Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




11 Temmuz 2013 Perşembe

Yazarı Tanımadan

"Daha az bilgi daha çok mutluluk mu?"
Bazen bu soruyu düşünüyorum.
Biri bana sorduğundan değil; sadece an gelir kendime sorarım bunu.
Bazen "bilmek" sizi daha mutlu yapmaz hatta tersine mutsuzluğa sürükleyebilir.
"Daha az bilgi"den kastım "daha az düşünmek" hiç değil.
Sadece bazen bir konuyu çok kurcalarız, hakkında her şeyi bilmek/duymak/görmek isteriz ama sonuca varmadan yaşanılan hayal kırıklığı bizi pek bir yere götürmez.
Niye bu kadar uzun bir giriş yaptım bir fikrim yok ama galiba ben uzun girişleri ve lafı dolandırarak söylemeyi seviyorum.
Bu blogda yazarken kendimle ilgili 1 şey daha keşfettim.. (diğerlerini de aklıma geldikçe yazayım)
Beni bu yazıyı yazmaya iten sebep; yani hakkında daha çok bilgiye sahip olup da beni hayal kırıklığına sürükleyen şey; yazarlar...
Kaynak: burada
Ben sadece basit bir okuyucuyum neticede ve herkesin hayatı da elbette ki kendine...
Ancak kitaplarını okuyup çokça sevip bağrıma bastığım yazarların sosyal medyada yer alan paylaşımlarındaki "farklılık/gariplik" beni düşündürüyor.
Neticede herkesin bir özel alanı olmalı ve sosyal paylaşımları da yazarın özel alanı yani "yazar alanı" değil, bunun farkındayım.
Ancak gel gelelim hayal kırıklığını engelleyemiyorum.
Bir kısmını bu yüzden takip etmiyorum/edemiyorum çünkü kitaplarını okumaya devam edebilmek istiyorum.
Bu durumda da ortaya "görelilik" kavramı çıkıyor. (ya da o hep orada duruyor bilmiyorum)
Çünkü yazdıkları ya da paylaşımları "bana göre" "farklı" ya da "garip"...
Elbette, yazar şunu yapar, oraya gider, bunu giyer, şöyle düşünür diyemeyiz, dememeliyiz, demeyiz :)
Yani niyetim kimseyi ayıplamak  değil, hatta hiç değil...
Sadece ben böyle bir şey hissediyorum, acaba sizde de benzer duygular oluşuyor mu onu merak ediyorum.
Çünkü bahsettiğim şey siyaset falan değil, bu konuyu özellikle yazmak istedim.
Hani okuduğunuz yazarı gözünüzde KOOOOOCAMAAAAAAN düşünürsünüz ancak onu "kitabın dışında" görünce "1 garip" olursunuz ya, işte tam da ondan bahsediyorum...
Bazen de tam tersi yazarla yapılan bir röportajı okursunuz ve onu daha da seversiniz.
Sanırım ben fazla duygusal yaklaşıyorum.
Yazar; yazar...
Ben okur olarak sadece okurum...
Sevme ya da sevmeme gibi duygusal bir bağa gerek yok (heralde)
Tam çözememişim bu ilişkiyi :)
Dediğim gibi ben basit bir okuyucuyum ve kimseyi eleştirmek haddim değil ya da kimseyi incitmek/kırmak hiç istemem...
Sadece merak ettim; 1 ben miyim böyle garip hisseden?
"Yazarı tanımadan" kitabını okumak daha mı mutlu eder bizi?
Ne dersiniz?
* Aklıma takıldığı için sordum öylesine, umarım kimseyi kırmamıştır bu yazı :)





4 yorum:

  1. Ben de tanımak çok bilmek isteem sanırım..
    mesela örneğin birinin kitabını okumuştum isim vermiycem :) sonra tvde rastladım ve hiç hoşlanmadım konuşmasından mimiğinden..enerjisi öyle yapmacık geldi ki..mesela artık kitapları ilgimi çekmiyor :)))
    gizem ve o kitabın verdikleri yetmeli bence..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de emin olamamıştım :) Teşekkürler yorumun için :)

      Sil
  2. Merhabalar,
    Bloğunu yeni keşfettim ve çok beğendim :))
    İzlemeye aldım, bana da beklerim: http://fatoscatadlar.blogspot.com/
    Güzel paylaşımlarda görüşmek dileğiyle,
    İzmir'den sevgiler gönderiyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,
      Teşekkürler.
      Elif'e selamlar, sevgiler :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...