Annelik sohbetlerinde bu kez enerjisine hayran olduğum ve blogumuzun sıkı takipçisi Aslı var. Minik bambam Kubilayla çok çok eğleniyorlar görüyorum/okuyorum blogundan.
Aslı hep güleryüzlü biri... Bakalım annelik sohbetlerinde bize neler anlatmış; oğluyla nelere gülüp nasıl vakit geçiriyorlarmış :)
Merhaba Aslı,
Öncelikle annelik maceran nasıl başladı?
Annelik maceram planlı karar vererek başladı :) Ama karar vermekle olmuyormuş kısmet işte…Anne olmayı istediğimde maalesef bazı tatsızlıklar yaşadım..İlk hamileliğim daha başında düşükle sonlandı. İkinci hamileliğim ise 9 haftalıkken son buldu. Kubilay’a hamileliğimde de hem kan sulandırıcı iğne hem de corasprin alarak kontrollü tamamladım.
Kısaca doğum hikayeni anlatabilir misin? Kubilay’ı ilk kucağına aldığında neler hissettin?
Doğumum sezeryanla gerçekleşti. Planlıydı. Epidural olucaktım. Yani Kubilay’ı kucağıma almak görmek istiyordum Fakat tam ameliyata başlanıcakken vazgeçildi ve tamamen uyutulmama karar verildi. Bu yüzden şaşkınlıkla doğuma girdim diyebilirim. Hazır değildim tamamen uyumaya..Fakat küçük bile olsa risk olduğu için kan sulandırıcı iğneler sebebiyle itiraz hakkım olmadı tabi :) Kubilay’ ı odama getirdiler. Sezaryendan dolayı aptal gibiydim,uyuşuktum, miniminnacıktı. Oda kalabalıktı. Kendimde değildim. Meme verme çabalarım falan tuhaf bir histi. Kendimde olmayı çok isterdim onu ilk gördüğümde…
İlk günlerde zorlandın mı; yanında birileri var mıydı?
Rahattım ona karşı.. yani kucaklamaktı, üstünü giydirmekti,alt değiştirmekdi vs.. Göbek düşmesi konusundan tırsıyordum bişi olur mu diye..Sünneti 8-9 günlükken yaptırmıştık. Endişelenmiştim bişi olur mu diye.. Yanımda hep eşim ve annem vardı çok şükür. Bazen bir korku geliyordu napıcam nasıl yapıcam gibi… bazen gelen gidenden daralıyordum, bazen niye kimse gelmiyor diye üzülüyordum. Duygularım çok inişli çıkışlıydı. Kolay ağlıyordum. Merak ettim o zamanı bloguma o günlere gittim demişim ki Kubilay 1,5 aylıkken falan “ iyiyim, iyiyiz … uykusuzluktan , yorgunluktan,ara ara zırlamaktan , gazdan, kusmuktan, çevremdekilerin istemeden bir sürü yorum ve sıkıcı öğütlerinden, göğüs uçlarımın acısından, 3-5 işi bi arada yapmaktan, ..bahsetmeyeceğim…çünkü önemli olan bıdığım, bambamım ( hamileyken beni çok tekmelediği çok hareketli olduğu için bambam diyordum ona ) sağlıklı, sütüm bol, sağlığım iyi, eşim çok ilgili ve becerikli… daha ne isteyeyim..diğerleri zamanla güzelleşecek, düzelecek…..” :) zaman geçtikçe unutuluyor bazı şeyler…
Sence gerçekten büyükşehirde çocuk büyütmek zor mu?
Bence zor. Çünkü yakınlarınla mesafeler şartları zorluyor ve kendini yalnız hissedebiliyorsun. Ve büyükşehir pahalı. Her istediğini istediğin zaman yapmak hep maddiyata bağlı oluyor. Büyükşehir bir kaos. Ve sen kaosta evladını koruma içgüdüsüyle pek çok yorulabiliyor, kaygılanabiliyorsun.
Kubilay bildiğim kadarıyla kreşe gidiyor. Kaç aylıkken başlattın kreşe; kreşten memnun musun? Ve kreşe karar verirken nelere dikkat ettin?
Kubilay 20-21 aylıkken yarım gün başladı kreşe.. O zamana kadar canım annem baktı ona çok şükür. 2 yaşında da tam gün başladı tatlı oğlum kreşe. Kreşin eve yakın olması benim için çok önemliydi. Çünkü babasının veya benim getirip götürmemimizi istiyordum. Çok kreş gezmedim çünkü hassasım çok takarım diye kendimden çekindim. Sanırım 4-5 kreşe gittim. Benim için görüştüğüm yöneticinin verdiği enerji önemliydi. Temizlik önemliydi. İçeriye girdiğimde, gezdiğimdeki hissettiğim enerji çok önemliydi. Atatürkçü bir yer olması çok önemliydi. Benim için ne dil öğretmesi ne satranç dersi vs bunlar muhim değil. Sevgi şefkat dolu bir ekip olması önemli. Çünkü en kıymetlimi emanet edicem sevgi saygı çok önemli. Görüştüğüm yerde de bunu hissettim. Umarım yanılmam ve hep böyle iyi gider.
Kubilayla beraber günleriniz nasıl geçiyor? Hangi kitapları okuyorsunuz?
Ben çocuk ruhlu bir kadın olduğum için :) Kubilay’ la çok eğleniyoruz. Manyak manyak şarkılar, oyunlar , kılık değiştirmeler, hayvan sesleri, salona çadır kurmalar... Çok gülüyoruz beraber.
Eşimle ollabildiğince hayata ortak büyütüyoruz. Yemek yaparken, çamaşır asarken vs. yardım alıyoruz ondan.
İlk kitabı 3 domuzcuktu…Şimdi parçası yok ortada o ayrı .Onu pek sevmişti…Evde birçok kitap var. Merakli Minik dergisini aldık en son çok hoşumuza gitti. Kırmızı Traktör diye bir kitabı var onu epey sevdi. Arı maya var. Güle güle kakalar var. Charlie ve Lola’ yı defalardır okuyoruz…
Tuvalet eğitimi/uyku eğitimi verdin mi?
Tuvalet eğitimine tam olarak başlamadım ama adaptördü hikayelerdi etiket yapıştırmacaydı alıştırma dönemindeyim. Geceleri bez takmıyor..Sabahları çişini yapıyor tuvalete..kreşe bezli gidiyor.. kafası karışık oğlumun bir bezli bir bezsiz :) ama tam olarak eğitim inşallah Ramazan bayramı tatilinde düşünüyorum. Blogumda yazacağım son durumu inşallah hayırlısıyla :)
Uyku olayını ise sıkça konuşarak, iknayla, şarkıyla halletmeye çalışıyorum. Maalesef hep ben uyutuyorum. Her akşam aynı saatlerde uyumasına önem veriyoruz eşimle. Babasını öpüyor iyi geceler diliyor yatağına gidiyoruz. Biraz kucağımda duruyor ve sonra yatağına koyuyorum yanında oturup şarkı söylüyorum.bazen elini tutmamı istiyor bazen istemiyor.. dönüp duruyor ve sonra uyuyor. Artık yavaş yavaş odadan çıka çıka yalnız yatmasını öğretmeliyim sanırım.. ve bir de babası uykuya götürse süper olacak :) hep anne hep anne olmaz ki değil mi :)
Annelik/bebek bakımı hakkında hangi kaynaklardan faydalandın?
En çok annemden ve anne olan dostlarımdan faydalandım. Nette fazla okumamaya çaba gösterdim çünkü hassas olduğum için detaylara takabilirdim. Haluk Yavuzer’ in kitabını ara ara okudum. Ayşe Öner’ in kitabı çok güzeldi, resimli falan.
“İyi ki şunları yapmışım” dediğin şeyler neler?
İyi ki hamileyken defter tutmuşum, iyi ki çok fotoğraf video çekmişim, iyi ki hep hamileyken ve bebekken güzel sakin müzikler dinlemiş dinletmişim, iyi ki gece gündüz kavramını hemen öğretmişim düzenli saatte yatırmışım, iyi ki şeker tuz çikolatayı tüm etrafın gereksiz bulaşmalarına rağmen geç vermişim, iyi ki çok öpmüş çok sarılmış çok güldürmüşüm oğlumu…
Sence bir kadın ne zaman “anne” olur?
Bence bir kadın….“ Anne “ olmayı çok istediği zaman ve bir çocuğu kendi doğursun yada doğurmasın anne gibi şefkatle kucaklayabildiği onu kendinden çok düşünebildiği zaman, "anne" olur.
Bildiğim kadarıyla çalışıyorsun. Çalışmıyor olmayı tercih eder miydin?
Çalışmamayı isterdim. Çünkü özgür olma duygusu çok çok kıymetli. Ben coşku dolu olduğum için sürekli kafamda faaliyetler, planlar var. Tabi çalışınca zaman kısıtlı oluyor. Çalışmasaydım daha dolu dolu yaşardım oğlumla,eşimle… ama çok şükür yine de iyi bir işim var. 16. Yıla girdim aynı işyerinde. Çok şükür bugüne…
Anne adaylarına neler tavsiye edersin?
Ölüm, hastalık denen olguyu unutmamalarını… şükretmelerini.. yok yoğurdu döktü yok örtüyü çekti yok yere kakasını yaptı gibi durumlar yüzünden bağırıp kızmamalarını isterim. Bir zamanlar bizler de miniciktik belki çok kırıldık belki çok korktuk.. çok seviyoruz çocuklarımızı ama saygı göstermiyoruz küçükler diye.. Saygı gösterelim onlara…
Katıldığın için çok teşekkürler.
Ben çok çok teşekkür ederim. Senin gibi beğendiğim bir blog yazarının bloguna konuk olmak beni çok mutlu etti..
Aslı'nın tavsiyelerine aynen katılıyorum. Uygulayabilir miyim tabii büyük de konuşmamak lazım ama Elif'in kusmuklarının evin her yerinde olması ve bundan mutluluk duymamız bizim için önemli bir ilk adım olsa gerek... Bilmiyorum tabii "sınır" ne olmalı ama çocuk; çocukluğunu doyasıya yaşamalı sanki.
Ne dersiniz?
* Bir sonraki sohbetimizde çılgın bir anne ve kızı mı var :))
* Bir sonraki sohbetimizde çılgın bir anne ve kızı mı var :))
Kubi yaaa çok tatlısın :) ne güzel bakmış fotolarda değil mi? Gerçekten senin gibi bir annesi olduğu için çok şanslı Aslı'cım. Sevgiler!
YanıtlaSilÇook çok teşekkür ederim Anne Gazetesi :)
YanıtlaSilbu sohbet benim için harika bir anı olucak tekrar çok sağol 2balık1kedi:)
Aslıcım ben teşekkür ederim asıl.. Cidden Kubilay çok şanslı; çok eğlenceli ve duyarlı bir annesi olduğu için :)
SilBaştan sona okudum:)) Canım Aslı'm, Kubi böle bir annesi olduğu için çok şanslı.
YanıtlaSilBu arada ben Deniz, anonim olan:)
YanıtlaSil