Yavaş yavaş 1 yılın muhasebesini yapmaya başlayacağım sanırım ama o işi önümüzdeki aya bırakayım. Çünkü henüz Elif'in 1. yaşı dolmadı.
Geçtiğimiz 1 ayın en önemli gelişmesi Ayça'nın aramıza katılması oldu. Elif'in de anne tarafından bir kuzeni var yani artık. Bence ileride çok yakın iki arkadaş olacaklar, öyle hissediyorum.
Geçtiğimiz ay gittiğimiz doktor kontrolü ve geniz eti şüphesinden sonra KBB doktoruna gittik ve hiç öyle bir şey olmadığını ve alerji ilacına gerek olmadığını söyledi ki biz sadece 3 gün vermiştik bu ilacı. Elif'i gözlemledim ve içime sinmeyen birşeyler olduğunu anladım, ilacı o yüzden kestik. Peki Elif neden hala çoğunlukla ağzından nefes alıyor sorusunun cevabı ise yok. Takip edelim dedi KBB doktoru, peki dedik çıktık. O kadar.
Bu ay daha da özgürleşti sanki Elif, emeklemesi hızlandı, bir yere tutunup ayağa kalması ve koltuklar arasında yürümesi gelişme gösterdi. Bizim elimizden tutunup yürümüyor. Açıkçası hangi ayda neler yapıyor bebekler ortalama olarak son aylarda takibini bıraktım. Elif mutlu ve iyi görünüyor çok şükür. Yapmadıklarına değil de yaptıklarına odaklanmak daha iyi geliyor bana.
Bir de ısrarla ben bir şeyler öğretmek istemiyorum. Neden böyle hissediyorum onu bilmiyorum. Sanki kendisi keşfederse daha kıymetli olacak gibi geliyor. Kitapların içinde geçen cümlelerden ve benim canlandırmalarımdan sonra ayının ve arının burnu ile kendi burnunu keşfetti. Parmağıyla burnunu göstermesi oldukça neşeli oluyor bizim için.
Dil gelişimi bu ay atak yaptı diyebilirim. dede, mama, baba, anni gibi kelimelere meme, bi (bir), bej (beş), ditti/gitti, bitti, gel, al gibi yeni kelimeler eklendi. Favorisi de "beybi" yani bebek :) Minik hayvanlara ve kendince bazı nesenelere "be(y)bi" diyor.
Kelimeleri yerinde söylemesi en büyük gelişim bence. "ha-di" diyor o komik oluyor :) Bir şey gittiğinde ya da bittiğinde gitti-bitti diyor, o da neşeli.
Remzi Kitabevinin resimli ansiklopedisini almıştık, onu çok sevdi. Oradaki kelimeleri sorduğumuzda gösterme gibi bir durumu yok. Kendince isimler söyleyip onlara gülüyor. En çok da çocuklara "bebi" demeyi seviyor.
Öpücük atması bence en güzeli hem de biz bir şey demeden. Hele ki sabahları ve her yürüyüşten sonra beni ya omzumdan ya da yanağımdan öpüyor. O ara eriyorum tabii ki :)
Elif'e doğum günü için hazırladığım tek ve en özel şey "anı kutusu". İleride daha da anlam kazanacak sanırım bu kutu.
Salıncağı, parkı, çocukları, sosyalleşmeyi, iletişim kurmayı çok seviyor. Yoldan geçenleri çeviriyor seslenerek.
Sevdiği yemeklerde değişiklikler oldu. Bence hala tam olarak rayına oturmadı yani anlayamadı neyi sevip sevmediğini. Ya da tam tersi; gurmelikte oldukça ilerledi ve hangi yemeği nasıl pişerse sevdiğini keşfetti. Mesela patatesi öyle sade çok sevmedi de fırında baharatlı olunca yiyip yuttu. Baharatları genelde kullandığım için o da alıştı. Tadını en çok bildiği ise kekik elbette ki çünkü benim favori baharatım kendisi :) Kaşık ve çatal aldık, önüne de koyuyoruz ama sanki eliyle yemesi daha keyifli. ben de olsam öyle yapardım. Bu konuda ısrarcı olmak mı gerekiyor bilmiyorum ama kendi yemeğini kendisinin yemesi benim/bizim için şimdilik yeterli.
Su içmesi konusunda büyük bir atılım oldu. Önceden sadece yemeklerden sonra kahve fincanı ile ben içiriyordum çünkü biberonu bilmediği için alıştırma bardaklarını da plastiğinden dolayı reddetmişti. Fincandan suyu içiyordu ama işi bitince oyuna geçip fincanı elimden kapıyordu :) Şimdi susadığında "buu" diye su istiyor ve önceden sevmediği alıştırma bardağından suyunu içmeye başladı. Dışarıda özellikle büyük kolaylık oldu bizim için. Fincan yine devam tabii.
Uyku konusunda yine tam olarak 2 ileri 1 geri hatta bazen 3 geri 1 ileri yaşantımız aynen devam etti. Bu durum oldukça yorucu ama uyku eğitimi denilen şeyi de farklı kitaplar ve danışmanlarla uygulamaya çalıştığımıza göre kendi adıma "ödevimi yaptım" diyebilirim. Yani tüm derslere katıldım, ödevlerimi yaptım, tekrar yaptım, arkadaşlarımla(karabalıkla) çalışma yaptım ancak sınavdan geçemedim. Çünkü "hoca"nın sordukları kitapta yazmıyordu ve benim günlük annelik tecrübem bu soruyu yanıtlamaya yetmiyordu. O yüzden de "ah vah" demeyeceğim burada. Nasılsa kendi içimde bunu bolca diyorum :)
Elif bolca gıdıklanıyordu ki beni de gıdıklamayı keşfettiğinden beri evde gülücük bombası atılmış gibi oluyoruz. boynumun altından gıdıklıyor bir de sıpa.
En sevdiği oyun hala kaçma-kovalamaca... Kaçarken arkasına dönüp bakıyor tabii ki geliyor muyuz acaba diye.
Salıncak keyfi güzel oluyor. Sığsam hemen yanına ben de sallanacağım ama o renkli minik salıncaklara sığamıyorum :/
Evdeki kitaplar çoğunlukla yerde ve dağınık bir şekilde duruyor. Sayfaları yırtmasına -elimden geldiğince- izin vermemeye çalışsam da bazen mümkün olmuyor. kitap ve dergilerin sayfalarını çevirmeyi ise çok seviyor.
Ben telefondayken Elif de sesini duyurmaya çalışıyor, o yüzden de karşı taraf muhtemelen benim ne dediğimi duyamamış oluyor.
Havaların ısınmasıyla birlikte daha da çok dışarıda olalım gibi bir planım var, umarım gerçekleştirebiliriz.
Bu ay sanki 1. yaşın gölgesinde kaldı gibi :)
Yaş günü ile ilgili muhtemelen bir şey yazmayacağım ama aylık gelişimleri -sanıyorum ki- yazmaya devam ederim.
"Çocuklar çabuk büyüyor" dediklerinde ne demek istediklerini yavaş yavaş da olsa anlamaya başladım. İlk 6 ay çok çabuk geçmedi belki ama 6-11 ay arası sahiden de hızlıydı.
Aklımda bir dolu yazı var ancak o kadar bölüntülü oturuyorum ki bilgisayar başına, taslaklarım iyice kabardı.
Bu kahve de benden tüm uykusuz annelere gelsin :)
İlaç işinin ortadan kalkmasına çok sevindim, geçmiş olsun canım size :)
YanıtlaSilİkinci bebekte hiç birseyi dert etmiyor ve rutin kurmaya calışmıyorum biliyotum ki hepsi gececek ve çok hızlı olacak sen de anlamaya başlamışsın yürümeye geçtiklerinden sonra ise daha hızlı oluyor hersey. Nice aylara kuzum
YanıtlaSil:) neşeyle büyüsün.. neşeyle okusun, yesin, içsin :)
YanıtlaSil