Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




30 Aralık 2015 Çarşamba

Yeni Yıl Dilekleri-2016 :)

Yeni yıl gelmeden buraya dileklerimi yazabilirsem çok mutlu olacağım :) 2013, 2014 ve 2015 dileklerime şimdi baktım da, bir tuhaf hissettim. Zaman (hızla) geçiyor, geride sahiden biriktirdiğimiz an'lar kalıyor. (Tunalıda Yasemen ve Çağrı ile buluşup sohbet etmemiz gibi :) Öncelik sırası yapabilmem zor ama listeye bir yerden başlayayım. -Sağlık: Hepimiz için sağlık dolu bir yeni yıl olsun, sevdiklerimizle beraber olmaya devam edelim inşallah. - Elifin uykusu konusunda güzel gelişmeler yaşayalım. Son doktor kontrolü ve tedavi sürecinden açıkçası umutluyum, umarım Elif gece boyu ve hafta sonu gündüzleri uykuya kendiliğinden rahatlıkla geçer, kesintisiz olarak uyur ve uykusunu almış bir şekilde mutlulukla uyanır :) - Ev işleri konusunda bana yardımcı olabilecek birini bulmayı veya...
Devamını oku »

Kumkurduna Dokunmak ve Sarılmak

Hangi yıldı hatırlamıyorum, belki 2000'lerin başıdır- lisede olduğum zamanlar- babam elinde bir hediye pakediyle geldi eve. Şaşılacak bir şey yok çünkü o gün doğum günümdü. Şaşırdığım şey, bunu çok sık yapmamış olmasıydı elbette. Pakedi açtığımda içinden bir adet kırmızı,sarı çizgili gömlek çıktı. Çok sevindim çünkü cimbomluydum (hala öyleyim ama nerede o Hagi zamanları, futbol maçı izlemeyi bırakmadım gerçi takım fark etmiyor izlemem için), babam yıllarca uğraşmış ama beni Beşiktaşlı yapamamıştı. O gömleği çok sevdim, çok da giydim. Belki 1-2 yıl sonra da babam vefat etti. Geride çok fazla anı kalmadı. Biraz balkonda balık sefası biraz futbol en çok da bu gömlek. Ona baktığımda kalbimin -daha önce hissetmediğim- bir noktasına dokunduğumu hissettim. Piyanodaki bir tuş gibi. Kayıp...
Devamını oku »

28 Aralık 2015 Pazartesi

2015 Nasıl Geçti :)

Bu sene bizim için maşallah pek hareketliydi. Senenin ilk ve en güzel haberi canım yeğenim Ayça'ya kavuşmam oldu, yaşasın teyzoş olmak :) Mart ayının sonundaki Avusturya Gezisinin içerisinde pek fazla "Avusturya" olmasa, bolca ev dinlenmesi olsa da biz yine de keyif aldık. Nisan-Mayıs gibi başlayan kıpırtılarla evimizi değiştirdik, Ankara'nın başka bir ucuna taşındık, Elif'i kreşe verdik (14.5 aylık) ve ben işe döndüm. Sanırım az buz şeyler değil bunlar :) Aradan tam 6 ay geçmiş ve bu aylar nasıl geçmiş bilmiyorum. Daha çok bir şeylere alışma haliyle ve koşturmacayla geçti diyebilirim. 2015'in başlarındayken sonunu iş yerinde yazacağımı hayal etmemiştim. Sanki o an'lar çok uzaktaymış gibi geldi ama düşününce bu koşturmacada insan dün yediği yemeği bile unutmuş oluyor. Bezelye miydi...
Devamını oku »

22 Aralık 2015 Salı

2015 Kitap Günlüğü ve 2016 için Aklımdakiler :)

2014 ve 2015 kitap okuma hızı açısından beni çok tatmin etmemiş olsa da açıkçası nitelik olarak sonuçtan oldukça memnunum. Geçen yılda hangi kitapları okudum, neleri çok sevdim, neleri okumasam da olurmuş dedim, bir bakıp görmek istedim. İşin aslı "okumasaydım olurmuş" dediğim kitap çok fazla yok. Bana bir şey katmayacağını düşündüğüm kitapları yarısında bırakabiliyorum çünkü. Bir kitabı illa bitireceğim gibi bir durumum yok çok şükür, Filiz sana göz kırptım buradan ;) Böyle bir raporu ilk defa tutuyorum çünkü ilk defa "görece"biraz daha kayıt altında okudum. Normalde okurum, geçerim, unuturum ve kaybolur gider zihnimde kitap. Şimdi ise biraz daha kayıt altında okudum. Okuduklarımın büyük bir kısmını bloga yazabiliyorum, kalanlar ise masamda yazılmayı bekliyor. Bir kısım ise "unutulanlar"...
Devamını oku »

21 Aralık 2015 Pazartesi

Bugün 21 Aralık ve 2. Doğa Günlüğü

Coğrafya derslerinde görüp ezberlediğimiz "hayat bilgisi"ni hayata geçirmeye karar verdim yavaş yavaş. Annemin yıllardır "bugün en uzun gün esra", "bu gece en uzun gece, bugünden sonra geceler kısalıyor esra" cümlelerinin içi boş kalmamalı değil mi? Bugün 21 Aralık. Bazı günler güzeldir ama özel bir sebebi yoktur, 21 Aralık da benim için öyle. Yıllardır severim, belki asal sayı diye diyecektim ki fark ettim 21, 3 ve 7'ye bölünebiliyor :) (Tangül, Pelin ve Selcen burada kafalarını duvara vurdular :) Lafı uzatmayayım ama "21"i severim, "17"gibi (ki, o kesinlikle asal, eminim :) Bugün iliklerime kadar soğuğu hissettiğim bir gün/bu senenin ilk günü olarak kayıtlara geçsin. PTT'de sıra beklerken ilk defa sırtım üşüdü, demek ki kış sahiden gelmiş. Gün dönümlerini Yıldızlı Sevgi kitabından...
Devamını oku »

17 Aralık 2015 Perşembe

Sosyal Medya

Bu konu hakkındaki daha önceki yazılarıma baktım ve giriş aynı, bir şeyler yazmak istiyorum ama yazmaya çekiniyorum. "Takılma bunlara" deyip geçmeye çalışıyorum ama bazen de yapamıyorum demek ki, neyse umarım kimseyi kırmadan bir şeyler yazıp içimde birikenleri doğruca anlatabilirim. Sosyal medya konusunda hoşlanmadığım şey, samimiyetsizlik. İnstagramı yoğun olarak takip ettiğim zamanlar, evde Elifle baş başa olduğumuz, dünyada neler yaşandığını merak ettiğim zamanlardı. Benim için bir nevi değişiklik oluyordu. İyiydi, hoştu ama herkes mi güzeldi, her şey mi yolundaydı, bilmiyordum. Birine bir şey hediye edilmek istenirken asıl amacın hediyeyi vermek değil de, benim duyurumu yapın mantığı olduğunu da çok sonra öğrendim. (neden böyle yapıldığını anlayamıyordum, hala da anlamıyorum) Zamanla...
Devamını oku »

16 Aralık 2015 Çarşamba

Yeni Yıl Kartları - 2015

2013 ve 2014teki kartlarıma bakınca zamanın nasıl da çabuk geçtiğini, ne tatlı arkadaşlar edindiğimi ve kart konusunda (yalan yok) kendimi geliştirdiğimi gördüm :) Kesimlerin hemen hiçbiri hala benim değil, bizde o işlere karabalık bakar, santim şaşırtmaz. Bana kalsa ters ve yamuklarla o kağıdı mundar ederim. Bu sene de olay şöyle başladı, tee Ekim ayıydı ve ben "nasılsa hızlı yapamıyorum, Aralık'a kadar ancak yetiştiririm, şimdiden başlayayım yapmaya" dedim. Karabalık dedi ki: "Aklında nasıl bir şey var ve kaç kişiye göndereceksin?" Hmmm, Plan insanı olmak böyle olsa gerek. Listem çok değişti, eklemeler oldu ama sonunda bizim mahalledeki kırtasiyecide istediğim kartonları buldum. Oradaki amcayı, oranın havasını, Elifin ne zaman girsek çok mutlu olmasını seviyorum. Birkaç seferin...
Devamını oku »

15 Aralık 2015 Salı

Doğa Günlüğüm 1

Geçen yazıdan sonra aldığım bir takım kararlar vardı, mesela fırsat bulduğun an'larda doğada olmak gibi, onu uygulamaya bu öğlen başladım. Önce karnımı doyurdum ki aman başım falan dönmesin, tansiyonum düşmesin diye :) Sonra düştüm yollara. Aradığım şeylerin çok uzağımda olmadığını biliyordum. İş yerine yakın bir parka ve iş yerinin hemen yakınındaki ağaçlıklı alana gidince benim için bir hazineyle karşılaştım. Olayın başlangıcı: Elmasız yapamam :) Altında oturduğum ağacı çok sevdim, kendisinin ismini bilmiyorum ama dikenliydi. Yoksa çam mıydı? Bugün neyi fark ettim? Doğada gezerken ve keşifler yaparken çaktırmadan spor yapıyor insan, yaşasın :) Ve ilk günün ilk ağacı: Aslında bu, gördüğüm 3. ağaçtı ama(yakından baktığım) ilk olmasının sebebi, kendisini tanımış olmam, işte...
Devamını oku »

14 Aralık 2015 Pazartesi

1 Kitap 1 Mektup: "Hayal Peşinde" Züleyha Ersingün :)

Çocukken sınıfta dalar giderdim, öğretmen bir şeyler sormuş olurdu ama ben duymazdım, kim bilir hangi dünyalarda olurdum. Züleyha ile tanıştıktan sonra "keşke benim ilk okul öğretmenim olsaymış" demiştim, "Hayal Peşinde"yi okuyunca neden böyle hissettiğimi daha net anladım: "Çocukça konuşabilen bir öğretmen bulmak kolay değil çünkü" :)
                                                                                   ***
Sevgili Züleyha,
Seninle tanıştığımızdan beri merak ediyorum kütüphaneni. O yüzden de oradan başlamak istiyorum sorulara. Kütüphanenin en değerli kitapları çocukken okuduğun kitaplar mı? En sevdiklerin, seni besleyenler ve “Hayal Peşinde”nin kaynağı olan kitaplar hangileri?
Esra'cığım Merhaba,
Benim kitaplarla ilişkim son yıllarda değişti. Eskiden kitabı bir şekilde okumak (Birinden alarak ya da kütüphaneden edinerek) yeterliyken, son yıllarda mutlaka kitap benim olsun istiyorum.(Yaşlanıyorum galiba) Bu nedenle çocukken okuyup sevdiğim pek çok kitabı farklı yayınevlerinden baskılarıyla kütüphanemde bulunduruyorum. Küçükken günümüz çocuklarının kitap bolluğuna sahip değildik kuşkusuz. Yine de o yıllara göre bol kitaplı bir evde büyüdüm diyebilirim. Babam arşivciydi, kitapları dergileri saklar biriktirirdi. Sonraları bu rolü ben üstlendim evde. Tam bir Jules Verne delisiydim, fantastik aşkım o günlerden kalmadır. Ayrıca Alice Harikalar diyarında( Özellikle Deli Şapkacı karakteri), Tom Sawyer, Oliver Twist, Pal Sokağı Çocukları,Pinokyo, Küçük Kara Balık, Küçük Kadınlar, Şimdiki Çocuklar Harika ilk aşklarım arasındadır. Bu kitaplar hep kütüphanemin baş köşesinde oldu. Zamanla eklenen kıymetlilerim ise ayrım yapmadan Michael Ende,Astrid Lindgren, Christine Nöstlinger, Roald Dahl, Rodari ve Sevim Ak ve Behiç Ak kitapları. Süleyman Bulut'u yazmasam olmaz. Bu yıl onlara David Almond da eklendi. Bir de en en çok sevdiğim Islık Çalabilir misin Johanna var. (Kesin unuttum bazılarını :) )
Gördüğün gibi pek ayrım yapamıyorum ama hepsi beni çok etkileyen tekrar tekrar okuduğum kitaplar. Calvino ve Ursula Le Guin ise tüm zamanlarımın yazarları.
Sadece Hayal Peşinde'nin değil muhtemelen yazdığım ve yazacağım pek çok kitabın ilhamı onlar.


“Hayal Peşinde”nin ortaya çıkışı nasıl oldu, olay örgüsü ve karakterler zihninde bir anda mı canlandı yoksa her biri yıllardır seninle miydi :)
Doğrusu sürpriz bir ziyaretçiydi Hayal Peşinde. Başka bir hikaye üzerinde çalışırken, sırf çocukları eğlendirip şaşırtmak için yazdığım bir mini hikayeyle başladı. Artık meşhur olan 4-F'lilerle yaptığımız zıpır ve matrak bir çalışmayla. Doğal afetler konusunu işleyen tüm normal öğretmenler gibi depremi, seli anlatmak yerine kitapta bahsedilen afeti yazdım ve arkası geldi işte.

İlk okuyucuların kimler oldu, Civan ne tepki verdi, 4-f'liler sevdi mi “Hayal Peşinde”yi?
İlk okuyucularım eşim ve Civan :) Bunun dışında görüşlerine başvurduğum sadık okuyucularım var. Can dostlar... Civan ciddi bir okur o anlamda şanslıyım. Böylece minik bir kitapkurdu ile ilk test sürüşünü gerçekleştirme fırsatı buluyorum. Katkıları ve kritik eleştirileri oluyor. 4-F'liler sevdi kitabı. Çok keyifli bir buluşma yaşadık fuarda, onlara da büyük sürpriz oldu.

Kitapta yer alan "babaanne"yi ben çok sevdim. Anneannem, babaannem ve dedelerimi tanıma şansım olmadı benim, o yüzden de kitaplarda yer alan anneanne ve babaannelere daha da çok kanım kaynıyor. Senin var mıydı sana hikayeler anlatan büyüklerin?
Hayattaki en büyük şansım, dedemdir. Annem ve babam çalıştığı için altı yaşıma kadar anneannem ve dedemle yaşadım ben. Dedem, bir çocuğun hayatta başına gelecek en güzel şeydi. Nasıl özlüyorum...
Doğanın, ağacın, kuşun, böceğin dilinden anlayan yerel bir filozoftu o. Karakterimin, hikayelere ve doğaya duyduğum aşkın kaynağıdır. Onun da gönüllülerden biri olduğunu düşünüyorum :)

Hayal ve Maja'nın başucunda görüp sevindikleri yazar için tahminde bulunmak istiyorum: Roald Dahl mı yoksa :) Bu sorunun cevabını kitapta bulamamak beni gülümsetti. “Yazar” sanki bu kısmı bizim doldurmamızı istiyor gibiydi, ne dersin?
Kesinlikle...
Tutkuları olan insanları seviyorum. Hayatına bir kitap, bir yazar katanları biraz daha çok :) Ben okuduklarının, izlediklerinin içine kendini koymayı, kendini o hikayenin baş kahramanı olarak hayal etmeyi seven bir çocuktum. Benim gibiler için boş bıraktım orayı.

Uluslar arası bir dil ile yazmışsın kitabını aslında, “çocukça”... Böyle bir dilin gerçekten olduğuna inanıyor musun?
Bu ifade çok mutlu etti beni. O dile inanıyorum. Bu inanç benim hayata, geleceğe ve güzel günlere inancımın da kaynağı. Hepimizi o dil kurtaracak.

Öğretmen olmanın en büyük avantajı çocuk dünyasından, çocukların hayallerinden kopmamak ve tabii ‘çocukça’ konuşabilmek midir acaba?
Doğrusu büyük avantaj. Büyüdükçe baş gösteren unutma ve sıkıcılaşma hastalığına karşı panzehir taşıyorsunuz yanınızda sanki. Zamanın ruhunu yakalamak fırsatı aynı zamanda.

Kitaplardaki bilgelerin erkek olmasına fazlasıyla alışmıştık :) Bilgirus'un kadın olmasına hem şaşırdım hem de sevindim. Bu, özel bir tercih miydi senin için?
"Offf ne güzel bir soru" diye karşıladım bu soruyu. Bunu ifade etme fırsatına kavuşmaktan ayrıca mutlu oldum. Özellikle istedim kadın olmasını. Cinsiyetçilik, çocuk kitaplarında dahi, rahatsız olduğum bir konu. Bilginler güçlüler hep erkek, mağdurlar ve kurbanlarsa kadın.

Kitabın içerisinde mini bir İstanbul turu, güzel kitap önerileri hatta tatlı bir melodi tınısı var. Tüm bu detaylarla hikayeyi çok güzel işlemişsin ve zenginleştirmişsin. Bu kadar detay aklına nereden geldi?
Ne güzel ifadeler bunlar :) Ben hikaye delisiyim. Ve hikayeler de genelde detaylarda gizli diye düşünürüm. Bir filmin kimsenin çok aklında kalmayan sahnesini hatırlamak, bir olayda herkesin unuttuğu ayrıntıyı hafızama kazımak, bir albümde kimsenin favorisi olmayan şarkıyı sevmek gibi bir huyum var. Belki onlarla ilgilidir.

Sevinince sen de yerinde duramayıp Hayal gibi dans eder misin? (Bunu ben sık sık yapıyorum ve evdekiler de bana eşlik ediyor :) Bu dansa kitapta rastlamak da çok hoşuma gitti)
Ahh işte benim hikayem. Her şeyi şarkıya dönüştürebilirim. Civan'la günlük olayları veya gördüğümüz şeyleri besteleriz. Buna 30 yıllık halk dansları kariyerimi de eklersem, sürekli şarkı söyleyip dans eden biriyim diyebilirim:)

“ ‘Teknoloji kötü değil’ dedi Molly. ‘Ona teslim olmak kötü. İnsan beyni ve yaratıcılığının ürünü olan bir şeye benim yerime düşün, hisset ve karar ver demek kötü.” Hepimizin yaşadığı durum bu sanırım. Çocuklara laf ediyoruz ellerinden tablet, telefon düşmüyor diye ama teknlojiye ve sosyal medyaya bağımlı yaşayan bizleriz sanki. Kitapta bu konuya çok güzel ve yerinde bir çözüm getirmişsin. Bu çözümü gerçekleştirebiliriz miyiz yeterince istersek, ne dersin?
Sorma, kanayan bir yara bu. Her 4-5 yılda bir yeni jenerasyonla tekrar tanışıyorum. Bu yıl ikinci sınıfları okutuyorum. Dikkat sürelerinin kısalığı ve odaklanma problemi inanılmaz maalesef. Düşününce, tablet ve diğer teknolojik araçlarla doğarken tanışmış bir kuşak bu. Yetişkin alışkanlıkları ve değerleri ile kuşatılarak büyüyorlar. Bağımsız karar verip tercih yapma haklarını ellerinden alıyoruz. Onlara ait, doğal ve bizim müdahalemizden yargılamamızdan uzak bir ortam sağlayabilsek yeter. Gerisini onlar halleder aslında.

Hikayenin devamı gelecek mi, Hayal ve Maja yeniden bir araya gelip yeni maceralara atılacaklar mı?
Civan hep bu hikayenin devamını istedi. FOM ekibi ile tanıştığımız anda onların da ilk söylediği bu oldu. Bunun üzerine düşündüm ben de. Aklımda bir şeyler var diyelim. Neden olmasın :)

Yazma rutinini de soracağım ama asıl ben okuma rutinini merak ediyorum. Her gün belirli saatlerde okuma, notlar alma şansın oluyor mu? Sosyal medyada gördüğüm kadarıyla oldukça donanımlı bir masan var ve ben o masanı yoo hayır, kıskanmıyorum :)
Tıpkı benim seninkini kıskanmadığım gibi:)
Her gün belli saatlerde okurum ve notlar alırım. Hayatımı buna göre planlıyor ve olağanüstü bir durum olmadığı sürece rutini bozmuyorum. Aynı anda bir kaç kitap okurum. Masamda ayrı, çantamda ayrı başucumda ayrı kitap olur genelde. Yayın takip etmeye de çalışıyorum.
Yazma ise rutine bağladığım bir şey değil. Küçük notlar alır, pasajlar, hikaye parçaları, tasvirler ve kahramanlar yazarım bazen. Onlar, planlamadığım bir hazırlık gibidir. Detaylar buradan çıkar genelde.

Son sorum tabii ki “Hayal Peşinde” kitabından. Bu kitabı okuyan tüm yetişkinler bu soruyu kendilerine soracaktır. Ben de sana sormak istiyorum: “Çocuk Ülkesi”ne gittin mi hiç?
Hepimiz gitmedik mi?
Ben ülkemi unutmamaya çalışıyorum ve sembolümü kaybetmemeye. İlk fidanımı sulamaktan ve yeni fidanları çoğaltmaktan asla vazgeçmeyeceğim :)

Katıldığın için çok teşekkür ederim, arkadaşlığın ve sohbetlerimiz beni çok mutlu ediyor.
Ben de çok teşekkür ederim. Nasıl güzel sorulardı. Doğru soruları doğru cevaplardan daha çok önemserim ben. Seninle paylaştığım her şey çok değerli. İyi ki varsın :)
                                                                   ***
Bu kitabı size eski bir dostunuzun/ çok sevdiğiniz ilk okul öğretmeninizin yazdığını düşünün ve 1 hayaliniz olmasının ne kadar önemli olduğunu hatırlayarak, hep o hayallerin peşinden gidin, fidanınıza sıkıca sarılın.
Çocuk Ülkesi'nden ayrılmayı hiç istemeyeceksiniz...

27 Aralık 2015 Pazar akşamına kadar "Benim hayalim..."cümlesinin devamını yazan 1 kişiye "Hayal Peşinde" kitabı Elif'in minnak ellerinin çekeceği çekilişle gidecek, ben de yanına 1 mektup koyacağım :)
                                                                         ***
"Bir çiçeğin hikayesi bir ülkeyi kurtarmaya yeter mi?
Eğer bu hikaye sizi anavatanınıza,çocukluğunuza,götürüyorsa neden olmasın...
Yeter ki siz çocukluğunuzun masal bahçesini bulmak isteyin"






Devamını oku »

13 Aralık 2015 Pazar

Mutlu Yıllara Edoş :)

Kardeşinin olması başlı başına güzel bir şey ama insanın kız kardeşinin olması bence ayrıcalık :) Küçükken kedi-köpek gibi olsanız, siz doğduğunuzda kardeşiniz(ablanız) güneşi siyah çizse bile öyle. Kız kardeş güzel bir şey. Şimdiye kadar istisnalar haricinde Edoşla doğum günlerimizde genelde birlikte olduk. Farklı şehirlerde yaşadığımız zamanlarda bile bir araya gelme vesilesiydi aslında doğum günleri. Şimdi her şey değişti. Eda Adanaya taşındı ve artık Ayça var, bizde de Elif :) Ha deyince uçağa atlayıp gidemiyorsun :( Geçen sene yine bir vesile olmuştu ama bu sene denk gelmedi ve Edoşla ayrıyız. Ergenlik dönemlerimizde olsak "ıyy uzak dursun benden" derdik birbirimize, ben onun Tarkan şarkıları dinleyip ağlamalarını anlayamazdım, kim bilir o da benim nelerimi sevmezdi. Hatırladığım...
Devamını oku »

12 Aralık 2015 Cumartesi

Sevdiğim, Doğa :)

Doğada keşifler yaparak büyümedim. Ormanda "gizli bahçem" olmadı. Ağaç evim de olmadı. Doğada gördüklerimin adını koymakta hep zorlandım, "Bu ne ağacı?", "Aa bitki mi o, ben çiçek sanmıştım." Evde büyütmeye çalıştığım menekşeler hep küstü, fesleğenler de kurudu. (bir ara da Lokum yemişti.) Yanımdan bir kuş geçtiğinde onu sadece "güvercinse", "evden kaçmış muhabbet kuşuysa" veya "karga" ise tanıyabiliyordum. Diğerleri "başka bir tür"idi, o kadar. Bir "köy"ümüz olmadığı için karabalığın ananesinin köyüne gittiğimizde 7 oluklu çeşme bana dünyanın en tarihi şeyi gibi gelir(di) Yılın hangi mevsiminde hangi bitkilerin dallanıp budaklandığını, hangi coğrafyada ne yetiştiğini sadece ezberlediğim coğrafya derslerinden biliyordum. Konya tahıl ambarı, Egede zeytin var, Karadeniz çay ve fındık...
Devamını oku »