Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




acı çikolata etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
acı çikolata etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ağustos 2016 Cuma

Acı Çikolata'dan Kısa Bir Alıntı

Son zamanlarda kendim için en çok kitap okuyorum.Hatta sadece kitap okuyorum bir de tabii kişisel ihtiyaçlar var, tuvalet gibi. Yoksa onun haricinde haftalar önce "saç diplerimdeki beyazları farklı bir renge boyatmanın zamanı gelmiş" cümlesini gerçekleştirebilmiş olurdum!
BFG'ye gidebilmiş olurdum veya.
Ama olmadı.
Buna şükür.
Bu sabah bitirdiğim Acı Çikolata kitabından bir alıntı yazayım buraya, kitap yanımda yokken de açar bakarım. Okumak isteyen de olur belki :)
Birkaç gün öncesinde "Lupita Ütü Yapmayı Seviyor" kitabını okumuş ve Lupita karakterini sevmiştim ancak hikaye biraz boş gelmişti. İyi ki öncesinde onu okumuşum yoksa Acı Çikolata'nın üzerine bana daha da acı gelebilirdi.
Neden böyle güzel kitaplardan benim geç haberim oluyor, bilmiyorum.
Yetişkin edebiyatını yeni yeni sıklıkla okumaya başladığımdan olabilir mi mesela?
Lafı çok uzattım, sevdiğim paragrafı yazıp kaçayım.
Kitabı, Tita'yı, yemek tariflerini, konuyu ve o büyüleyici atmosferi çok sevdim.

Belki bu paragraftan sonra siz de okumak istersiniz kitabı:

"Gördüğünüz gibi, hepimizin vücudunda fosfor elde edecek elementler mevcuttur. Hiç kimseye söylemediğim bir şeyi size söylememe izin verin. Büyükannemin ilginç bir teorisi vardı: Hepimiz, içimizde bir kutu kibritle doğarız. Ama tek başımıza bunu yakamayız. Deneyde görüldüğü gibi oksijene ve mum alevine ihtiyacımız vardır. Örneğin, oksijen, sevdiğimiz insanın nefesinden gelebilir. Mum aleviyse güzel bir yemek, müzik, okşamalar ya da güzel sözlerdir. Bunlardan biri parlamaya neden olur ve içimizdeki kibritlerden birini yakar. Bir an yoğun bir heyecan hissederiz. İçimize çok hoş bir sıcaklık yayılır. Bu sıcaklık zamanla yavaş yavaş yok olur. Yani başka türlü söylersek, bu yanma ruhumuza enerji verir. Bir kişi eğer kendi tutucularını zaman içinde keşfedemezse, içindeki kibritler nemlenir, hiçbir şekilde yanmaz olur.
O zaman ruhumuz bedenimizi terk eder. Karanlıkların içinde el yordamıyla boş yere kendisine besin arar. Ona besin sağlayacak tek kaynağın terk ettiği, soğuktan titreyen o vücutta olduğunu bilmez.
Bunun için nefesi soğuk olan insanlardan uzak durmak gerekir. Böyle kişilerin varlığı bile daha büyük ateşleri söndürmeye yeter ve bunun nasıl sonuçlar verdiğini biliyoruz. Onlardan ne kadar uzakta olursak kendimizi onların nefesinden o kadar iyi koruyabiliriz."

Bu teori benim çok hoşuma gitti.
Latin Edebiyatını sanırım sevmeye başladım, ne dersin Nurşen Abla :)

* Filmini henüz izlemedim, merak/heyecan! :)
Devamını oku »