İnsanın hiç bilmediği bir şeye karşı kendini "hazır" hissetmesi zaten biraz tuhaf olmaz mıydı :)
Yani vizelere hazırlanırken bile tanımadığın bir hocanın sınavıysa bir dolu şeye çalışırsın ve hoca tek bir soru sorabilir yoruma açık ve sen "ee ben çok çalışmıştım" diyebilirsin ama "hazırmışım/değilmişim" diyemezsin.
Vizeler deyince aklıma geldi, okulda bir İrfan Hocamız vardı;namı sınav sorularından derslerde sakız çiğneyip elma yemesinden gelirdi.(yazınca bana da tuhaf geldi ama o zaman alışmıştık) Üst sınıflar bizi soruların acayipliğinden ötürü korkutuyordu ve hiçbir zaman sınavlarına "hazır olunamayacağından" bahsediyorlardı. Demek ki bu adam hayatın içinden bir şeyler soruyor demiştim. Zaten de çok çalışmamıştım ilk sınavlarına (1. sınıfta 3 derse birden giriyordu) Bendeki cahil cesaretinin bir yerde patlayacağını düşünmüştüm ama çok da öyle olmadı. "Kuru fasülye ile yedikten sonra çıkan gaz arasındaki ilişki 'iletişim' olur mu?" demişti soruların birinde. Soruyu görünce şaka yapıyor zannetmiştik ama yoo adam gayet ciddiydi. Demek ki ciddi bir cevap bekliyordu. Tam olarak ne yazdığımı hatırlamıyorum ama uzuun bir sayfa dolusu içinde "kuru fasülye" ve "gaz" olan cevap vermiştim. Hem ben kuru fasülyeyi pek severdim ki :) Geçer not aldığıma ve o hocanın dersinden hiç kalmadığıma göre bu gaz ilişkisini anlamıştım demek ki...
Gelelim Elifli hayatımıza hazır olmaya...
Anneler bu konuda daha gerçekçi yorum yapabilir sanırım. Neticede benimki sadece "tahmin".
o ilk çift çizgiden sonra ne hayaller kurulur, çocuk neredeyse üniversiteye bile gönderilir.
Ve hemen akıllara gelir: "Hazır mıyım" acaba diye. Belki bir işaret beklenir evrenden ya da sağlam bir gaz koca kişisinden "aslansın sen yaparsın" diye.Ama kendine de itiraf edemediğin o "çocuksu hallerin" belki "iniş-çıkışların" hep düşündürmektedir.
Evrenin bana ilk mesajı Noni'nin kitap teklifi olmuştu ya da ben öyle yorumladım.
Sonrasında da hep düşündüm durdum. Sanki düşünce gücüyle ulaşabileceğim bir kapı vardı,onu aradım. Bulamadım. Ben de kendimi ööylece olayların akışına bıraktım. Neticede hayatta her şey benim kontrolümde olamazdı (evet bu saf bir düşünceydi)
35. haftaya geldik çok şükür.
Şimdi de "doğuma", "doğum sonrası"na hazır mıyımlar başladı?
E tabii boşlukların bir şekilde dolması gerekiyor değil mi :)
Beni/bizi tam olarak neyin beklediğini bilmemenin iç gıdıklayıcı bir heyecanı var,onu seviyorum.
kendimi tamamen koy verip gitmeden önce okuduklarım var ki çoğunu unuttuğumu düşünüyorum.
Sınava hazırlanan bebeler gibi "şurayı okumadım, sendeki notları da alayım" modundaydım bir ara. (uzun bir ara belki)
Sonra aklıma kuru fasülye geldi.
O "zaten" hep hayatımdaydı; gaz çıkarmayı da en az herkes kadar bilirdim neyse ki! (biraz tuhaf oldu ama öyle)
Ben de kendime "hazır mıyım/değil miyim?" sormayı bıraktım.
Bazı şeylere hazır olunmazdı sanki.
Sen elinden geleni yapardın; canının istediklerini okuyup/ birilerine danışıp vs. sonra da koyverip bırakırdın. Su da akıp yolunu bulurdu.
Öyle değil mi?
Arada Elifle dertleşiyoruz işte böyle, o da tanısın bizi değil mi :)
* Bir sonraki yazılarda göreceğiniz "okuduğum kitaplar"dan bölümünün aslında bu "koyvermeye" nasıl güzel katkısı olduğunu; "bilginin bir nevi 'güç' olduğunu keşfettiğimi de göreceksiniz,şaşırmayın :)
**Bir de asıl güzel cümlelerimi "bunlar iyi günlerincilere" saklıyorum.. Bak o da çok eğlenceli :)
*** Kim bilir, yıllaaaar yıllaaar sonra (yani etkisi hemen olmazsa diye) bu yazıyı okuyan biri kendini "hazır" hisseder hayatındaki kafasını kurcalayan 1 şeye; kim bilir :)
Devamını oku »
Yani vizelere hazırlanırken bile tanımadığın bir hocanın sınavıysa bir dolu şeye çalışırsın ve hoca tek bir soru sorabilir yoruma açık ve sen "ee ben çok çalışmıştım" diyebilirsin ama "hazırmışım/değilmişim" diyemezsin.
Vizeler deyince aklıma geldi, okulda bir İrfan Hocamız vardı;namı sınav sorularından derslerde sakız çiğneyip elma yemesinden gelirdi.(yazınca bana da tuhaf geldi ama o zaman alışmıştık) Üst sınıflar bizi soruların acayipliğinden ötürü korkutuyordu ve hiçbir zaman sınavlarına "hazır olunamayacağından" bahsediyorlardı. Demek ki bu adam hayatın içinden bir şeyler soruyor demiştim. Zaten de çok çalışmamıştım ilk sınavlarına (1. sınıfta 3 derse birden giriyordu) Bendeki cahil cesaretinin bir yerde patlayacağını düşünmüştüm ama çok da öyle olmadı. "Kuru fasülye ile yedikten sonra çıkan gaz arasındaki ilişki 'iletişim' olur mu?" demişti soruların birinde. Soruyu görünce şaka yapıyor zannetmiştik ama yoo adam gayet ciddiydi. Demek ki ciddi bir cevap bekliyordu. Tam olarak ne yazdığımı hatırlamıyorum ama uzuun bir sayfa dolusu içinde "kuru fasülye" ve "gaz" olan cevap vermiştim. Hem ben kuru fasülyeyi pek severdim ki :) Geçer not aldığıma ve o hocanın dersinden hiç kalmadığıma göre bu gaz ilişkisini anlamıştım demek ki...
Gelelim Elifli hayatımıza hazır olmaya...
Anneler bu konuda daha gerçekçi yorum yapabilir sanırım. Neticede benimki sadece "tahmin".
o ilk çift çizgiden sonra ne hayaller kurulur, çocuk neredeyse üniversiteye bile gönderilir.
Ve hemen akıllara gelir: "Hazır mıyım" acaba diye. Belki bir işaret beklenir evrenden ya da sağlam bir gaz koca kişisinden "aslansın sen yaparsın" diye.Ama kendine de itiraf edemediğin o "çocuksu hallerin" belki "iniş-çıkışların" hep düşündürmektedir.
Evrenin bana ilk mesajı Noni'nin kitap teklifi olmuştu ya da ben öyle yorumladım.
Sonrasında da hep düşündüm durdum. Sanki düşünce gücüyle ulaşabileceğim bir kapı vardı,onu aradım. Bulamadım. Ben de kendimi ööylece olayların akışına bıraktım. Neticede hayatta her şey benim kontrolümde olamazdı (evet bu saf bir düşünceydi)
35. haftaya geldik çok şükür.
Şimdi de "doğuma", "doğum sonrası"na hazır mıyımlar başladı?
E tabii boşlukların bir şekilde dolması gerekiyor değil mi :)
Beni/bizi tam olarak neyin beklediğini bilmemenin iç gıdıklayıcı bir heyecanı var,onu seviyorum.
kendimi tamamen koy verip gitmeden önce okuduklarım var ki çoğunu unuttuğumu düşünüyorum.
Sınava hazırlanan bebeler gibi "şurayı okumadım, sendeki notları da alayım" modundaydım bir ara. (uzun bir ara belki)
Kaynak: deviantart |
O "zaten" hep hayatımdaydı; gaz çıkarmayı da en az herkes kadar bilirdim neyse ki! (biraz tuhaf oldu ama öyle)
Ben de kendime "hazır mıyım/değil miyim?" sormayı bıraktım.
Bazı şeylere hazır olunmazdı sanki.
Sen elinden geleni yapardın; canının istediklerini okuyup/ birilerine danışıp vs. sonra da koyverip bırakırdın. Su da akıp yolunu bulurdu.
Öyle değil mi?
Arada Elifle dertleşiyoruz işte böyle, o da tanısın bizi değil mi :)
* Bir sonraki yazılarda göreceğiniz "okuduğum kitaplar"dan bölümünün aslında bu "koyvermeye" nasıl güzel katkısı olduğunu; "bilginin bir nevi 'güç' olduğunu keşfettiğimi de göreceksiniz,şaşırmayın :)
**Bir de asıl güzel cümlelerimi "bunlar iyi günlerincilere" saklıyorum.. Bak o da çok eğlenceli :)
*** Kim bilir, yıllaaaar yıllaaar sonra (yani etkisi hemen olmazsa diye) bu yazıyı okuyan biri kendini "hazır" hisseder hayatındaki kafasını kurcalayan 1 şeye; kim bilir :)
HERKESE MUTLU HAFTALAR, KURU FASÜLYELİ GÜNLER :))