Araba kullanmayı çok severim.
Tabii ki çarpışan arabaları :)
Diğerleriyle pek aram yok hatta hiç yok.
Büyük şehirde ve uzakta yaşamıyor olsak ve arabaya binmesek çok rahatlayacağım.
Sırf bunun için bile sahil kasabasına taşınabilirim(diğer tüm sebepleri yazsam blog error verir :))
İlk arabam malum "Maviş"ti, kliması bile yoktu ama çok seviyordum onu. Minicik mavi bir araba. Derken bir gün onunla kaza yaptım, başka bir arabaya çarptım ve o günden sonra bende trafik korkusu başladı. Kimseye bir şey olmadı aslında sadece maddi hasarlıydı hatta öteki araba daha da suçluydu ama o anki ruh halimi hatırlıyorum, o kadar dalgındım ki...
Benim esas sorunum bu: aşırı dalgın olmak.
Bence arabaya sticker olarak yapıştırmalıyım bunu: "Aşırı dalgın şoför geliyor, yoldan çekilin!" şeklinde :)
Tüm bunları otomatik arabayla yaptım bir de.
Sahi ben buraya ehliyeti nasıl aldığımı yazmadım değil mi?
Ben olsam bana asla ehliyet vermezdim :)
Uygulamalı olan sınavda vites değiştirmeyi unutup 1. vitesle kamyon sollamaya çalıştım. Araba bildiğin tekleyerek ilerliyor, hoca arkada bana kızgınca bakıyor, sınav görevlisi de "acaba vites mi değiştirseniz" diyordu ki kamyon şoförünün bana "ne yapıyorsun ya sen" anlamına sahip el kol hareketi yaptığını gördüm. O an hala zihnimde. Muhtemelen vücudumdan çıkan terle arabayı yıkayabilirdik :) Tabii ki o sınavdan kaldım. Hatta sadece ben kaldığım için sürücü kursu ve hoca bana kızdılar. Derken 2. sınava girdim ve girerken elime yazdım: "Vites değiştir!" Sanki tek sorun buymuş gibi :) O kadar yavaş gitmişim ki "biraz gaza basabilirsin" diyerek yine uyardılar. Hoca da arkadan şu cümleyi kurdu: "İkinci defa giriyor"... yani anlamı şu: "bir zahmet geçirin şu kızı yoksa elimde kalacak" :) neyse geçtim ama hala inanamıyorum. Bir daha da manuel araba kullanmadım hatta koltuğuna bile oturmadım. Bizim arabamız olmadı hiç. Dolayısıyla araba kültürüm de yoktu zaten.
Gelelim bugünlere...
Nicedir arabayı karabalık kullanır ve ben hep "yavaş!" şeklinde ikaz ederim 70le de gitse :) (* Esen burada sana sevgilerimi gönderiyorum, benden olduğunu bildiğim için :)
Hatta geçenlerde taksiye bindik Elifle şoföre "bizim acelemiz yok" dedim hani yavaşlasın diye, "abla zaten 60'la gidiyorum hem ben usta şoförüm" dedi. Aman yahu herkes de çok biliyor... Korkuyorsam korkuyorum arkadaş ne yapayım :)
Gelelim bugüne...
Annem ve karabalık (aaa buraya yazmayı unuttum bak annem geldi 1 haftalığına) anlaşmışçasına "arabayı kullanman lazım" deyip duruyorlar. Beni geceden aldı mı stres. Elif'i aile hekimliğine götüreceğiz boy-kilo takibi için. Bana kalsa o dik yokuşa rağmen bebek arabasıyla giderdim. Elif'i arkada birinin zapt etmesi şart yoksa katiyen durmuyor. Neyse annem var, iyi güzel.
Ben elimde arabanın anahtarı düştüm yola. Bindik arabaya. Arabayı çalıştırıyorum ama araba gitmiyor (manuel değil bu arada :) karabalığı aradım. "El frenini çektin mi?" dedi. "E heralde" dedim hava atarak. "Yalnız hangisi fren hangisi gazdı, onu karıştırdım" :)) Annem hemen "istersen yürüyerek gidelim" dedi. Beni aldı mı gülme. Arabaya binene kadar "aslansın kızım yaparsın" diyen kadın, halimi görünce vazgeçti :) Teyzem de yukarıdan dua ediyor bize :) Sonra ben dedim ki telefonda "n" ile gidilmiyor muydu? meğerse o arabayı boşa alıyormuş, d yani "drive" ile gidiliyoruş. "E peki hangisi gaz" dedim. "basınca anlarsın" dedi :) Gaza bir anda basıp öne doğru atılınca anladık zaten de yüreğimiz ağzımıza geldi. Annem "İstersen hala yürüyebiliriz" diyor. Bak sen... "Yok yok, zorluk buraya kadardı, götürürüm şimdi" dedim. Hakikaten de götürdüm. Aile hekimliğinden ayrılırken annem "sen dönüşü yap, biz arabaya öyle binelim" dedi :) "İyi peki"...
Neyse gittik ve geldik sağlimen, çok şükür.
Hala düşünüyorum bana o ehliyeti nasıl verdiler acaba?
Bu arada kazadan önce o kadar rahat araba kullanıyordum ki (Ankarayı bilenler için söylüyorum) Bahçelievler 7. caddeye paralel dar caddelerde geri geri yüzlerce metre gitmişliğim var :) Hem de başka bir arabaya çarpmadan!
Rüyalarımda da sıklıkla araba kullanırım ama rahatımdır hatta fazla rahat.
Karabalığa göre ben ondan daha iyi araba kullanıyormuşum.
Duy da inanma :)
Ne dersiniz, ara ara alıştırma yapıp trafiğe çıkmalı mı yoksa hepimizin sıhhati için araba sevdasını rüyalara mı devretmeli?
Devamını oku »
Tabii ki çarpışan arabaları :)
Diğerleriyle pek aram yok hatta hiç yok.
Büyük şehirde ve uzakta yaşamıyor olsak ve arabaya binmesek çok rahatlayacağım.
Sırf bunun için bile sahil kasabasına taşınabilirim(diğer tüm sebepleri yazsam blog error verir :))
İlk arabam malum "Maviş"ti, kliması bile yoktu ama çok seviyordum onu. Minicik mavi bir araba. Derken bir gün onunla kaza yaptım, başka bir arabaya çarptım ve o günden sonra bende trafik korkusu başladı. Kimseye bir şey olmadı aslında sadece maddi hasarlıydı hatta öteki araba daha da suçluydu ama o anki ruh halimi hatırlıyorum, o kadar dalgındım ki...
Benim esas sorunum bu: aşırı dalgın olmak.
Bence arabaya sticker olarak yapıştırmalıyım bunu: "Aşırı dalgın şoför geliyor, yoldan çekilin!" şeklinde :)
Tüm bunları otomatik arabayla yaptım bir de.
Sahi ben buraya ehliyeti nasıl aldığımı yazmadım değil mi?
Ben olsam bana asla ehliyet vermezdim :)
Uygulamalı olan sınavda vites değiştirmeyi unutup 1. vitesle kamyon sollamaya çalıştım. Araba bildiğin tekleyerek ilerliyor, hoca arkada bana kızgınca bakıyor, sınav görevlisi de "acaba vites mi değiştirseniz" diyordu ki kamyon şoförünün bana "ne yapıyorsun ya sen" anlamına sahip el kol hareketi yaptığını gördüm. O an hala zihnimde. Muhtemelen vücudumdan çıkan terle arabayı yıkayabilirdik :) Tabii ki o sınavdan kaldım. Hatta sadece ben kaldığım için sürücü kursu ve hoca bana kızdılar. Derken 2. sınava girdim ve girerken elime yazdım: "Vites değiştir!" Sanki tek sorun buymuş gibi :) O kadar yavaş gitmişim ki "biraz gaza basabilirsin" diyerek yine uyardılar. Hoca da arkadan şu cümleyi kurdu: "İkinci defa giriyor"... yani anlamı şu: "bir zahmet geçirin şu kızı yoksa elimde kalacak" :) neyse geçtim ama hala inanamıyorum. Bir daha da manuel araba kullanmadım hatta koltuğuna bile oturmadım. Bizim arabamız olmadı hiç. Dolayısıyla araba kültürüm de yoktu zaten.
Gelelim bugünlere...
Nicedir arabayı karabalık kullanır ve ben hep "yavaş!" şeklinde ikaz ederim 70le de gitse :) (* Esen burada sana sevgilerimi gönderiyorum, benden olduğunu bildiğim için :)
Hatta geçenlerde taksiye bindik Elifle şoföre "bizim acelemiz yok" dedim hani yavaşlasın diye, "abla zaten 60'la gidiyorum hem ben usta şoförüm" dedi. Aman yahu herkes de çok biliyor... Korkuyorsam korkuyorum arkadaş ne yapayım :)
Gelelim bugüne...
Annem ve karabalık (aaa buraya yazmayı unuttum bak annem geldi 1 haftalığına) anlaşmışçasına "arabayı kullanman lazım" deyip duruyorlar. Beni geceden aldı mı stres. Elif'i aile hekimliğine götüreceğiz boy-kilo takibi için. Bana kalsa o dik yokuşa rağmen bebek arabasıyla giderdim. Elif'i arkada birinin zapt etmesi şart yoksa katiyen durmuyor. Neyse annem var, iyi güzel.
Ben elimde arabanın anahtarı düştüm yola. Bindik arabaya. Arabayı çalıştırıyorum ama araba gitmiyor (manuel değil bu arada :) karabalığı aradım. "El frenini çektin mi?" dedi. "E heralde" dedim hava atarak. "Yalnız hangisi fren hangisi gazdı, onu karıştırdım" :)) Annem hemen "istersen yürüyerek gidelim" dedi. Beni aldı mı gülme. Arabaya binene kadar "aslansın kızım yaparsın" diyen kadın, halimi görünce vazgeçti :) Teyzem de yukarıdan dua ediyor bize :) Sonra ben dedim ki telefonda "n" ile gidilmiyor muydu? meğerse o arabayı boşa alıyormuş, d yani "drive" ile gidiliyoruş. "E peki hangisi gaz" dedim. "basınca anlarsın" dedi :) Gaza bir anda basıp öne doğru atılınca anladık zaten de yüreğimiz ağzımıza geldi. Annem "İstersen hala yürüyebiliriz" diyor. Bak sen... "Yok yok, zorluk buraya kadardı, götürürüm şimdi" dedim. Hakikaten de götürdüm. Aile hekimliğinden ayrılırken annem "sen dönüşü yap, biz arabaya öyle binelim" dedi :) "İyi peki"...
Neyse gittik ve geldik sağlimen, çok şükür.
Hala düşünüyorum bana o ehliyeti nasıl verdiler acaba?
Bu arada kazadan önce o kadar rahat araba kullanıyordum ki (Ankarayı bilenler için söylüyorum) Bahçelievler 7. caddeye paralel dar caddelerde geri geri yüzlerce metre gitmişliğim var :) Hem de başka bir arabaya çarpmadan!
Rüyalarımda da sıklıkla araba kullanırım ama rahatımdır hatta fazla rahat.
Karabalığa göre ben ondan daha iyi araba kullanıyormuşum.
Duy da inanma :)
Ne dersiniz, ara ara alıştırma yapıp trafiğe çıkmalı mı yoksa hepimizin sıhhati için araba sevdasını rüyalara mı devretmeli?
Tavşandan sürüş dersleri mi alsam :) Benden daha havalı duruyor, orası kesin :) |