Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




13 Kasım 2016 Pazar

Bugün / Tiyatro

Merhaba canım blog,
Hazır tozunu almışken yerleştirme işlemine de yavaştan başlasam mı diyorum hatta demekle kalmıyor gecenin 23.17'sinde koşarak sana geliyor ve bugünü anlatmak için masama geçiyorum.
Soruyorsan ki bu rahatlık nereden geliyor? Ev işleri bitti, çocuk uyudu galiba?
Yok, ikisi de değil.
Ama neden değil, işte onu anlatmak için buradayım.
Her şey birkaç hafta önce benim (buraya sisli bulutlar çizelim) 'Ben neden tiyatroya gitmek için bir çaba sarf etmiyorum?' demem ve bunun üzerine bize en yakın olan Cüneyt Gökçer Sahnesi'nde neler varmış diye araştırmamla başladı. (kilometre olarak daha yakın sahneler vardır belki ama buranın yolu daha rahat, ki bu neden önemli, o da başka yazının konusu :)
Benim uygun olduğumu düşündüğüm 13 Kasım tarihi için 'Söylentiler' isimli bir tiyatro yazıyordu. Konu belirtilmemiş, sahne fotoğrafları yüklenmemişti. Yine de biletimi aldım. ne de olsa balkondan 6 liraya bilet alacaktım. Gidemezsem açığa alırım olmadı yansa da üzerine soğuk su içmem gerekmez diye düşündüm.
Akşam yolda giderken 'Ben birkaç hafta sonrasına tiyatro bileti aldım, ha!' dedim.
(bunun anlamı bana başka planla gelme :)
Canım karabalık çok sevimsiz bir soru sordu:
"Hangi oyun?"
"Heee, hatırlamıyorum ki adını."
"Konusu ne peki?"
"Yazmıyordu."
"Adını hatırlamadığın ve konusunu bilmediğin bir oyuna mı gideceksin?"
"Evet."
"Sebep?"
"Tiyatroya gidesim var çünkü."


Kısacası çok fazla bir beklentiyle gitmedim.
Ama bir dakika oyun hakkındaki fikirlerime geçmeden önce oyuna nasıl gidebildiğimi de yazayım.
Cumartesi akşam ve gece için biri planlı diğeri plansız iki misafirliğe gittik, eve geç döndük ve Elif geç uyudu. Sabah hepimizin kendine gelmesi ve benim ısrarla 'peynirli yumurtalı ekmek' tarifi denemek istemem sebebiyle azıcık daha da geciktik. Güzeldi bence tadı ama yine sadece ben yedim :(
Niyetim evden 1 civarı çıkmak, tiyatro saatine kadar bir yerde kahve içip kitap okumak olunca 'haydi ütü yetişmeyecek ama en azından yemek hazır olsun' dedim ve iki çeşit yemek hazırlamaya koyuldum.
Karnabaharı o kadar 'farklı' bir icatla pişirmeye çalıştım ki sonunda bu yöntemin işe yaramayacağını kabullenip taktik değiştirdim. Çamaşırı da koydum bulaşığı da çalıştırdım derken saat oldu 2.
Ütüyü yapamamış olmak içime dert oldu. Çünkü hafta içi çok zorlanıyorum ütüde. (kesin psikolojik) geçen haftadan kalan ütülerim de vardı. Sebep üşengeçlik asla değil ama. Çamaşır sepetiyle odaya girerken parmağım bir şeye çarptı ve biraz canım yandı. 'ne oldu ki?' diye parmağıma bakınca bir de ne göreyim, eklem yerimin oradaki deri ayağa kalkmış bana el sallıyor altındaki tabakadan da 'boş yer bulduk kaçııın' dercesine oluklu kan akıyor. (o ara aklıma ilk olarak temiz çamaşırlara kan bulaşmasın diye bir düşünce geldiyse bunun sebebi ben değilim blog, hepsi kültürümüzün kadınlara mirası) Lavaboya gidip 'canım bir bakar mısın? Elifsiz!' dedim ama ne mümkün, kuyruk da takılmış peşine. Ben bakmamaya çalışsam da hissediyorum ki içimden bir şeyler gidiyor, birkaç defa gidenlerin bay bay diye el sallamasını da görünce bana geldi mi baygınlık. O ara karabalıkçım hem Elifi idare ediyor hem de sakince bana pansuman yapıyor. İlk yardım eğitimi almış, sakin bir beyimin olduğuna o an ne kadar şükrettim biliyor musun?
İşte tam o sebeple ütüm kaldı, parmağımı hiç bükemiyordum. ütünün 3te 1ini karabalıkçım yapmış ama geri kalan 3te 2 ne yazık ki kendi kendine ütülenmeyi beceremedi, hay bin kunduz!
Bu hafta niyetim tiyatro öncesi ütüyü bitirmektiama yemek işlerinden yapamadım. Ve biz tam evden çıkarken elektrik kesildi.
Oh be!
Evde kalsam da yapamayacaktım diye sevindim ama muhtemelen 5 dakika sonra geldi!
 Sonra hep beraber evden çıktık, tiyatro sonrası markete gideceğimize göre Elif'in arabada uyuması daha mantıklıydı vs. Elife tiyatroya gideceğim demedim, gelmek ister diye. Hoş yine annemle gitcem ben diye tutturdu, ben de gel yavrum sana ben masal anlatayım dedim ve son günlerde uydurduğum en saçma masalı ballandırarak anlattım. Andersen beni duysa kulaklarını kapatabilirdi :) Neyse uyudu gibiydi ama elimi de tuttuğundan bırakmadı. Saat oldu 02.45. Ben yavaaaaştan bıraktım elini ve arabadan koşarak indim.Hani uyansa bile arkama bakmayacaktım. Girdiğimde fark ettim ki sabahki yumurtalı ekmek çoktan sindirim yolunu geçmiş, başka yerlerde öhöm detaya gerek yok şimdi. Kısaca midem gurrrluyor. Kendimi büfeye attım ve hemen bir sandviç birçay aldım. Çay konusunda kararsızdım.Neticede Serra geçen gün "sıcak bir şey içince hemen tuvalete gitmen gerekir" diye uyarmıştı. Gözümü karartıp içtim valla. Oh ne de iyi geldi.
İki saat boyunca başka hiçbir şey düşünmeden oyuna daldım ve gerçekten kahkahalarla güldüm! Ne iyi geldi bana bugünkü oyun anlatamam.

Soldan 4. oyuncu (adını bilmiyorum) gerçekten şahaneydi. Oyunda ritmin düştüğü yerlerde acayip güzel çıkışları vardı.
Oyun bitti ve benim hala çişim yoktu, yuppi.
Buluşma ve marketin ardından evde kalan 1000 tane işe yeni işler uydurdum ve gerçekten alakasız birkaç şey yaptım.
Sonra Doğa Arkadaşımın Kutusunu hazırladım. Hazırlarken çok keyif aldım ama bence bir daha katılmam bu oyuna. İkinci defadır katılıyorum, evet keyifli ama biraz zaman-mekan ekseninde düşününce insanı strese sokan bir tarafı da var :)
Saat 23 gibi ütüye başladım ve 3-5 parçadan sonra kireç sinyal verdi ve soğuması için ütüyü kapattım.
Şu an saat 23.53.
Elifin sesi henüz kesildi sanırım kişneyen atıyla beraber uyumaya karar verdi ya da sadece sesi çıkmıyor babasını uyuttu :)
Sabah 6.30'da uyandığıma göre yatmam gerek ama ütü mü yoksa iki satır okuyup uyuma mı dersen ikinciyi seçerdim/seçiyorum.
Okuduğum kitabı duyunca bana hak vereceksin: Eva Luna!
Lokum Çocuk Kütüphanesi için acayip heyecanlı bir yazı hazırlıyorum ve niyetim bugün onu da bitirmekti.
Aklımdan planlar geçerken sanırım bir günün 24 saat olduğunu veya Elif'in 'mandalina soyalım mı anne?' (yiyelim mi değil :) tekliflerini unutuyorum.
Bugünün sonucu da aradan 4-5 yıl geçmiş olsa da tiyatronun peşine düşmek güzeldi, an'da kalmak ve 2 saat boyunca oyunda yaşananlara gülmek de öyle.
Ütü bu hafta da kalsın ne yapalım :)
Ama yok,'Esoşçum bu kadar yorulma, ütüne yardım edelim' diyen olursa kapım hep açık.
Bu ara evde kek-kurabiye de oluyor, malum Elif'in heyecanlı aşçı yamaklığından dolayı.

Herkese mutlu geceler olsun.

15 yorum:

  1. Tiyatroyu ben de özledim....
    ne iyi yapmışsın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fırsat yaratmaya çalış Aslıcım senede 2 veya 1 bile olsa güzel...

      Sil
  2. Ahahahahaaaa :)) Protesto ediyorum bende, günler 48 saate çıkartılsın....
    Tüm koşturmaya rağmen ne keyifli bir gün olmuş Esracım...
    Geçmiş olsun bu arada.. Görünmez kaza :/

    Bizim buralara tiyatro pek uğramaz, uğrasa da nasıl diyim hepsinde emek var ama kıyıdan köşeden oyunlar...
    Bu sene o sebeple, İzmir yada İstanbul'a sırf tiyatro için gidesim var . Çok özledim tiyatro izlemeyi ...

    Mutlu haftaların olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Resmen utandım Şebnem sen bunları yazınca, ben seni İstanbulda yaşıyorsun sanıyordum...
      Sen nerdesin ki?
      Keşke yakın olsaydık :)
      Teşekkürler, öperim

      Sil
    2. Ben Balıkesir'de yaşıyorum canımcım :))) Büyükşehir adındadaki küçük kasaba diyince buraya kızıyorlar bana :)))

      Sil
  3. Cüneyt Gökçet sahnesi❤️İlk evimim tam çaprazı... çok severim ama bir delinin hatıra defterine bilet bulamamıştım asla... oluk oluk kan betinlemene gelmeden benim içim çoktan bir fena olmuştu bile😙Geçmiş olsun❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa ne güzel, keşke şimdi de burda otursanız bu sefer kesin birbirimizle konuşurduk bence ahahaha :P Bir deli'ye bilet bulunamıyordu ki :( Öperim canım Gözde

      Sil
  4. Verdiğin mücadeleye değmiş, oyun güzelmiş :) Ben de listeme alayım bu oyunu ne ara biletleri bitiriyorlar anlamıyorum ki hep balkonlara, son sıralara kalıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de oyun kötü çıksaydı ne yapardım diye düşündüm ama yarıda çıkıp kahveciye otururdum herhalde... Biletleri hemen almak gerekiyor hemen! :)

      Sil
  5. Yardıma gelirdim sagdhdgas : )) Eğer ütü yapmayı bilseydim.
    O arada sizin evin sıpasıyla, benim sıpa mandalina soyarlardı.

    Çok canım istedi bir tiyatro salonunda olmak okuyunca. Anda kalmak, çok iyi tanımlamış o atmosferi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aa harika olurmuş, en güzel aktivite mandalina soysunlar yeter :)
      ütüyü ben de çok anlamıyorum, buharı püskürtüyorum öyle ehehe :P

      Sil
  6. Ahahahah yaaa Esra seviyom kız seni . Bak ben sinemaya gittim mi ilk yarı hiç bir şey içmem :) yaaa sana ütüye yardıma gelmeyi çok isterdim ama benim arka oda da içinde kaybolmak üzere olduğumuz bir ütü yığınım var :D yani önce kendi söküğümü dikmeliyim sanırım haa birde mesafeler var ki o en gıcık durum keşke olmasaydı iki tiyatro özleyen anne olarak gitseydik :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahaha yok yok ben seni daha çok seviyorum :)
      Ütü yığınları hiç bitmiyor galiba, artarak çoğalıyorlar, amip miydi yoksa o :)
      çanakkale ankara da çok yakın aslında bir gün ayarlayıp gidelim beraber tiyatroya :P

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...