Hangi yıldı hatırlamıyorum, belki 2000'lerin başıdır- lisede olduğum zamanlar- babam elinde bir hediye pakediyle geldi eve. Şaşılacak bir şey yok çünkü o gün doğum günümdü. Şaşırdığım şey, bunu çok sık yapmamış olmasıydı elbette.
Pakedi açtığımda içinden bir adet kırmızı,sarı çizgili gömlek çıktı. Çok sevindim çünkü cimbomluydum (hala öyleyim ama nerede o Hagi zamanları, futbol maçı izlemeyi bırakmadım gerçi takım fark etmiyor izlemem için), babam yıllarca uğraşmış ama beni Beşiktaşlı yapamamıştı. O gömleği çok sevdim, çok da giydim.
Belki 1-2 yıl sonra da babam vefat etti.
Geride çok fazla anı kalmadı.
Biraz balkonda balık sefası biraz futbol en çok da bu gömlek.
Ona baktığımda kalbimin -daha önce hissetmediğim- bir noktasına dokunduğumu hissettim. Piyanodaki bir tuş gibi. Kayıp tuş, çok kullanılmayan bir nota gibi.
Zamanla beraber ben büyüdüm ancak gömlek büyümediği için onu giyemez oldum.
Nereye gidersem yanımda taşıdım aslında ama bunu pek çaktırmadım :)
Kumkurdunu okuduğumda aynı kayıp notanın ezgisini duymaya başladım.
İlk başlarda anlam veremedim ama her okumamda bu ezgi tekrarlandı.
Kitap karakterlerini çok sevdiğimde onlara şöyle sıkıca sarılmak isterim ama elbette ki bunu yapamam.
Oysa Kumkurduna sarıldım.
Merve'nin gönderdiği kutuyu açtığımda aynı ezgiyi duydum ve babamın hediye ettiği gömleği gördüğümdeki o dokunuşu hissettim.
Kalp, çok odacıklı bir organımızsa eğer (biyolojide de kopya çektiğim için tam bilmiyorum) bu oda, evin arka tarafındaki bahçeye açılan gizli bir geçitte saklı, onu anladım.
Sonunda bahçeye çıkma hissi ise çok güzel.
Teşekkürler Merve, aynı melodiyi duymak, Kumkurduna sarılmak ve onunla sohbet edebilmek çok güzel...
* Bu ezgiyi tanımlayabilseydim Buena Vista Social Club'tan Chan Chan derdim :)
Devamını oku »
Pakedi açtığımda içinden bir adet kırmızı,sarı çizgili gömlek çıktı. Çok sevindim çünkü cimbomluydum (hala öyleyim ama nerede o Hagi zamanları, futbol maçı izlemeyi bırakmadım gerçi takım fark etmiyor izlemem için), babam yıllarca uğraşmış ama beni Beşiktaşlı yapamamıştı. O gömleği çok sevdim, çok da giydim.
Belki 1-2 yıl sonra da babam vefat etti.
Geride çok fazla anı kalmadı.
Biraz balkonda balık sefası biraz futbol en çok da bu gömlek.
Ona baktığımda kalbimin -daha önce hissetmediğim- bir noktasına dokunduğumu hissettim. Piyanodaki bir tuş gibi. Kayıp tuş, çok kullanılmayan bir nota gibi.
Zamanla beraber ben büyüdüm ancak gömlek büyümediği için onu giyemez oldum.
Nereye gidersem yanımda taşıdım aslında ama bunu pek çaktırmadım :)
Kumkurdunu okuduğumda aynı kayıp notanın ezgisini duymaya başladım.
İlk başlarda anlam veremedim ama her okumamda bu ezgi tekrarlandı.
Kitap karakterlerini çok sevdiğimde onlara şöyle sıkıca sarılmak isterim ama elbette ki bunu yapamam.
Oysa Kumkurduna sarıldım.
Merve'nin gönderdiği kutuyu açtığımda aynı ezgiyi duydum ve babamın hediye ettiği gömleği gördüğümdeki o dokunuşu hissettim.
Kalp, çok odacıklı bir organımızsa eğer (biyolojide de kopya çektiğim için tam bilmiyorum) bu oda, evin arka tarafındaki bahçeye açılan gizli bir geçitte saklı, onu anladım.
Sonunda bahçeye çıkma hissi ise çok güzel.
Teşekkürler Merve, aynı melodiyi duymak, Kumkurduna sarılmak ve onunla sohbet edebilmek çok güzel...