibi olabileceğini..
Kaynak:http://www.whywesuffer.com/wp-content/uploads/2012/12/WWS-Family.jpg

--- Dostluk & Arkadaşlık:
* Bugün "canım arkadaşım" dediklerinin yarın adını bile hatırlamayabileceğini..
* Arkadaşlarına %100 güvenmemen gerektiğini,
* Günümüz şartlarında (teknoloji/dünyanın küçülmesi-insanların uzaklaşması üçgeni) "dost" kelimesinin anlamında da revizyon yapılması gerektiğini
* Erkeklerin kızlardan daha iyi arkadaş olduklarını..
* Arkadaşlarının doğum gününde onları aramanın onları kocaman mutlu ettiğini..
* Arkadaşlıkta yaş farkının hiç de önemli olmadığını..
* İş yerinden gerçek arkadaş bulunamayacağını (her şeyi paylaşmak sıkıntı olabiliyor)
Kaynak:https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPTcqcNVqbhQXlzp9Dq42fUmLOf83hPG4xAYCQjPvNwHUzs6ytxYfWNGEoFyDQ0Kbo-HkiZJCvpu1TR7vlNhWrCoTlSIYAthPQTsQXwr0agctFmc0Ffela_MtBiWGWBmcVaLn7Z6RQyErz/s1600/friends02.jpg
--- İş & Güç:
* Okumak istediğim üniversitenin /bölümün henüz açılmadığını...Yani öyle bir bölüm öyle bir okul yok :) Belki ben kurarım ilerde :P
* Ne iş yaparsan yap iyi yapman gerektiğini..
* Sadece Para için sevmediğin bir işte çalışmaman gerektiğini

--- Kültür & Edebiyat & Kitap:
* Her zaman "geç" kalınabilecek bir kitap olduğunu..
* "Başucu" kitaplarının zamanla değişebildiğini..
* Herkesin sevebileceği en az 1 kitabın mutlaka olduğunu..
* "Kitap okumaya zamanım yok" cümlesinin kooooocaaaaamaaaaaan bir yalan olduğunu, beyaz mı bilemem tabii :)

--- Spor & Hobi :
* Küçük yaşta bir çocuğa MUTLAKA bir spor & hobi edindirmek gerektiği
* Bazı sporlara başlamak için -cidden- geç olunabileceği..
* Hobilerin "şıpsevdilik"le yürütülemeyeceğini..en az 1 tanesinin sıklıkla en az 1 sene sürüdürülmesinin bünyeye fayda sağlayacağını..

--- Kısaca Ben:
* İnsanlara "hayır" dememenin bünyede frekansı değiştirilmiş ve düzgün bir kanal bulunamayan radyo yayınına benzediğini..
* Sulugözlü olmanın çok da kötü bir şey olmadığını..
* Cildimdeki beneklerin bir müddet sonra "allık" gibi algılandığını :)
* Hayatta aslında hiçbir şeye geç kalmadığımı sadece her zamanki gibi acele ettiğimi...
* Unutmamak için alınan notların da unutulduğu bir yaşamda unutmamanın pek de mümkün olmadığını, Kayıp Balık Nemo'daki Doris gibi "Unuttum, konu neydi" diyebilmenin normal olduğunu :)
* Anaokuluna gitmemenin sakıncalarını hala yaşadığımı ve 5,5 yaşın ilkokul için çokça erken olduğunu, oyun oynamak isterken hiçbir çocuğun matematik öğrenmek istemeyeceğini..
* Hazır matematik demişken ,bunu yazmasam olmaz, "Ben matematikten anlamıyorum" cümlesinin yıllaaaar içinde "Ben matematiği anlamak istemiyorum"dan çıktığını ve cebelleşmenin boşa olduğunu..
* Kedilerle ilgili olarak da; peluşuna dahi dokunamayan bünyenin şu an evde canlısıyla tepeye sıçramalı yaşadığını..
Kaynak: http://blogblush.com.br/wp-content/uploads/2011/09/procurando-nemo-doris_hg-20091008.jpg
Nerdeeen nereye geldim, neleri yazdım, bazılarını yine unuttum, muhtemelen de aklıma geldikçe yazarım :)
Kendimce öğrenmişim yine bir şeyler, aferin bak bana :)
Kendiyle ilgili "öğrendik"lerini paylaşmak isteyen olursa yorumlara beklerim :)


Devamını oku »

3 Ocak 2013 Perşembe

Spor Maceralarım ve Bir Keşif :)

Spor hayatınızda ne kadar var bilmiyorum ama bu yazıyı okuduktan sonra bazı şeylerin size tanıdık geleceğini ve belki de son cümlelerde belirttiğim "kendi spor"unu bulma yolunda attığım adımların ve tökezlemelerin bir şey ifade edeceğini düşünüyorum .. Bence herşeyden önce spor ya da hareket gerçekten kişinin zihnini boşaltmasına ve kendine düşünecek yeni ufuklar açmasına inanılmaz katkı sağlıyor.. Peki ben bunu nasıl anladım; hmmm güzel soru; deneme yanılma pes etme sonra bir daha deneme vs. diyelim :) öyle düzenli spor yapan biri değilim yanlış anlaşılmasın sadece "hani yapsam süper olur"un farkındayım, e bir yerden de başlamak lazım değil mi :)
Kaynak: http://web.deu.edu.tr/sbt/index.php?option=com_content&view=article&id=52&Itemid=74
Sporcu bir aileden gelmiyorum yani genlerimde bir yüzücü ile basketbolcunun kanı dolaşmıyor :) Ama yine de sağolsunlar küçükken beni ve kardeşimi yüzme öğrenelim diye kursa göndermişler.. Ben de o kursu daha çok şöyle anladığımı fark ediyorum; "Yüzme = Suda boğulmayacak kadar dursan yeter" :) Süper stillerle yüzmesem de denize girmekten hoşlanmak kadar denizdeki börtü böcek beni "gıdıklasa" da ara ara su ile maceralar yaşıyorum, geçen yıllarda üniversitenin havuzuna da gitmişliğim su soğuk diye 20 dak. sadece ayaklarımı sallandırmışlığım da yok değil orası ayrı.. yeri gelmişken oradaki bir anımı da anlatayım, havuzun hemen yukarında fitness alanı da var ve ben de iş çıkışında stres atayım diye kendimce yürüyorum/koşuyorum.. sonra dedim ki "ben çok yoruldum su da şimdi soğuktur hiç girmeyeyim.." tabii bu arada havuzda kulaçlarının hızına yetişemediğim bir adam bir o yana bir bu yana gidiyor ben de "vaay ne güzel yüzüyor" diyordum..sonra adam sudan çıktı ve havuzun kenarına oturarak bacaklarını taktı.. iki bacağı da yokmuş meğerse.. çok etkilendim tabii ben bu olaydan.. hemen attım ben de kendimi suya (tabii ısındıktan sonra :)
bu maceradan sonra yürüyüş denemelerim oldu hakkaten iyiydi ama erken kalkmak o dönem zor geliyordu ve hava soğuktu ve benim bahanelerim tükenmezdi :)
sonra inanmayacaksınız ama bu bünye 1,5 ay kadar aikido yaptı.. vaaaay :) aslında bayağı da sevmiştim bu "öğreti"yi ancak son öğrenenlerin dersin en başında herkesin gözü önünde "takla" atması seanslarına sinir olan bünyem "hareketler migrenimi tetikliyor" bahanesini de üretmekte gecikmedi :)
başka bir ara kendimce spor gibi gördüğüm dans aktivitelerine de katıldım, ama ne mümkün, bazılarının elleri kolları ayrı hareket ederken benim odundan hallice bünye sabit durup kıpırdamamakta ısrarcı, ondan da vazgeçtim..
Şimdiyse aradığımı bulduğumu düşünüyorum :)
Hadi maş. ve inş. diyeyim önce de kendime nazar değdirmeyeyim..
PİLATES ...
Kaynak: http://www.sosbeautyclub.com/ (ben buraya gitmiyorum bu arada)
1 ay oldu başlayalı toplamda 7 ders bitti ve ben sadece 1 derse gidemedim.
Normalde inanılmaz kambur duran bir insanken şu an iş yerinde bilgisayar başında bile dik durduğumu fark ettim..
ben asıl; 1 saat boyunca sıkılmadan yapabildiğim bir aktivite bulduğum için heyecanlıyım :)
hocamız yumuşak-sert ama esprili,simge hoca :)
ertesi hafta yataktan "off,amannııın,abooovv" sesleriyle uyansam da yataktan kalkınca kendime geliyorum..
Diyeceğim şudur ki;
"her insanın sevebileceği bir kitap mutlaka vardır" lafını
"her insanın severek yapacağı bir spor da var-mış" olarak değiştiriyorum :)
Şimdilik böyle, ben kaçar,
Herkese mutlu günler :)
Not: özellikle işyeri,bilgisayar, sırt,boyun vs. diyenlere akşama acı çekenlere tavsiye edilir :)
Kaynak: http://www.pilatesbaps.com/index.php (buraya da gitmiyorum)
Benimkisi kendi halinde belediyeye ait bir yer ama hocamız iyi bak hakkını vereyim :)
Önemli NOT: Lojistik desteğiyle tüm bahanelerimi ortadan kaldıran eşime de çooook teşekkür :)


Devamını oku »