Anlıyorum da anlamak istemiyorum.
Beynimin demek ki o bölgesinde çeşitli kıvrımlar oluşmamış demek ki İngilizceyle iletişimim hep kısıtlı oldu.
Hazırlık, Anadolu Lisesi, üniversitede gidilen çeşitli kurslar neticesinde doğru yolu "Lost" ile buldum..
Bana inanmayanlar yakın çevreme sorabilirler..Sonunun saçmalığı haricinde oldukça heyecanlı izlerdik, sayesinde İngilizce öğrendim. Türkçe altyazı gelene kadar İngilizce konuşmalarla anlamaya çalışırdım :)
Genel olarak anlıyordum ama -herkes gibi- konuşamıyordum.
Okuduğumu anlıyordum ama - herkes gibi- yazamıyordum :)
Kaynak: burada |
Ben normalde Türkçe de olsa birine bir şey anlatırken hele ki sevdiğim biriyle karşılaşmışsam, yeni tanışmışsam, ünlü biriyse (yazar vs.) velhasıl ben, birçok durumda kendimi anlatamam bir acayip heyecanlanırım. O yüzden de yazarım :)
Hatta Tüyap kitap fuarında Feridun Oral'dan imza isterken "Ben bir şey isteyecektim.. imza.. kitap.. kendim için.. yok aslında kedim var.. bir imza.." gibi saçmalamışlığım, Şuşu ve üçtekerinin yazarı Yıldıray Karakiya'dan imza isterken "Ben hani Ankara'dan geldim, mail atmıştım, ben bir imza.." diye gevelemişliğim ve arkasından bana sorulan üçtekere binebilirsiniz fotoğraf için dediğinde "Yok, yok böyle iyi" diye daha da batırmışlığım var. Ama asıl bomba Ayşe İnan Alican'la yaşandı bence.. Karşılaştığımızda ben sanki o beni hep tanırmış gibi gülüp, "Aa, Ayşe Hanım, nasılsınız, ben esra" demişliğim, onun da şaşkınlıkla "tanışıyor muyuz" demişliği var :)
Kısacası, ben konuşamam.
Zor konuşurum..
Bir de bunu İngilizce düşünün...
Çok daha bomba cümlelerim de vardı ama şimdi hatırlayamadım..
Bugün olanı da yazmadan geçmeyeyim dedim..
İşyerindeyim, asma kattan asansöre bineceğim, kapı açıldı, 2 tane amca şaşkınlıkla asansörden indiler bavullarıyla falan. Kendi aralarında "burası değil" gibi bir şeyler söylediler.. Parmaklarıyla da "3" yaparak, "üçüncü kata gidecektik, burası kaçıncı kat" dediler.. Ben de hem asansöre geri binsinler istiyorum hem de bulunduğumuz katı söyleyeceğim ama aklıma "asma kat"ın ingilizcesi gelmiyor.Ki zaten de bilmiyordum :)
Ben ne dedim; "This is 'zemin', come here" ..... Come here derken de elimle onları asansöre çekiyorum :)
Neyse bir şekilde bindiler ama ben, adamlar kesin benim çok salak olduğumu düşündüler falan diyordum.(ki bence çok da umursamamışlardı ama olsun..)
İnerken hiç havam bozulmasın diye; "Have a nice day" diye bir diyişim var ki.. Peh :) Sanki asansörde biz hep "have a nice day" dermişiz falan :)
asansörden inince de güldüm kendime..
Öyle pek bir heyecanlı tipim ben.
Balık mıyım alık mıyım neyim :)
* Asma kat ve zemin aynı şey bile değiller ama çaktırmayın :)
O zaman;
HERKESE "HAVE A NİCE DAY"ler, MUTLU GÜNEŞ'LER :)
çok güldüm denizz, Allah da seni güldürsün..:))
YanıtlaSilSağolasın "Adsız", güldürsün valla :)
YanıtlaSil