Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




bale etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bale etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ocak 2017 Pazartesi

Bale / Amadeus

İzlediğimiz baleden bahsetmeden önce elbette ki yine anlatacaklarım var.
Şaşıran olmamıştır sanırım buna :)
İlkokulun 3 senesi okuduğum özel okulda yabancı (Rus galiba) bir bale hocası vardı ve ben ondan 3 yıl boyunca ders aldım, nasıl narinim yürürken ayaklarım yere basmıyor sanki kuğu gibi süzülüyorum.
Sonra ne oldu derseniz, annem okuldan ayrıldı ve ben kendimi 65 kişilik sınıf mevcudu olan bir devlet okulunda buldum. Ondan beri de hiç kuğu gibi yürüdüğüm görülmedi.
Ama baleye bir zaafım var hala, izlemekten çok keyif alırım.

Geçen seneki Yevgeni'den sonra Eda ben birkaç günlüğüne geleceğim deyince onun geldiği günlerdeki etkinliklere baktım. "Baleye gidelim mi?" dedim, "Ballı lokma tatlısı" dedi. (demedi tabii, bu tarz bir konuşmayı ancak ben yaparım, Eda sadece "Aa çok sevinirim" dedi :) Tüm bunlardan habersiz olan karabalığa da elbette bilet almadım, o bu duruma çok bozuldu tabii derken ona daha güzel bir yerden bilet bulmayalım mı? Neyse bale günü geldi çattı. Fuayede "boomerang" ile çeşitli denemeler yapıp bizi izleyenleri canlarından bezdirip "opera mı bale mi" "hangi gösterileri sevmiştik" konu başlığında şeyler konuşmaya başladık. İç sesimle düşündüm ama dış sesime çıkmadı sanırım, 4YKK opera sevmez kesinlikle ama bale sever, aa bak ona da söylese miydik ki? diye aklımdan geçti. Ve Eda ile oturduk yerimize. Derken tam önümün önüne gerçekten kıvırcık bir kadın geldi. "Yok artık" derken bir de baktım, bizim Tangül bu!

Tam bu gırgır şamatada ben hikayenin özetini yarım yamalak okudum ve bale başladı. Sahne, dekor, kostümler gayet güzeldi lakin ben konunun işlenişini pek anlayamadım. Ara verildiğinde "Bence çok işleyememişler." diye söze girdim ama kalan herkes "Yoo çok güzeldi" deyince "Demek ki ben anlamadım" dedim ama bu arada sıklıkla kafamın uykudan öne düştüğünü belirtmem gerek. Yani oyunun tamamına hakim değilim :)
Baleden çıkınca özeti okudum ve gerçekten "heee" dedim, "Mozart" sandığım kişi babasıymış yahu!
Ben yine de 2. yarıda Mozart olduğunu anladığım kişinin mimik ve jest performansından memnun kalmadım. Bana "Salieri" (Eren Keleş) çok daha fazla duygu verdi. Ama genele baktığımda sevdim Amadeus'u.
Bir de Elektra'nın Aryası (Feryal Türkoğlu)'nu epey ayakta alkışladık, mavi elbisesi ile gözden kaçırmak mümkün değildi zaten :)
Klasik müzikten pek de anlamayan (ama dinlemeyi çok seven) birine göre oldukça üst seviyede Mozart sevgim var. Bu sevgiyi hamile iken daha da yukarılara taşımış ve mesaimin neredeyse tamamında Mozart dinlemiştim. Sonradan Elif kolik doğduğunda "lan yoksa bu çocuk Mozart etkisiyle mi asabi oldu?" diye Mozart abiyi bir sorgulamadan geçirmiştim ki o dönem bana herkes ve her şey "kolik sebebi" olarak görünüyordu :) Elif arabada giderken dinlediği müziğin Mozart olduğunu anlayabiliyor sanırım çünkü sadece Mozart çaldığında melodiye eşlik edip "Baba sesini açar mısın müziğin" diyor. Aferin kızım, Mozart can'dır!
Benim Mozart sevgim nereden geliyor, hiçbir fikrim yok. Hayatını okumayı da çok istiyorum aslında. Göknil Genç'in kitabı evde var, onunla başlayayım.
Mozart bana nedense ÖZGÜRLÜK  gibi geliyor. Onun bu halini çok seviyorum.
Bu yazıyı bale hakkında fikir almak için okuyanlara kısaca öncelikle özeti bir okuyun ve uykunuzu alarak gidin demek isterim.

* İnternet sıkıntılı olduğundan müzik ekleyemedim ama imkanınız varsa benim için bir Mozart açıverin :)


Devamını oku »

11 Mart 2016 Cuma

Yevgeni Onyegin / Bale

Bloguma gittiğim bale hakkında yorum da yazacakmışım demek, vay be!
Bale ile ilgili daha önce ne yazmışım diye bloguma baktım. Şu yazıda yeni sezon açılışını kutlamışım, bu yazıda da Elif'in şu ara "kıppır kıppır" diye telafuz ettiği kitabı tanıtmışım. Hatta bu kitap tanıtımında kendi bale gösterimden fotoğraf bile eklemişim. Önceki sezonlarda izlediğim temsilleri de keşke ekleseymişim, şu an ne izlediğimi tam hatırlamıyorum. Aklımda kalan en güzel bale Üç Silahşörler, opera da Aida ve La Boheme olmuş. (hepsini ayrı ayrı tavsiye ederim, pek güzellerdi, La Boheme'de ağlamayan izleyici yoktu sanırım)
Ev-kreş-iş koşturmacasında hiç aklıma gelmeyen bir şeydi baleye gitmek. Daha doğrusu can bu çekiyor ama saati geç, eve çok uzak, araba kullanamıyorum bahaneleriyle hiç alıcı gözle bakmamıştım bu etkinliklere. Derken Sevda'nın şu yazısını okuyunca "gitmeliyim ve izlemeliyim" dedim. Bileti etkinliğe birkaç gün kala almaya niyetlendiğim için "sadece arkalar mı var ki?" dedim ama neticede güzel bir koltuk bulabildim kendime.
İş çıkışı eve mi gitsem diye ikilemde kaldım, sanki ev bensiz olunca yapamaz gibi geldi. Karabalık sağolsun bu konularda beni hep itekleyici olmuştur.
"Sen önce beni al, baleden vazgeçtim ben, Elif'i özledim" mesajıma karşılık "Çoktan yola çıktım. Elifle "baba-kız"gecesi yapacağız, sana iyi eğlenceler, bizi düşünme" mesajını görünce yahu Esoş ne duruyorsun dedim. Koş önce Kızılay'a :) Ayak üstü yenen simitten sonra kendimi birkaç kırtasiye ve Dost'a attım. Dost'un çocuk kitapları bölümünü sahiden sevmiyorum. İnsanda "biraz daha kalayım, yeni kitaplara göz atayım" duygusu hiç uyandırmıyor. O bölümü bana verseler Kare'deki gibi, ne de güzel düzenlerim ve çocuklar için bir alan yaratırım. (olay oraya sadece iki sandalye koymak değil!) Neyse ben geç kalmayayım diye atladım otobüse ve gittim Operaya, saat 18.40 :) Görevliden biletimi aldım ama güvenlik kapının 19.00da açıldığını söyleyince etrafı izledim biraz. Eski anıları, karabalıkla gelişlerimizi andım. Güzel anılardı :)
Biraz fotoğraf biraz heyecan biraz da kitap okuma derken oyun başladı. Öncesinde konuyu okumuştum kitapçıktan (önceden konuyu hiç okumadan izlerdim, o daha iyiymiş, okuyunca beklenti oluşuyor)

- Kitapçıktan bir tane alabilir miyim?
- Paralı yalnız hanfendi o!
-Tamam, var param  :)
Bu diyalog da yaşandı bu arada. Görevli kız beni lise olmadı üniversite öğrencisi sanıp param olmadığını düşündü galiba ki bu çıkışa gerek yoktu zaten parasını verecektim :)
Bu kadar girişten sonra oyundan bahsedecek olursam -daha big bang'e gitmemiştim oysa!- beni fazlasıyla tatmin etti. Başroldeki erkek ve kadın balerinin kareografilerinden daha çok mimiklerine bayıldım. Sözsüz bir oyunda hayal kırıklığı, kibir, utanma, üzüntü, mutluluk, isyan... ancak bu kadar güzel verilebilirdi. Orkestra, müzikler ise şahaneydi. Bir ara kalbimin güm gümünü duyduğuma bile eminim. (müziğe ritm tutarken)
Çıkışta Selcen ve tatlı kızı Çağla ile dönüş yolunu tamamladık. Çağla'nın baleden bahsederken gözlerindeki ışıltıyı görmeyi seviyorum.
Şunu anladım, bensiz de ev dönüyor, kaçırmak istemediğim temsilleri güzel bir ayarlama ile ben de izleyebilirim.
Zaten kendime doğum günü hediyesi aldığım bir etkinlik biletim daha var cumartesi için. Kalbim pır pır, inşallah gidebilirim ve onu da bloguma heyecanla yazarım.
Bir balerinle sohbet edebilmeyi çok isterdim bu arada, kafamda çok soru birikti. İlk sorum da şu olurdu herhalde: "Bale yaparken ne hissediyorsunuz?"
Bale deyince aklıma "Siyağ Kuğu" ve Natalie Portman'ın oyunculuğu geldi, o da harikaydı.
Bu sezon başka temsile gidebilir miyim bilmiyorum ama bu etkinlikten beni haberdar eden Sevda'ya, bana destek olan karabalığıma, yol arkadaşım Selcen ve Çağla'ya çok teşekkürler :)
* Ben mi obur biriyim bilmiyorum ama "Yevgeni Onyegin" dedikçe sizin de aklınıza "Yengen" gelip karnınızı acıktırmıyor mu :)


Devamını oku »

3 Ekim 2012 Çarşamba

2012-2013 Opera & Bale Sezonu Açıldı :)

Yeni sezonlar, yeni temsiller hep heyecanlı oluyor.
Devlet Opera ve Bale açılış konseri de 28 Eylül'de gerçekleşti...
Gecikmiş bir yazı gibi görünse de paylaşmadan geçmek olmazdı.
Açılış konseri oldukça keyifliydi, az biraz uzundu, hani bazı yerleri bende hiç yok bile diyebilirim ama geride kalan büyük kısmını oldukça büyük bir mutlulukla izledik :)
Favorilerim:
Asude Karayavuz(Mezzo soprana)'un seslendirdiği eserler, özellikle de CARMEN :)
Feryal Türkoğlu'nun yorumuyla AYGIZ
"Yoz Döngü" adlı bale,
Serkan Kocadere (kendisi bariton-muş,bence bariton ses cidden çok havalı :) yorumuyla Ali Baba ve 40 Haramiler/ Nihavent Şarkı
ve gecenin konuk sanatçısı: Ziya Azazi...
Burada saymadıklarım kötü değil elbette ama ben en çok yukarıda adı geçenleri sevdim :)
Herkese emeği için teşekkür eder, yeni bir sezonda daha buluşmanın heyecanıyla herkesi selamlarım :)
İşte kareler:







Devamını oku »