Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




6 Şubat 2013 Çarşamba

İşini Severek Yapmak / Sevdiğin İşi Yapmak :)

Bahsettiğim "iş" sadece işyerindeki "iş"ler değil aslında.. Herhangi bir işi severek yapmaktan bahsediyorum ..mesela balkon yıkamak, çamaşırları sermek, hediye paketlemek, yürüyüş yapmak, uçurtma uçurmak vs..
Bu konuya nerden geldim önce oradan başlayayım;
Bu hafta izinliyim-yani işe gitmiyorum- ancak işlerimi evden de yapabilmek koşuluyla izin aldığım ve evde ilgilenmem gereken misafirlerim de olduğundan öncelikle hangisini ne zaman ne ara yapacağımı şaşırmış durumdaydım ki kendime basit bir çizelge oluşturdum..
Güne kendime vakit ayırarak başlayacaktım ki bunun en güzel yolu da kulağımda joy fm ile yürüyüş yapmaktı.. sonra kahvaltı, istenirse duş, misafirlerle ilgilenme,işyeri işleri vs. diye gidiyordu.. yalnız, yapmak istemediğim işler söz konusu olunca uykumun geldiğini, sık tuvalete gittiğimi, nefeslerimin değiştiğini fak ettim..
Halbuki ben olmayan bisikletime binmek dere tepe düz gitmek istiyordum :) hava dışarıda bahar havası olunca insan böyle hayallere dalıyor tabii. sonra yapmaktan keyif aldığım işleri düşündüm.. neskafe eşliğinde kitap okumak mesela.. hiç bitmesin istiyordum.. tüm bunlara "iş" demek ne kadar doğru orasını bilemem tabii ama sevdiğin işi yapmak ne kadar da mühimmiş arkadaş, en çok da bünyeye iyi geliyor :)

HERKESİN SEVDİĞİ İŞİ YAPMASINI, DERE TEPE DÜZ GİTMESİNİ DİLERİM :)

Kaynak: http://www.fotokritik.com/1816421/bisikletli-kiz

Devamını oku »

28 Ocak 2013 Pazartesi

"Kedi Gibi" Olmak İstiyorum :)

Kedilerden yıllarca delice korkan ben, şu an aynı evde bir kediyle yaşıyorum.. Dolayısıyla da önceden sadece "bıyıkları" olduğunu bildiğim kedilerle ilgili son 2 yılda daha çok bilgiye sahibim :)
Geçen haftalar benim için - belki hala kısmen etkili ama azaldı etkisi- oldukça depresif geçti.. Sebebi? Burç işinden anlayanlara "Balık" burcuyum desem, işini "çoook" sevenlere işimi "hiiiiiiç "sevmiyorum desem, doktora maş. hiç uğramayan/ilaç almayanlara da hemen her sabah bir ağrıyla uyandım desem sanırım onlar beni anlar.. Bazen gerçekten ben de (burada cümleye dahil olan -de ekinin sahibi, o kendini biliyor:) şımarıklık yaptığımı düşünsem ve "büyü"mek istesem de her şey her an elimizde olmuyor.. Son zamanlarda kurduğum cümlelerde ortak noktalar fark ettim; evdeki kedime-Lokum- özellikle sabahları "Yer değişelim mi, seni çok kıskanıyorum..." derken buluyorum kendimi..Sonra düşündüm taşındım sabahları işe gitmeyip evde kalmasının dışında da var bir hikmet bu kedilerin yaşam tarzında..
Ben de "Kedi Gibi" olmak istiyorum; neden mi?
LOKUM TATLISI :)
- Rahatlar, stres yapmıyor, kaygılanmıyor ve an'ı yaşıyorlar...işte bu süper.. yetişmesi gereken bir yer yok..şimdi uyuyorsa gerçekten uyuyor..yemek yiyorsa gerçekten yemek yiyor, kafası öyle çok karışık da durmuyor :)
- Sabırlılar; (benimle kıyaslandığında hemen her canlı sabırlıdır herhalde orası ayrı :) yani "av"ına "doğru" zamanda ulaşabilmek için beklediği o süreyi ben bekleyemezdim, beklemezdim.. mesela bende şöyle oluyor; bir nevi "sazan" soyundan gelmiş sayılabileceğimden ve üzerinde uzun süre beklemek istemediğim bir konu ise bir balıklama atlayış bana daha cazip geliyor :)
- Sakinler... Belki dışardaki birçok kedi oyuncudur onu bilemiyorum ama benim kedim sakin.. uykusunu almışsa evde koşturup duruyor ha arada gece uyandırma amaçlı tepeme de çıkıyor orası ayrı ama genel anlamda sakin... şu da var ki ben bunu çok yaşıyorum; insanlar "dış görünüşe" aldanıp benim de "ne kadar sakin" olduğumdan falan bahsediyor... belki gerçekten öyleyim de benim haberim yok, bak o da olabilir ama içimdeki fırtınaları "ne"yle açıklayacağız o zaman?
- unutmamak; bu da benim için can alıcı noktalardan biri... hangi dükkana uğrayacağımı genelde unutmam ama o dükkandan ne alacağımı dükkandayken de hatırlayamam,süper değil mi :)
- sportifler; pilateste bile adı "kedi" olan bir hareket var daha ne diyeyim ki... esneklik/çeviklik ve sakar olmama durumu müthiş..
- kraliçe/prenses edası ve "catwalk" ; bendeki yürüyüş ve duruş daha çok şu imajı veriyor; "evimdeyim, altımda pijama ve terlik var,takılıyorum.." tabii bir de bunun "sahil kenarında yürüyorum" versiyonu da var.. ayaklarım dışa dönük ve sürünerek gidiyor.. evdeki "catwalk" a bakıp ders kapmaya çalışıyorum ama olmuyor.. bir de bu bünyenin dans girişimleri de oldu ama aynalı ortamda kendime bakınca neden kimsenin benimle partner olmak istemediğini anladım, ben daha "walk" kısmını bile düzgün yapamıyordum :)

Bir de "ortak" noktalarımız var elbette ama o da başka yazının konusu olsun, ipucu da "merak" olsun :)

Şimdilik aklıma bunlar geldi.. Sizin de yerinde olmak istediğiniz "biri" var mı, yalnız kalmayayım bak burada :)

HERKESE BOL PATİLİ, KEYİFLİ/HUZURLU/MUTLU GÜNLER :)
Devamını oku »

18 Ocak 2013 Cuma

Tam da "Bugün Hayal Kuracaktım" :)

Birkaç gün önce bir kitap okudum daha doğrusu kitabın beni kendine çekişine engel olamadım. Kapağında sevimli kediler vardı,ondan mı? Oturup öyle bir solukta okumadım sanırım toplamı iki soluk falan yaptı :)
İşyerinde çok bunaldığım bir anda kendimi öğle arası kahve keyfi yaparken ve "Bugün Hayal Kuracaktım"ı okurken bulmuştum.. Yazarı Gökçe Ateş Aytuğ'un ilk kitabıymış ve Hayykitap tarafından yayınlanmış.
Kitap, toplamda 2-3 saatte geçmesine rağmen sanki koooocaman bir zaman dilimiymiş gibi geliyor çünkü kahramanımız Aslı'nın başına gelmeyen kalmıyor :)
Aklıma hemen kendi çocukluğum geldi.. Ben de kitaptakı gibi ağaçta kedi görmüş, evden bir koşu çıkmış ve süper kahramanlıkla onu kurtarmış falan değilim ama küçükken böyle "kahramanlıkları" hayal ederdim.Başrolde olsam da olmasam da..Hayal kurmayı çok severdim ama sonra aklım hemen başka yöne kayardı, doğru düzgün hayal de kuramazdım. Ben de çizerdim bir şeyler, hani Mavi'nin Mutluluğu yazısında bahsetmiştim, ben de bir şeyler çiziyorum ama gören "kaç yaş çocuğu çizdi bunu" diyor diye..işte hala o cümle değişmedi,neticede ben hayallerimi çizmek/yazmak gibi bir "iş" edinmiştim :)
Aslı'nın çevresindeki Eren Abi, hele ki Yakup Amca çok hoş sarıp sarmalamışlar Aslı'yı..
Sevindiğinde de üzüldüğünde de hemencecik ağlayan hatta bunu fark etmeden yapan bir kız çocuğu bana hiç de uzak değil :)
Kısaca; "Aslı'nın ağaçtan kedi kurtarma macerası" diyebileceğimiz bu kitabı sadece bu kadar-cık zannedenler hakiki Kars kaşarıyla ketenin tadını kaçıracak :)
Kitapta diğer çokça sevdiğim özellik; Aslı'nın ara ara hayvanlardan bahsetmesi.. Kuşlar, balıklar, filler, sincaplar vs.. Çocuktan sevgi taşıyor sanki ama hiç öyle yapmacık da durmuyor..
Utangaçlıkları, patates parmağı, kurabiyeyi öksürmesi gibi detaylar da çok gerçekçi geldi..
Bu kitabı kimler okumamalı? Başkalarına yardım etme konusunda iç sesini dinlemeyip tedbirli davranan ve bunu çocuklarına da tembih edenler / Sevgisini paylaşmak yerine sımsıkı içinde tutmayı övünç sayan / hayal kurmayı matematik formülünden ayırmayanlar.. Bence siz okumayın bu kitabı, bünyeye dokunmasın :)
Kitapta ara ara eğlenceli çizimler de var;

Başka ne söyleyecektim şu an hakkaten unuttum;
Ama ben tam da "Bugün Hayal Kuracaktım" :)

Herkese mutlu günler :)
Devamını oku »

14 Ocak 2013 Pazartesi

(A)Tipik İnsan Halleri :)

Kimse bir diğerinin aynısı değildir elbette.. Her insan ayrı bir dünya mutlaka, keşfedene.. Keşfetmek isteyene :)
Birkaç gündür aklımda olan bir konuyu yazmak istedim bu kez; insan halleri üzerine..
Bu konuyu ilk fark edişim; başkalarını eleştirirken irkildiğimden oldu; ben kim oluyordum ki onun şu'su bunun bu'su diye içsesimle bile olsa yargıda bulunuyordum.. Sonra dönüp kendime bakınca; benim de çok da "tipik" olmadığıma kanaat getirdim, tıpkı her insan gibi :)
Son günlerde gözüme çarpan örneklerden başlayacak olursam ki bunlar olumlu/olumsuz diyemeyeceğimiz "haller", ismin "yalın" hali gibi diyeceğim ama çok objektif de durmayabilirim,içim gıdıklanıyor bazılarını düşününce napalım :)
Kaynak: www.yahoo.com
- Cümleye "BEN" diye başlayıp, o cümleyi "ben"siz tamamlayamayanlar var..
- İşi düşünce arayıp "seni de sadece işim düşünce arıyorum ama kusura bakma" diyenler var :)
- HAYIR diyemeyenler, kendini olmadık işlerin içinde bulanlar var..
- Tek Başına Yemek Yiyemeyen, bu yüzden de "bazı arkadaşlık"larını hiç bozamayanlar var..
- Sevdiği kıza açılamayanlar, her denemede başarısız olsa da umudunu kaybetmeyenler var..
- Mükemmel olmaya çalışıp, kendini hırpalayanlar ve bu çabada olduğunu hissettirdiğinden başkaları tarafından hırpalananlar var..
- Hayal kurmayı unutanlar var ya da hayal kurmak için "fazlasıyla büyümüş" olduğunu düşünenler..
- İnatla kin tutanlar, dilenen özürlere kulak asmayanlar var..
- Hayatında kötü bir şeyler olmasına alışmış, iyi bir şey olduğunda endişe duyanlar var..
- Her konu hakkında fikir yürütmeye çalışıp "Aa ne kadar bilgili çocuk" diyeceğiniz yerde "bir sus artık" bakışı attıklarımız var..
- Hayatı erteleyen, dünyaya kazık çaktığını / "nasılsa bir gün" yapacağını düşünenler var..
- Sırrınızı paylaştığınızda ısrarla başkasıyla paylaşanlar ve bunun sizin kulağınıza gitmeyeceğinizi düşünenler var..
- Çıkarlarınız çakışınca tanıdığınız insanlar var..hmmm evet tehlikeli bu durum..
- Dedikodu olmadan yaşayamayan /başkasının hayatını öğrenmezse çatlayacaklar var..
- Her şeyini -ama istisnasız her şeyini- annesiyle paylaşanlar var..(sadece kız değil erkekler de var..)
- Araba ve telefon markasıyla kendini ifade edenler var ..
- Espri yaptığınızda alınabileceğinden "espri yaptım" diye ekleme yapmanız gerekenler var..
- İnsana huzur veren, herkesin yanında olmasını istediği kişiler de var..
- Başınıza ne gelirse gelsin arayabileceğiniz/konuşabileceğiniz insanlar da var..
- Sözünüzü kesmeden sizi dinleyenler de var..
- Yüzsüzlükte sınır tanımayan hatta "yüz"süz olduğuna kesin inandıklarımız var..
- Göbek bağı olanlar var; ayrı gezemez hatta ayrı düşünemez haldeler..
- Konuşmasıyla yoranlar kadar rahatlatanlar da var..
- Her şeye negatif yaklaşıp haklı çıktıklarında da övünenler var..
- Başkalarının adına karar verenler var, diğer kişi yorulmasın diye yaptıklarını düşünüyorum :)
- Başkalarının işine burnunu sokanlar var..
- Bedava dayak bulsa kaçırmadan yiyecekler var..
- İş yapmayıp, iş yapanları da kendine düşman görenler var..
- Sigarayı yiyenler ve çevresine de saygı duymayanlar var da var......
- Tüm yaşadığı üzüntülere rağmen bunu belli etmeyenler ve hala şükredenler de var..
- İçindeki çocukla hiç tanışmamış olanlar var..
- Misafirliğe gittiğinde kendini ev sahibi sananlar var..
- Vazgeçilmez olduğunu düşünüp bunu habire test edenler var..
- Koşulsuz yardım edenler de var...

Kaynak: Kardeşim :)
Hasılı kelam... Var da var :)
Dediğim gibi hepsi var hayatımızda.. Eleştirmekti niyetim önce lakin aynaya bakınca eleştirmek yerine "analiz" etmenin daha uygun olacağına karar verdim :) Neden mi?
Ben de yukarıdakilerden bağımsız değilim bence..
Hatta dahası da var ..
- İnsan ilişkilerinde yabani,
- Hayır diyememe konusunda oldukça kendini harcayıcı
- Sulugözlülükte okyanus doldurucu
- Etiketleme konusunda kendimi törpülemeye çalışsam da "etiket seven" bir tarafım
- Önyargılara düşmeden karar alamayışım
- Saman alevinden daha feci parlayıp daha kısa sürede sönen yangınım
- Sabırsızlıkta "yerinde duramayışım" var
.... İyi olduğumu düşündüğüm taraflar da var elbette ama onu da ben söylemeyeyim değil mi :)
Kaynak: deviantart.com
HERKESE MUTLU GÜNLER :)
Devamını oku »

10 Ocak 2013 Perşembe

"Mavi'nin Mutluluğu"yla Mutlu Oldum :)

Akşamları her ne kadar şunu da yapayım bunu da yapayım desem de eve "linç" misali döndüğümde gündüz kurduğum planlardan eser kalmıyor-du sanki..
Ama son zamanlarda değişen bir şey oldu ve o da daha önceki yazımda bahsettiğim gibi spora başladım yani pilatese :) 2. ayın içerisinde olmanın mutluluğunu yaşıyorum :)
Sabahları 6 gibi kalktığım için uykum da erken gelir-di..
Kısacası dün değişik bir şey oldu; yatmadan önce okusam deyip yanıma aldığım kitapların haricinde geçen gün kargoyla bana gelen -verdiğim siparişin fotoğrafını da paylaşayım bir ara- bu kitaba "Mavi'nin Mutluluğu"na elim gitti..
Kitabın varlığından Bir Dolap Kitap sayesinde haberim olmuştu.. Hatta kitap fuarında bak bilsem alırdım diye de tühlenmiştim, sonrasında da kitap eklerinde hep tanıtım bültenini gördüm.
Kitap gittikçe ilgimi çekiyordu..
Sonra dün birden kendimi Mavi'yi okurken Bedri Rahmi'yle tanışırken buldum:

Fotoğrafı düz çeviremedim :(
Gerçekten çokça beğendim hatta yatarken onun mutluluğuyla uyuduğum gibi sabah kalktığımda da hala o gülümsemem devam ediyordu...
Bir sanatçının resimle /çizgiyle çocuklara anlatılması/sevdirilmesi adına ülkemizdeki ilk yapıt olması da son derece önemli..Yazarla ilgili detaylı bilgi için buraya bir tık (Simla Sunay)
Benim aklımda kalanlar:
- Mavi'nin çizimleri ve renkli çizmeyi reddetmesi/siyah beyaz çizimler yapması ve bundan duyduğu mutluluk/fırçayla (uçan kalemle) tanışması :)
- Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun pembe vinci :)
- Çingene boyacı Çebiş :)
- Mavi boyalı kaplumbağa :)
- Eren'in balıklı yazması :)
- Kitabın sonundaki Eyüpoğluna ait eserler :)
Kendi çapımda resim yapsam da - ki boyutu şöyle; görenler kaç yaşında bir çocuk çizdi diyor- olsun ben yine de arada yapıyorum bir şeyler :)
Kitap bana inanılmaz mutluluk verdi ...
Mutluluğun kaynağı tutku mu desem dostluk mu sevgi mi.. Bilmiyorum, tanımlayamadım ama OKUYUN bu kitabı :)
Kitaptan;
Kaynak:  http://www.birdolapkitap.com/wp-content/uploads/2012/11/mavinin-mutlulugu-6.jpg
Kaynak: http://www.birdolapkitap.com/wp-content/uploads/2012/11/mavinin-mutlulugu-1.jpg
Sonra bugün Mavisel Yener'in köşesinde bu kitaba yer vermesi ayrıca bir hoşluk kattı :)
Bedri Rahmi Eyüpoğlu'ndan;
"... Evlerimizin üstü kapalıdır/ Ve bütün şairler gökyüzüne/ Pencereden bakarlar/ Halbuki kuş yuvalarının üstü/ açıktır / Ve kuşlar şiir yazmazlar..."

HERKESE "MAVİ MUTLU" GÜNLER :)
Devamını oku »

8 Ocak 2013 Salı

Karda Ayak İzleri :)

Karın neredeyse hiç yağmadığı bir güney kentinde büyüdüm ben o yüzden 15 tatillerde geldiğimiz Ankara olmasaydı en erken üniversiteye geldiğimde tanırdım herhalde kar'ı :)
Yine de çocukken oynamadığım kar topu savaşları/ kardan adam yapma sevdası içimdedir hep.. 
Yalnız kar yağdığında iş yerinde olmayı sevmediğimi fark ettim..
Evde olmak arada karla oynayıp eve gelip kalorifer yanından sıcak bir şeyler yudumlarken tekrardan kar'ı izlemek sonra kar manzarasında kitap okumak falan :)

Bu sabah iş yerine erken geldiğim ve biraz vaktim de olduğu için ve etrafta kimsenin henüz dokunmadığı kar da bulduğumdan vaktimi değerlendirdim :

Kar'ın hiç ayak basılmamış yüzü :)
Benim ayak izlerim kar'a eşliği, biraz sallanarak yürümüşüm :)
Hoş bir manzara :)
Kar'a ilk dokunuş :) (Eldivenlerim de olsa fena olmazdı:)
Benim favorim :)
Uzaktan görsem belki kuşlar dallara yuva yapmış falan derdim :) Bu ağaç aslında daha da güzel duruyordu ancak bu kadar çekebildim..
Bu akşam - kar devam ederse- niyetim kendimi kara atıp gökyüzünü izlemek, denizde uzanmak gibi :)
Tüm bunların dışında kar'ın çamurunu ya da buz tutmuşunu/ düşme hallerimi sayıyor muyum, hayır, onlar da bende  kalsın, bu güzelliği bozmasın :)
Herkese, kar'ın tadını çıkarabileceği hoş ayak izleri/kar topu eğlenceleri/kardan adamlar dilerim :)


Devamını oku »