İnsan üretme ihtiyacı duyuyor, o kabul. Ama ben bu ihtiyacımı Elifle, Elif uyuduğunda da çizim yaparak ve blogda bir şeyler yazarak giderebiliyorum. İş yeri zaten- benim açımdan- bir şeyler ürettiğim bir yer değildi. Ruhum da hiç orada olmadı.
Pespembe bir tablom da yok aslında ev hayatında. Ailelerimiz şehir dışında en başta. "Guk" desem gelebilecek insan sayısı Ankarada toplamda 3 kuzenden oluşuyor ve onlara da bayağı uzak oturuyoruz. Biz "uzak" olduğumuz için sık gelen arkadaşlarımız da yok. Komşularımız iyiler hoşlar ancak tarzlarımız o kadar farklı ki az önce sağolsun üst komşum kızıyla yiyecek bir şeyler getirmiş ve kapıdan Elif'i sevmeye gelmişlerdi. O sırada da Elif yemeğini henüz yemişti, masasından aldım ve kapıyı açtım ki, komşumun gözlerinin açıklığını buraya çizebilmek isterdim. "Eliiif, ne oldu kuzuum sana?" dedi. Sebebi Elif'in yoğurdunu da kendi yemesiydi :) Sonra anladı sebebini, "Hii, sen kendin mi yiyorsun yemeğini?" dedi. Çok şaşırdı. Ben onun şaşımasına şaşırdım :) O arada da Elif, komşunun kızına ayağıyla tekmeler savurarak "hadı gel oynayalım" pozu atıyordu. Yoksa komşularım çok şükür iyi insanlar, kahve vs içilebilir. Sadece bizde neden tv yok, bu soğukta Elifin dışarıda işi ne vb. şeyleri anlayamıyorlar :) Olsun, herkesle her konuda anlaşmamıza gerek yok değil mi? (*Pelin burada yazmak isteyip de yazmadığım şeyi sen anladın bence :)
Pembe tablonun diğer tarafında maşallah 10 aylık olmuş, içi kıpır kıpır keşfetme isteğiyle dolu, kollarımı ellerimi ısıran, saçlarımı tutam tutam yolan, düz duvara tırmanmaya çalışan, uyku konusunda oldukça kararlı "uyumayacaaaaam" şeklinde tabii :) , işte böyle bir Elif var.
Bazen adımı sorsan durup düşünecek kadar dalgınım; bazen de yatağa gitmeye üşeniyorum halıda kıvrılıp yatsam olmaz mı diyecek kadar yorgun.
Haftalardır belim ağrıyor ama bunun bir çözümü olmadığını, tipik bir annelik hastalığı olduğunu da biliyorum.
Kısacası yardım almadan, uzakta, bir başıma (gündüzleri), elimden geldiğince Elifi büyütmeye ve onunla büyümeye çalışıyorum.
Ama maşallah çok mutluyum.
Elif güldükçe ben kahkaha atıyorum.
Bu günleri gelmeyecek, biliyorum.
Elif hayatımıza girdiği için de her gün şükrediyorum.
Evet bazen bir "mola" istiyorum ama günlerimin mutluluk sebebiyle gün batımını seyretmeye de doyamıyorum :)
tam istediğim şekilde bir hayat aslında benim tvim var ama hiç açmıyorum desem yeridir sadece eşim gelince açılıyor .ve ben böyle çok rahat zaman geçiriyorum ve huzurluyum ve benim bir çocuğumda yok :D :D yani insan isterse huzur bulabiliyor herkesin tarzı başka seninle benziyormuşuz bu konuda...sen nerde nasıl mutluysan öyle kal,yaşasın huzur dolu günler
YanıtlaSilÇok teşekkürler..nerede nasıl mutluysak öyle kalalım :)
Sil:)
YanıtlaSil:)
SilBen de evinde yavrusuyla inciğiyle boncuğuyla sıkılmayanlardanım... kendime her zaman uğraşıcak bir şey de bulurum zaten hiperaktif yapımla..doğum iznindeyken (5 ay) hiç de işi özlemedim..tek özlediğim insanlardı o kadar..
YanıtlaSilçocuk olduğundan beri bizim de evde tv ender açılıyor ve memnunuz...en iyisini yapıyorsun..harikasın ben seni çok çok çok beğeniyorum ve takdir ediyorum. o komşulardan olduğu gibi seni benim gibi takdir edenlerden de çok var :)
:) çok teşekkürler, takdir yazmışsın..utandım, hiç öyle düşünmemiştim kendimi :)
Silsen de sıkılmazsın bence, eğlenecek çok şey var evde bence de :)
:) Bebekle evde olmak gerçekten yorucu ama hiç ama hiç sıkıcı değil. Hele ki bebeğinin büyürken hiç bir anını kaçırmak istemeyen bizim gibiler için :) Keşke ben de evde olabilsem ve gün boyunca kaçırdığım her hareketini, öğrendiği, şaşırdığı, sevindiği her yeni şeyi görebilsem. TV'ye gelince aynı durum bizde de var ve senelerdir insanlar şaşırmaktan sıkılmadı :))
YanıtlaSilSizinle bayağı aynı kafadaymışız, mutlu oldum :) Tv cidden ne çok şaşırtıyor insanları değil mi? Evde olmak güzel hakikaten :)
SilAy keşke ben de eşimi ikna edip tv yi atabilsem yahu.. sadece film seyretmek için kullanıyorum diyebilirim ama eşim pek benim gibi değil. Uff hem salonda gözüme batıyo, kalabalık, hem de bazı programlar çok gürültücü yawghh..
YanıtlaSil