Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




30 Temmuz 2015 Perşembe

Elif'in Kreş Günlüğü-2


Elif kreşte 7. haftasını bitiriyor yanlış hesaplamadıysam tabii ben :)
İlk yazıdan sonra neler değişti?
Ben kendi içimde bir takım aydınlanmalar yaşadım. Aslında ilk yazıda da bunu belirtmiştim. Yani hayalimdeki şey şuydu: ben işe dönmüyorum, evimizi yine de taşıyoruz daha merkezde bir yere, Elif haftada birkaç gün 2-3 saatlik oyun grubuna katılıyor, ben işe dönmüyorum. "İş" kısmını iki kere yazmış olmam da tesadüf değil bence. Sizce?
İlk 4-5 hafta boyunca itiraf etmem gerekirse çok rahatlamış hissettim. Çünkü fazla fazla bir aradaydık, molamız yoktu ve ikimiz için de değişik bir ortam iyi olacaktı. Oldu. Ama bu süre bitti. Şimdi ben kızımı geri istiyorum.
Elifin kreşte keyifli vakit geçirdiğini henüz konuşamasa da hareketlerinden anlayabiliyoruz. Araba park ederken bile kreşi görüp kollarını kaldırıyor "yaşasıın" şeklinde :)
Kreşe gidene kadar da bir şey yedirmiyoruz ki orada kahvaltısını daha güzel yapsın diye. Arabada şarkı, türkü, oyalama, dikkat dağıtma gibi şeylere zaten alışkınım.
Yalnız akşamları ben biraz kötü oluyorum. Bu ara özellikle Elifi almamız 6'yı geçe oluyor. Öğretmeni de geliş saatinizi biliyor, mümkünse 17.30da gelin dedi ama biz buna uyamıyoruz :/ Hatta geçen gün 18.20 gibi aldık, Elif iyiydi de ben ağladım iyi mi :/ Sabahları bırakırken etkilenmesin diye hemen bırakıp çıkıyoruz, durumu anlayamıyoruz işe yetişme telaşından. Öğleden sonra bende karıncalanma başlıyor zaten. Hep bir gidip görsem halim var, uzaktan tabii. Öğretmeni Elifin maşallah sınıfta en küçük olmasına rağmen gayet sosyal, uyumlu olduğunu söyledi. Ondan büyüklerle arasında 6-8 ay var. Akşamları bize koşuşundan bizi özlemiş olduğunu hissediyorum. Ama öğretmeniyle de çok gülerek ayrılıyorlar. El sallama, öpücük seansları oluyor :)
Sonrasında "vicdan" konuşmaya başlıyor: "Elif çok küçük değil mi?", "Acaba biraz daha evde dursa olmaz mıydı?" diye.
Elifin evde durabilmesinin benim gözümde tek yolu benim de evde durmam. Yani amacım çocuğu -ne olursa olsun- evde tutmak değil, benimle evde durmasıydı. Bakıcı, aile büyükleri -yine büyük konuşmuş olmayayım- seçenek değil bizim için. "İznim varken ben biraz daha baksaydım çocuğuma" cümlesini susturamıyorum. Mücadele etmezsem belki susar, bilmiyorum.
Tabii ki bunda her gün en az 3-5 kere duyduğum "hiii, küçücük çocuk kreşte mi?", "e nasıl bırakıyorsun, ağlamıyor mu?" cümlelerinin de etkisi oluyor. Söylediğim cevap hep aynı: "Biz vicdansız anne babayız". Konu kapanıyor. Bir de insanlar ısrarla Elifin ağladığını duymak istiyor gibi. "Ağlamıyor" deyince tuhaf bakışlar oluyor ve şu cümle geliyor arkasından "evde seninle sıkılmış demek". "Evet, çok sıktım ben çocuğu, tüm gün değil dışarı çıkarmak yatağından bile almıyordum dışarı" diyorum. Susuyorlar.
Neden böylesi bir laf ebeliği mücadelesi var? Gülüp geçtiğim zamanlarda daha çok konuşma hakkı elde ettiklerini düşündüklerinden bu cümlelerin dozu da kaçıyor, daha çok canım sıkılıyor.
Ama illa sıkılıyor sanırım, yazınca daha çok anladım. Hatta yazınca biraz daha rahatladım ki benim için blogun amacı da buydu. Yani buraya yazdıklarımı günlüğüme de yazabilirim-ki bir kısmını yazıyorum zaten- ancak bir etkileşim kuramam. Aslında sen sevgili okur, yorum yazdığında/hayatından bir şeyler paylaştığında/"ben de yaşadım, üzülme geçiyor" dediğinde insanın içine cidden su serpiliyor. Yeri gelmişken teşekkür edeyim :)
Bugünlerde Elifi bir iki saatliğine uzaktan izlemek gibi bir niyetle okuluna gideceğim. Öğretmeni yanlış anlamasın diye önceden sordum, böyle bir niyetim var, ne zaman geleyim dedim. "Bizim için hiç fark etmez, siz ne zaman uygunsanız" dedi. Zaten geçen gün onun yanında ağladığım için durumumu gayet net biliyor.
İlk yazımda demiştim ya, ben bazı şeyleri geç anlarım diye. İşte bu da onlardan biri. "Normal" insanlar ilk aylarda ağlar, sonra durulur. Ben ilk başta "cool" takılırım-neden bilmiyorum- sonra da patlar.
Geçen hafta sevdiğim bir arkadaşıma şu mesajı attığımı hatırlıyorum: "bende bir sorun var sanırım, ben Elifi özlemiyorum". Bu ikisi ne yaman çelişkidir aslında değil mi? O günden bugüne neler mi değişti yani 1 haftada.
Elif son zamanlarda oldukça fazla inat, ağlama krizi, bağırma krizi, gece terörü gibi şeyler yapmaya başladı. O kadar sabrım tükendi ki aylar önce çok bunalıp ona bağırdığım zamanlara döndüm. Bu da çarpı iki vicdan demek ne yazık ki :/ Bu hafta ise gelişim süreçleriyle ilgili bir şeyler okudum ve onu anlamaya çalıştım. Yaşadığı değişiklikler, diş süreçleri, bir anda tüm gün ayrılmamız vs. Hepsi için ona daha fazla sabır göstermeliyim. Bağırarak halledebileceğim bir şey yok. Tek yapmam gereken aslında onu biraz daha anlamaya, dinlemeye çalışmak. Kriz anlarını önceden görüp dikkatini dağıtmak. Bunu yapabilmem için de işe başlamadan önce güzel bir tatile gidebilseydik tam süper olacaktı ama olmadı. Elimizdekilerle yetinmesini ve şükretmeyi de bilmek gerek sanırım. Ben de bolca bir şeyler yazıyorum, çiziyorum, okuyorum. Zihnimi boşaltacak güzel bir fiziksel aktivite arıyorum ki aslında bunun yürüyüş olduğunu da biliyorum ama yap(a)mıyorum.
Kısacası Elifi çok özlüyorum.
Eski hayatımıza dönebilme imkanımız olsa pazarlık yapar, evi değiştirmek şartıyla, bu imkana balıklama atlardım.
Elif 11.5 aylık, Avusturya gezisinden
Bir de ağlayabilmek için tuvalete yetişebilme zorunluluğu olmasa iyi olurdu :/

12 yorum:

  1. her zaman yeni bir seylere alismak cok zor olur ki bu ara sizin hayatiniz da cok fazla yenilik var.. hep eskiye ozlem duyulur:) haklisin ozlemekte, vicdan azabi cekmekte esracim. zaman herseyin ilaci..opuyorum sizleri

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısın Burcu, zaman her şeyin ilacı. Bu ara yeniliklerden başımı kaldıramadım ki :)

      Sil
  2. Belki buralarda kucucukten cocuklar krese gittigi icin hic garipsemedim, belki de ben biraz fazla rahat oldugum icin aklimdan bir kere bile ''aa kucucuk cocuk kreste mi'' dusuncesi gecmedi, bilmiyorum ama normali bu degil mi zaten yani kresin amaci, Elif gitmesin de ben mi gideyim krese :)) Gerci eglenceli olurdu ama sonra ''"hiii, kocaman çocuk kreşte mi?" sorularina muhatap olmak zorunda kalinabilirdi.

    Neyse hem kucucuk cocuk hem de kreste aglamayi bile beceremiyor (!) dersen, kapin Elif'i bize gelin, hem birarada olursunuz, hem de yeni ev degisik gelir (disari cikmak yok tabi ki), cani da sıkılmaz, krese goturmeye kalkarsaniz aglaya aglaya ortaligi ayaga kaldirir, miss :P

    Yalniz orda fotograf gordum, daha yasini doldurmamis cocugu Avusturya'lara goturmussunuz, olmamis !!! ;)

    Sari kafasindan operim Elif'i..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay seni kreşte düşündüm de, çok eğlendim Yasemen. Bence çocuklar seni "yabancı" olarak görmezlerdi bile kıhkıhkıh :) Ama bizim işyerinde laf edilebilirdi, koocaman çoocuuğun ne işi vard diye :)
      ben en güzeli elifi sana bırakayım cidden, ikiniz bolca eğlenirsiniz ama sonra "yorulduuum" demek yok :)

      Sil
  3. İster kreşe ver ister evde bakıcı baksın hiç farketmiyor. Ben ilk oğlumda da çok ağlardım bunda da... İlkinde çok iyi hatırlıyorum ve hiç aklımdan çıkmaz burnumun direği sızlar her seferinde... 5,5 aylıktı işe başlamak zorundaydım maddi durumlardan dolayı. Sabah işe gelirken çorabını yanımda getiriyordum. Ara sıra çıkarıp kokusunu içime çekiyordum. Ağla ağla o günler hiç geçmeyecek kadar zordu. Şimdi aynı şeyleri ikinci oğlumda yaşıyorum çok özlüyorum çok. Burnumda tütüyor bazen. Kaçıp yanına gitmek istiyorum bir an önce. Etraftan birşeyler söylemek çok kolay zaten takmıyormuşsun öyle yapmaya devam et. Kimse kimseye anneliğini tescil ettirmek zorunda değil. Allah evlatlarımıza sağlık versin. Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ne güzel söylemişsiniz, kimse kimseye anneliğini tescil ettirmek zorunda değil. Herkes kendi durumuna göre elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor.
      Benim de burnumun ucu sızlıyor ne yalan söyliyeyim :/

      Sil
  4. Benim fındık da ağlamadı kreşe giderken... ve azınlık ağlamayan çocuk..o yüzden de insanlar didikliyor bazen..konuşmak olmak için konuşan o kadar çok ki... :((
    sevgi şefkat ve zaman herşeyi halledicek üzülme nolur :(
    ben de bazen izin alıyorum ve bir arkadaşımla görüşüyorum ve nasıl suçluluk hissi ..bugün kreşe göndermeyebilirdim bense tek başıma vakit geçiriyorum diye içim içimi yiyor..sonra diyorum ki ama benim psikolojim iyi olmazsa nasıl oğluma eşime faydam olur ki..rahatlamam iyi olmam enerji toplamam lazım...
    işte çalışan anne sorunları :( :(
    ben yerimde ağlıyorum bazen...açık ofis ama umrumda değil... insanlar böğür böğüre konuşuyor kahkaha atabiliyorsa ben de duygulandığımda böğürmeden içli içli ağlayabilirim ....
    off işte böyle....
    http://loveandsmile.wordpress.com/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay harikasın Aslı, ağlayabilen insanlara hayranım..
      wordpress sıkıntısından dolayı yazdıklarını sadece cepten okuyabiliyorum ve yorum yazamıyorum diye üzülüyorum zaten :/
      didiklemek bizim mayamızda var sanki değil mi :) Kubilay da maşallah çabuk alışmıştı desene. İnsanın aklı çok daha rahat ediyor, haklısın.

      Sil
  5. İşte çalışan anne duyguları... ben anne değilim olamıyorum ne yazık ki ama annem çalıştı ve bende bu şekilde büyüdüm... hiç kendinizi üzmeyin boşyere.. Şimdi çok küçük ee konuşamayınca da emin olun çok fazla birşey anlamıyor.. konuşmaya başlayınca ve herşeyi sorgulamaya başladığı bir dönem varya bu ne bu nee dönemii :) 2-3 yas o dönemde biraz sorgular.. neden gidiyorsun gitmesen olmaz mı.. annem hep derdiki bana sizin için çalışıyorum...daha iyi bir hayatınız olsun daha iyi okullarda okuyun diye.. böyle böyle büyüyecek.. siz hiç kendinizi üzmeyim.. Lafı fazla uzattım bende sayfama beklerim
    http://aydanindunyasiburasi.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım en kısa zamanda siz de isteğinize kavuşur, bu güzel duyguyu bizimle paylaşırsınız :)
      Çok teşekkürler yorumunuz için. İnsan destek mesajlarını görünce kendini çok daha iyi hissediyor :)

      Sil
  6. Senin dobra dobra içten yazmana bayılıyorum . Hiç üzülme en doğru karar , kreş için de değil . Ne güzel bütün gün bir Sürü Arkadaşı var yanında . Ben çalışmıyorum ama çalışmayı isterdim . Ben Çocukken Sınıfta annesi çalışan 3 öğrenciydik ve ben bunu hep çok gururla söyledim . Buse' nin de söylemesini isterdim :)
    Neyse işte Elif için her şey çok daha güzel olacak , senin içinde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben mi? Benden mi bahsettin "dobra" falan diye :) Bana da çok sansürlü yazıyormuşum gibi geliyor biliyor musun :)
      Sevdiğin bir işte çalışmaya başlarsan çok daha farklı olur, güzel olur eminim.
      İş tatminin yoksa durum biraz değişiyor aslında..
      Buse şöyle diyecek muhtemelen: benim annem var yaaaa, haarika yemekler yapar çünkü hepsini uydurur, harika şeyler diker çünkü hepsini hayalinden yapar :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...