Bu sene kardan dolayı kışı hissederek yaşadık ve bazı günler evden dışarı çıkamadık. Sanırım bunun acısını çıkarma zamanı geldi. Bahar ayları bence en güzel mevsimler, ne yaz gibi çok sıcak ne de kış gibi dondurucu soğuk. Her ikisinde de sokakta yaşayan canlıları düşününce biraz içim burkuluyor.
Oysa bahar öyle mi :)
Havaların daha geç kararması, güneşin gülen yüzünü-yakan değil- göstermesi, ağaçların çiçeklenmesi, etrafın yeşillenmesi, kuş cıvıltıları... Tam bir romantizm oldu sanki.
Kendi adıma en çok Elifle rahatlıkla dışarı çıkabileceğimize seviniyorum. Hedefim daha uzun soluklu yürüyüşler ve keşifler. Elif -ne zaman olur tabii bilmiyorum ama- inş. yürümeye başladığında daha da şenleneceğimize eminim(her açıdan :)
Çok mühim olmayan bir diğer gelişme ise benim bu sene -her yazıya yazdım sanırım görgüsüz gibi- 30 yaşına girecek olmam. Ya da 30 bitiyor mu? Bilmiyorum, o işleri hep karıştırıyorum. Sadece bana sorulduğunda "yaşınız?" diye, kooocaman gülerek "30" diyeceğim onu biliyorum. Yaşasın!
Hala çok üzerime alınmasam da Elif'in 1. yaşına da 1 ay kaldı diyebiliriz. Kendi içimdeki gelgitleri çok uzun yazmayayım ama daha önceki düşüncelerim hala geçerli; tema yok parti yok hediye yok zoraki gülümsemeler hiç yok, samimi ve az bir ekiple (anne-baba-bebek :) ev yapımı "şekilsiz" pasta ile mum üflemece ve dilek tutmaca var. (Bunu yazınca aklıma "3 Kedi 1 Dilek" kitabı geldi :) Sanırım bu hali daha çok içime sinecek. Bende gel-git yapan konu ise Elif ileride "neeaaay bana parti vermediniz mi?" diye bir şey soracak olursa kendimi nasıl hissedeceğim. Onu da yaşayıp görelim o vakit. Her şeyi "o nasıl düşünür" diye yapacak olursak bence evin yolunu bulamayız, salıncaklarda sallanır dururuz :)
Benim için genelde "yenilenme" olur bahar aylarında, yeni kararlar alırım, içim ferahlar, sanırım daha iyi hissederim. Elifle beraber resim yapmaya, birlikte çimlere uzanıp kitap okumaya da başladık mı değmeyin keyfimize :)
Yapmak isteyip de yapamadığım işlere odaklanmak istiyorum bir de. Kendime not olsun bu da.
Dışarıda çocukların neşeli sesleri geldiğine göre bahar sahiden gelmiş.
Hem bu bahar hem anneyim hem teyze; daha ne olsun, çok şükür :)
** Bir de 14 Mart'a kadar "Ben Alice olsam" cümlesini tamamlamak da isteyebilirsiniz. Ben isterdim yani :)
Ben bu bahara anne adayı olarak giriyorum, inşallah bir daha ki bahara ben de sizin gibi bebişimle keşifler yaparak girerim :)
YanıtlaSilBu arada doğum günü konusunda size katılıyorum. Sadece en sevilenler, lezzetli bir pasta, huzur, mutluluk ve bolca kahkaha yeter de artar bile :)
Sevgiler...
Alice Harikalar Diyarında ki Alice mi bu? Ne saçma bi hikaye o Esra yaa, hiç anlamadım, kafam basmadı, bi yerin dibine geçmeler, bi devleşen kaba saba tavşan figürleri? Sen söyle Allahaşkına Çocuk Kitapları Profesörü olarak, nedir yani bu masal? Olmuş mu yani?
YanıtlaSil:)) O zaman esas mevzuya geleyim, bahar geliyor sahiden de, ki ben kışı, karı da çok severim. Çok eskiden yazı severdim, artık sevmiyorum çünkü çok daralıyorum sıcaklarda, bahar en güzeli dediğin gibi :)
Sormaz bence yaa, yani "Hani benim ilk doğum günü parti fotoğraflarım" demez, bizimkiler demedi hiç, boşver, kafana göre takıl bence de :) Mühim olan pasta zaten :)
Peki o zaman, baa dönüyorum "Ben Alice olsam, hay bin kunduz, ne işim var bu masalın içinde benim, derhal Küçük Prens'e ışınlayın beni" derdim :)))
Kimbilir belki de konunun bu yazdıklarımla hiiiç alakası yoktu, o zaman da "Çok paydon!"