Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




Colas Gutman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Colas Gutman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mayıs 2016 Çarşamba

Süper Kahramanlar Yüksekten Korkmaz / Colas Gutman

Colas Gutman'ın daha önce "Çocuk" ve "Rose" kitaplarını okumuş ve her ikisini de çok sevmiştim. Bu kitabının kapağını sevmediğim başka bir kitap kapağına benzettiğim için olsa gerek okumakta biraz tereddütteydim. Geçenlerde Feride'nin kızı Saliha'nın elinde bu kitabı görüp, kitabı okurken kıkır kıkır güldüğünü de öğrenince bu öğlen (2 ay önce 'bu öğlen') Gutman'ın dünyasına yeniden girmek için heyecanla bekledim.
"Süpermen, Batman, Örümcek Adam...hepsinin kahramanlıklarına başladıkları bir gün olmuştur. Ben, Maurice Ackerman, süper kahramanlığa bir pazartesi günü merdiven boşluğunda başladım."
Bu cümle ile başlayan bir kitaptan ben ne beklerim?
Maurice ile az buçuk da olsa tanışmayı, neden bir süper kahraman olmak istediğini öğrenebilmeyi ve acaba gerçekten süper kahraman olabilmiş mi diye heyecanla okumayı. Ve elbette yazar Colas Gutman olduğu için ince esprilerle kıkırdamayı!
Tüm beklentilerim karşılandığına göre size biraz Maurice'ten bahsedebilirim.
Tam 3 yaşındayken atladığı 3 merdiven basamağından 'mucize' eseri yara almadan kurtulur ve kahramanlık hikayesi tam olarak burada başlar Maurice yani Momo'nun: Süperackerman. Havada asılı kalıp sabun köpüğüne dönüştüğü o birkaç saniye hayatının geri kalanı için aslında bir dönüm noktasıdır.
Cadıcılık oynayan, güvercinleri hipnotize etmeye çalışan kardeşi Myriam ve onu "eh işte" dinleyen anne babası ile ev hayatı pekiç açıcı sayılmaz.
Maurice'e alışveriş torbalarını taşıtan Bayan Polenta ile kapı arkası sohbetleri ve Bayan Polenta'nın bulaşık deterjanı tadında kurabiyeleri ise apartmandaki neşesidir.
Ama asıl 'karın ağrısı' okuldaki Juliette'dir:
"Juliette tam olarak kumral değil, çünkü güneş geldi mi saçları sarı sarı parlıyor; tam olarak komik de sayılmaz, çünkü komik bir şeyler anlattığında yüzüm yamulacak diye korkudan gülemiyorum.Atletik değil, bilekleri çok ince ama narin de sayılmaz... Evet, Juliette Baccara'ya baktığım zaman tonton bir nineye dönüyorum ve sırt çantam da ağzına kadar dolu bir alışveriş sepetine dönüşüyor."
10 yaşındaki bir çocuğun okul hayatında karşılaştığımıza şaşırmayacağımız 'okul tipi zorbalar'ın isimleri beni çok güldürdü: Genç İrisi, Hoyrat, Kuş Beyinli ve Plastik Adam.
Okula yeni başlayan Jüpiter ise öğretmenin "Kendini tanıtır mısın?" sorusuna cevap olarak "Küçük kuşları çok severim."dediği için elbette komik isimli zorbaların hedefi haline gelecektir.
Ama panik yok! Ne de olsa 'Süperackerman' zor durumda olan herkesin yardımına koşmaya hazır.

Kısacık bir kitabın içerisinde altını çizdiğim şahane cümleler, arkadaşlık-dostluk-aşk ilişkileri, okul ve ebeveyn sorgulamaları var.
anne ve babalar için çocuklar benzer endişeler hissediyor sanırım:
"Babamın düşkırıklığıyla ufacık kırıntılara bölünecektim, annemin üzüntüsüyle galaksinin dört bir yanına savrulacaktım."
Öğrencilerin 'karıncalar' , öğretmenlerin 'kahve içiciler' (ülkemize uyarlarsak 'çay içiciler') olarak adlandırıldığı bir okuldan bahsediyor Maurice.
Yaşadığı ilk aşka, 'uzaydan gelme' bir arkadaşın hikayesine ve gözümden yaş gelecek ilk üzüntüsüne ortak olduğum için gurur duydum kendimle.
Her zaman denk gelmez bir süperkahramanın ilk'lerini bizzat kendinden dinlemek, öyle değil mi?

"Benim adım Maurice Ackerman. Yazları mavi bir tişört giyer, kışları gri bir atkı takarım ve ben bir süper kahramanım."

Süper Kahramanlar Yüksekten Korkmaz
Özgün Adı: Les super-heros n'ont pas le vertige
Yazan: Colas Gutman
Çeviren: Tuvana Gülcan
Yaş Grubu: +8
İletişim Yayınları, 2012, 79 sayfa, karton kapak


Devamını oku »

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Rose :)

Birazdan o kadar güzel bir kitaptan ve o kitapta yer alan olmadıkolağanüstü tatlı bir kızdan bahsedeceğim ki sanırım önce sırıtmamı engellemem ve duygularımı bir kenara bırakıp düşüncelerimden de bahsetmem gerek-ki bu biraz zor :)
Colas Gutman ile daha önce "Çocuk" kitabıyla tanışmıştım ve üslubunu çok sevmiştim.
Rose ile de Dünya Kitap Eki'nde "Çocuk Gözü" köşesinin sahibi Sevgili Ayfer Gürdal Ünal sayesinde tanışmış ve BDK ile bu tanışıklık daha da bir meraka sarmıştı beni.
( O dönem yaptığım kitap siparişinde Rose'yi sipariş vermek isterken "Olga"yı istemişim. İnsan bazen bazı şeyleri karıştırabiliyor değil mi?*Bu da başka bir yazının konusu)
Neticede eve gelen siparişlerden kendini apayrı bir yere koyan bir Rose vardı karşımda. Bu "farklılık" benim onu daha da çok sevmemi sağlamıştı.
Kaynak: burada
             Rose, konuşma bozukluğu çektiği için sık sık okul değiştirmek zorunda kalıyor. Anne (vakum) ve babası (patates) ona anlayışlı davransalar da aslında bazen Rose'nin sağır olmadığını unutup onun hakkında dert yanabiliyorlar. Rose da onlar için ayakkabı bağcığından (ayak bağı) başka bir şey olmadığını düşünüyor.
Hatta "gulbayani bir söylenti, bense yaşayan bir efsaneyim" diyor.
             Daha önce anaokuluna ve kreşe neden gitmediğimi anlatmıştım. Ben de ilkokulu 3 sene bir okulda okuyup sonra daha kalabalık olan başka bir okula geçmiştim. Orada özellikle ilk senede yaşadıklarım, konuşma bozukluğu çekmesem de Rose'ninkinden farksız değildi. Okulda hayat gerçekten çok acımasızdı. Biri bana "tenefüste ip zıplayalım mı ya da istersen kutulu köprüde sıçrayabiliriz (seksek oynamak)" dese hemen kabul edebilirdim çünkü kovalamaca oynarken ayağıma çengel takan çocuklardan bıkmıştım.
           Sokak lambaları (yetişkinler) ve yarım sokak lambalarından (büyük sınıflar) uzak durmak gerektiğini bilse de "yalnızlar duvarı"na tek başına yaslanıp küçük sınıfların (bifteği) şefi olmayı engelleyemiyor.
"Ben, can sıkıştırıcılar tarafından canımın sıkıştırılmasından hiç hoşlanmam, dolayısıyla bağırdım: 'Çakılın! Yoksa arka yastıklarınıza tekmeyi basarım!" Okuldaki yarım sokak lambaları ile baş edebilmek için "Yalnızlar" grubunu kuruyorlar çünkü "yalnızlarla insan hiç yalnız kalmaz" :)
           Yarım sokak lambası- Hugo ya da Thomas- ile karşılaşınca fokur fokur kaynar ve mutluluktan içi dışına çıkar(içi içine sığamaz). Kendi kendine acaba kaşık (aşık) mıyım diye sormadan edemez.
           Yeni okulunda da yaşadığı sorunlar sebebiyle acaba yeniden taptışınacaklar (taşınacaklar) mıdır? Steve Rico, Helene ve Momo onunla gerçekten arkadaş olmuş mudur ya da insan gerçekten yalnızlar grubuyla hiç yalnız kalmaz mı?
                                                                         ***
            Kitap, yaklaşık 80 sayfası ile oldukça akıcı, eğlenceli, yer yer düşündürücü. Rose'nin ya da "farklı" özellikte olan bir çocuğun yerinde olsaydık bu kitabı yine böyle güle oynaya yazabilir miydik, bilmiyorum. Dramatik olabilecek bir olayı insanların yüzüne çaktırmadan vurabilen bir yanı var. Çünkü "farklılık" sadece küçükken zorlanılan bir durum değil. İnsan büyüyünce "farklılık"larından bir çırpıda kurtulmuyor ve sokak lambaları da bir anda hoşgörüye bürünmüyor ne yazık ki.
           Böyle bir kitabın çevirisi nasıl olur diye uzun uzun düşündüm; bulamadım. Ama sanırım Tuvana Gülcan bulmuş; kendisini ayrıca tebrik etmek istedim.
           Kitabın içinde şahane diyaloglar var; bizce kaçırmayın :)
           "O zaman size iyi güle; siz sağ biz alamet" :) 
Künye:
Rose
Özgün adı: Rose
Yazan: Colas Gutman
Çeviren: Tuvana Gülcan
Yaş grubu: 7+
İletişim Yayınevi,2012,76sayfa,karton kapak

HERKESE KENDİ FARKLILIĞINDA HOŞBEŞLER DİLERİZ :)

* Rose "keşke hiç bitmese" diyeceğiniz türde bir kitap 
Devamını oku »