Bebekli/çocuklu ilk tatil sanırım her anne babayı biraz düşündürür. Yanımıza ne alsak? Neyi unutursak yandık; neyi unutursak sorun değil...gibi şeylerle bir liste hazırlamıştım uzun zaman önce. Fark ettim ki eksik bir şey kalmamış.Fazla almışım diyebileceğim de neredeyse hiçbir şeyi olmadı. Kendimi tebrik ettim :)
Elif'in ilk tatili olacağı için- şu an için anlamasa da- ona bir liste yapmıştım.
Bakalım tatilimiz nasıl geçmiş:
- İlk durağımız Adana oldu. Bayramda büyükleri ziyaret ettik. Her gittiğimiz yerde en çok "Elif kime benziyor" konusu tartışıldı :) En bomba yorum da kuzenimin minik kızından geldi: "Anne, benim kardeşim de küçükken böyle erkeğe benziyordu değil mi?" :)) Çocukların saf haline bayılıyorum cidden. Evet benim kızımı sahiden erkek zannediyorlar; ne yapalım...
- Yolculuk ilk olarak arabada kolik nasıl olur, onu tecrübe etmemizle başladı. Tüm yol öyle devam etseydi beni en yakın istasyonda indirin anacım derdim :) Neyse ki sadece 1 saat sürdü. Ve "keşke evde olsaydık" dedik. Demek ki neymiş "evde yaşanılan kolik halinden daha kötüsü", "arabada yaşanılan kolik"miş... Vay be :)
- Bizim için bir yolculuk klasiği olarak "Yeni Türkü" :)
- Tatilimiz kısacık olsa da tadını çıkardık diyebilirim. Kısa bir tatile çok program sıkıştırmak ve bunu Elif'e göre ayarlamak biraz yorucu oldu ama ne yapalım.
- Ananemiz her zamanki gibi biz gitmeden tüm siparişleri almıştı :) Anane yemekleri bir harikaydı dostum.
- Adana'ya gitmişken kebap yemesek bizi döverlerdi herhalde... (Unutmadan, Adana dışında bir yerde "adana kebap" yiyorsanız; yediğiniz şeyin sahiden "adana" olduğunu anlamanın ilk yolu tabağınızda bulgur pilavı olup olmadığına bakmaktır. Adana'da yenen adananın yanında bulgur asla verilmez. Bolca meze ve sıcak pide olur.)
- Damdaki çiçekleri sulayamadık ama bolca sevdik. Dedemin biiiii dolu çiçeği var. Onların arasından seçtim bu fotoğraftakileri. Sol üsttekini biz küçükken-bak baya küçüktük ama- kuzenimle koparıp balkondan yoldan geçenlere atar saklanırdık :) Sonra bir gün çok koparmışız demek ki çiçek bildiğin kel kalmıştı da dedem kıyameti koparmıştı... O günden sonra daha azar azar koparmaya başladık. Bu sefer gördüğümde de içimden koparmak ve damdan aşağıdan geçenlere atmak geldi ama yapmadım. Büyüdüm müdür nedir :) Sağ üsttekinden acayip gıcık alıyorum. Benim bütün toplarımı patlattı. Ve inanılmaz uzun ömürlü ve dedem niyeyse çok seviyor. Bu çiçeği ben istemiyorum, topumu patlatıyor demiştim dedeme de beni hiç sallamadı :)
- Kardeşim yani teyzoşumuz yaklaşık 2 ay önce evlendi ve Ankaradan Adanaya taşındı :/ Nikahına da gidememiştik :/ Bu sefer evini ziyaret ettik ve sahiden dağıttık hehehehe :)
- Limon ağacına balkondan söyledik şarkımızı çünkü hava çok sıcaktı :)
- Tatil için yanımızda götürdüğüm birkaç kitabı da okuyamadım. Neredeyse hiç fırsat olmadı; ben de çok zorlamadım illa kitap okuyacağım diye :)
- Elif Adana ve ardından Mersin sıcağı/nemi ile tanıştı. "Yapış yapış olmak" ne demek tüm aile öğrenmiş/hatırlamış olduk. Slinge gerek kalmadı yani. Elifi kucağıma aldığım gibi yapıştık kaldık :)
- Bayramın 2. günü de Mersin'e annemin yazlığına gittik yine annemlerle. Sanırım orası daha güzeldi çünkü balkonumuzun manzarası bir harika :)
- Tantuni yedik tabii ki; ama sevemedik. Ankara'da olanlar için söylüyorum; Beşevlerde Gazi Kitabevinin yanında Mersin Tantuni var(adını yanlış hatırlıyor da olabilirim) işte oradaki göbekli amca sahiden Mersinli(sormuştum) ve bence 10 numara tantuni yapıyor. Tavsiye ederim.
- Veeee deniiiiiiiiz :) Ahh ah ne çok özlemişim denizi. Ayrılmamız yine çok hüzünlü oldu :/
Elif'in denizle tanışması da oldukça eğlenceliydi.(bizim açımızdan) Sabah büyük dalgalar geldi ve bizim tecrübesizliğimizden Elif dalgalarda azıcık yıkandı :) ve dudağı büküp ağladı; sanki şöyle gibiydi: "suyu seviyorum diye siz niye bu kadar abarttınıııızzz..böhüüüü..bu su hem de tuzluymuş böhüüüüü...dalgalar bana niye çarpıyor hem de beni ıslatıyor..böhüüüü" zaten 5-10 dakikalık bir maceraydı ama neyseki hepsini videoya çektik :) Ayaklarını kuma değdirdiğimizde bile yadırgadı sıpam. Ama inanıyorum inş. seneye kumdan kaleler yapacağız... Anane şimdiden salıncak mı alayım ne alayım kuzuma diyor :)
- Bu tatilin en bomba gelişmesi de benim 10 aydır kuaför yüzü görmeyen saçlarımın radikal bir kararla yarısının gitmesi oldu. Şimdi anncak topluyorum ama çok rahatladım; oh be :)
- Dere kenarı gibi bir işletmeye kahvaltıya gittik. Alabalıklar da vardı. Elif onları çok fena süzdü yalnız. "yakalarsam yerim" modundaydı :)
- Annemin öğretmen okulundan inanılmaz kıymetli defteri Elif'in oldu artık. Heyoooooo :) Şimdiki öğretmenler kızmasın gücenmesin ama o defteri ve verilen emeği gördükçe şimdiki öğretmenliğin "indirme", "copy paste" hallerine bir kez daha hayıflandım. "Kayıp eşya dolabı nasıl yapılır"dan tutun da özel günlere pratik çözümlere ilkyardım konusuna kadar bir ilkokul öğretmeninin baş yardımcısı olabilecek her şey var bu defterde.
-Bici bici yedik ama ben yine bitiremedim.
- Sıkma da yedik. (bilmeyenler için gözlemenin bir değişiği) Favorim peynirli tabii ki.
- Sahil kenarında sarı slingiyle sallanarak yürüyen ve bebesini uyutmaya çalışan birini duyduysanız işte o da benim :)
- Veee tabii ki taş topladık. Hatta orada boyamaya bile başladım. Yalnız yanıma ilk başta poşet almayı unuttuğum için cebime topladım. Siz siz olun beli lastikli eteğin cebine taş koyarken biraz dikkatli olun; yerçekimini falan düşünün :)
- Yanımıza bir dolu meyve, börek, sıkma gibi yolluk veren annem ve teyzem sağolsunlar karıştırmayalım diye içlerine kağıt bile yazmışlar. Annem ben üniversitedeyken de koli gönderdiğinde böyle yapardı; gülerdim. Şimdiyse çok duygulandım,bu kağıtları atasım yok.
Kısaca tatil az geldi; denizle zor vedalaştım :/
Tatilde mutlak suretle Elif'e biz ayak uydurduk. Uyku, beslenme, dinlenme vb. ihtiyaçlarını ayarlayıp düzenleyip öyle yollara düştük. Kaçırdığımız zamanlarda bizi oldukça zorladı çünkü :)
Annemin anlayamadığım "annelik halleri"ni "anne olunca" anladım; onu fark ettim. Ben de onun gözünde hala minik bir bebeğim sanırım :)
Döndüğümüz gün bizi yorucu bir kolik karşılamasaydı sanırım daha da iyi olurdu. O da bu tatilin cilvesi olsun diyelim.
Bir de umarım denize verdiğim "seneye kalmadan yine görüşelim" sözümüzü tutarız...
Seni çooook özleyeceğim deniiiiiiiiiz...
Devamını oku »
Elif'in ilk tatili olacağı için- şu an için anlamasa da- ona bir liste yapmıştım.
Bakalım tatilimiz nasıl geçmiş:
- İlk durağımız Adana oldu. Bayramda büyükleri ziyaret ettik. Her gittiğimiz yerde en çok "Elif kime benziyor" konusu tartışıldı :) En bomba yorum da kuzenimin minik kızından geldi: "Anne, benim kardeşim de küçükken böyle erkeğe benziyordu değil mi?" :)) Çocukların saf haline bayılıyorum cidden. Evet benim kızımı sahiden erkek zannediyorlar; ne yapalım...
- Yolculuk ilk olarak arabada kolik nasıl olur, onu tecrübe etmemizle başladı. Tüm yol öyle devam etseydi beni en yakın istasyonda indirin anacım derdim :) Neyse ki sadece 1 saat sürdü. Ve "keşke evde olsaydık" dedik. Demek ki neymiş "evde yaşanılan kolik halinden daha kötüsü", "arabada yaşanılan kolik"miş... Vay be :)
- Bizim için bir yolculuk klasiği olarak "Yeni Türkü" :)
- Tatilimiz kısacık olsa da tadını çıkardık diyebilirim. Kısa bir tatile çok program sıkıştırmak ve bunu Elif'e göre ayarlamak biraz yorucu oldu ama ne yapalım.
- Ananemiz her zamanki gibi biz gitmeden tüm siparişleri almıştı :) Anane yemekleri bir harikaydı dostum.
- Adana'ya gitmişken kebap yemesek bizi döverlerdi herhalde... (Unutmadan, Adana dışında bir yerde "adana kebap" yiyorsanız; yediğiniz şeyin sahiden "adana" olduğunu anlamanın ilk yolu tabağınızda bulgur pilavı olup olmadığına bakmaktır. Adana'da yenen adananın yanında bulgur asla verilmez. Bolca meze ve sıcak pide olur.)
- Damdaki çiçekleri sulayamadık ama bolca sevdik. Dedemin biiiii dolu çiçeği var. Onların arasından seçtim bu fotoğraftakileri. Sol üsttekini biz küçükken-bak baya küçüktük ama- kuzenimle koparıp balkondan yoldan geçenlere atar saklanırdık :) Sonra bir gün çok koparmışız demek ki çiçek bildiğin kel kalmıştı da dedem kıyameti koparmıştı... O günden sonra daha azar azar koparmaya başladık. Bu sefer gördüğümde de içimden koparmak ve damdan aşağıdan geçenlere atmak geldi ama yapmadım. Büyüdüm müdür nedir :) Sağ üsttekinden acayip gıcık alıyorum. Benim bütün toplarımı patlattı. Ve inanılmaz uzun ömürlü ve dedem niyeyse çok seviyor. Bu çiçeği ben istemiyorum, topumu patlatıyor demiştim dedeme de beni hiç sallamadı :)
- Kardeşim yani teyzoşumuz yaklaşık 2 ay önce evlendi ve Ankaradan Adanaya taşındı :/ Nikahına da gidememiştik :/ Bu sefer evini ziyaret ettik ve sahiden dağıttık hehehehe :)
- Limon ağacına balkondan söyledik şarkımızı çünkü hava çok sıcaktı :)
- Tatil için yanımızda götürdüğüm birkaç kitabı da okuyamadım. Neredeyse hiç fırsat olmadı; ben de çok zorlamadım illa kitap okuyacağım diye :)
- Elif Adana ve ardından Mersin sıcağı/nemi ile tanıştı. "Yapış yapış olmak" ne demek tüm aile öğrenmiş/hatırlamış olduk. Slinge gerek kalmadı yani. Elifi kucağıma aldığım gibi yapıştık kaldık :)
- Bayramın 2. günü de Mersin'e annemin yazlığına gittik yine annemlerle. Sanırım orası daha güzeldi çünkü balkonumuzun manzarası bir harika :)
- Tantuni yedik tabii ki; ama sevemedik. Ankara'da olanlar için söylüyorum; Beşevlerde Gazi Kitabevinin yanında Mersin Tantuni var(adını yanlış hatırlıyor da olabilirim) işte oradaki göbekli amca sahiden Mersinli(sormuştum) ve bence 10 numara tantuni yapıyor. Tavsiye ederim.
- Veeee deniiiiiiiiz :) Ahh ah ne çok özlemişim denizi. Ayrılmamız yine çok hüzünlü oldu :/
Elif'in denizle tanışması da oldukça eğlenceliydi.(bizim açımızdan) Sabah büyük dalgalar geldi ve bizim tecrübesizliğimizden Elif dalgalarda azıcık yıkandı :) ve dudağı büküp ağladı; sanki şöyle gibiydi: "suyu seviyorum diye siz niye bu kadar abarttınıııızzz..böhüüüü..bu su hem de tuzluymuş böhüüüüü...dalgalar bana niye çarpıyor hem de beni ıslatıyor..böhüüüü" zaten 5-10 dakikalık bir maceraydı ama neyseki hepsini videoya çektik :) Ayaklarını kuma değdirdiğimizde bile yadırgadı sıpam. Ama inanıyorum inş. seneye kumdan kaleler yapacağız... Anane şimdiden salıncak mı alayım ne alayım kuzuma diyor :)
- Bu tatilin en bomba gelişmesi de benim 10 aydır kuaför yüzü görmeyen saçlarımın radikal bir kararla yarısının gitmesi oldu. Şimdi anncak topluyorum ama çok rahatladım; oh be :)
- Dere kenarı gibi bir işletmeye kahvaltıya gittik. Alabalıklar da vardı. Elif onları çok fena süzdü yalnız. "yakalarsam yerim" modundaydı :)
- Annemin öğretmen okulundan inanılmaz kıymetli defteri Elif'in oldu artık. Heyoooooo :) Şimdiki öğretmenler kızmasın gücenmesin ama o defteri ve verilen emeği gördükçe şimdiki öğretmenliğin "indirme", "copy paste" hallerine bir kez daha hayıflandım. "Kayıp eşya dolabı nasıl yapılır"dan tutun da özel günlere pratik çözümlere ilkyardım konusuna kadar bir ilkokul öğretmeninin baş yardımcısı olabilecek her şey var bu defterde.
-Bici bici yedik ama ben yine bitiremedim.
- Sıkma da yedik. (bilmeyenler için gözlemenin bir değişiği) Favorim peynirli tabii ki.
- Sahil kenarında sarı slingiyle sallanarak yürüyen ve bebesini uyutmaya çalışan birini duyduysanız işte o da benim :)
- Veee tabii ki taş topladık. Hatta orada boyamaya bile başladım. Yalnız yanıma ilk başta poşet almayı unuttuğum için cebime topladım. Siz siz olun beli lastikli eteğin cebine taş koyarken biraz dikkatli olun; yerçekimini falan düşünün :)
- Yanımıza bir dolu meyve, börek, sıkma gibi yolluk veren annem ve teyzem sağolsunlar karıştırmayalım diye içlerine kağıt bile yazmışlar. Annem ben üniversitedeyken de koli gönderdiğinde böyle yapardı; gülerdim. Şimdiyse çok duygulandım,bu kağıtları atasım yok.
Kısaca tatil az geldi; denizle zor vedalaştım :/
Tatilde mutlak suretle Elif'e biz ayak uydurduk. Uyku, beslenme, dinlenme vb. ihtiyaçlarını ayarlayıp düzenleyip öyle yollara düştük. Kaçırdığımız zamanlarda bizi oldukça zorladı çünkü :)
Annemin anlayamadığım "annelik halleri"ni "anne olunca" anladım; onu fark ettim. Ben de onun gözünde hala minik bir bebeğim sanırım :)
Döndüğümüz gün bizi yorucu bir kolik karşılamasaydı sanırım daha da iyi olurdu. O da bu tatilin cilvesi olsun diyelim.
Bir de umarım denize verdiğim "seneye kalmadan yine görüşelim" sözümüzü tutarız...
Seni çooook özleyeceğim deniiiiiiiiiz...