Bir süredir "hikaye anlatıcılığı" ile ilgili bir şeyler ilgimi çekiyor ama hani böyle oldukça uzaktan. Bu ilgi ile ilgili "ne yaptın" diye sorsalar "hiçbir şey" diyebilecek boyuttayım.
Bunu bilen bir arkadaşım Hacettepe Üniversitesi'nin Çocuk Gelişimi bölümü öğrencilerinin (HUCGET) organizasyonuyla düzenlenen "Tuğba Canşalı ile Hikayeler Eğitimi"ni bana söylediğinde ilk tepkim "Ama nasıl olur ki?"den ziyade "Hemen gitmeliyim" oldu.
Aradaki minik detayları atlıyorum ve 17 Aralık Cumartesi günü katıldığım bu etkinliğe geçiyorum.
Öncelikle ortaya konan nesnelerden bizim için bir şey ifade eden bir nesneyi seçmemiz istendi ve tabii ki benim tercihim Elifin favori hayvanı ZÜRAFA oldu :)
O kadar çok oyun oynadık ki bir an kendimi Elifin kreşinde hissettim :) Onlardan biri de arkadaşından devraldığın cümleyi içinde kartındaki simge geçen bir şekilde bir iki cümle ile tamamlayıp bir sonraki kişiye devretmekti.
Denizatının anlamını son dönem tanıştığım canım Arzu "aile simgesi" olarak hayatıma kattığı için, ona gönderme yapan bir şeyler söyledim.
Ve ardından yine gruplara ayrıldık ve çektiğimiz kartlara göre "hikaye" yazdık:
Sonlara doğru "çocuklar" için "renkler"i nasıl anlatabileceğimiz üzerine bir hikaye yazdık ve şu an içeriğini tam da hatırlayamadığım bir dolu oyun oynadık :)
Resmen çocuklar gibi şen'dim!
Sabah eğitim başlamadan hemen önce Kayseri'den gelen haberden sonra herkesin yüzü düşmüştü ama gerçekten bir şekilde de olsa devam etmezsek "yaşayan ölüler" olma yolunda ilerleme ihtimalimiz olacağından çalışmaya devam ettik.
Ve günün sonunda ben Hikayebaz oldum :)
Daha detaylı yazacak kadar vaktim yok, vakit bulduğumda da unutabilirim diye düşünüp kısaca ekledim. Facebookta muhtemelen bir dolu fotoğraf vardır ama hesabım olmadığından göremedim.
Tuğba ve Eda Hoca ile tanışmış olduğum için mutlu hissettim ama en çok yaşları benden en az 10 yaş küçük bir grupla bir arada olup güldüğüm ve an'da kaldığım için şanslı buldum kendimi.
Bizim nesil çoktan umudunu kaybetme eğilimine girmişken bizden sonraki nesilde umudun yeşermeye devam ettiğini görmek bana da iyi geldi.
Eda Bayraktar'ı Albayrak ile karıştırıp Bidigago kitabını imzalatmaya götürmem ise biraz komikti ama neyse bu da oyunun bir parçası olarak görülebilir diyelim :)
Keşke tüm öğretmenler ve eğitimciler bu atölyeye katılabilse dedim.
Çocuklar için "gezegenler" konusunu anlatan ekibi hiç unutamayacağım mesela, içinde AŞK bile vardı :)
Bir de kartında Nuri Bilge Ceylan çıkan bir ekibin bunu "yönetmen" olarak vermemesi ve Nuri, Bilge ve Ceylan arasında bir aşk üçgeni yaratması beni benden aldı, kahkahayı koyverdim :)
Bu yazıya denk gelir misiniz bilmiyorum ama canım ekip arkadaşlarım neredeyse tüm gün "Elif de şöyle yapar" diye başınızın etini şişirmeme müsade ettiğiniz için ayrıca teşekkürler.
Kayra, Kezban, Şeriban, Ali ve Yusuf'un "değerler" temalı hikayesi ise hala aklımda. Burada yazmayayım ama yüz yüze geldiğim arkadaşlara bu hikayeyi kesin anlatacağım, tepkilerini merak ediyorum.
*Tuğba Canşalı'nın web sitesi şurada, Eda Bayraktar'ın web sitesi de burada. Eğitim takvimini takip etmenizi öneririm :)
Devamını oku »
Bunu bilen bir arkadaşım Hacettepe Üniversitesi'nin Çocuk Gelişimi bölümü öğrencilerinin (HUCGET) organizasyonuyla düzenlenen "Tuğba Canşalı ile Hikayeler Eğitimi"ni bana söylediğinde ilk tepkim "Ama nasıl olur ki?"den ziyade "Hemen gitmeliyim" oldu.
Aradaki minik detayları atlıyorum ve 17 Aralık Cumartesi günü katıldığım bu etkinliğe geçiyorum.
Öncelikle ortaya konan nesnelerden bizim için bir şey ifade eden bir nesneyi seçmemiz istendi ve tabii ki benim tercihim Elifin favori hayvanı ZÜRAFA oldu :)
O kadar çok oyun oynadık ki bir an kendimi Elifin kreşinde hissettim :) Onlardan biri de arkadaşından devraldığın cümleyi içinde kartındaki simge geçen bir şekilde bir iki cümle ile tamamlayıp bir sonraki kişiye devretmekti.
Denizatının anlamını son dönem tanıştığım canım Arzu "aile simgesi" olarak hayatıma kattığı için, ona gönderme yapan bir şeyler söyledim.
Ve ardından yine gruplara ayrıldık ve çektiğimiz kartlara göre "hikaye" yazdık:
Sonlara doğru "çocuklar" için "renkler"i nasıl anlatabileceğimiz üzerine bir hikaye yazdık ve şu an içeriğini tam da hatırlayamadığım bir dolu oyun oynadık :)
Resmen çocuklar gibi şen'dim!
Sabah eğitim başlamadan hemen önce Kayseri'den gelen haberden sonra herkesin yüzü düşmüştü ama gerçekten bir şekilde de olsa devam etmezsek "yaşayan ölüler" olma yolunda ilerleme ihtimalimiz olacağından çalışmaya devam ettik.
Ve günün sonunda ben Hikayebaz oldum :)
Daha detaylı yazacak kadar vaktim yok, vakit bulduğumda da unutabilirim diye düşünüp kısaca ekledim. Facebookta muhtemelen bir dolu fotoğraf vardır ama hesabım olmadığından göremedim.
Tuğba ve Eda Hoca ile tanışmış olduğum için mutlu hissettim ama en çok yaşları benden en az 10 yaş küçük bir grupla bir arada olup güldüğüm ve an'da kaldığım için şanslı buldum kendimi.
Bizim nesil çoktan umudunu kaybetme eğilimine girmişken bizden sonraki nesilde umudun yeşermeye devam ettiğini görmek bana da iyi geldi.
Eda Bayraktar'ı Albayrak ile karıştırıp Bidigago kitabını imzalatmaya götürmem ise biraz komikti ama neyse bu da oyunun bir parçası olarak görülebilir diyelim :)
Keşke tüm öğretmenler ve eğitimciler bu atölyeye katılabilse dedim.
Çocuklar için "gezegenler" konusunu anlatan ekibi hiç unutamayacağım mesela, içinde AŞK bile vardı :)
Bir de kartında Nuri Bilge Ceylan çıkan bir ekibin bunu "yönetmen" olarak vermemesi ve Nuri, Bilge ve Ceylan arasında bir aşk üçgeni yaratması beni benden aldı, kahkahayı koyverdim :)
Bu yazıya denk gelir misiniz bilmiyorum ama canım ekip arkadaşlarım neredeyse tüm gün "Elif de şöyle yapar" diye başınızın etini şişirmeme müsade ettiğiniz için ayrıca teşekkürler.
Kayra, Kezban, Şeriban, Ali ve Yusuf'un "değerler" temalı hikayesi ise hala aklımda. Burada yazmayayım ama yüz yüze geldiğim arkadaşlara bu hikayeyi kesin anlatacağım, tepkilerini merak ediyorum.
*Tuğba Canşalı'nın web sitesi şurada, Eda Bayraktar'ın web sitesi de burada. Eğitim takvimini takip etmenizi öneririm :)