2017 yoksa benim sinemada film izlemeye döndüğüm bir yıl mı olacak?
Durup durup kendimi sinemalar.com'da film seçerken buluyorum :) Son dönemde evde film izlemeyi beceremediğimizi ve bunu pek de sevmediğimizi fark ettim. En büyük sebebi de evimizin bu kış mevsim normallerinin üzerinde soğukta kalmasıydı :( Dolayısıyla bazı oturma alanları hep soğukta kaldı ve evimizin gece 12den önce uyuduğu pek görülmeyen miniğinin durumu da eklenince evde ayaklarını uzatıp film izlemek çok da keyifli olmadı. Tam burada aklıma Yağmur'a gittiğimizde evdeki iki bıdığın şekilden şekle girerek izledikleri Ponyo geldi. Yani aradığım şey büyük ekran mı bilmiyorum çünkü sinemada büyük ekranda film izlemeyi seviyorum gerçekten. Bir de karanlık elbette :) Sinemadaki mısırı çok sevemiyorum ama çok tuzlu ve yağlı oluyor. Ben evde yağsız ve tuzsuz patlatıyorum daha leziz geliyor nedense. (Bu işte bir tuhaflık var ama :)
Neyse gelelim Kırmızı Kaplumbağa filmine...
Filmin afişini birkaç ay önce görmüş ve neden bilmiyorum vurulmuştum. İzleyecektim o kesin de sinemada olur muydu bilmiyordum. Sonra fragmanını izledim ve tamam dedim, tam benim tarzım bir film. Altyazı dergisinde yönetmenin söyleşisini ve Kırmızı Kaplumbağa filminin sessiz değil ama diyalogsuz olduğunu okuyunca daha da meraklandım. Kısacası bu filme gitmem şart olmuştu. Çok fazla yerde gösterimde olmadığından bize en yakın sinema salonunda da sadece gündüz 11 seansında oynadığından 19 Mart Pazar günü (ki film aslında benim doğum günüm olan 17 Martta vizyona girdi, kalpçikler :) için biletimi bir gün önceden aldım ve kapıdaki görevlinin bile haberi yokken (Abla bu salonun önünde neden bekliyorsun ki, en erken seans 12.40ta?) kocaman salonda tek başıma filmi izlemek için yerime oturdum. Bir taraftan da korkuyorum acaba tek olduğum için filmi oynatmazlarsa diye. O ara aklıma Donnie Darka gelmesin mi? Hani şu sinemada yanında kafasını çevirdiğinde gördüğü kocaman tavşan vardı hatırladınız mı? Neyse tam o ara ben bunları düşünürken yaşlı bir çift girdi içeri ve ön çaprazıma oturdular. Teyze bana dönüp "Seni tek bırakmaz istemedik." demesin mi? Canım teyzem dedim :)
Filmin konusuna geçeyim, ilk sahnede yüreğim sıkışmadı desem yalan olur. Okyanusun ortasında azgın dalgalar ile boğuşan ve hayatta kalmaya çalışan bir adam ile sahne başlıyor. Öncesi nedir o adam orada neden durmaktadır bilmiyoruz. Sadece minik bir kayık var arada sahneye giren, ben balıkçı olabileceğini düşünmüştüm o yüzden. Ve sonrasında bu adam ıssız bir adaya düşer. Acaba kendine sığınmak için bir "mekan" mı yapacak diye düşündüm ama yanıldım. Adamın tek derdi adadan bir an evvel ayrılmak oldu. Bunun için kendine tam 3 sefer sal yaptı (sallar da gittikçe büyüdü) ve her seferinde Kırmızı Kaplumbağa tarafından gidişi engellendi. (Buralarda aklıma Tom Hanks'in Cast Away filmi geldi ama o filmde de resmen kargo şirketinin reklamı kokuyordu :(
Kırmızı Kaplumbağa'ya izleyici olarak biz de biraz kızarken adamın bu "engellenme" karşısında gösterdiği öfke ve öfkenin neticesi ise bende de hem şaşkınlık yarattı hem de hüzün.
Film işte ondan sonra başladı diyebiliriz. Detay tabii ki vermeyeceğim. Ne yazsam spoiler olabilir diye konuyu burada kesiyorum ama ben filmin sonunda bir hüzün olmamasına rağmen (nereden baktığın da önemli tabii) epey ağladım. Filmin başında kızdığım kırmızı kaplumbağaya sarılasım geldi.
Filmdeki sadelik, renk kullanımı, detaylar, ay'ın halleri, doğa karşısında insanın halleri, annenin çocuğuna yaklaşımı ve YENGEÇLER... Hepsini ayrı ayrı çok sevdim.
Diyalogsuz bir film bu kadar mı çok şey anlatır...
Bu filmi izleme şansınız olmazsa yönetmenin "Father And Daughter" isimli Oscar da almış kısa filmini izlemenizi öneririm. KK'den önce izlemiştim ben ve orada da sonunu çok sevmiştim. Ve yönetmenin Altyazı Dergisine verdiği röportajda söylediği şu cümle çok hoşuma gitti.
Canım kırmızı kaplumbağa,
İyi ki tanıdım seni...
* Hala izlemediyseniz Fransız animasyonu Belleville'de Randevu filmini izleyin, onu da sinemada izlemiştim. Yaşasın :)
Burada girmedi maalesef gösterime :( Mecburen internetten bekleyeceğim.
YanıtlaSilBenim de ilk gördüğümden beri aklımda bu film ♥
aY İZLEDİKTEN SONRA HABER VER şEBO, YORUMUNU MERAK EDERİM. Öptümmmm :)
SilÇok az yerde oynuyor baktım da :( fırsat yaratabilsem çok istiyorum izlemeyi.
YanıtlaSilbu arada ben de sinemalar.com a bakıyorum sürekli
Sinemalar.com'da listeler ile aştı bence kendini :) Vizyonda olmayan filmleri netten izlemeye çalışmak da ayrı bir macera oluyor ama napalım :)
SilSüpersin Esra. Okuma, izleme, kendin için bir şeyler yapma azmini çok seviyorum. Bana umut veriyorsun :) ayrıca izlenecek film ve okunacak kitap listemi sürekli arttırıyorsun :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler Burcu, senin azmin de bana geçiyor, duygular karşılıklı demek :)
SilListeler aman bitmesin diyorum o halde :P
Yönetmenin söylediği cümle hangisi??
YanıtlaSilElif gerçekten dikkatli bir okuyucusun :) Aklımdaki şeyi yazmamışım iyi mi ahahaha, Şöyle ki GHibli Stüsyolarına zaten hayranmış yönetmen ama onlarla film yapmak zaten sadece hayalimde olabilirdi gibi bir şey söylemiş. Çektiği kısa filmden sonra ise Ghibli ulaşmış ona ve tabii hemen kabul etmiş :) Bir de ilk başta filmde az da olsa diyalog varmış ama Ghibli onları da çıkaralım demiş ve ortaya şahane bir sonuç çıkmış.
SilYazacaklarım bunlardı :))