Kaç zamandır unutmadan yazayım dediğim şeyler iyice birikti, taştı bende.
Doğum hikayemizi anlatmıştım ve gerçekten tekrardan kalbi bizimle atan /mesaj gönderen herkese yeniden teşekkürler...
Hikaye asıl şimdi başlıyor değil mi?
Sevgili Anne Gazetesi, bir yorumunda "iş doğumla bitiyor zannetme, sonrasına da hazırlan" demişti.
Sevgili Love and Smile da "bence bebeğe hazır olmak diye bir şey yok" demişti.
Sizleri çok andım :)
Ama önce geleyim doğumdan sonra yaşadıklarıma.
İlk gecemiz hastanedeydi ve ben epiduralin etkisinden sanırım hala çıkamamıştım. Hemen yanımda Elif ağlarken dikişlerden dolayı ona çok fazla uzanamıyordum ve bu da canımı sıkıyordu. Ama olsundu, ona sağlıkla kavuşmak her şeye değerdi.
O gece ayağa kalkma çabalarımın birinde hayatımın 4. bayılmasını yaşadım. (diğer 3'ünü de bir ara anlatayım, oldukça komikler) O ara babamı gördüm, Elif'e selam söyledi :)
Hemşire/doktor bir şekilde beni uyandırırken kardeşimin yaptığı saçma sapan esprilere gülmeye çalışıyordum.
Çocuk doktoruyla da ilk günden tanıştık ve sevmediğimizi oracıkta anladık. Bebeğimize yüzü o kadar buruşuk bakıyordu ki ben o adamla burun buruna gelsem kesin yüzüne kusmaya çalışırdım. (Hala yüzü gülen, iyi kalpli, işinde iyi bir çocuk doktoru arıyoruz-Ankarada- bilen/gören varsa lütfen yoruma yazsın) Hatta sonraki ziyaret öncesinde Elif'e "Kızım bak bunu her zaman söylemem, az sonra göreceğin amcanın yüzüne kusabilir her türlü tekmeni savurabilirsin" diyecektim :) Ay ne kötüyüm.
İlk öğrendiğim şeylerden biri "bebeği halkımızın kendisinin büyüttüğü gerçeği" oldu. Yani herkes ennn tecrübeli ennnn harika anne/teyze vb. olduğundan senin de onun tecrübelerinden faydalanmalanı kesin olarak bekliyorlar.
İnsan ilk günlerde daha bir salak olduğundan hemen her söylenene yapmasa bile şaşkın ifadelerle "denesem mi kiii" diyerek bakıyor.
En güzel cevabı da bence kendi iç sesin veriyor; KESİN BİLGİ!
Bir de nedense insanların ilk sorusu "sütün yetiyor mu?" oluyor :) Hatta bizim - ben bebek olsam üzerine kesin kusardım- çocuk doktorumuz henüz 2. gün "senin sütün yetmiyor kiiii" diyerek gözlerimden çıkan alevlere maruz kaldı. Hemen oracıkta pes ederim sanıyordum ama ben de olayı "arttırırım ben bu sütü, sana da gösteririm" diyerek gurur yaptım. İçerim suları, gelsin malt içecekleri, dayayın bulguru mantığıyla çok şükür istediğim kıvama geldim. hayatta başka şeylerde de bu hırsı yapsaymışım dediğim oldu :)
O aralarda sevgili Editor Mommy Esra'nın yazısına denk geldim.
Sahi insanlara neden açıklamalar yapıyoruz bebeğimizi büyütürken onu düşündüm.
Cevabı kocaman bir SANANE olan sorular zincirine maruz kalmamızın en önemli sebebi "başkalarının hayatına bu kadar kolay karışabilme" hakkımız! Nasıl bir haksa bu.
"Onu öyle yapma, böyle yap"cılarla henüz tanıştım ve daha bir dolu karşılacağımı biliyorum. Sabrım yettiğince esprili yaklaşıyorum ama yetmezse de "One Piece" animesindeki Hasır Şapka gibi "Gomu Gomu Gomu" diyerek atağa kalkıyorum. Ne de olsa loğusayım :) (Bu da bir nevi hamilelik hormonlarının devamı, bunu da ayrıca yazma niyetim var.)
"Alıştırma"cılar var bir de. "Aaa kucak mı, alıştırma; aa emzik mi sakın" diye diye birçok konuda sizi korkutan bir ekip var. Yine o malum içses devreye girmeli bence...
Kısacası ilk günler bebemi şöyle bir öpüp koklayayım diyorsunuz ama dış etkilere de çokça maruz kalıyorsunuz. Sırf bu sebepten telefonumdan uzaklaştım, misafir işlerinden soğudum.(zaten sevmezdim, hele ki çat kapı olanları)
Peki cidden Elifle hayat nasıl geçiyor?
Allah isteyen herkese bu güzel ve bambaşka duyguyu nasip etsin diyeyim öncelikle.
"Anne olunca anlarsın" dedikleri şeylerin bir kısmını cidden daha yolun başında anladım. (anlamadıklarımın da ya zamanı var ya da ben bazı yerleri anlayamıyorum :)
Sevgili Tanla'nın harika fikriyle ilk günden itibaren bir not defterine emme-çiş/kaka-uyku düzenini not ettim. Bu durum cidden çok işime yaradı. Uykudan genelde fırlayarak uyandığımda ve zaten dalgın/unutkan olan bünyede "nerede kalmıştık çizelgesi" hayat kurtarıcı oldu, tavsiye ederim.
Normalde de parfüm kullanmazdım, hamileliğimde kullananlara da sinir olmuştum şimdiyse cidden sadece süt ve ter kokuyorum. Yani bu kokular birbirine karıştı. Tiksinerek de yazmadım bunu, son derece doğal ve bence güzel bir şey.
Uyku... biraz uyku... Ah seni depolayabilseydik :) Şaka bir yana, bebek zaten ilk zamanlarda oldukça sık emmek isterken depodaki uykuyu kullanmamayı tercih edebilirdim.
geçenlerde bir arkadaşım- şimdiye kadar ilk defa soruldu- bana "nasılsın, neler hissediyorsun" dedi; bunu psikolog olduğundan mı sordu bilmiyorum ama zavallı kıza "şimdi şöyle ki......" diye başlayan uzun bir mesaj yazmışım :)
Kısaca dilim şişmiş, anlatasım var.
Elifli hayat maş. gerçekten çok keyifli; hiçbir an'ından şikayet etme lüksüm olmadığını düşünüyorum.
Sadece bazen...
Tuvaletim geldiğinde son dakikaya kalmadan tuvalete gidebilmek, terlediğimde duşa girebilmek (gerçi hep terliyorum), yemeğimi boğazıma dizilmeden yiyebilmek güzel olurmuş diye düşünmeden edemiyorum.
Karabalıkla anlaştık zaten ben yiyecekleri soğuk tüketeceğim o ise ılık :) (sıcak, kimseye nasip olmadı :P )
Bu arada evdeki 2 anne de "bu bebe üşüyoooor" telaşında; birinin elinde yelek ötekinde başlık. O kadar heyecanlılar ki aklıma geldikçe kırmamaya çalışıyorum ama bazen de -ben zaten yangın ayşe olduğumdan da olabilir- "üşümüyor benim kızıııım" halleri yaşıyoruz.
Bir de insanın yaratıcılığı gelişiyor; emzirirken aynı anda susayan anneye pipetle su içiriliyor, yastıklar çeşitli hallerde kullanılabiliyor.
Geçen gün aceleyle bir şeyler alırken satış danışmanı "kaç aylık" dedi karnımı göstererek. Soruyu tersten anlayıp "iki haftalık" dedim :) O da "iki haftada bu kadar karın mı çıkıyor!" dedi. Belki bozmasam iyiydi ama "hee yok canım ben doğum yaptım" dedim. O da -bak hala inat ediyor- "e ama karnınız geçmemiş" deyince "evet bir tane de oraya sakladım" diyiverdim :) Hayatım boyunca bir manken kıvamında olmadığım gibi işin bence kötüsü öyle bir telaşım da olmadı; ortalamalarda gezdim hep. Ama bir de şu "kilolarını hemen ver" ekibi var kiiiii... hamileliğimde de kaç kilo aldığımı sıkıcı takip etmişlerdi. Belki de herkesin 34/36 beden olma hayali yoktır; belki bazılarımıza 38/40 beden daha çok yakışıyordur; ne dersiniz :)
Elifli hayatın en güzel tarafı yepyeni bir duyguyla; annelikle beni tanıştırmış olması sanırım. Onsuz geçirdiğin vakitlerde kafanı boşaltmaya çalışırken aslında vicdan azabı da çekme, onu özleme halleri.
Kimsede susmayan bebenin sana gelince ağzı açık aranarak da olsa kokunu tanıması ve bunun sende gözyaşlarına sebep olması (işte bu bir loğusa)
refleks hareketi de olsa minicik gülümsemelerinin dünyalara bedel olması.
Kucağımdayken sıkıp sıkıp içime alma isteği yaratması (neyseki içimden çıktı :)
Kısaca bir dolu güzellik geliyor aklıma.
Bir başkasının gazına bu kadar sevinebileceğini düşünmezdim mesela. Elif gazını yapınca "ollleeeey" nidaları ve kendin yapmış kadar rahatlama hissi :)
Henüz miniciğiz ve huyumuzu suyumuzu düzenimizi oturtmaya çalışıyoruz ama biliyorum ki ne olursa olsun biz onu hep ÇOOOK KOCAMAAAAN SEVECEĞİİİİZ :)
"O kadar kitap okudum da ne oldu?"
Aslında iyi oldu, genel kültürüm arttı :)
İnsanın bilgisin olması elbette ki iyi bir şey ama bence kitap okuyarak hazır olunmuyormuş; hatta bir şeylerin tam da ortasına düşülüyormuş onu anladım.
"İyi ki düşmüşüm" dediğim bir yer burası.
Karabalığın ifadesiyle "Biz Elifi büyütürken Elif de bizi büyütecek"...
Çok haklı.
Loğusalıktan çıkar çıkmaz büyümeyi planlıyorum :)
Unutmadan, hani dünya küçük ya, olur da denk gelirse -o kendini biliyor- Hilal hemşire sana ne kadar teşekkür etsem az. Bayılsam da cidden o gece senin sayende yürüdüm, kendimi az sonra koşacak gibi hissettim :)
Yukarıda yazdığım şeylerin bir kısmını vakti zamanında ben de -farkında olarak/olmayarak- yapmış olabilirim; kusura bakmayın olur mu?
Bazen uyusun diye gözlerinin içine bakılan, bazen de "çok uyudu, özledim valla" denilen bir garip süreçmiş annelik.
Hala tam olarak "anne" gibi hissetmesem de Elif'e bakınca BİZ'i görmek, birlikte geçirdiğimiz 9 ayı anımsamak ve yine beraber Mozart amcayla mutlu olmak çok güzel duygular.
Her an'ına şükrediyorum ve hafızama kaydediyorum.
Notlar alıyorum, fotoğraflar çekiyorum, buraya yazıyorum :)
Çok uzatmadım umarım,
Devamı da sonraya olsun.
*Tatil fotoları paylaşılmaya başlandı, az insaflı olun olur mu :)
HERKESE MUTLU TATİLLER, BOL GÜNEŞLER :)
Oğlumu 7 yıl önce kucağıma aldığımda "e ben daha önce yaşamamışım" dedim:) Allah isteyen herkese bu duyguyu versin. ...İlk gün çocuk Dr. bana çok itici geldi o kadar itici geldi amaaaa 7 yıldır başkasına da götürmedik iyi mi:)) Gerçekten benim şansına dr. hakkında ilk izlenimim yanlış mış oleyyy:) Bizim genlerimizde herkese herşeye destek vermek ihtiyacımız olduğu için heleki yeni anne söz konusu ise sınırlarımız zorlarız. Ben herkese heee diyerek aklımın bir köşesinde olsun mantığı ile kendi bildiğimi yaptım. Dr.umuz bana ilk "çocuğu kucağına al, göğsüne koy, annesini hissetsin, alışır falan diye düşünme.. alışsın o senin evladın , annelik kolay değil " dedi ve beni fethetti:)) Benim oğlum hepppp kucağımdaydı ki 7 yaşında sıpa olmasına rağmen hala kucağımda:) (kucağa alıştı mı ne? ) Sadece ayağımda sallamadım, uyuyor diye tv, radyo gibi sesleri kısmadım, alışsın her ortamda uyusun dedim, bin şükür her ortamda her koşulda uykusu geldimi sol baş parmağını ağzına koyuyor, diğer eline örtüsünü alıyor ve uyuyor... Evet benim oğlum anne karnından beri parmak emiyor. Asla bırak demedim , diyenlere "nasıl istiyorsa öyle olacak" diye tepkimi verdim. Şimdi sadece uyumaya geçiş dakikalarında emiyor sonra bırakıyor. Sanırım yavaş yavaş kesiyor bu alışkanlığı. O VE BEN NASIL MUTLUYSAK, RAHATSAK ÖYLE DAVRANIYORUZ VE BUNU TAVSİYE EDİYORUZ.....Bzi yolumuzu böyle çizdik, bence her anne evladı kendi yollarını kendileri çizmeli.... Çok öpüyorum pamuk ellerden Elif kızı..
YanıtlaSilYazdıklarına aynen katılıyorum.. Bebek ve sen nasıl mutluysan gerisi teferruat gibi geliyor. Bir de herkes o kadar çok şey söylüyor ki; bir müddet hiçbir şey duymamak istiyor insan.
SilGerçekten de herkes kendi yolunu kendi çizmeli, senin yerine öptüm pamuk ellerden :)
Çok teşekkürler güzel yorumun için..
Maşallah maşallah :) Aynı işte, lohusalık böyle bişey. Ama yine de güzel.
YanıtlaSilHer zaman hatırlattım, yine hatırlatacağım, insanlar gariptir saçma sapan konuşurlar sakın kaale alma. Sen sırrı kesfetmissin zaten, içindeki ses! Çok öpüyorum :)
İçimdeki sesi hakikaten dinlemeye çalışıyorum ve ona güveniyorum. Yanlış da yapsak bu bizim yanlışımız ve öğrenmemiz gereken bir şey diye yaklaşıyorum :) Teşekkürler, biz de öptüüük
SilBin kez maaşallah...
YanıtlaSilbenim de ilk günlerim sezeryan acılarından zor geçti... dikişti sütdü yorgunlukdu aptal çaresizliğimdi hiçbir zorlamadı...beni en çok bıdı bıdılar zorladı... sütün şöyle mi böyel yaptın mı bak aç bak şöyle bak şunu ye... tek siteidğim sakinlikti benim... Allahım o üşüme sorunsalı oğlan 29 aylık oldu geçmedi...ya aüşümüyor çocuk rahat bırakın diye çığlık atasım geliyor... bu çocuk hep ya aç ya üşüyor başka bişi bildikleri yok ben sinir oluyorum da :)
ama herşey geçiyor...
ben defter tutmuştum duygularımı hamilelikten beri yazdığım.. sanırım 1,5-2 yaşına kadar yazdım :) bazen açıp okuyorum yok baa baa dedi..yok dişi çıktı...şimdi düdük " portakalı soydum" u söyüyor bana :)
sevgi sıcaklık sabır çözüyor herşeyi..yeter ki sağlığı yerinde olsun..yeter ki anne babası mutlu olsun...
öpüyorum çokçaaaaaaaaaa
Teşekkürler..
SilBüyüseler de geçmiyor demek ki üşüme ya da doymama halleri üzerine endişeler :) İyi niyetli herkes aslında ama anne kısmını da bunaltmamak gerek :)
Sağlığı yerinde olunca geri kalan her şey boş zaten cidden..
Kubilaya koocaman sevgiler..
Her zamanki gibi öyle güzel yazmışsın ki yaşadık seninle, hem de yüzümüze kocaman bir gülümseme yerleşti ♥
YanıtlaSilİçime en çok oturan "Bu çocuk üşüyor" ile ilgili bir cümle olacak. Üç ay kadar önce arkadaşlarımızın yeni doğan bebeğini ziyarete gittik evlerine. Evde cayır cayır kalorifer yanıyor ama öyle böyle değil... Ter içinde kaldık, tüm camlar kapalı, oksijen bitmiş evde ama haberleri yok... Güzel bebek ise koltuğun üzerinde, altında kalın battaniye serili. Üzerinde ise şapka dahil tam takım kıyafet ve en üst katmanda bir kalın battaniyeyle daha uyuyor. Bebeğe bakarken, alnımdan süzülen terleri sildim... Gerçekten bebekler bu kadar üşüyor mu?
Çok teşekkürler, bu ara yazılar daha çok sabaha karşı nöbet başındayken olduğundan anlatım bozuklukları, imla hataları çokçadır ama duygu yoğunluğu da tabii bir o kadar fazla :)
SilAnlattığın tasviri okurken ben burada terledim. Ben tam bir yangın ayşe olduğumdan (hamileliğimden beri) herkes terliyor zannediyorum.. Bebekler de bizden 1 kat fazla örtünse yeter diyor doktorlar, abartmaya zaten hiç gerek yok.