Fobisi olan var mıdır bu yazıyı okuyanlar arasında ama benim uzuuuuuun uzuuuuun yıllar yani yaklaşık 20 sene etrafımdakiler için bile azaba dönen bir kedi fobim vardı :)
Şimdi bunu gülerek anlatsam da o zamanlar hayatımı kabusa çeviriyordu çünkü biliyorsunuz ki kediler her yerde :)
Benim kedi fobim, peluş kediye dahi dokunamamak, çöpün yanından geçememek(içinden kedi fırlayabiliyor), yolda yürürken kedi görmüşsem çığlık atarak oradan uzaklaşmak ve yanımdakilerin kolunu morartmak şeklindeydi. Yazınca daha iyi anladım ki ben fena bir vakaymışım :)
Elbette ki çocukluğuma dönecek olursak cevabı bir ayna gibi uzanır karşımızda ..
3 yaşlarında falandım,ailecek yürüyüş yaptığımız bir yerde ben mola vermiş bir yere oturmuştum,yanıma kedi gelmiş ve ben fark etmemişim. kedi o an bana hiçbir şey yapmadı ama aniden gördüğüm için onu,ikimiz de korktuk birbirimizden. ve ben korkuyu kedi ile bağdaştırmanın ilk düğümünü atmış oldum.sonra, ortaokuldayım, kafamda pizza kutusu çöpün yanından geçiyorum, çöpün içinden bir kedi üzerime atlamasın mı !! O atlasın ben de ikinci düğümü atayım :)
Üniversitedeyken arkadaşlarla ev tutmuştuk, her şey güzeldi yalnız bir sorun vardı; apartmanın tüm katları dolaşan siyah ve hareketli bir kedisi vardı ve biz onunla karanlıkta başbaşa kalmak zorunda idik,elektirik gidince. İyi ki bayılmamışım da çığlığıma komşular çıkmıştı,beni kediden kurtardılar :)
Derken gel zaman git zaman benim için hiçbir tehlike arz etmeyen masum bakışlı kedilerden bile korkar olmuştum..
Sonra bir gün hayatımın bu şekilde ne kadar zor olduğunu fark ettim.
Bahar gelir yaz gelir ben dışarıda bile oturamam kedi gelir diye hep içeride oturuyorum kafelerde..
Ve ben psikologa gittim,iyi ki de gitmişim..
Görüşmelerimizden sonra ilk olarak ses de çıkaran minik bir peluş kedi aldık,ona dokunma anımı hala hatırlıyorum.. sonra onu çantamda falan taşıdım.
yoldaki kedilere süt/yoğurt bırakıp kaçmaya başladım :)
bir gün tamamen kendiliğimden oldukça sakin ve yumuşak duran bir kediye; mekan da ayasofyanın tuvalet girişi :) bayağı yaklaştım yani elimi uzatsam dokunacaktım ama yapamadım..
veeeee sonunda kendime dokunabileceğim bir garfield buldum, gittiğim bir kursun kedisiydi ve sadece kaloriferde takılıyordu. ondan bana zarar gelmeyeceğini anlayınca önce dürtmek sonra da başını okşamak maksadıyla dokundum.
YUPPPPİİİİİİİ :)
Bir kaç veterinere gidip durumumu anlattım ve sahipsiz bir kediyi eve almak istediğimi söyledim ama şartlarım vardı.
Alışamazsam geri verecektim ve dünya tatlısı,yumuşak ve oyun sevmeyen bir kedi istiyordum.
Gel zaman git zaman Lokum'la karşılaştık.
Zaten ilk gördüğüm anda küçük Emrah bakışından zararsız olduğunu anlamıştım.
Kucağıma vermek istediler;yok artık dedim daha değil..
Ve kısırlaşma ameliyatından sonra eve geldi Lokum.
İlk gün çok korktu durmadan su içti ve kustu,saklandı.
Ben de doğal olarak ağlayarak yapamayacağımı ve evde bir kedi istemediğimi söyledim..
Kalorifer önündeki minderde otururken usulcacık geldi kucağıma Lokum ve yerleşti.
Ben daha ne olduğunu anlayamadan uyudu öyle :)
Zaten tüyleri de kooocaman olduğundan pofuduk bir şeydi.
Eve geldiğinde 6 aylıktı, şimdi 3 yaşını doldurmak üzere.
Nerdeeeeen nereyeeee..
Okuldan arkadaşlarım telefonda söyleyince inanmıyorlardı evde kedimin olduğuna, kucağımda fotoğraflarıyla gönderince bile inanamayanlar oldu desem yeridir :)
Bu satırları yazarken bir ara su almaya kalkmıştım,geldiğimde Lokum yerimi kapmıştı-her zamanki gibi-sonra onu kaldırınca anladım ki oturduğum minderi ısıtmış, sağolsun :)
Lokumun maceraları bitmez,ben daha da uzatmayayım :)
Lokumun kendini anlattığı blogu : lokumunbiyiklari.blogspot.com burada beni çekiştirip duruyordu :) çok çekiştirmesin diye onu da bu bloga dahil ettik.
Hani arada "Çilli" diye çekiştirdiği kişi benim yani, şaşırmayın.
Onun bakış açısı beni çooook güldürüyor,paylaşmak da hoşuma gidiyor..
*Kedi fobisi olup da bu yazıyı okuyanlara tavsiyem; vazgeçmeyin :)
** Yavru kediden korkarken sokak köpeklerinin arasına karışabiliyordum, evet işte ben öyle manyağım :)
HERKESE BOL PATİLİ, KEYİFLİ BIYIKLI GÜLÜMSEMELER, BOL GÜNEŞLER :)
Devamını oku »
Şimdi bunu gülerek anlatsam da o zamanlar hayatımı kabusa çeviriyordu çünkü biliyorsunuz ki kediler her yerde :)
Benim kedi fobim, peluş kediye dahi dokunamamak, çöpün yanından geçememek(içinden kedi fırlayabiliyor), yolda yürürken kedi görmüşsem çığlık atarak oradan uzaklaşmak ve yanımdakilerin kolunu morartmak şeklindeydi. Yazınca daha iyi anladım ki ben fena bir vakaymışım :)
Elbette ki çocukluğuma dönecek olursak cevabı bir ayna gibi uzanır karşımızda ..
3 yaşlarında falandım,ailecek yürüyüş yaptığımız bir yerde ben mola vermiş bir yere oturmuştum,yanıma kedi gelmiş ve ben fark etmemişim. kedi o an bana hiçbir şey yapmadı ama aniden gördüğüm için onu,ikimiz de korktuk birbirimizden. ve ben korkuyu kedi ile bağdaştırmanın ilk düğümünü atmış oldum.sonra, ortaokuldayım, kafamda pizza kutusu çöpün yanından geçiyorum, çöpün içinden bir kedi üzerime atlamasın mı !! O atlasın ben de ikinci düğümü atayım :)
Üniversitedeyken arkadaşlarla ev tutmuştuk, her şey güzeldi yalnız bir sorun vardı; apartmanın tüm katları dolaşan siyah ve hareketli bir kedisi vardı ve biz onunla karanlıkta başbaşa kalmak zorunda idik,elektirik gidince. İyi ki bayılmamışım da çığlığıma komşular çıkmıştı,beni kediden kurtardılar :)
Derken gel zaman git zaman benim için hiçbir tehlike arz etmeyen masum bakışlı kedilerden bile korkar olmuştum..
Sonra bir gün hayatımın bu şekilde ne kadar zor olduğunu fark ettim.
Bahar gelir yaz gelir ben dışarıda bile oturamam kedi gelir diye hep içeride oturuyorum kafelerde..
Ve ben psikologa gittim,iyi ki de gitmişim..
Görüşmelerimizden sonra ilk olarak ses de çıkaran minik bir peluş kedi aldık,ona dokunma anımı hala hatırlıyorum.. sonra onu çantamda falan taşıdım.
yoldaki kedilere süt/yoğurt bırakıp kaçmaya başladım :)
bir gün tamamen kendiliğimden oldukça sakin ve yumuşak duran bir kediye; mekan da ayasofyanın tuvalet girişi :) bayağı yaklaştım yani elimi uzatsam dokunacaktım ama yapamadım..
veeeee sonunda kendime dokunabileceğim bir garfield buldum, gittiğim bir kursun kedisiydi ve sadece kaloriferde takılıyordu. ondan bana zarar gelmeyeceğini anlayınca önce dürtmek sonra da başını okşamak maksadıyla dokundum.
YUPPPPİİİİİİİ :)
Bir kaç veterinere gidip durumumu anlattım ve sahipsiz bir kediyi eve almak istediğimi söyledim ama şartlarım vardı.
Alışamazsam geri verecektim ve dünya tatlısı,yumuşak ve oyun sevmeyen bir kedi istiyordum.
Gel zaman git zaman Lokum'la karşılaştık.
Zaten ilk gördüğüm anda küçük Emrah bakışından zararsız olduğunu anlamıştım.
Kucağıma vermek istediler;yok artık dedim daha değil..
Ve kısırlaşma ameliyatından sonra eve geldi Lokum.
İlk gün çok korktu durmadan su içti ve kustu,saklandı.
Ben de doğal olarak ağlayarak yapamayacağımı ve evde bir kedi istemediğimi söyledim..
Kalorifer önündeki minderde otururken usulcacık geldi kucağıma Lokum ve yerleşti.
Ben daha ne olduğunu anlayamadan uyudu öyle :)
Zaten tüyleri de kooocaman olduğundan pofuduk bir şeydi.
Eve geldiğinde 6 aylıktı, şimdi 3 yaşını doldurmak üzere.
Nerdeeeeen nereyeeee..
Okuldan arkadaşlarım telefonda söyleyince inanmıyorlardı evde kedimin olduğuna, kucağımda fotoğraflarıyla gönderince bile inanamayanlar oldu desem yeridir :)
Bu satırları yazarken bir ara su almaya kalkmıştım,geldiğimde Lokum yerimi kapmıştı-her zamanki gibi-sonra onu kaldırınca anladım ki oturduğum minderi ısıtmış, sağolsun :)
Lokumun maceraları bitmez,ben daha da uzatmayayım :)
Lokumun kendini anlattığı blogu : lokumunbiyiklari.blogspot.com burada beni çekiştirip duruyordu :) çok çekiştirmesin diye onu da bu bloga dahil ettik.
Hani arada "Çilli" diye çekiştirdiği kişi benim yani, şaşırmayın.
Onun bakış açısı beni çooook güldürüyor,paylaşmak da hoşuma gidiyor..
*Kedi fobisi olup da bu yazıyı okuyanlara tavsiyem; vazgeçmeyin :)
** Yavru kediden korkarken sokak köpeklerinin arasına karışabiliyordum, evet işte ben öyle manyağım :)
HERKESE BOL PATİLİ, KEYİFLİ BIYIKLI GÜLÜMSEMELER, BOL GÜNEŞLER :)