Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




29 Kasım 2016 Salı

Eva Luna'dan

Kitabı az önce bitirdim. Hakkında uzun uzun yazmak istiyorum ama ne yazsam sanki eksik kalacak. Hikayeyi sevmek bir yana hikayenin anlatılış tarzına hayran kaldım. Allende'yi alıp böğrüme bastım. Sırada ya Eva Luna Anlatıyor ya da Ruhlar Evi olacak, henüz karar vermedim. Bu kitabı bana hediye eden canım Leylak Dalı Nurşen Abla'ma buradan kocaman sarılır ve yeniden çok teşekkür ederim. Kitaptan: " Nasıl yapıyorsun? Yani insan nasıl yazı yazar?" "Becerebildiğim kadarını yapmaya çalışıyorum. Gerçek, her zaman ölçemediğimiz, çözemediğimiz bir karmaşa, çünkü her şey aynı zamanda oluyor. Seninle ben burada konuşurken, arkanda Kristof Kolomb, Amerik'yı keşfediyor ve vitraylı pencerede onu karşılayan aynı yerliler bu odadan birkaç saat uzaklıktaki bir ormanda hala çıplak geziyorlar, bundan...
Devamını oku »

28 Kasım 2016 Pazartesi

Bazen Olur Öyle / Kırmızı Lahana

"Bazen Olur Öyle" başlığını belki seri yaparım belki de yapmam ama başlığı sevdim. Karabalıkla dışarıda verilen havuç salatalarını çok seviyoruz. Hatta bazen aramızda paylaşamadığımız bile oluyor. Ancak şöyle bir sorunumuz vardı. Dışarıda havuç salatalarının yanına konan o "lahanamsı, mor renkli şey" neydi, onu bir türlü bulamıyorduk. Her yerde lezzeti aşağı yukarı aynı olsa da hani bir havuç gibi "tartışmasız aynı" da değil-di. İkimizin ailesi de yapmıyormuş demek ki, fikrimiz yoktu. Resmen dedektifliğe soyunduk ancak sormaya cesaretimiz de yok. Cesaretlenip sorduklarımızın yanıtlarını da anlayamıyoruz. Ben pazar pazar geziyorum, sebze meyvenin en bol olduğu marketlere giriyorum ancak yediğimiz haliyle o morlu sebzeden bulamıyorum! Zor bulunan veya pahalı bir şey olsa en uyduruk...
Devamını oku »

24 Kasım 2016 Perşembe

Geçen Hafta / Adana

Döner dönmez yazamadım ama Pazar gecesi saat 23'ten sonra yaptığım ütüde karşıma şu şarkı çıktı, şimdi de onu açtım, yazıya geçmeden belirteyim dedim, coşmuş bu ayol derseniz nereden geldiği belli olsun, çingene bir ruhum var onu anladım :) Adana kısacık minicik ama gayet güzel geçen bir tatil oldu. Elifle daha önceki uçak deneyimlerimizde bilinci çok yoktu ve bir şey anlamamıştı şimdi ise 2.5 yaş civarı (tam ayını hesaplayamıyorum, nisanda 3 bitecek, arada bir yerlerde yani) "bu ses ne anne?" "pilot bizimle konuşuyor." "nerde konuşuyor?" "ön tarafta" önümüzdeki adamı parmağıyla gösterip yüksek sesle "Bu mu pilot?" Ahahaha, çocukta suç yok, tek kelime cevaplarıma başka ne desin çocuk. Bazen böyle oyun oynamayı seviyorum onunla çünkü Elif de benzerini bize yapıyor, "neden?"leri ile...
Devamını oku »

17 Kasım 2016 Perşembe

Dün / No Panik Yes Huni :)

Blogdaki bu seriyi çok sevdim. Yazdıkça yazasım anlattıkça anlatasım var. İyi ki yazıyorum çünkü bu ara ajandamı da boş geçtiğimi fark ettim. Dönüp blogu okumak pek keyifli oluyor. Her şey dünden bir gece önce yatmadan instagramda bir hesaba denk gelmemle başladı. Gördüğüm anda tutuldum, içinde kitap da yoktu ama çok daha mavi bir şey vardı: DENİZ. Muhtemelen Türkiyedeydi ama o kadar denize susamış biriyim ki bana Karayiplerdeki mavi sular gibi geldi. Denizin enerjisine resmen aşık oldum. Uyudum. Ertesi gün oldu (yani dün). Bende hala bir deniz etkisi var. (çalıştığım yerde de denizle ilgili bir şeylere /ülkelere bakmak beni ayrıca mest etti/hani neredeyse yaptığım işten keyif aldım diyecektim -8 sene sonra) Öğlen yemekhanede patates yedim. Bu ara iki alternatif çıkıyor, biri balıktı...
Devamını oku »

13 Kasım 2016 Pazar

Bugün / Tiyatro

Merhaba canım blog, Hazır tozunu almışken yerleştirme işlemine de yavaştan başlasam mı diyorum hatta demekle kalmıyor gecenin 23.17'sinde koşarak sana geliyor ve bugünü anlatmak için masama geçiyorum. Soruyorsan ki bu rahatlık nereden geliyor? Ev işleri bitti, çocuk uyudu galiba? Yok, ikisi de değil. Ama neden değil, işte onu anlatmak için buradayım. Her şey birkaç hafta önce benim (buraya sisli bulutlar çizelim) 'Ben neden tiyatroya gitmek için bir çaba sarf etmiyorum?' demem ve bunun üzerine bize en yakın olan Cüneyt Gökçer Sahnesi'nde neler varmış diye araştırmamla başladı. (kilometre olarak daha yakın sahneler vardır belki ama buranın yolu daha rahat, ki bu neden önemli, o da başka yazının konusu :) Benim uygun olduğumu düşündüğüm 13 Kasım tarihi için 'Söylentiler' isimli bir...
Devamını oku »

10 Kasım 2016 Perşembe

Bugün /Grano :)

Canım blog, merhaba ve nasılsın? Taslaklarda yayınlamamı bekleyen bir dolu yazıdan sonra şunu anladım, aslında gün bugün. Ben sana bugünü anlatayım. Çok bir şey olduğundan değil, işin aslı hiçbir şey de olmadı :) Sadece blogdaki tozu almaya çalışıyorum. Bu öğlen farklı bir şeyler yapmak istedim, yemekhanedeki yemeği sevip/sevmemek değil de içimden 'farklı' bir şeyler deneyimlemek geldi. Nicedir gözüme kestirdiğim zeytinyağlı yemekler yapan restorana gittim, siparişimi verdim ve ekmekle doydum :) Tabaklar neden bu kadar küçükmüş anlayamadım, ben de -ki normalde yemeklerde hiç ekmem yemem- kendimi ekmeği zeytinyağına bandırırken buldum. Muhtemelen bir daha tercih etmeyeceğim bir yer. Çorbası o kadar tuzluydu ki birkaç gün hiçbir yemeğe tuz atmamayı düşünüyorum. Oradan çıktım ve Grano'ya...
Devamını oku »