Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




0-3 ay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
0-3 ay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Temmuz 2014 Çarşamba

3. ay :)

Ay dönümlerini kaçırmadan yazabilmeyi çok istiyorum.
İkinci ayda yaşadıklarımızı az önce okudum ve güldüm; muhtemelen inş. 4. ayda da şimdi yazdıklarımı okuyup güleceğim. (bunu bilmek bile güzel)
Yalnız bu 3. aydan beklentim büyük; koliğin "aa o da neydi ki" seviyesinde geçmesini ümit ediyorum. Biliyorum biraz ütopik oldu ama :)
Bu ay -ben bebek olsam kesin üzerine kusardım- çocuk doktoru yine beni tavırlarıyla sinir etti. Adamın teknik bilgisi gayet iyi de sosyal yön sıfır hatta eksi. Ondan çıkıp doğum doktorumuza kapıdan uğradık; Elif'i o kadar çok sevdi ki. Keşke çocuk doktorumuz da o olsaydı dedik :)
Geçen aydan sonraki en güzel gelişmelerden biri sling ise diğeri de benim Elif'in arabasıyla dışarı çıkmaya alışmam oldu. Sadece sabahları çıkıyorduk aslında ama şimdi günde en az 2 kez çıkıyoruz. Sabah çıkışımız 9.30'u buluyor. Saatler/geziler vs. hepsi Elif'in durumuna bağlı. Mesela bu sabah tammm yatağında uyuyacak gibi yaptı. Bekledim, kanmadım. Baktım hakkaten uyuyor, kısacık işlerimi hallettim. (ilk ve en önemlisi tuvalet; bunu hiç atlamıyorum) derken ütüyü fişe taktım. Hani tamam "my time" diye bir şey var ama Tracy Ablanın haberi var mı acaba evdeki işlerin de yapılması gerektiğinden :) İşte o ara "anniii" diye bir ses. Bu ara böyle. Hani olur da annem beni başkasıyla karıştırıp yanıma gelmezse diye yapıyor sanırım. Bağırış şöyle "anniiiii" :) öğlen sıcağında da mecburen çıkıyoruz. Beni gören tanıyamıyor tabii. Yüzüme nerdeyse bembeyaz  olacak şekilde güneş kremini sürüyorum; kafamda kocaman şapka, bir de güneş gözlüğünü taktım mı. İnsanlar bu halde tatile/denize falan gidiyorlar değil mi :) Dışarıda da ağlamaya devam eden Elif apartmandaki komşuların dikkatini çektiği yetmezmiş gibi komşu apartmanlara da kendini tanıtmış durumda. İnsanlar bana "durmuyor heralde yine" bakışı atıyor, görüyorum. Bizim apartmandakiler zaten kolik olduğunu anladı/biliyor; neyse ki ses için şikayete gelen olmadı. Garibim alt komşum-henüz karşılaşmadık- da aynı dertten muzdarip: ağlayan bebe sendromu. Onunki 1 yaşında erkek ve onun da zaman zaman sinirleri bozuluyor; duyabiliyorum. Kapısını çalıp "gel kardeş birlikte çıkalım dışarı; ikisi ağlasın dursun, biz de o ara sohbet ederiz." diyesim geliyor. Gerçekten.
Bir de apartmandaki irili ufaklı çocuklara bayılıyorum. Onlar varsa kapıdan giriş çıkışımız öyle rahat ki. İki tane kapıdan da prenses geliyormuş gibi geçiyoruz. Her geçişimizde "ayyy bu çok tatlı" deyip Elif'in koluna dokunmalarına elbette ki ses çıkarmıyorum çünkü onu çok seviyorlar. "ay bu zeytin kadaaar" demişti biri geçen gün. Öteki de "zeytin Eliften daha büyük" diye cevap vermişti.(ilk doğduğunda :) Kısacası bir dolu ablası ve abisi var :)
Bu ayın en bomba gelişmesi evine dönen anane oldu. Alışma süreci hala devam ediyor. Anneme "acaba gelsen mi" desem koşup gelir :) Ama hem onun düzeninin bozulmasını istemiyorum; şu an yazlıkta ve denize karşı kahvesini yudumluyor ohh mis :) hem de ben alışayım artık diyorum. Annemin en büyük yardımı ev işleri, yemek vs. de olmuştu. O zamanlar kıymetini bilememişim :) Şimdi her yer "her yer"de :)

Neler Öğrendim?
-Komşuların bizi görüp "çok ağlayan bebek bu boncuk mu?" dediklerinde "evet ama benim alt kattaki de çok ağlıyor; belki onu duyuyorsunuzudur" gibi pişkin bir cevap verebileceğimi bilemezdim.
-  Elif'e "hmm sanırım altımızı değiştirmemiz gerek, pek güzel kokular geliyor" deyip Elif'in altını açtığımda kokunun ondan gelmediğini gördüğümdeki şok :) Evet o şahane koku dışarlarda fırfır gezip terleyen anasına aitmiş :)
- (Bunun Elifle alakası yok ama yine de bu ay öğrendim :) Benim sevgili kuzenim yıllaaaar önce bebek bakımını kitaplardan öğrenirken "ek gıda" kısmında açıklayıcı ifadeler olmadığından pizza ile başlamış :)) Neyseki bu bebeye olumlu etki yapmış da Çağla yüzmede birinci oldu :) (neyseki zeki anası blogu okuyor da arkasından konuşmuş gibi olmuyorum :P)
- Evdeki minik davulun sesine dikkat kesilen Elif'in ağlamayı unutabileceğini :)
- Blog yazmanın beni rahatlattığını ve bu sayede güzel insanların karşıma çıktığını :)
- Annemin -kullanamayacğını bilse de- sırf torununu görmek için dokunmatik ekran yeni bir telefon almak isteyebileceğini :) neyse ki maillerine bakabiliyor :)
- Çooook istesem de kardeşimin düğününe gidemedim. Bu çok içime oturdu. Elif 50 günlüktü ve gece-gündüz ağlıyordu; cesaret edemedik :/
- 1 Kitap 1 Mektup etkinliğine geri döndük; eğlendik :)
- Dışarıda hiç durmadan ağlayan bebeyi kucağıma alıp öteki elimle de arabasını iterek eve kadar gelebildiğimi...
- Sol elimi hayatım boyunca hiç bu kadar fazla kullanmadığımı; sağ el dolu ise ve acıkmışsan başka çare yok dostum :)
- Bazı kitapları ayakta bazılarını yürüyüşlerde bitirebildiğimi
-Elif'e her gün #bugünneokuduk etiketiyle kitap okuyup/paylaşarak bir dolu insanla ortak keyif oluşturabileceğimizi :)
- Canım çoook sıkıldığında 1 karıncanın bana umut verebildiğini; yılmamayı öğrettiğini (buraya da yükleyeceğim)

Bu ayda da ben Eliften bir dolu şey öğrendim. Bazen pofladım bazen 1 karıncanın peşine düştüm... Ama en çok da "kendim yapabiliyormuşum ben bu işi" diyebildim; gururluyum :)

 
Devamını oku »

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Bebekli (Elifli) Aktiviteler ve Rutinler (0-3 ay)

Böyle başlığa "rutin" falan yazdım diye Tracy Hogg akla gelip kafalar karışmasın; zira kendisinin pek uzağındayım(z)
Genel olarak EASY : Yeme, aktivite, uyku, anne zamanı "my time" rutinini ben sevsem de sanırım Elif pek sevmiyor :)
Zaten zor uyuyan bir bebeğiniz varsa "yemekten sonra uyunmaz yavrum" diyip aktivitesi için uyandırmaya cesaretim yok. Olan varsa saygılarımı göndereyim.
Ben daha çok -malum kolikten ötürü- "ağlamasın yeter" diyorum; biliyorum ki bu hiçbir kitapta yazmıyor. Hatta "sakın bunları yapmayın" başlığı altında yer alıyor olabilir yaptıklarımız :)
Bu bahsettiklerimi de son 3 haftadır ancak yapabiliyorum açıkçası.
Zira öncesinde "mutlu bebek için mutlu anne" tavsiyeme uyup her boş vakitte uyumaya çalıştım çünkü sağolsun anneler dönüşümlü olarak yanımızdaydı.
İşte o ara hayat ne "olala" imiş dostum; anlayamamışım :)
Yok yok şaka.
Elifle her an güzel.
Tam 7 defa (saydım) yerine yatırdığım güzel kızım her seferinde 2 dakika bile dolmadan kalkmasına rağmen-ki ben o ara enerji olsun diye bulgur pilavımı depolarken- Elifle hayat gerçekten güzel.
Çünkü büyüdükçe tepkileri artıyor, gülücük falan atıyor bayılıyoruz acemi ana-baba olarak.
Sabahları ve akşamları -eğer müsaitsek- babamızı balkondan yolcu ediyor/karşılıyoruz. Şu an pek anlamasa da uzaktan ona bakıp biii dolu el sallayan şaşkın adamın babası olduğunu bir gün anlayacak inş.
Her gün yapalım dememe rağmen genelde günaşırı olan banyo seanslarımız var. Banyo sonrası masaj yağı ile keyifli dakikalar yaşabiliyoruz eğer çok ağlamıyorsak.
Oyunlar konusunda henüz çok fazla ilerleme kaydedemedim aslında.
Birden "aktivite delisi" yapmak da istemiyorum.
Keyfi yerindeyse anakucağında ya da oyun halısında bırakıp uzaklaşıyorum. Biraz da canı sıkılsın kendi kendini eğlendirsin ama değil mi :)
Günün ennnnnn sevdiğim(iz) saatleri kitap okuma saatleri.
Sabahları -karnımız tok (her ikimizin de), altımız temiz, uykumuz alınmış- o güne özel kitabımızı kitaplıktan alıp geçiyoruz karşılıklı oturmaya.
Kitapları önceden sadece -resimleri de göstererek- okuyordum.
Şimdiyse kuklalardan ya da peluş oyuncaklardan faydalanarak canlandırma yapıyorum.
Sakar Cadı Vini'yi mesela Mantar Kız canlandırdı.
İyi Kalpli Küçük Tavşan içinse en sevdiğim şaşkın tavşandan faydalandım.
İnstagramda #bugünneokuduk etiketine bakarsanız; çoğu fotoğraf Elif'e ait zaten :)

Tabii her şeyi canlandırmam mümkün değil.
Çoğu çocuk kitabında "Yaşasııııın"a benzer nidalar oluyor; onları abartarak okuyorum.
Oyunculuk konusunda hiç yeteneğim olmadığını düşünürdüm; şimdiyse Elif'in masal dünyasının başrol oyuncusu gibiyim. Bir özgüven geldi ki sormayın :)
Kuklaları -evimizin birçok şeyi- İKEA'dan aldık.Bence çok başarılı.
En sevdiğim-açık ara- kurbağa ve köpekbalığı :)
Birkaç gündür sabah 9 civarı çıkıp 1 saatliğine yürüme, uyuma, annenin kitap okuması vb. şeyler yapıyoruz. İlk gün slingle çıkmıştık; pratik fakat sıcakta ikimize de sular basıyor.
Arabası ile kaldırım taşlarının sallantısında giderken uyuyakalıyor.
Bu hem iyi hem kötü.
Tracy ablanın rutinine hiç uymuyor elbette ama  benim "yeter ki ağlamasın" rutinime çok uyuyor :)
Hem bu havalarda dışarı çıkmayacağız da ne zaman çıkacağız değil mi?
Elifle hamileliğimden beri durmadan konuşuyorum. Beni çok geveze sanacak :) Halbuki hiç öyle biri değilim ama neler yapıyoruz, nereye gidiyoruz, ne yiyoruz vs. hepsini anlatıyorum. O da maşallah boncuk gözleriyle bana bakıyor-şimdilerde gülümsüyor-
Bir de arada şarkı söylüyorum. Onları da annemin "kimselere vermem" deyip de ilk torununa verdiği kitaptan buluyorum. (Annemin 1957 basım ilkokul kitabı :)

 Ya da gün içerisinde Baby Joy açık oluyor; oradan Barış Manço şarkılarılarına eşlik ediyoruz :) Hamileyken "Arkadaşım Eşek" şarkısını az dinlemedim :)
Müzik demişken, benim ritim duygum hiç yoktur ama babası evdeki  minik davul ile harikalar yaratıyor; Elif de pür dikkat onu dinliyor.
Altını değiştirirken de genelde bir sohbet havası yaratıyorum. "Doldurulmuş ama taşırılmamış" bezimizi sevinçle karşılıyorum :)
Bence önemli olan sürekli bir şeylerle oyalamak değil de annenin de keyif aldığı bir aktiviteyi bebeğiyle birlikte yapması. Bu, bizim için kuklalarla canlandırarak kitap okumak. (en iyi yaptığım iş)
Ama sizin farklı bir yeteneğiniz varsa siz de onu yapın. Hatta yaptıklarınızı yazın da biz de öğrenelim :)
Bu konuda "Öğrenen Anne" ve "GeCe" bloglarının faydalı linkleri var: Biri burada; öteki de şurada.
Bazen çok yoruluyoruz hatta azıcık dursun da tuvalete gideyim/yemek yiyeyim diye gözünün içine bakıyoruz ama belli bir aydan sonra -bizim için bu 2. ay oldu diyebilirim- bir dolu boş vakit kalıyor. Bunları da hem "kaliteli" (bu lafı da hiç sevmiyorum ama yerine bir şey bulamadım) hem de hem eğlenceli geçirmek bizim elimizde. İlerde parka gideceğiz, kek yapacağız (onu da Elif öğretir heralde bana :P ) inşallah ama her yaşın/ayın ayrı bir güzelliği var.
Bence blog da anneler için güzel bir aktivite.
Yani sadece bebişleri düşünmek olmaz.
Konuları kafamda toparlamak bile bana heyecan veriyor.
Güzel yorumlarla mutlu oluyorum.
Şimdi bir de pek şirin şeylerin üreticisi Zeynep'in hediye kitabı var; ona gelen yorumları tebessümle okuyorum:)
Bir de gün içerisinde kendimi mutlu etmek için mutlaka bir şeyler yapıyorum. Ya da "günün mutluluk sebebi" gelip beni kendisi buluyor. Parktayken okuduğum kitaptaki bu görsele uzuuun uzun baktım. Clementine'i buraya yazmayı çok isterim. Hatta Clementine benim arkadaşım olsun daha çok isterim :)

Bazen de 1 kahve beni kendime getiriyor. Uykusuzluk yapar mı Elifte acaba diye "her gün mutlaka" içmiyorum. Haftada 3 bazen 4 genelde de yarım ölçek :) Bu da annemle karşılıklı içtiğimiz kahvemiz.

Yemek, temizlik, çamaşır vb. işlerden -birçoğunuz gibi- hiç hazzetmiyorum. Önceden de sevmezdim şimdilerde sinir oluyorum :) Açıkçası mücadele etmeyip "olduğu kadar" diyorum. Neyseki yaz mevsimi karpuz/peynir ya da menemen harika oluyor. Çamaşırlar da çabuk kuruyor.
Evin en temiz yeri zaten salonun tam ortası. Elif'in gazına orada baktığımız için hep oraya kusuyor; haliyle de günde birkaç kez temizleniyor :))
Mottomuz şu:
Ben de onu diyorum zaten :)
Olamayacağımı bildiğimden hiç "mikemmel annelik" yapmaya çalışmıyorum.
Elif'in kıyafetlerinde bile "aman kustu hemen temizleyeyim" demiyorum; "kızım kusacağın varsa tamamını kus; sonra değiştirelim" diyorum.
Ne balığım ama ya :) Ananesi deli oluyordu tabii bu duruma.
Ben, evde de göz kalemi süren bir kardeş ve parfüm süren bir anneden nasıl bu kadar "pijamalı" çıktım; hayret doğrusu :)
Neyse ki pijamalarımı da son haftalarda çıkardım. En son postacı beni "18 yaşın üstünde misiniz" diyerek dumura uğratmıştı hatırlarsınız :)
Bu ara -zaman zaman sinir olsam da- "öyle böyle büyüyorlar be yavrum" lafını çok seviyorum.
Bunalınca aklıma getiriyorum.
Büyük resme odaklanmalı diyorum.
Ağlama krizinde takılıp kalma diyorum ama... Bazen oluyor bazense olmuyor tabii oturup ben de ağlıyorum; Elif'i öyle çok ağlar görünce dayanamıyorum çünkü.
İnşallah hepsi geçecek.
Sağlığımız yerinde olsun da zaten.
Şımarıklığa gerek yok.
Ama arada  bloga dertlenme hakkım da saklı kalsın :)

HERKESE KENDİ RUTİNİNDE KEYİFLİ AN'LAR :)














Devamını oku »