Eylül ayının yazısını okudum şimdi. Eh fena sayılmam. Ortada bir iyi niyet var en azından. Belki gidiş yoluma da puan verilir :) (Of matematik ya, burada da karşıma çıktı :P )
-Roald Dahl Okuma Şenliğini tamamlamış olmanın haklı grurunu yaşıyorum aslında. Mesele "tüm kitapları okumuş olmak" değil, RD'nin hayal dünyasına dalabilmiş olmaktı. Çok keyif aldım bu süreçten. Biyografilerini okumasam bir hayli eksik kalırmış RD hayatım. Kitaplarıyla ilgili detaylı bir yazı hazırladığımı da belirteyim :)
- Sağlıklı yaşam için kendimce limonu arttıracaktım, onu da başardım denilebilir. Önemli olan devamlılığı tabi.
- Yemek ve tatlı tariflerinin yakınından bile geçemedim, dolaba fasülye koydum ama sayılır mı :)
- Yürüyüşü tek bir gün bile yapamadım :( Bu konuda kendimi kötü hissediyorum. İş çıkışı ya da hafta sonu değil yürüyüş yapmaya bazen aynaya bakmaya vaktim kalmıyor. Öğle aralarının da çoğunda kitap okuyorum ya da blogda yazı yazıyorum. Bu konuda biraz tembellik yaptım, kabul :(
- Geçen ay aldığım Atlas dergisini hala okuyamadığım için bu ay Dünyalı hariç dergi almasam mı acaba diye düşündüm. Aklımda Milliyet Sanat var, konularını seversem onu alabilirim.
- "çocuk kitabı harici bir kitap" kategorisinde sanırım sadece "Canım Aliye Ruhum Filiz" kitabını okudum.
Veee gelelim Ekim ayına:
-Eylül, yazın bitmeye başladığını kulağımıza fısıldarken Ekim, bu fısıldamayı melodilere döker. En çok da yaprakların hışırtısı güzeldir. Ara ara yağan yağmurlar, fırsat varsa yapılabilen kahveler ve sanal da olsa görüşülen dostlar bu ay daha bir kıymetlidir sanki. Kasım bu açıdan çok arada kalıyor. ("kış geldi diyeceğim ama diyemiyorum" diyor gibi)
1) Kitaplar: Ekim ayı için aklımda sadece bolca kitap okumak olduğunu gördüm. 2015'te ve daha öncesinde okuduğum çocuk kitaplarını toparlamaya çalışıyorum, Roald Dahl kitapları hakkında detaylı bir yazı üzerinde çalışıyorum, 2016'da okumak istediklerime şöyle bir göz atıyorum, bir de RD ile başlayan "yazar okuması" işine el atıyorum. Keşke gün boyu kitap okusam ve kitaplarla ilgili bir şeyler yazsam, çizsem diyorum. Sahi çizim işine çok ara verdim. Bunda biraz koşturmacalı vakitlerin de payı var. Saat 22den sonra cidden uykum geliyor ve ben okumaya zor vakit ayırabiliyorum, çizim şimdilik hayal :(
2) Blog: Blogda yapmak isteyip yapamadığım şeyler için çaba sarf edip blogu "istediğim kıvama" getirmeyi planlıyorum. Böylece yazılarımı kaybetmeyeceğim :) Bu ara "ne yapıyorsun?" diye soranlara "kitap okuyup blog yazıyorum" diyorum, söylemesi bile keyifli değil mi?
3) Fotoğraf : Bu yazıdan ve gelen yorumlardan sonra aldım gazı ve ilk hedef olarak fotoğraf makinemi bulacağım. Ve sonra da "D90 köşesi" yapacağım blogda şayet makinemi bulabilirsem tabii, ilk şart o)
4) Kendin için bir şey yap: Elma yemek, kahve içmek, dergi karıştırmak adı ne olursa olsun gün içerisinde en azından bir şeyi "kendim için" yapmak istiyorum. Kahveyi kendim için içiyorum elbette ama o an'da olmadan içip geçiyorum. Karabalık bu işi çok güzel yapar, hayranım kendisine. İŞler yığılıdır ama kendisine bir kahve yapar, onu keyifle içer ve işlere devam eder. Ben ne yaparım? İş yaparken kahve içerim. Bak şimdi! E ne anlamı kaldı ki o kahvenin?
5) Uyku: Bu konuyu keşke Elif ile konuşabilseydik. Ona şöyle derdim sanırım: "Canım kızım, geceleri oyun oynamak varken neden seni uyumaya zorladığımızı merak ediyor olabilirsin. İnan ben de senin neden geceleri sıklıkla(bazen saat başı) uyandığını ve bazen sadece ağlayarak/tepinerek kendini ifade edip geri uyuyamadığını merak ediyorum." Bu kadar uzun bir cümleye gerek yok aslında. Şu da yeterli "bu uyku işini nasıl çözebiliriz yavrucağım, cancağızım?" Neden kısmını geçtim artık. Allah'a çok şükür sağlıklısın, bizim tatlı kızımızsın... Lakin bu uyku işini lütfen bir çözelim :) (Elif'in dün uyuduğu saat -gerçek anlamda- sabah 5 suları, uyandığı saat de 7.20. Bilin bakalım biz kaç saat uyumuşuz :)
Ekim ayından da umutluyum. Umutlu olmak istiyorum. Mezun olduğum okulun tam karşısında az önce bir trafik kazası olmuş, canım çok sıkıldı. Hala ve ısrarla umuda inanmak istiyorum. Yoksa bu ülke gündeminde nefes almak bile güç...
Devamını oku »
-Roald Dahl Okuma Şenliğini tamamlamış olmanın haklı grurunu yaşıyorum aslında. Mesele "tüm kitapları okumuş olmak" değil, RD'nin hayal dünyasına dalabilmiş olmaktı. Çok keyif aldım bu süreçten. Biyografilerini okumasam bir hayli eksik kalırmış RD hayatım. Kitaplarıyla ilgili detaylı bir yazı hazırladığımı da belirteyim :)
- Sağlıklı yaşam için kendimce limonu arttıracaktım, onu da başardım denilebilir. Önemli olan devamlılığı tabi.
- Yemek ve tatlı tariflerinin yakınından bile geçemedim, dolaba fasülye koydum ama sayılır mı :)
- Yürüyüşü tek bir gün bile yapamadım :( Bu konuda kendimi kötü hissediyorum. İş çıkışı ya da hafta sonu değil yürüyüş yapmaya bazen aynaya bakmaya vaktim kalmıyor. Öğle aralarının da çoğunda kitap okuyorum ya da blogda yazı yazıyorum. Bu konuda biraz tembellik yaptım, kabul :(
- Geçen ay aldığım Atlas dergisini hala okuyamadığım için bu ay Dünyalı hariç dergi almasam mı acaba diye düşündüm. Aklımda Milliyet Sanat var, konularını seversem onu alabilirim.
- "çocuk kitabı harici bir kitap" kategorisinde sanırım sadece "Canım Aliye Ruhum Filiz" kitabını okudum.
Veee gelelim Ekim ayına:
-Eylül, yazın bitmeye başladığını kulağımıza fısıldarken Ekim, bu fısıldamayı melodilere döker. En çok da yaprakların hışırtısı güzeldir. Ara ara yağan yağmurlar, fırsat varsa yapılabilen kahveler ve sanal da olsa görüşülen dostlar bu ay daha bir kıymetlidir sanki. Kasım bu açıdan çok arada kalıyor. ("kış geldi diyeceğim ama diyemiyorum" diyor gibi)
1) Kitaplar: Ekim ayı için aklımda sadece bolca kitap okumak olduğunu gördüm. 2015'te ve daha öncesinde okuduğum çocuk kitaplarını toparlamaya çalışıyorum, Roald Dahl kitapları hakkında detaylı bir yazı üzerinde çalışıyorum, 2016'da okumak istediklerime şöyle bir göz atıyorum, bir de RD ile başlayan "yazar okuması" işine el atıyorum. Keşke gün boyu kitap okusam ve kitaplarla ilgili bir şeyler yazsam, çizsem diyorum. Sahi çizim işine çok ara verdim. Bunda biraz koşturmacalı vakitlerin de payı var. Saat 22den sonra cidden uykum geliyor ve ben okumaya zor vakit ayırabiliyorum, çizim şimdilik hayal :(
2) Blog: Blogda yapmak isteyip yapamadığım şeyler için çaba sarf edip blogu "istediğim kıvama" getirmeyi planlıyorum. Böylece yazılarımı kaybetmeyeceğim :) Bu ara "ne yapıyorsun?" diye soranlara "kitap okuyup blog yazıyorum" diyorum, söylemesi bile keyifli değil mi?
3) Fotoğraf : Bu yazıdan ve gelen yorumlardan sonra aldım gazı ve ilk hedef olarak fotoğraf makinemi bulacağım. Ve sonra da "D90 köşesi" yapacağım blogda şayet makinemi bulabilirsem tabii, ilk şart o)
4) Kendin için bir şey yap: Elma yemek, kahve içmek, dergi karıştırmak adı ne olursa olsun gün içerisinde en azından bir şeyi "kendim için" yapmak istiyorum. Kahveyi kendim için içiyorum elbette ama o an'da olmadan içip geçiyorum. Karabalık bu işi çok güzel yapar, hayranım kendisine. İŞler yığılıdır ama kendisine bir kahve yapar, onu keyifle içer ve işlere devam eder. Ben ne yaparım? İş yaparken kahve içerim. Bak şimdi! E ne anlamı kaldı ki o kahvenin?
5) Uyku: Bu konuyu keşke Elif ile konuşabilseydik. Ona şöyle derdim sanırım: "Canım kızım, geceleri oyun oynamak varken neden seni uyumaya zorladığımızı merak ediyor olabilirsin. İnan ben de senin neden geceleri sıklıkla(bazen saat başı) uyandığını ve bazen sadece ağlayarak/tepinerek kendini ifade edip geri uyuyamadığını merak ediyorum." Bu kadar uzun bir cümleye gerek yok aslında. Şu da yeterli "bu uyku işini nasıl çözebiliriz yavrucağım, cancağızım?" Neden kısmını geçtim artık. Allah'a çok şükür sağlıklısın, bizim tatlı kızımızsın... Lakin bu uyku işini lütfen bir çözelim :) (Elif'in dün uyuduğu saat -gerçek anlamda- sabah 5 suları, uyandığı saat de 7.20. Bilin bakalım biz kaç saat uyumuşuz :)
Ekim ayından da umutluyum. Umutlu olmak istiyorum. Mezun olduğum okulun tam karşısında az önce bir trafik kazası olmuş, canım çok sıkıldı. Hala ve ısrarla umuda inanmak istiyorum. Yoksa bu ülke gündeminde nefes almak bile güç...