Bir Dolap Kitap ile nasıl tanıştığımızı ve neden konuşamadığımızı oldukça detaylı bir şekilde yazmıştık. BDK Banu'su geçtiğimiz aylarda Hayykitap'tan çıkan pek sevimli bir kitap doğurdu yani yazdı :)
İçinde kediler, Moli ile Olaf ve bizim için evin 2. kedisi olan Kedimiyo var. Hal böyle olunca Banu'ya soruları bu kez Lokum sormak istedi (çok sıkıştırma dediysek de dinletemedik :) :
Sevgili Banu,
İçinde kediler, Moli ile Olaf ve bizim için evin 2. kedisi olan Kedimiyo var. Hal böyle olunca Banu'ya soruları bu kez Lokum sormak istedi (çok sıkıştırma dediysek de dinletemedik :) :
Lokum ciddiyetle kitabı inceliyor :) |
Sana kocaman merhaba :) Bizimle ilgili bir kitap yazmışsın,
geçen gün okudum. Hatta bu kız ne kadar çok şey biliyormuş diye de düşünmedim
değil. Bunu düşünürken bıyıklarım bile titredi :) Böyle bir kitabı yazmak nereden aklına geldi? Yoksa sen,
yolda karşılaşınca durup bizi sevmeden geçmeyenlerden misin?
Kitabın kahramanı olan sevimli çocuklar Moli ile
Olaf uzun zamandır hayatımdalar. Hatta Bir Dolap Kitap'tan önce bile varlardı.
Zaman içinde zihnimin içinde büyüyüp geliştiler. Onların nasıl çocuklar
olduklarını, neyi merak edip, nelerle ilgilendiklerini düşünüp duruyordum.
Onların merak ettiklerini fasiküller halinde bir araya getireyim dedim. Sonra
bir gün Kedimiyo diye bir karakter ortaya çıktı. Moli ve Olaf'ı Kedimiyo ile
tanıştırınca ilk kitabın konusu da belli oldu: Kediler.
Bizimle ilgili bu kadar bilgiye nereden eriştin? İtiraf et,
yoksa oturup bizi mi izledin?
Evet, sizi çok izlerim. Çocukluğumdan beri pek çok
kedi dostum oldu. Bunların bir kısmıyla aynı evi paylaştım. Sokakta kedilerle
karşılaşınca selamlaşmadan geçmem. Siz kedileri seviyorum; sizi gözlemeyi de
öyle.
Evde Kedimiyo’dan başka arkadaşım var mı? Yeri gelmişken
sorayım, Kedimiyo bize gelip kalabilir mi?
Ne yazık ki sadece kağıt üzerindeki Kedimiyo ile
arkadaşım şu sıralar. Evde kedimiz yok. Çünkü benim geçmişte kısmen tedavi
edilen kedi alerjim yine hortladı. Eşim Yıldıray'ın durumu daha feci. Bir de
bahçeli bir evimiz olmadığı için evde hayvan beslemeyi doğru bulmuyoruz.
Onların özgürlüğünü ksıtılıyormuşuz gibi geliyor. Hem kedi yerine artık bir
bebeğimiz var. Şimdilik o bütün vaktimi alıyor zaten.
Düştüğümde kaç ayağımın üzerinde olduğunu hiç saymamıştım.
Ama kitabını okuyunca öğrendim. Bu kitabının birçok arkadaşıma kendilerini
tanımaları için de başvuru kitabı olacağını düşünüyorum. Peki ya siz insanlar,
siz düşünce kaç ayağınızın üzerine düşüyorsunuz?
Şansılıysak iki ayağımızın üzerine düşmeyi
başarabiliyoruz. Şanslı değilsek ayak, kol, kafa, sırt... Farklı yerlerimizin
üstüne düşüp kendimizi sakatlayabiliriz. Biz, sirkte çalışmadığımız sürece,
asla siz kediler kadar atletik olamayacağız.
Süt ile ilgili yazdıkların hiç hoşuma gitmedi. Ben de sütü
çok seviyorum ama kimse bana –zararlı olabilir diye- süt vermiyor. Neyse ki
yoğurdu daha çok seviyorum. Ve ondan arada da olsa yiyebiliyorum. Yoğurdu su
ile karıştırmadan yememde bir sakınca var mı? Varsa da kulağıma fısıldasan
yeter. Yer yemez üzerine bir güzel su içerim ben :)
Aman Lokumcum süt içme sakın. Biz insanların
yavrularına da bol süt içirirler, ama ben bunu da doğru bulmuyorum. Süt, onu
üreten hayvanın yavrusu için yararlıdır, başkası için değil. Ama yoğurdu
afiyetle yiyebilirsin sanırım. Bu konuyu bir araştırayım.
Kaynak: burada |
Hi hi hi. Yaşayamazlar. Gerçi yaşayanları var.
(Mesela biz.) Ama süpürgeyi az kullandığımız için evimiz pis (!). Saçımızı
kurutmadığımız için de zaman zaman sinüzit oluyoruz. Tozlu bir evde
yaşamaktansa, birazcık şu gürültüye katlanabilirsin bence.
Bu arada sen kulak tıpası takmayı düşünmez misin? (Hiç düşünür müyüm kıhkıhkıh :)
Benim bıyıklarım çok kaşınıyor. Her türlü bilgisayar
kenarında kitap köşesinde ve kapıların çıkıntılarında bıyıklarımı kaşıyorum.
Bildiğin başka “bıyık kaşıyıcı” var mı?
Zımpara kağıdını bir dene. Ama daha iyi bir yöntem
biliyorum. Sahibinin seni seven elleri.
Bir de ben bazen evde çok sıkılıyorum. Kendimi uzaklara
atmak istiyorum. Kitabında gördüm. Ben de “gemi kedisi” olmak istiyorum. Bunun
için ne yapmam lazım?
Öncelikle bir liman bulmalısın. Limana gelen
gemilerden birini gözüne kestir. Yük gemilerinde işler daha zor olabilir. Ama
bir yolcu gemisini seçersen, seni sevecek birilerini mutlaka bulacağına eminim.
Kimselere görünmeden gemiye girmeyi başarırsan, gemi limandan ayrılana kadar
kuytu bir köşede saklanırsın. Sonra da ver elini uzak diyarlar!
Moli ve Olaf, Kedimiyo ile birlikte merak etmeye devam
edecekler mi? Ben de çok meraklıyımdır. Bir sonraki gezinizde limonata içerken
ben de size eşlik edebilir miyim :)
Tabii ki edecekler. Onların merakı hiç bitmez.
Tıpkı siz kediler gibi her yere burunlarını sokabiliyorlar. Şaka bir yana, Moli
ve Olaf'ın soruları devam ediyor. Yakında ağaçlarla ilgili sorularına yanıt
arayacaklar. Limonata demişken, kediler ekşi sever mi? (Ekşi miiii??? Sarı limon ekşisinden bahsediyorsan,lütfen o benden uzak olsun :)
Seni çok sevdim ben. Benim sorularıma cevap verdiğin için de
teşekkür ederim.
Seni, Yıldıray’ı, Tayga’yı koooocaman yalarım, tatlıca
patilerim.
Ben de senin kulaklarının arkasını, göbeğini
kaşırım sevgili Lokum. İyi mırlamalar...***
Valla ne desem bilemedim. Lokum hemen kaynaşmış Banuyla halbuki yabancılara karşı çok mesafelidir (aa aynı ben :) Bu işte Banu'nun ve Kedimiyo'nun parmağı/patisi olabilir elbette :)
"Kediler hep dört ayak üstüne mi düşer" kitabıyla ilgili BDK'nın radyo programını dinlemek veya İyi kitap'ta yer alan yazıyı da okumak isteyebilirsiniz tabii :)
29 Kasım 2013 tarihine kadar "Kedilerle ilgili en çok merak ettiğiniz şey nedir?" sorusunu yanıtlayarak bu yazının altına yorum bırakabilirsiniz. Yapacağımız çekilişle 1 kişiye "Kediler hep dört ayak üstüne mi düşer" kitabını ve 1 mektubu göndereceğiz. (Mektubu Lokum yazabilir :)
Lokum'un keşfettiği yerlerden dört ayağı üstüne düşme maceralarını da anlatmak isterdik ama o başka yazının konusu olsun. "Lokum halleri"ni merak ederseniz burayı okuyabilir, birbirinden şahane Moli ile Olaf, Dedikodulu Evler ve Kedimiyo çizimlerini almak isterseniz Banu'nun Bobin Dükkanını ziyaret edebilirsiniz. (Kedimiyoları lütfen bitirmeyin, bize de saklayın :)
HERKESE BOL PATİLİ, MUSMUTLU GÜNLER :)
Pekiiii kediler neden su sevmez? Köpüklü bir küvet hiç mi çekici gelmez? :P
YanıtlaSil2 Balık cevap: Kediler mi su sevmez??? Lokum, köpüklü olmasa da küvete girip kalan damlalarla oynamayı sever :)
Sil1 Kedi Cevap: Su muuuu!!! İnsanların temizlenmek için bu kadar zahmete girdiğine inanamıyorum, ama köpüksüz bir küvette takılmayı sevdiğim doğrudur :)
Teşekkürler Lokum! :)
YanıtlaSilAsıl sana teşekkürler canım cincücem :)
SilÇoooook uzaklara giden kediler evlerini ve sahiplerini nasıl bulabilirler :)
YanıtlaSil2 Balık cevap: "Evine Dönmek İsteyen Kedi"kitabı geldi aklıma, yani 1 kedi evine dönmek istediği zaman denizaşırı yolculuk bile yapabilir :)
Sil1 Kedi cevap: Benim başıma böyle bir şeyin geleceğini - şimdilik- sanmıyorum ama biz kedilerin yön bulma duyuları pek kuvvetli, kokuların izini de iyi süreriz hani :)
süper röportaj olmuş ve yorum bırakabileceğim sanırım artık :)
YanıtlaSilkedilerle ilgili merak ettiğim şey acaba yavrularını daha sonra,yani epey sonra gördüklerinde tanıyorlarmı?
2 Balık cevap: Çok teşekkürler, yorum bırakabilmenize de çok sevindik, hoşgeldiniz :)
Sil1 Kedi cevap: Aaaa tanımazmıyız hiç? Tamam belki bazen sayılarını ve isimlerini karıştırıyor olabiliriz ama onların kokusunu unutmak mümkün mü :)