Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




ilk günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ilk günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ağustos 2014 Perşembe

Bebekli Hayatta İlk Günler :)

Şimdi şimdi geriye dönüp baktığımda "vaay bee neler yaşamışız" diyorum.
Aniden doğuma girmemiz, loğusa günleri, kolik günleri/geceleri (hala yaşıyoruz ama olsun), "mutlu anne nasıl olurum"halleri...derken annelik sohbetleri :)
Bu ara çevremde bir dolu hamile arkadaşım var.
Onlar adına çok heyecanlıyım.
Kendi hamilelik zamanlarımı hatırlıyorum-neyse ki sadece 4 ay öncesi- "öyle mi böyle mi"derken zaman geçmiş, bugünlere gelmişiz.
Başka bir yazıda da  "ne kolikti be" falan der güleriz inşallah.
Bu süreçte öğrendiğim ilk şey: KESİN VE KATI KURALLAR KOYMA.
Geçen günkü yazımda da demiştim ya "kanaat önderleri" anneler sağolsunlar o kadar "pembe" bir tablo çiziyorlar ki.
İnsan onları okudukça "neden ben yapamayayım ki"diyor.
Ben de doğal doğum yapabilirim.(evet, sonunda madalya veriyorlar)
Ben de sadece anne sütüyle bebemi besleyebilirim.
Ben de ennnn organik besinleri bulabilirim.
Ben de...
Ben de...
Bunun sonu yok.
En güzeli gerçekten de kişinin kendine yönelmesi.
Örnek verecek olursam birilerini kırarım belki diye listeyi genişletmiyorum.
Ama herkesi doktor düşmanı yapmaya da gerek yok.
Onu yapmayın, bunu yemeyin, şuna zaten gerek yok sizi kandırıyorlar vs.
Elbette ki bunlar tercihtir.
Ama görüyorum ki bu çok okunan bloglarda yazanları yapamayınca anne adayları/anneler üzülüyor.
Benim de dertleştiğim, fikir sorduğum çok sevdiğim anneler var ama kimsenin bir başkasını kötü hissettirmeye hakkı yok.
Normalde yazacaklarımı yazıp geçecektim ama kendi arkadaşlarımda da gördüm, evet insanlar o bahsettiğim siteleri çokça okuyor ve çokça hayal kuruyor. bunlar olmayınca da al sana düş kırıklığı.
Bunları ben de yaşadım.
Niyetim kimsenin bloguna "kötü" demek değil.
Asla.
Ama bazı şeyleri de kesin ve katı kurallara koymanın bir getirisi yok.
Hele ki konu hamilelik, doğum, bebek bakımı ise.
(Nasıl dolmuşsam yalnız ben de...)
İşte sevgili anne adayları(bu satırları okuyanınız varsa)
Ne burada ne de başka bir yerde yazılanlar "başat" değil; gerçekten de aradığınız güç içinizde. bilgi de kitaplarda, tecrübelerde ve sezgilerinizde.
Şimdi fark ediyorum ki beni çıkmaza sokan bu katı düşünce sistemim olmuş.
"onu yapmam, bunu vermem" lerle inanın kendimi gereksiz hırpalamışım.
Samimi bir itiraf.
Bunu sadece ben hissetseydim de bu satırları sanırım yazmazdım.
İnsanlar bilgilerini paylaşmış ne güzel; sana zorla "yap/yapma" diyen mi oldu der susardım.
Ama o kadar çok anneden ve anne adayından kendi tecrübelerime benzer şeyler duydum ki;
Azıcık uzatmış olsam da ilk söyleyeceğim şey:
kesin ve katı kurallarla bebeğinizi büyütmeye çalışmayın.
(hani ben yaptım, mutsuz oldum, siz yapmayın...)
- İlk 10 gün zaten bebişler sanırım dünyaya geldiğini henüz anlıyor. O günlerde de anneler ancak toparlanıyor.
"Eve gelir gelmez bebeğimin her şeyiyle ben ilgilendim" demek marifet değil bence. Ortada "en iyi anne kim" yarışması da yok.(benim bildiğim)
Kendinize toparlanmak için zaman tanıyın. Dşkişiniz varsa onları gözünüzde çok büyütmeyin. Ben ilk günlerde sezaryen ağrılarımın kalıcı olacağını düşünmüştüm :)
-Bebişinizle bolca konuşun, sohbet edin, ona espri yapın hatta :) insanın gülmeye çok ihtiyacı oluyor.
- Yardım alıııın :) "onun şusu var, bunun busu var"demeyin...
- Bebişe ve bebişli hayata alışmak için kendinize zaman tanıyın. Ben "yooook, ben yapamicaaaam böhüüüü" dediğimde bana gülen insanlara sinir oluyordum. (Başta da karabalık :) Meğerse o "bir şekilde de olsa" yapacağımı biliyormuş...
- Sanırım bizim handikapımız "zihnimizdeki mükemmel anne"ye uygun hareket etmeye çalışmamızdan geçiyor.
Elif 4 aylık oldu diye unumu elediğimi sanmayın.Daha önümüzde çok yol var. Ek gıdamız, uykuya geçişlerimiz, diş, tuvalet...derken...Bir ömür var neticede :) Öğrenmenin sonu yok yani.
İlk ayların daha zor olmasının sebebi bence "tanış/kaynaş" faslı.
Karşımızdaki miniğe "bebek" değil de "birey" olarak bakarsak daha kolaylaşıyor.
Elif'in o ennn çok ağlayıp sabrımın sınırlarını genişlettiği zamanlarda -aklıma geldikçe- bunu hatırlamaya çalıştım. Elif beni sinir etmek için ağlayan bir bebek değil... Elif, bir sıkıntısı olduğu için kendi dilinde konuşan bir birey :)  Böyle bakınca rahatlıyor insan ama bu aşamaya gelene kadar ben de çok ağladım. (ah kolik :)
Aslında "ah kolik" diyorum ama cidden hep şükrettim bunun için. "Sağlığı yerinde olsun da" dedim. Anneler neler yaşıyor ve gık bile demiyor. Diyemiyor çünkü kendi evladı... O yüzden mi annelik kutsal bilmiyorum ama sahiden kadında bir evrim yaşattığı bir gerçek.
- Günlük tutun :) İçinizden ne geliyorsa onu yazın/çizin...
- Çevremdeki hamişlere de aynı şeyi söylüyorum ne okursanız benden ne duyarsanız duyun ilk günlerden korkmayın. Hani suya balıklama dalarsın da su soğuktur ve yüzeye çıkana kadar/sen suya alışana kadar biraz zaman geçer. İşte o kadar :) Suya yavaş yavaş da girilmiyor ki :) Ben normalde denize yavaş yavaş girenlerdenim, bu sene direk daldım. (tamam önceki su; egeydi, bu seneki akdenizin ılık suyu ama çaktırmayın :)
- Bir de benim yaşadığım en büyük şok, Elif'in -hayalimde canlandırdığım gibi- eve gelir gelmez benimle kitap okuyan, resim yapan, parkta salıncağa binen bir bebek olmamasıydı :)  Sizin bebeğiniz bunları yapabiliyorsa bilemem tabii ama biraz daha "bebeklik hallerine"  odaklanmak lazımmış...

Fark ettim ki benim yazdıklarım da "meli/malı"lı olmuş... :)
Siz bana da bakmayın, iç sesinizi dinleyin yeter :)
Tecrübeli anneler sizden de yorum isteyeceğim ama sadece "pembe" tablo çizmeyin olur mu? Korkutmadan, gerçekçi bir tabloda ilk günler için güzel tavsiyelerinizi bekliyorum :) 
Devamını oku »