Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




1 Ağustos 2013 Perşembe

Pes Etmeyen Tavuk : Hilda :)

Ben küçükken damda -teras falan denmez bizim oralarda :) - kümesimiz vardı ve ben sabahları taze yumurtayı oradaki tavuklardan alırdım. Kaç taneydiler hatırlamıyorum ama her gün en az 1 yumurtamız olurdu ve üzerine de benim adım yazılırdı çünkü evin en küçüğü bendim :)
Civcivleri,tavukları ve horozları da hep çok sevdim o yüzden de benimle bir süredir bakışıp duran Hilda'ya daha fazla kayıtsız kalamadım ve "pes etmeyen tavuk" nasıl olurmuş merakla okumaya başladım.


Hilda, Az Toprak köyündeki Biddik Çiftliği'nde yaşayan küçük, kahverengi, çilli bir tavuk. Çok Tepe çiftliğinde yaşayan teyzesini görmeyi çok istiyor çünkü onun daha yeni 5 civcivi olmuş. Ancak aradaki mesafe Hilda'nın yürüyebileceği bir mesafe değil. O da oraya nasıl gideceğini çalı çitin dibindeki her zamanki yerine oturup arpacı kumrusu gibi düşünerek bulmaya çalışıyor.
Onu oraya götürecek bir araç bulması gerekecek ama nasıl? Ana caddeye çıkıyor ve kendini bulduğu ilk aracın içine atıyor. Aman o da ne! Bu bir çöp kamyonu... Ama pes etmek yok!
Ertesi gün kahvaltısını bitirir bitirmez yola koyuluyor ve büyük kırmızı aracın merdivenlerinde yeni bir maceraya atılıyor. Aman o da ne! Bu bir itfaiye aracı ve merdivenin başındaki Hilda'nın kızarmış tavuk olmasına az kaldı.  İtfaiyeci onu son anda fark etti ve evine kadar bıraktı da "itfaiye aracıyla evine kadar bırakılan tavuğa" rastlanılmadığından arkadaşlarına küçük bir hava bile attı :)
Diğer gün yola asfalt döşeyen dozer ile seyahat etmeye kalkışınca kendini asfalta yapışmış buldu. Bu sefer de şoförün yardımıyla yapıştığı yerden kurtuldu ancak eve kötü bir kokuyla gitmek zorunda kaldı.
Az Toprak Okulu öğretmenlerinden Bayan Smith küçük kırmızı, beyaz bir motorsiklet ile selesinde davetsiz bir misafir olduğundan habersiz bir şekilde yola çıktığında Hilda da selenin altında yazan "acemi sürücü" yazısının ne anlama geldiğini düşünmektedir :) Bu keyifli yolculuk da Hilda teyzesine ulaşamadan sonlanır ancak Bayan Smith Hilda'ya nasıl otostop çekeceğini öğretir.


Bu yöntem ertesi gün işe yarar ve çilli tavuk kendini teyzesi ve civcivleriyle kovalamaca oynarken bulur.
Biddik Çiftliğine döndüğünde Hilda kendisiyle ilgili yeni bir şey öğrenir; gurk olmuştur yani kendine bir aile kurmak istemektedir. Çiftliğin sahipleri en çok yumurta veren bu kahverengi çilli tavuğun gurk olmasını istemese, ilk yumurtası kek harcına gitse, Hilda ailesi için uygun, güvenli bir yuva henüz bulamasa da sizce pes eder mi?
Bu kitapta mısır gevreğini çokça seven ve insanlara teşekkür etmek için onlara güzel bir yumurta bırakan çilli, kahverengi, sevimli, azimli bir tavuk ve onun pes etmeme hikayesi var.
Ailesini kurmaya çalıştığı bölümler aslında çok daha uzun ama okumak isteyenlerin merakını öldürmek istemem :)
Bazen kafamıza bir şeyi koyarız ancak çevremizdekiler bizimle dalga geçer ya da şartlar bizi o kadar zorlar ki pes ederiz...
Jill Tomlinson'un 1967'de yazdığı bu hikayedeki tavuk yani Hilda ise pes etmiyor, pek çetin ceviz :)
Paul Howard'ın resimleri de otostop çizimleri gibi oldukça keyifli.
Kitabın çevirisini de Bugün Hayal Kuracaktım kitabından tanıdığımız Gökçe Ateş Aytuğ yapmış.

Kitabın tek sevmediğim tarafı özenerek hazırladığım kitap ayracına ihtiyaç bırakmamasıydı :)
Yazara, çizere,çevirene,HayyKitap'a ve tüm ekibe teşekkürler; çok keyifli bir zaman geçirdim Hildayla.

* Jill Tomlinson'un yazdığı küçük hayvanlar kitapları bir seri aslında. Ben daha önce "Karıncanın Ne Olduğunu Bilmeyen Karıncayiyen" ve "Evine Dönmek İsteyen Kedi" kitaplarını okumuştum. Diğerlerine henüz fırsat olmadı ama laf aramızda Hilda'nın kalbimdeki yeri başka :)


HERKESE ÇOK KEYİFLİ OKUMALAR HATTA EN KISA ZAMANDA PES ETMEYEN TAVUK HİLDA İLE TANIŞMA İMKANI DİLERİM :)

Künye:
Pes Etmeyen Tavuk
Yazar: Jill Tomlinson 
Resimleyen: Paul Howard 
İngilizceden çeviren: Gökçe Ateş Aytuğ 
Yayınevi: Hayykitap
Birinci baskı: Haziran 2013
Sayfa sayısı: 112 



Devamını oku »

Kitaplık Kurdu 5. Yazı : Kral ile Deniz

“Her şeye hükmettiğini sanan bir kral, etrafına baktığında dünyanın aslında düşündüğünden farklı bir yer olduğunu görür. Dünya kralı hiç umursamamaktadır.”
21 tane mini mini şiirsel öyküler var bu kitapta.
Kedi var, sincap var, gölge var...
Dahası da Kitaplık Kurdu'ndaki yazıda :)


HERKESE MUTLU GÜNLER & BOL GÜNEŞLER :)
Devamını oku »

26 Temmuz 2013 Cuma

"1 Kitap 1 Mektup" 2. Çekiliş Sonucu :)

Bir dolu güzel paylaşımdan ve açık ara "Kaş" önerisinden sonra güzel denizler keşfettik.
Kaş-Meis maraton 1. si Çağla kuzenime de -ki şu an tatilde olduğu için ayrıca kıskanıyorum onu- sevgiler ve teşekkürler :)
Katılan herkese çok sevgi bol öpücük :)
Kazanan 1 kişi oldu;
O da Hortumsuz Fil :)
Çekiliş aşamaları da burada;





Sevgili "Hortumsuz Fil"e sevgiler,adresini 2balik1kedi@gmail.com adresine en kısa sürede gönderebilirsen,biz de en kısa sürede 1 Kitap ve 1 Mektup'umuzu ulaştırmaya çalışırız :)

3. ETKİNLİK  SÜRPRİZ BİR İSİMLE YANİ ÇOK ÇOK SEVDİĞİNİZ BİR İSİMLE 
DEVAM EDECEK,AZ SONRA PARDON BAYRAMDAN SONRA :)

*Aklımdaki bir dolu güzel yazı şimdilik kaldı ama HERKESE MUTLU HAFTA SONLARI;ÇIKIN GEZİN,EĞLENİN,HAVANIN TADINI ÇIKARIN :)
Devamını oku »

25 Temmuz 2013 Perşembe

Kitaplık Kurdu 4. Yazı: Sakar Cadı Vini Denizin Altında :)

"1 Mektup 1 Kitap" etkinliğindeki ilk hediye kitabımız Sakar Cadı Vini'ydi.
Denizin Altında neler varmış, Vilbur ile neler yapmış bu kez yazıya döktük,Kitaplık Kurdu'ndaki "Çocuk Kitapları" köşesinde yayınlandı.
Yazıya bu linkten ulaşabilirsiniz.

* Kurabiye ve çay de kitaba çok yakışıyor :)

HERKESE MUTLU GÜNLER & BOL GÜNEŞLER :)
Devamını oku »

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Paylaştıkça Artan Lezzetler :)

Aslında gün içerisinde farkında olduğumuz/olmadığımız bir dolu güzel şey (de) yaşanıyor.
O kadar "yoğun" geçiyor ki hayat hatta bazen dünya o kadar çok bizim çevremizde dönüyor ki geride kalan her şey bir anda yalan oluveriyor hatta önemsizleşiyor.
Ara ara aklıma gelmişken not aldığım şeyler var;bunlardan biri de "paylaştıkça mutlu olduklarımız" :)


Yağmur yağarken açıktaki yarının ıslanmasını göze alarak 1 şemsiyeye 2 kişi sığmaya çalışmak gibi,

Yemeğin sonu, hele ki açsanız, pek kıymetlidir ve herkes birbirine kibarlık yapar;"sen ye" diye,
Otobüsteyken bileti olmayan birine parasını almadan/alarak bilet vermek,
Küçükken herkesin cebindeki neyi varsa ortaya dökmesi ve onları paylaşmak,

Her gün havaya,suya,güneşe ortak olsak da bunu fark edemeyebiliyoruz elbette :)

Sanırım en keyiflisi de mutluluk ve hüzne ortak olmak.

Hiç tanımasanız da arkadaşınızın çok sevdiği bir şarkıcının konserine bilet bulabilmesi gibi,
Tatile çıkamayan tanıdıklarınız için denizden kum ve deniz suyu getirmek,
Tahlil sonucu istediği gibi olmayan biri için endişelenmek,üzülmek,
...
Aslında gerçekten farkında olmadan ne çok şeyi paylaşıyoruz..
Bunlar benim aklıma gelenler,
Sizin aklınıza neler geliyor :)


* Bir de benim gibi kitaplarını çok da paylaşamayan,birine verince içi gidenler var;gıcık bu tür tabii biraz :)
** Görseller deviantartdan, teşekkürler.



Devamını oku »

23 Temmuz 2013 Salı

İki Diyalog :)

Bugün yine yoğun, karışık, karmaşık bir gün ancak şu iki diyalogdan bahsetmeden geçmek istemedim.
Birine inanılmaz sinir oldum diğerine de çokça gülümsedim :)
1. Sinir Diyalog
Mekan: İşyeri
Saat: Öğleden hemen sonra
Diyalog Şekli: Telefon
Diyalog kurulan kişi: İşle alakalı biri-tanımıyorum-
Bana zaten halihazırda gelmiş olan bir dolu maile bakmaya çalışırken gördüm ki bu amca da aynılarını göndermiş (amcaya sadece bilgisi olsun diye gönderilmiş) dolayısıyla da benim neredeyse kotam dolmuş çifter gelen maillerden. ben de amcayı arayıp "bana zaten geliyor siz niye gönderiyorsunuz,siz sadece bilgi alacaksınız" diyeceğim ama sinirliyim ya çok sert (!) konuşacağım:
Ben: Merhaba Ahmet Beyle mi görüşüyorum?
A: Evet, benim.
Ben: Merhaba ben şu birimden Esra. Bana bir dolu mail göndermişsiniz;sanırım sistemde bir hata oldu (aman yarabbim ne kadar sert sordum;adam kırıldı kesin!!!)
A: Yoo hayır bir yanlışlık yok. O konu sizinle alakalı.
Ben: (gülerek) Yok ben biliyorum zaten konu benimle alakalı. O mailler bana geldi zaten, benim anlamadığım siz niye yeniden bana gönderdiniz,evraklar çifter oldu.
A: Bugün de çok çalışın, ne yapalım Esra Hanım.
Ben: Ha?! (hatta bir daha) Ha?!!! Çalışmak ya da çalışmamak değil benim demek istediğim. Sadece bana fazladan göndermişsiniz.
A: Bu evraklar size gelmemiş ki zaten.
Ben: (bir daha) Haaa??!! Bende var zaten.
A: Beni niye aramıştınız?
Ben: Bana göndermenizin özel bir sebebi var mıydı diye aramıştım.(yalancıı, yalancııı sana kimse inanmaz; güya sinirliydim..)
A: Bugün de böyle idare edin, ben size de geldiğini görmedim.
Ben: Anladım, peki, iyi günler. Yalnız rica etsem bana da geldiğini gördüğünüz evrakları yeniden bana yollamasanız?? (bir de kırıldım yani olaya bak)
A: Görürsem eğer olabilir...
...
Yukarıdaki diyalogtaki ben neden durup durup Semracan karikatürü gibiyim; yazarken fena değilim de (yani buraya da yazabildiğime göre az çok ifade edebiliyorum herhalde kendimi :) konuşurken tutuluveriyorum sanırım herkes anlamıştır :)

2. Gülümseten Diyalog
Mekan: İşyeri
Saat: Öğle-öğleden sonra
Diyalog Şekli: Mail
Diyalog kurulan kişi: Annem :)
Sanırım daha önce annemin maş.41 yıldan sonra emekli olan bir öğretmen olduğundan, Başak burcu olmasından vs. bahsetmiştim. Bizimle görüşebilmek, hava durumuna bakabilmek ve internette, gezmek istediği mekanları önceden araştırabilmek için (Matlisa gibi) bilgisayar kursuna gitti,laptop ve vınn aldı :) Şimdi de mail ile haberleşiyoruz :) Hatta öyle ki tüm imla kurallarına uyuluyor, doğum gününüz mü var yazının altına yıldızlar ve doğum günü pastası resmi falan ekleniyor;öyle şirin :)
Ben de geçenlerde -ki benim blogu hala söylememiş olabilirim,tamamen unutkanlıktan :P- Kitaplık Kurdu'ndaki "Masal Battaniyesi" ile ilgili yazımı göndermiştim, hani denk gelir de okur mu acaba diye,bir de Lokum'u özlemiştir diye :) Annem de bugün bana mail yazmış:
Annem: Lokum battaniyeler içinde hangi masalları anlatıyor doğrusu merak ediyorum...
Ben: ohoooo anne bir dolu masal anlatıyor :) gelince size de anlatsın :)
Annem: İNŞALLAH  görüştüğümüzde masalcı kızımızdan masal dinlemek keyif verir CANCAN....(burada cancan ben oluyorum :)
Ben: Masalcı kız sizi bekliyor o zaman :)

İşte böyle...
Belki çok alakasız bir yazı oldu ama gün ne kadar dolu geçiyor yahu :)
Bir diyalogla insan saç baş yolacak hale gelip bir şey diyemezken diğerinde de mutluluktan kocaman gülümsüyor,çevrendekiler de "hayırdır az önce çok sinirliydin" diyor :)

Siz ne dersiniz?


Kaynak: deviantart.com
* Bugünkü yazım da "taslak" olarak kaldı,iki diyalog o yazının önüne geçti. Neye niyet neye kısmet :)
** Bu arada "amca" hala mailleri göndermeye devam ediyor;halbuki ben çok sert konuşmamış mıydım :)

Devamını oku »