Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




sedat girgin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sedat girgin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Eylül 2015 Çarşamba

Ara Güler- Biyografi

Biyografi okumak apayrı bir heyecan sanırım. Sadece uzaktan tanıdığın ve belki "medyaya yansıtılan" haliyle sevdiğin/sevmediğin birinin iç dünyasına tanıklık ediyorsun. Bayram tatilinde Roald Dahl'ın "Tek Başına" isimli kitabını okumuş ve çok sevmiştim. Hatta o kadar sayfa nasıl geçti anlayamamıştım.
Can Çocuk yayınlarından çıkan "Ara Güler" biyografisini ise uzun zamandır merak ediyordum. Bugün(dün) okudum. Keşke daha uzun olsaydı, daha detaylı bilgilere yer verilseydi.
Anlatım tarzında birazcık "bakın şimdi çocuklar" havası var, onu pek sevmedim. Belki Ara Güler'in kendisi yazmış olsa çok daha eğlenceli olurmuş diye de düşündüm ama yazara bu noktada haksızlık yapmış olmayayım :)
Her ne kadar fotoğraf makinemi nereye koyduğumu unutmuş olsam da fotoğraflı günlerime güzel bir dönüş yapmak istiyorum. Yasemen'in şu fotoğrafı ve yazısı da bu kararımda etkili olmuş olabilir tabii :)
bıraksan bu fotoğrafa saatlerce bakabilirim ...
Can Çocuk yayınlarının "biyografi" serisi olduğunu fark etmemiştim. Serideki diğer kitapları da okumaya niyetlendim. Bu tarz  anlatımlar çocukların da ilgisini çeker ve biyografi okumak sıkıcı olmaktan çıkar, neşeli bir okumaya dönüşür diye düşünüyorum.
1928 yılının 16 Ağustos Perşembe günü oldukça sıcak bir günde doğmuş Ara Güler. "O kadar da yaramaz değildim" demiş ama çocukken yaptıklarını okuyunca (tren raylarında yatması gibi) gülmekten kendimi alamadım.
Ailesi Ara Güler'in babası gibi eczacılık okuyacağını ve dükkanın işlerini devralacağını düşünürken Ara, sinema peşindedir :) Babasının aldığı fotoğraf makinesiyle her şeyi çekmeye başlar. Kuşlar, kediler, evler, güneş...
Savaş yıllarında foto muhabirliği yapmaya başlar çünkü "tarihi, foto muhabirleri yazıyor" der.
Foto muhabiri, fotoğrafçı, fotoğraf sanatçısı arasındaki farkı da şöyle anlatmış:
"Ben foto muhabiriyim, fotoğrafçı değilim. Kesinlikle sanatçı da değilim. Ben gördüğümü çekerim. Sanat yapmam. Çok doğal olarak gördüğümü insanlara aktarırım. Bunun adı foto muhabiridir. Bir foto muhabiriyle fotoğrafçı arasında çok önemli bir fark vardır. Bir patlama olduğunda olay yerine doğru koşan kişi foto muhabiridir, oradan kaçan da fotoğrafçıdır."
Charlie Chaplin, Salvador Dali, Pablo Picasso gibi isimlerle tanışmış olması ve onların fotoğraflarını çekmesi ise hayranlık uyandırdı.
Üniversitede okurken aldığım fotoğrafçılık derslerini düşündüm bu kitabı okurken. Atila Hoca'nın bize anlattığı kuramsal bilgiler ve karanlık odadan hiç çıkmadan geçen saatler. Fotoğrafın içinde olmayı sahiden özlemişim. Elimde özelliklerini bile tam bilmediğim, Afsad sayesinde bilgilerimi tazeleyip şimdilerde çoğunlukla unuttuğum Nikon D90'ım var. Yeni başlayanlar için ortalama bir makine ve lens. İnsan hep "daha iyi makinem olsa daha iyi çekerim"sanıyor ama değil, Ara Güler bu durumu çok güzel özetlemiş: "İyi makineyle iyi fotoğrafçı olunmuyor. Yani en iyi daktiloyu, bilgisayarıı aldın diye iyi romancı olamazsın. İyi fotoğrafçı dikiş makinesiyle de resim çeker."

Ara Güler
Yazan: Muharrem Buhara
Resimleyen: Sedat Girgin
Yaş grubu: 8+
Can Çocuk, 2013, karton kapak, 101 sayfa

* Nurşen Abla'nın bugünkü yazısı da çok güzel denk gelmiş :)
Devamını oku »