Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




okul öncesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
okul öncesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Temmuz 2013 Perşembe

Kitaplık Kurdu 4. Yazı: Sakar Cadı Vini Denizin Altında :)

"1 Mektup 1 Kitap" etkinliğindeki ilk hediye kitabımız Sakar Cadı Vini'ydi.
Denizin Altında neler varmış, Vilbur ile neler yapmış bu kez yazıya döktük,Kitaplık Kurdu'ndaki "Çocuk Kitapları" köşesinde yayınlandı.
Yazıya bu linkten ulaşabilirsiniz.

* Kurabiye ve çay de kitaba çok yakışıyor :)

HERKESE MUTLU GÜNLER & BOL GÜNEŞLER :)
Devamını oku »

21 Mayıs 2013 Salı

Kütüphane(miz)deki Aslan :)

Kütüphaneleri ne çok sevdiğimi ve şansıma 3 kütüphaneye de yakın olduğumu ama aslında kitaplara dokunabildiklerimi sevdiğimi söylemiştim.
Bir gün yine kütüphanedeyken çok keyifli bir kitaba rastladım; "Kütüphanedeki Aslan" diye.
Kaynak: burada
Okudum, okudum, okudum.
Hayallere daldım gidiyordum ki "kütüphanedeki aslan" uyandırdı beni :)
Okuduğum kitaplarla ilgili çok detay bilgi vermemeye çalışıyorum ki okuyacak olanlara da içinde sürprizler kalsın.
Ama illa ki tüm hikayeyi öğrenmek isterim derseniz BDK'nın yazısına, başka kimler ne demiş derseniz de bu hoş iki yazıya ; buraya ve buraya bakabilirsiniz.
Kitap Tudem Yayınları'ndan çıkmış. Michelle Knudsen yazmış Kevin Hawkes da resimlerini yapmış.
***
Bir gün kütüphaneden içeri bir aslan girer ve hikaye böylece başlar. Aslan kimdir, nereden gelmektedir nereye gitmektedir, kütüphanede ne işi vardır; bu soruların cevabı yok. Dahası bu soruların önemi de yok. Çünkü aslan o kadar güzel bir şekilde kütüphaneye uyum sağlar ki çocuklar ve dahi biz ona hemen oracıkta sımsıkı sarılmak isteriz :)
Kütüphanedeki belli kuralları ben de önemsiyorum ama herhangi bir kuralın sorgulanmadan ve her durumda uygulanmaya çalışılmasına anlam veremiyorum.
Burada da "sessizlik" kuralı var ve Bayan Tatlıhava yani kütüphane müdürü bu kuralı çok önemsiyor. Ancak işler her zaman "olması gerektiği gibi" gitmeyebiliyor.
Bay Vızvız da bir hikayede olması gerektiği kadar gıcık/vızvız/sinir bozucu ki diğerlerinin tatlılığı daha bir ortaya çıkıyor. Ön yargıları aslında hepimizden farklı değil. Yani sevmediğimiz karakter özelliklerini -bazen- kendimizde de gözlemlediğimiz için de gıcık kapıyor olabiliriz değil mi?
Aslanın bir müddet ortalarda olmadığı an'lar var ki, çocuklar okurken ne düşünürler/hissederler bilmiyorum ama ben "nereye gitti, bak küstürdüler gitti, keşke hemen gelse" vb. duygusal an'lar yaşadım, itiraf edeyim.
Aslanın en çok hoşuma giden tarafı da çocuklara kitap okuması ve verilen işleri hiç gocunmadan yapması oldu.
Bir de şu cümle:
Aslana sarılmalık bir sahne daha :)
BDK'nın yazısında belirttiği bir  hususa katılıyorum; Bayan Tatlıhava'nın mizacına kol kırılması pek gitmemiş, ayağı kırılsa durumunu(kıpırdayammasını) daha iyi anlatabilirmiş.
Yine de "Kütüphanedeki Aslan" gerek çizimleri/resimleri gerekse tatlı hikesiyle birçok kez okunmayı hak ediyor.
Gerçekten de "Her kütüphaneye bir aslan lazım!" diyoruz ve bizim aslanla sizi baş başa bırakıyoruz :)
Gezgin Kedi Lokum :)
HERKESE KİTAPLI GÜNLER, MUTLU HAFTALAR :)
Devamını oku »

17 Mayıs 2013 Cuma

"Wave" :)

Hani geçen günkü yazımda "sevinçten ağlamak"la ilgili bir anekdot düşmüştüm..
İşte o satırların sebebiydi bu kitap.
Ve dahası birçok şeyin.
Sabretmeyi öğrenmenin en çok da..
Yabancı dildeki kitapları takip etme şansım çok fazla olmuyor, bu kitaba da KABORÜKO'da denk gelmiştim ve çok merak etmiştim.
Suzy Lee ismi o saaten sonra da aklımdan çıkmadı.
Shadow, Mirror kısaca hep merak ettim bu çalışmaları ama en çok da Wave'i.

Kuzenime sipariş vermiştim yurtdışından bu kitabı.
İlk gelişinde unuttuğunu söyledi, üzüldüm ama önemsemedim.
İkincisinde de hayal kırıklığı yaşamamak için kendim sormadım kitaplar ne oldu diye..
Gitmesine az bir süre kala ve tam da yemek yerken gayet önemsiz bir cümle kuracakmış gibi "Bu arada senin Wave ve Shadow'u getirdim, Mirror'ı da bulamadım ama" dedi.. Soda içiyordum(tabii ki Beypazarı) boğazımda kaldı, yutkunamadım.
"Getirdin mi??!!!"
"Nerdeler???!!!"
Üst kattaki odayla ilgili bir şeyler söylerken ben merdivenleri tırmanıyordum bile..
Çıktığım odaya yabancıydım ama resmen kokuyu takip ettim bir "Lokum" kıvamında :)
Derken paketteki adımı gördüm ve heyecanla yırttım açtım ambalajını..
Sonra da oturdum sevinçten ağladım.
Neden mi?
Çünkü Wave'deki küçük kız bendim, küçüklüğüme kavuşmuştum :)
Birçok kişi bu kızı kendi çocukluğuyla kıyaslıyor olabilir ama Wave'deki kesinlikle bendim..
Hatta üzerine dalga yemiş halimden yara izim bile var, daha ne olsun :)
Wave; küçük bir kızın annesiyle birlikte deniz kenarına gelmesiyle başlar. Sonra da anneyi görmeyiz. Sayfalarda yalnızca küçük kız, deniz ve martılar vardır. Sevimli kız denizle ve dalgalarla oynadıktan onlara kafa tuttuktan sonra ıslanmış halde kalakalır; ancak kucağındaki deniz yıldızları tüm bunlara değmiştir :) Derken anne gelir ve eve dönerler ..
Yazısı olmayan bu kitabı defalarca "okudum".
"Neymiş bu kitap ki bu kadar heyecanlandın" diyen ev ahalisine de kitabı kendim "okudum" :)
Suzy Lee kim derseniz burada kendi sitesi var
Ben bu kitabı nereden bulacağım ki derseniz de youtube'daki bu video size kitabı "anlatıyor"
Ancak videodan ziyade kitabını şiddetle öneririm..


HERKESE MUTLU GÜNLER, KEYİFLİ HAFTA SONLARI DİLERİM HEM DE DALGA ŞİDDETİNDE :)
Devamını oku »

15 Nisan 2013 Pazartesi

El Bebek Gül Bebek :)

Çocuğunuzu pamuklara sararak yetiştirmek ister misiniz? :)
Ben istemem. (yani umarım başarabilirim.)
Ama bir de var ki çocukluğunuz biraz böyle geçmişse bu dürtüden siz de kolay kurtulamıyorsunuz.. Okulda arkadaşlarım "anne gibisin" derlerdi. Kötü bir şey miydi kastettikleri bilmiyorum. Yanımda illa ilaç, yemek, içmek vb. şeyler olurdu. Kalem, kağıt,mendil hep vardı :) Şimdi yazınca bana da bir garip geldi ama hangi kadının çantasında yoktur ki bu saydıklarım?
Lafı çokça dolandırmadan, hafta sonu tanıştığım Kırçiçeği Yayınları imzalı "El Bebek Gül Bebek" kitabından bahsetmek istiyorum aslında.
Kaynak: burada :)
Biraz da kızgınım haliyle, ne kadar da geç yayınlamışlar bu kitabı, bizim anne babalarımız da okusa ne iyi olurmuş diye :)
Metin, kardeşlerinden bir hayli küçük, minik, minnacık bir fare.. (kitapta da yazı şekli böyle olunca ben de küçüklüğü böyle göstermek istedim :) Annesinin de el bebek gül bebek göz ağrısı..
Hiçbir şey yapmasına izin verilmiyor; dışarı çıkmak, oynamak, gezmek vs. yazak. Sürekli evde..
Hatta bir müddet sonra annesi onu pamuklara sarıp sarmalıyor, daha güvenli olsun diye..(Nasıl fikir ama :)
Pamuklar aracılığıyla gün geliyor o da "hayat"la tanışıyor ve çeşitli maceralardan sonra eve dönebiliyor. Annesiyle olan diyalogu ise süper;
"Yaşıyorum Anne..." :)
Bizim ailedeki "prenses" ve "prens" durumlarına çok benzettim bu pamukları..
Çocukları koruyacağınızı düşündüğümüz "yardım"ların aslında onların lehine olmayabileceğini çok da güzel anlatıyor..
Bu yazıdan sonra BDK'nın yazısını okuyunca üzüldüm, güldüm, sevindim çünkü Banu ile neredeyse aynı şeyleri yazmışız, komik olmuş :) Neyse ki onun çocukluğu Metin'inki gibi geçmemiş :) BDK'nın El Bebek Gül Bebek ile ilgili yazısını okumak isterseniz :)
Bu ara kütüphanede okuyorum kitapları, okumasam diyorum daha iyi olacak, zira okuduğum sırada gülmeden - sırıtmadan yapamıyorum :)

HERKESE SERBESTÇE ISLANABİLECEĞİ, ÜŞÜYEBİLECEĞİ, GAGALANABİLECEĞİ, KOVALANABİLECEĞİ, KOŞABİLECEĞİ KISACA HAYATI "HAYAT" GİBİ YAŞAYABİLECEĞİ GÜNLER DİLERİM :)
Devamını oku »