Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




18 Mart 2014 Salı

Hamileyken Özlenen Şeyler :)

Belki buna "aşerme" bile denebilir ama tecrübelerime göre hamilelikte de olsa "aşerme" ve "özlemek" bambaşka şeyleri anlatıyor.
Belki aynı kapıya çıkıyor onu da bilmiyorum ama benim hamileyken aşerdiğim 1 şey oldu.
O da 16-17 sene önce memleketteki bir pastanede yediğim profiterol...
Ki ben profiterolü hiç sevmem ve normalde yemem.
Bir gün uyandım ve burnuma çikolatanın tencerede pişme kokusuyla beraber profiterolün arasındaki krema kokusu geldi. Bu nedir yahu diye düşündüm. Yıllaaaar öncesinden tanıdık bir kokuydu bu ama ne olduğunu anlamam biraz zaman aldı. Ve hemen kendimi o pastayı yerlen buldum. Eskiden küçücük bir yerdi şimdilerde büyümüş ama pastanın tadı hala güzel.
Nereden mi biliyorum?
Kuzenimi aradım.
Dedim ki "pasta pastanesi hala profiterol yapıyor mu; yapıyorsa Ankara'ya gönderiyor mu?" :) Ben tabii o kadar ciddi sorunca kuzen kişisi sağolsun bunu görev edinmiş ve gidip 1 kilo profiterolü sarıp sarmalatıp buzlu kaplarla göndermiş.
O zaman 3-4. aylardaydık sanırım. Ve ben akıllısı 1 tane bile fotoğraf çekmemişim sabah kahvaltısında götürdüğüm o pastanın.
Sanki aramızdaki bir özlemi giderir gibiydik :)
Kısacası benim aşerme maceram bu kadardı.
Ne öyle gecenin bir vakti karpuz, kavun istedim ne de hiç bulunmayacak bir şey.
Hoş, son günlerde canım sulu can erik çekiyor ama hamileliğin sonuna geldim diye herhalde beni sallayan yok,onu da diyeyim :)
Ama özlem...
Özlem duyduğum şeylerin TEEE EN BAŞINDA DENİZ GELİYOR...
Deniz kokusu, denize girmek, denizi izlemek, deniz kenarında yürümek...Hepsi yani.
Kurak Ankara ikliminde kendimizi parklara bahçelere attık ama hiçbiri bendeki "deniz"i kesmedi,zaten olmazdı da.
Denizi görmeye gidemedik, bu sanırım en çok içimde kalan şey oldu.
Burnuma hep bir deniz kokusu geldi. Ne yapalım, kısmet değilmiş...


Zararlı yiyeceklerden tüketmek de listemi zorlayabilir.
Mesela sosisli makarna :)
Sosis bizim eve normalde hiç girmez bu arada ama can bu ya çekti işte hem de en makarnalısından ...
Çocukluğumdan beri sevdiğim zararlı cipsler..
Arada yaptığım kaçamakları saymazsak kendimi bu konuda haliyle biraz kısıtladım. Hamile olmasam da yememem gerektiğini biliyorum ama her insanın zayıf noktası olabilir değil mi? Hele ki en fıstıklı tombisinden :)
Sadece yeme-içme işleri değil elbette son zamanlarda uyurken sağdan sola soldan sağa "önce niyet etmeden" dönmeyi özledim :) Bu bir şikayet değil, asla. Neticede karnında minik tekmelerle beraber uyumak o kadar keyifliyken,haksızlık yapamam.
Koşmayı özledim :) O nereden çıktı demeyin. Normalde yürüyüşteyken biraz da koşayım diyen biri değilim çünkü hemen nefesim kesilir ama canım arada ihtiyacın olduğunda koşmak da güzeldir,insana kendini özgür hissettirir, değil mi?
Kahve de diyebilirim ama onun hamilelikle ilgisi yok, içmememin sebebi tamamen midemdeki sorun. Ona da alıştım gerçi, canım çok çektiğin içiyorum. Sade Türk kahvesi her zaman favorim. Misafirler şekerli istediğinde "ne kadar şekerli acaba" diye bir kestirimde bulunamıyorum,o yüzden kusura bakmasınlar.
Bebeğimizi inşallah sağlıkla kucağımıza aldıktan sonra da bugünlerden özlediğim şeyleri yazarım. En güzeli de benimle yürüyen minik tekmeler :) "Günaydııın" diyen eller olur herhalde :)

Peki ya siz hamileyken en çok neleri özlediniz?
Devamını oku »

17 Mart 2014 Pazartesi

İyi Ki Doğduk Biiiiz :)

Geçen senenin yazısını okudum az önce; "1 yaş daha almanın mutluluğu" demişim.
Şimdilerde ne hissediyorum diye şöyle bir baktım/ düşündüm de hem aynı hem de çok farklı.
Geçen sene mesela Karlar Kraliçesi ile tanışmış,kütüphanelerde çokça vakit geçirip mutlu olmuşum...
Olmuşum diyorum çünkü bu ara hafızam biraz zayıf (hani öncesinde oldukça süperdi ya şimdi zayıf sadece :P ) ve yazıyı okuyunca anılarım canlandı.
Bu sene ise bambaşka bir şekilde kutladık; kendimizi araya sıkıştırıverdik resmen :)
Daha şimdiden önceliklerimiz değişmiş.
Şu an çıkıp da bir yerlerde gezeyim pek diyemiyorum tabii, daha çok gideceğimiz yerde oturacak yer var mı, tuvalet var mı onları soruyorum :)
Ama yine de aynı düşünüyorum; yaşlandım vah tüh demiyorum; bence gerçekten her yaşın ayrı bir güzelliği var;29'un da :)
Herkesin kendi tercihidir ve kimseyi kınamam elbette ki ama ben özel gün olarak sadece doğumgünlerini önemsiyorum diyebilirim. Onlarda da manevi değeri olan bir hediye hatta hatırlanma pek kıymetli oluyor..
Mesela bu sabah -ismini vermeyeyim belki istemeyebilir- çok sevdiğim bir arkadaşım aşağıdaki görseli göndermiş bize mail olarak :) Amanııın ne kadar mutlu oldum..
(Bir de Elife Moli ile Olaf sürprizi var ama onu buraya sıkıştırmayayım)

Yeniden çooook teşekkürler :)
Bu sene tüm dileklerimiz Elif'e sağlıkla kavuşmak.
Bu sabah aklıma şöyle bir görsel geldi, cumartesi günü gelen hediye paketlerinden faydalanarak  basit bir çizim yaptım yani kendim çizemeyince hazır çizilmişlerinden faydalandım :)


Nasıl olmuş sizce?
Başkalarının bize "iyi ki doğdunuz" demesi daha mantıklı tabii ama ben yine yazayım istedim "iyi ki doğduk" diye :))
Bugün benim doğumgünüm yarın da karabalığın. Lokum tatlısının doğum günü Haziranda, Elif'i ise henüz bilmiyoruz...
Bu sene açık söylemek gerekirse içimde doğum günü mutluluğundan daha çok Elif'in doğum heyecanı var.
Ne zaman olur, nasıl olur onları düşünüyorum. Aklıma komik senaryolar geliyor, gülüyorum.
İnşallah her şey yolunda gider ve sağlıkla/kolaylıkla kavuşuruz kızımıza.
Daha dün babası "bak Elif, balık burcu olmak istiyorsan hala vaktin var" dedi ama bizimki bir eve "2 balık" yeter diye düşünüyor bence :)
* Evdeki karabalık, son sözüm de sana: "İyi ki doğmuşsun, iyi ki varsın, iyi ki benim karabalığımsın :)

HERKESE PEK NEŞELİ HAFTALAR, SEVDİKLERİYLE MUSMUTLU DOĞUMGÜNLERİ DİLERİM(Z) :)

** Google Amca da sürpriz yapmış, yeni gördüm:
Sağol Canım :)


Devamını oku »

16 Mart 2014 Pazar

Elif Partimiz-15 Mart :)

Baby Shower'ın Türkçe karşılığı "bebek partisi" olmayabilir ama bizim evdeki partinin adı buydu;hatta daha çok şöyleydi:
"Elif geliyooor, Esra anne mi oluyoooor;o da ne doğumgünlerimiz var bizim" :)
Kısacası hepsini bir arada yaptık diyebilirim.
Klasik bir baby shower'da olduğu gibi kimseden hediye talep etmedik. İşin bu kısmı zaten bana inanılmaz saçma geliyor. Amacı aileye yardım gibi bir şey olabilir ama en güzel hediye zaten insanların bizi düşünerek getirdiği kendi ördükleri patikler, el yapımı oyuncaklar ve tatlı bodylerdi. Bir de kedili mama tabağı vardı kiii kusura bakmasınlar ama onu Elif'e saklayana kadar kendim de kullanmayı düşünüyorum; ne var yani kızımla ortak olsak?
Bizim partimiz nasıl oldu,oluştu, şekillendi önce orayı anlatayım:
Organizasyonları pek seven kardeşim bir gün "sana bebek partisi yapsak ya" dedi. Ben de "yok" dedim. Sonra zaman geçtikçe bu fikre soğuk bakmamın sebebinin "klasik baby shower" temaları olduğunu anladım. Ben de kendi partimize farklılıklar katabileceğimizi düşündüm.
Tarih olarak 37. haftanın son günü olması beni epey strese soksa ve yorsa da neyse ki kardeşim ve kuzenler birçok şeyi halletmişlerdi. Bir de tabii annem...Onlar olmasa gelenlere cips ve patlamış mısır ikram ederdim :)
Şimdi de sadece mantar ve yoğurdu karıştırdım ama yine de elim değdi yani.
Yaklaşık 1 ay öncesinden davet edeceğimiz insanlara haber verdik,ortalama bir sayıya ulaştık.
Menümüzü ve insanlara vereceğimiz hediyeleri ayarladık.
Geriye oyunlar kalmıştı. İnternetteki oyunlar bana fikir verdi ve ortaya farklı sorular/oyunlar çıktı.
Gündüzden kız arkadaşlarımız gelmişti ve yaklaşık 15 kişiydik. Akşama da eşler geldi. İnsanlar farklı zamanlarda gelip gidince kiminle ne ara görüştük biraz kafam döndü ama gerçekten çok keyifli geçen bir partiydi.
Oyunlardaki sorulardan biri "hamileliğimde en çok neyi özlemişimdir"idi. Kimse doğru cevap veremedi. Sizce en çok neyi özlemişimdir?
Gelelim menüye:



Hem pratik hem doymalık bir dolu çeşit vardı. Pastaların üzerindeki süsleri de kardeşim hazırladı.
Kısacası, niyet eğlenmek olunca öyle organizasyon şirketlerine ya da büyük çaplı bir şeylere ihtiyaç yok.
Maksat muhabbetimiz güzel olsun :)
Şaka maka yaşgünlerimiz de geldi ama o başka yazının konusu olsun...

Elif'in kendisi gibi partisi de pek şekerdi bizim için, darısı devamına inşallah.
Yayında ve yapımda emeği geçen, bir çatallık olsun katılabilen herkese yeniden teşekkür ederiz :)


Devamını oku »

15 Mart 2014 Cumartesi

Elif'in Kitaplığı #1: Denizyıldızı Kayası (Arkadaşım Balina)

Bu kitap, Elif'e aldığımız ilk kitap değil.
Bu kitabın bir alınış sırası yok ama hikayesi var elbette.
Kızılaydaki kitapçıları gezmeyi çok seviyorum hele ki vaktim bolsa ve kimseyle buluşmayacaksam yani saatin önemi yoksa :)
Saate bakarak geçirilen bir kitapçı gezisi pek keyifli olmuyor. Bir de ben yalnız gezmeyi seviyorum kitapçılarda. Bunu bilen ve beni kitapçılarda "kaybeden" sevgili karabalığıma da yeniden teşekkür edeyim.
İşte o günlerden birinde Kızılay'da Sakaryadaki ufacık tefecik İş Bankasının kitapevine de uğradım. Oradaki beyaz saçlı amcayı da çok seviyorum. Yalnız mekan o kadar arada kalmış ki gerçekten nereye gittiğinizi bilmeniz lazım yoksa yolunuz tesadüfen oraya düşmüyor. Yetişkin kitaplarına en en en sonra bakmak gibi bir alışkanlığım oldu uzun yıllardır, sebebi bilinmez :)
Amca da beni tanıyor artık düşünüyorum çünkü ne zaman gitsem çocuk kitaplarıyla dolup taşıyor elim avcum.
Kitapçıları gezerken yepyeni kitapları keşfetmeyi kim sevmez ki?
Ben çok heyecanlanıyorum öyle durumlarda ama ne yazık ki eğilmekte son zamanlarda biraz sorun yaşadığımdan alt raflara konan kitaplara sinir oluyorum çünkü aklım onlarda kalıyor.
DenizYıldızı Kayası da pek altlarda olmasa da saklanmış bir yerlerdeydi. Denizkızlarını ve onların hikayelerini çok severim,içimi mutluluk kaplar. Hatta hep bir deniz kızıyla tanışmak istemişimdir.
Bu kitap 4 seriden oluşuyormuş. Ben şimdilik 1 kitabını Elif'e bir kitabını da başka bir arkadaşa aldım.
Geçen gece de Elif'e okumaya başladım,sonra uyuyakalmışım :)
Ertesi gün kaldığımız yerden devam ettik ve bu keyifli hikayeyi ikimiz de çok sevdik. "Tombik" isimli yavru balinanın hareketlerine Elif'in de dalgalanmalarıyla eşlik etmesi çok hoştu.

Kitabın konusundan bahsedecek olursam;
Spirulina, kardeşleri Derin ve Nilsuna ile Denizyıldızı Kayasında canı çokça sıkılarak oturmaktadır. Kardeşleri onunla oynamak istemez çünkü saçlarının bozulmasından korkarlar. Spirulina da gümüş balıklarıyla yüzmeye çıkar ve yolda karşısına "Tombik" isimli yavru balina çıkar. Annesini kaybettiği için üzgündür, minik kız da ona yardım edebilmek için balina şarkısını söylemeyi teklif eder. Gümüş balıklarıyla beraber tatlı bir deniz şarkısı söylerler ancak tam o sırada tehlikeli balıkçıların ağına yakalanırlar. Onlardan nasıl kurtulurlar, Tombik annesine kavuşur mu kısımlarından bahsetmeyeyim.
Hikaye oldukça neşeli, çizimleri de hikayeye canlı bir şekilde eşlik ediyor. Bazı yerlerde şarkıların olması hikayeyi canlandırmak açısından bence güzel bir fikir. Benim acayip çatlak sesimde bile minik yavru Elif "bir sus anneciğim" demedi, sağolsun :)

Kitap boyunca isimlere takılmadan edemedim yalnız. "Spirulina" tamam da "Derin" ve "Nilsuna" nedir; onu anlayamadım...Orijinallerini merak ettim aslında.
Yazarın sayfasına bakmak isterseniz burada

DENİZKIZLARIYLA ŞARKI SÖYLEMELİ KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM(Z)
Devamını oku »

14 Mart 2014 Cuma

Siz Hiç Puf Böreği Gibi Şişkin Hissettiniz Mi?

İçinizin şişmesinden bahsetmiyorum yani ondan bahsedemeyecek kadar ben de şişkinim ama konuşmak istemiyorum, susuyorum.
Söylenecek çok güzel laflar var ama ben çok tipik bir Esra tepkisi olarak susmayı tercih ediyorum hem kendi sağlığım hem de bebeğin huzuru için.
Gelelim puf böreğine...
Bundan aylar aylar öncesinde bir gece uyandım ve parmaklarımı çok da hareket ettiremediğimi fark ettim, korktum. Bir de baktım şişmişler, şaşırdım.
Doktora sorduk, erken ama normal dedi.
Tuzlu mu tüketiyorsun dedi ki bu soru aylardır bana sorulan soruların başında geliyor.
"Yooo" dedim ve hala cevabım aynı.
Vücudum bana çaktırmadan böyle yavaştan yavaştan şişmeye devam etti.
Geçtiğimiz ay en son hamlesini ayaklarımda yaptı ve ben kendime yepyeni 1 numara büyük bir spor ayakkabı almak zorunda kaldım. Ne yazık ki sağanak yağmurlara pek dayanıklı değil. O zamanlar eskiden giydiğim botuma ayağımı sığdırmaya çalışıyorum ama ayaklar inatla beni ve ayakkabıyı reddediyor.
Şişmek gerçekten tuhaf bir deneyim oldu.
Kilo almaktan oldukça farklı.
Sonra aklıma geldi "iyi ki yaz aylarında değiliz" dedim :))
Kendimi şişmiş kabarmış bir puf böreği gibi hissediyorum son zamanlarda ama bundan çok da şikayetçi değilim; sadece uçacak olursam haber vereyim istedim :P
Bu durumda ben "uçan balık" bile olabilirim, ne dersiniz???
Kaynak: burada

Devamını oku »

11 Mart 2014 Salı

Elif'in Kitaplığı :)

En büyük hayallerimden biri yavrumla birlikte kitap okumak.
Önceleri belki ben ona okurum masallardan ama sonra o da okumaya başladığında benim elimdeki kitapları hevesle kapar ve "serinin son kitabı mıııı??? Önce ben okuyayıııııım" diye heyecanlanır; yani zihnimde böyle bir sahne var :)
Kitap okuma alışkanlığı sonradan edinilebilir bir şey diye düşünüyorum yani "böyle geldik böyle gidiyoruz" cümlelerine gerek yok. Ama elbette ki niyet önemli. Yani bir şeyi yapmayı ne kadar istiyorsun?
Aileleri kitap okuyan çocukların bu alışkanlığı edinmesi daha kolay oluyormuş, öyle yazıyor kitaplarda. Belki de doğrudur bilmiyorum.Bence kitap okumak oldukça kişisel bir deneyim, bambaşka bir dünya.
Elif'in de bu dünyada olmasını elbette ki çoook isteriz.
Zaten televizyon olmayan bir evde çocuk hayal dünyasını zenginleştirecek oyunların haricinde kendini kitapların arasında bulmazsa bir garip olur herhalde :) Elbette bu durum ters de tepebilir ama ben buna inanmıyorum.
İnanmadığım için de Elif daha minicikken (yani tıbben bizi duymuyorken ama bence duyuyorken :P) ona harika bir kitap aldım.(sonra söyleyeyim hangisi olduğunu) Ve kıskandım :) İlk defa değildi bir başkasına çocuk kitabı alışım ama fark ettim ki evde bundan sonra "Elif'in Kitapları" da olacaktı... Elbette ki güzel bir şey ama tuhaf hissettim. Ve yavaş yavaş onun kitaplığını hazırlamaya başladım. Yani alışverişlerde sadece body-tulumlara bakmadım... Onu tanıdığım kadarıyla nelerden hoşlanır diye düşünerek mini bir kitaplık oluşturdum yavruma. Benim kitaplarım/Elifin kitapları diye bir ayrım yok tabii ki :) Şimdilik ona özel bir şeyler olması,üzerinde onun adının yazması hoşuma gidiyor. İlerde o kitaplıktaki kitapların hepsi onun olacak hatta yeri gelecek dişlerini onlarla kaşıyacak biliyorum :)
Benim sesime farklı babasının sesine farklı tepkiler veriyor. İnşallah doğduktan sonra da ona masal okumaya devam ettiğimizde karnımdaki huzurlu hallerini hatırlar.
Zihnimde şöyle bir görüntü var; tabii yanında bir "karabalık"ın da olduğu :)


Elif'in Kitaplığından ara ara ses vermeye devam edeceğiz.
Sizin yavrularınızın kitaplarla arası nasıl? Siz de ona özel bir kitaplık hazırlamayı düşündünüz mü?

HERKESE KİTAPLARLA GEÇECEK DOLU DOLU GÜNLER DİLERİM(Z)
Devamını oku »