Zaman gerçekten tuhaf bir kavram. Yaşarken farkında olmuyoruz ama geçtikten sonra kocaman anılar biriktiriyoruz. Plansız yaşamayı çok sevmesem de "planlılık"tan bıkmış ve bir süre plan yapmamaya ve yazmamaya karar vermiştim. Fark ettim ki yazmasam da aklımdan bir dolu şey geçiyor ve ben onları henüz sıcacıkken değil de tazecik vakitleri geçmişken hatırlıyorum ve bunun için de hayıflanıyorum. Kendime bir ceza mıydı acaba bilmiyorum yazmamak. Zaten unutkan olan bünyeye bu baskıya gerek var mıydı, ondan da emin değilim. Gerçi o ara istediğim takvimi de bulamamak bana iyi bahane olmuştu. Yanımdaki not defterleri (ki hepsinin farklı işlevleri var, belki bir ara anlatırım) karmakarışık olmuş, notlar, ünlemlerle dolmuştu. Sonuç: Ben yine bir şeyleri ya unutuyor ya da kaçırıyordum. Hakkımı yemeyeyim, hatırladıklarıma da ben üşeniyordum :) Duyan da diyecek ki ne meşgulsün hayırdır, ülkeyi mi kurtarıyorsun :) Ülkeyi olmasa da dağınık zihnimi toparlamaya çalışıyorum diyelim.. Herkesin zihni kendine elbette ama benimki sağolsun daha çok tek taraflı çalıştığından heralde (sözel lob) bazen aşırı yükleme yapıyor ve sanırım orada bir yerler yanmaya başlıyor. Yoksa niye hep migrende aynı taraf ağrısın değil mi? (Çok bilimsel oldu yahu :)
Nereden geldim bu konuya onu bile unuttum :)
Sanırım asıl anlatmak istediğim takvim, planlar ve notlardı... Eskiden çok uçuk, zorlayıcı ve kesin planlar yazardım deftere ve onların üzerini çizebilmek için uğraşır, baktım bitiremeyeceğim boşverir, sonra da vicdan azabı çekerdim. Sanki orada yazanları başkası yazıyormuş gibi de yazılanlara sinir olurdum. Birçok şeyden soğuduğum böyle kısır döngü zamanlar geçti. Sonra ben bir şey keşfettim: Kendime daha insaflı davranabilir(d)im! Evet sanırım bunu yapabilirim, dedim ve zamanla bu yolda emin adımlar attım. Hatta önce takvim/plan defterimi atmış bile olabilirim :) İşte o ara kafam karıştı tabii, ne yapacaktım ben diye bakacağım defterim yoktu. Ben de an'ı yaşayayım bari dedim,fena fikir değil-di. Ta ki ben an'ı yaşarken yapmak istediklerim, beni mutlu eden şeylerden de uzaklaştığımı fark edene kadar. Yani benim için an'ı yaşamak da bir yere kadar-dı.
Silkelenme zamanı mı geldi yoksa sonbahar beynimdeki açılmadık kapılara mı yaslandı bilmiyorum, henüz. Ama kendim için minik bir iyilik yapıp pek tatlı bir takvim aldım geçenlerde. Şimdilik plan yazmıyorum içine, notlar alıyorum, randevularımı hatırlatıyorum (amanıın ne meşgulüm ben :)
Sizin takvimle, planlarla, notlarla aranız nasıl? Bir ben miyim deli :)
Devamını oku »
Nereden geldim bu konuya onu bile unuttum :)
Sanırım asıl anlatmak istediğim takvim, planlar ve notlardı... Eskiden çok uçuk, zorlayıcı ve kesin planlar yazardım deftere ve onların üzerini çizebilmek için uğraşır, baktım bitiremeyeceğim boşverir, sonra da vicdan azabı çekerdim. Sanki orada yazanları başkası yazıyormuş gibi de yazılanlara sinir olurdum. Birçok şeyden soğuduğum böyle kısır döngü zamanlar geçti. Sonra ben bir şey keşfettim: Kendime daha insaflı davranabilir(d)im! Evet sanırım bunu yapabilirim, dedim ve zamanla bu yolda emin adımlar attım. Hatta önce takvim/plan defterimi atmış bile olabilirim :) İşte o ara kafam karıştı tabii, ne yapacaktım ben diye bakacağım defterim yoktu. Ben de an'ı yaşayayım bari dedim,fena fikir değil-di. Ta ki ben an'ı yaşarken yapmak istediklerim, beni mutlu eden şeylerden de uzaklaştığımı fark edene kadar. Yani benim için an'ı yaşamak da bir yere kadar-dı.
Silkelenme zamanı mı geldi yoksa sonbahar beynimdeki açılmadık kapılara mı yaslandı bilmiyorum, henüz. Ama kendim için minik bir iyilik yapıp pek tatlı bir takvim aldım geçenlerde. Şimdilik plan yazmıyorum içine, notlar alıyorum, randevularımı hatırlatıyorum (amanıın ne meşgulüm ben :)
Sizin takvimle, planlarla, notlarla aranız nasıl? Bir ben miyim deli :)
HERKESE MUTLU KASIM'LAR OLSUN :)