Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




17 Mart 2016 Perşembe

Mutlu Yıllar Bize :)

2013, 2014 ve 2015te neler yazmışım diye şöyle bir baktım. Zaman ne kadar da hızlı geçiyor.
Son yıllarda hep aynı şekilde kutlamışız doğum günlerimizi, sade.
Hatırlıyorum da önceki yıllarda arkadaşlarımızla bir mekana giderdik, büyük pasta alırdık, hediye alırdık.
Sanki o zamanlar çoook gerilerde kaldı.
Pazar günkü patlamadan beri Kızılay'ı ve Ankara'da nasıl yaşadığımızı düşünüyorum.
2002'de geldiğimden beri pek sevemedim aslında kendisini ama hissettiğim hep "güven" ve "huzur" duygusu olmuştu. Ankaradan uzak kaldığımda Ankarayı özlerdim. (neyini özlediğimi hiç bilemedim) Belki yılların getirdiği bir alışkanlıktı. Neticede 14 yıldır buradayım(z).
Kızılay'a normalde yolum hiç düşmez ancak geçen günkü etkinlikten önce bir saat kadar Kızılaydaydım ve normalde Dostta daha çok vakit geçirecekken içim sıkılıp kendimi opera binasına atmıştım. Herkes benzer bir cümle kuruyor zaten: "10 dakika önce oradaydım.", "İki gün önce oradaydım" gibi. Bu konuda şu yazı bence çok güzel, hislerime ortak olmuş.
Doğum günümle ilgili bir şeyler yazacaktım ama doğum varsa ölüm de var gerçeğini yine yakından hissettik. Bu konu hakkında konuşmayı hala sevmiyorum oysa ben. Daha o kadar büyüyemedim demek ki. İnsanın "var"ken bir anda "yok" olması (kalanlar için) oldukça zor. Oysa inancıma göre ölüm çok doğal bir şey ve kötü bir yanı da yok. Bu ikilemde kalıyorum çoğu zaman. O yüzden de Allah hepimize sağlıklı ömürler versin diyorum.
Geçen seneki yazımda şunu gördüm: anne ve baba olmuşuz ama bunun ne anlama geldiğini pek de anlayamamışız. Elif küçükken tek derdimiz uyudu mu, yürüdü mü, kaka yaptı mı idi :) Şimdi de benzer şeyler var elbette ama şu an karşımızda "BEN BEN BEN" diyen ve bazen ne yapacağımızı bilemeyip göz göze geldiğimiz bir kızımız var. Ki bu daha başlangıç. Daha da dillendiğinde daha da inatlaştığında bazen sahiden ne yapacağımızı hangi davranışın daha "doğru" olacağını kestirmeye çalışacağız. Şimdi bunun tam ortasındayız gibi hissetsek de çevremdeki çocuğunun yaşı Eliften büyük ebeveynlere bakınca bu durumun ortasında değil de daha başlangıcında olduğumuzu görebiliyoruz. (Selcen'in, "Elif 4 yaşına gelince beni anacaksın" lafı hala kulaklarımda :) Hepsi bir dönem elbette. Geçen sene "ah şu azı/köpek dişleri ne zor çıkıyor" diyorduk. Bu sene de "maşallah Elif bu inat keçi eti yemenden mi geliyor?" diyoruz.
Hazır doğum günüm gelmişken anneliğimin iç hesaplaşmasını da yapabilirim sanki.
İlk yıl her ne kadar daha çok zorlansam da kreşten ve benim işe dönmemden sonraki süreçte aramıza bir ayrılık girdiğini hissettim Elifle. Çok daha fazla babasına düştü Elif, ben de çok daha fazla sorumluluğun altında ezildim. (Bir ara "vıck" diye ses geldi hatta :) Kreşteki psikolog ile görüştükten sonra farklı bir yol çizdik. Anne saati, baba saati, anne ve baba saati, anne-kız saati, baba-kız saati, anne-baba-kız saati. Hepsi dengeli değil elbette ama bu bile güzel bir başlangıç oldu. Anne saati için geçen hafta iki ayrı etkinliğe bile katıldım.
Sevmediğim bir işte çalıştığım için en çok zorlandığım şey, -hala- iş çıkışlarında Elif'i almadan hemen önce bir molaya ihtiyaç duymak. Sabah 8.30da bıraktığımız kreşten akşam 18.00de alabiliyoruz onu ve bu süre bana gerçekten çok uzun geliyor.
Yaz gelince niyetimiz, ayakkabılarımızı çıkarıp ayağımızı toprağa değdirip sonra Elif'i almak.
Tüm gün yaptığım/yapmaya çalıştığım işler bana kendimi o kadar yabancı hissettiriyor ki, işten çıktığımda kendime gelip "öz Esra"ya kavuşma ihtiyacında oluyorum, Elif'i  "yabancı Esra"ya bırakmak istemediğimden. Biliyorum o da benim, Mr. Hyde& Mr. Jekyll değilsem yani :)
Bu açıdan karabalığa gerçekten hayranım. Beynindeki şalteri işe gidince kapatıp işten çıkınca açabiliyor. Belki ben de büyüdükçe bu şalteri önce bulup sonra da kullanmayı becerebilirim.
Annem telefonda bile anlayabiliyor: "iş ses tonun" diye. Normalde daha umutlu, neşeli, güler yüzlü bir insanken işyerinde aynaya baktığımda çatık kaşlarımı görüyorum, ne fena.
Bununla yaşamayı öğrenmem gerek.
Bu da yeni yaşımın yeni öğrenme becerisi olsun. (kendime ödev :)
Kendime bu sene için, "spora gideceğim, gezeceğim, acayip yemekler yapacağım" gibi hedefler koymuyorum.
Ailemin sağlıkla yanımda olduğu, güzel anılar biriktirdiğimiz ve benim istediğim kitapları okuyabildiğim bir yeni yaş diliyorum.
Son aylarda her gün 1 adet Türk kahvesi içiyorum, söylemiş miydim? Ben normalde haftada 1-2 kahve ancak içerdim çünkü ya başımı ya da midemi rahatsız ederdi. Şu an o tek kahvemi içmeden rahatlayamıyorum. Daha doğrusu o keyif anı çok hoşuma gidiyor. Büyüdükçe anneme benzedim :) Ama ben yanında bitter çikolata yemiyorum.Güzel bir çifte kavrulmuş lokum varsa yerim yoksa en güzeli kahveyi sade içmek, o an'ın tadını çıkarmak.
Geçtiğimiz yıl çok güzel insanlarla tanıştım ve ufkum bir hayli açıldı. Tek tek isim saymaya kalksam olmayacak ama bu satırları okuyanlar ne demek istediğimi anlamıştır, hepinize pek çok teşekkürler.

2006'dan bir ben :)
Bu yazıya birkaç gün önce başlamıştım.
 Bugün aslında benim doğum günüm.
İçim hala buruk patlamadan dolayı. Ölenler varken kutlama yapmak bana hala çok anlamsız geliyor. Neyse ki öyle bir şey planlamamıştık. Halley üstü mum hepimize yeter de artar. Önemli olan birlikte olabilmek değil mi ki?
Yeni yaşıma yeni kararlar ile girdim.
Yazmaya kalksam uzun olacak. Uygulamaya başladıkça buraya da yazarım zaten.
Temel prensip şu: (kendine) sahtekar olma, kendine dürüst davran ve kendini önemse.
Canım karabalık, sen de hala 25'sin biliyorum ama ben yine de yarınki doğum gününü kutlayayım :) İyi ki varsın, canımsın :)

*Buruk hissetsem de "hala yaşıyoruz!" algısında olsak da, yaşamak güzel şey!

24 yorum:

  1. mutlu mutlu mutluuuu yılların olsun canım sağlıktan ötesi yalan ve yine yaşamak her şeye rağmen güzel şey ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Gülşahcığım, bence de güzel şey yaşamak :)

      Sil
  2. Can Esra iyi ki doğmuşsun ki seni tanımışım iyi ki varsın ki bana da sen yeni ufuklar açıyorsun. Allah huzur içerisinde sevdiklerinle yaşayabileceğin hayırlı ömürler versin. Öperim çok kadar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel dualar ve dilekler, sağolasın Ülkü :) ben de öperim çook

      Sil
  3. Herşeyin hayırlısını dilemek lazım. Allah hayırlı ömürler versin. Günde bir fincan türk kahvesi içmeden ben de bir eksiklik olduğu hissi oluyor. Kahveyi akşam yemeğinden sonra içtiğimde mutlu oluyorum. Belki günün yorgunluğunu bu şekilde üzerimden atıveriyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kahve benim için de güzel bir alışkanlık oldu, çok teşekkür ederim :)

      Sil
  4. İyi ki doğmuşsunuz siz, hep birlikte nice sağlıklı yıllarınız olsun. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Nurşen Abla, hep beraber inşallah :)

      Sil
  5. İkinizde doğumgünlerinizi mutlu bir memlekette yavrunuzla neşeyle hep kutlayın dilerim...

    YanıtlaSil
  6. Iyi ki varsiniz balik teyzosumuz ve karabaligimiz :) ve tabiki Elif imiz :) coookkk seviyoruz sizi, iyi ki dogmussunuz ;)

    YanıtlaSil
  7. hepi börtlek (hoşuma gidiyor bu modifiye şekil) balık ailesi:)

    YanıtlaSil
  8. iyi ki doğdunuz tontikler :)

    YanıtlaSil
  9. Canım Esoş'um iyi ki doğmuşsun ve ben iyi ki seni tanımışım. Her şeye rağmen harika bir yaş olsun belki bu yaşında yüzyüze görüşebiliriz kim bilir? Seni seviyorum canım :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Akça, ben de çok seviyorum seni, bu sene umarım yüz yüze görüşebiliriz, ben de seni iyi ki tanımışım :)

      Sil
  10. Nice mutlu yılların olsun Esra. Şiir gibi... yaşadıkça güzelleşen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Derya, ne güzel bir dilek :)

      Sil
  11. canım Esra iyi ki doğmuşsunuz,iyi yaşayın .mutlu yaşayın ,huzurlu yaşayın...ayrıca elif senin gibi bir balık annesi olduğu için çok çok şanslı...öpüyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şanslı mı sence :P Bakalım büyüyünce ne diyecek ya da arkamızı mı toplayacak :) Sağolasın Ayşeciğim, seni ve tatlı Rüzgar'ı öperimm :)

      Sil
  12. Esracığım yeni yaşın kutlu olsun. Herşey gönlünce olsun.Sağlıklı bir yıl diliyorum sana.Ankara da ben de 15 sene yaşadım.İzmir' taşınmış olsam da hep bir yanım Ankara'yı özledi.Evet deniz yok her yer alışveriş merkezi ama ne bileyim Ankara'yı yaşarken hiç sevmeyip ayrılınca özledim tuhaf bir şekilde.Belki de yazdığın gibi o güven duygusu,huzur,düzendi sevdiğim.Şimdi bu yaşanan olaylara öyle üzülüyorum ki.İnşallah daha güzel olacak herşey.Güzel günler göreceğiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Ebru, çok teşekkür ederim güzel dileklerin için...
      Ankara benzer hisler yaşatıyor sanırım yaşayanlarda, Halbuki İzmir çok daha güzeldir hele ki deniz kenarı...
      İnanıyorum ve umut ediyorum güzel günler için :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...