Romantik işleri severim. Ne de olsa balık burcuyum, hemen duygulanırım :)
Geçen gün işyerinde yine bir şeylere/birilerine saydırıyorken ve çıkmama az kalmışken ama bana işler yığılmaya devam ediyorken, kısaca canım burnumdayken bilgisayarımdaki bir ayarı bozmayı başardım ve sinirimden halledemedim. Bir arkadaşı aradım. O da sanki benim onu aramamı istermiş gibiydi, uzattıkça uzattı; halbuki ben bir şey sorup kaçacaktım (çıkarcı ben :)
* Yazının buradan sonrası azıcık minicik dedikodu içeriyor gibi ama en zararsızından, yazının gerisini okuyup okumamak size kalmış, ben baştan uyarayım :)
Arkadaşım lafı bir müddet dolandırdıktan sonra benim eski çalıştığım ofisteki bir kızla ilgili bir şeyler sordu. Kısaca kızın nasıl biri olduğunu sordu diyebilirim. Ortak birkaç iş yapmışlar ve ondan çok etkilenmiş ama acaba nasıl biriymiş ve hatta hatta ben onu bu kızın varlığından niye haberdar etmemişim. Vay anasını dedim içimden, sen hem bilgisayarın ayarını boz hem de telefonda azar işit. Kod adı Sarı olan arkadaşıma kod adı Bitter olan kızın biriyle birlikte olmak istemediğini söyledim, bana inanmadı. "Doğru insanla tanışmamıştır" dedi. Mantıklı. Ama Bitter hayatından gayet de memnun görünüyordu. Ve bu yazının başlığına konu olan asıl bomba cümle meğerse az sonra gelecekti:
"Ben masasına bir kutu bırakayım diyorum. İçinde de 'seni daha yakından tanımak istiyorum' yazacak.Ne dersin bu fikrime?"
Öncelikle bu konuşmayı telefonda yaptığımız için şükrettim. Ya yüzyüze olsaydık... Suratımdaki anlamsız ifadeden ne anlam çıkartırdı acaba Sarı? İçimden gülmek hatta bu fikirle dalga geçmek bile geldi (kötü ben:) ama sonra fikir ne olursa olsun o fikri saygı ile karşılamak gerektiğini hatırladım.
"Çok emin değilim" dedim. "Bitterden önce o kutuyu bir dolu insan görebilir" dedim. "Dalga geçebilirler, üzülebilirsin" dedim. Hatta, "Nasılsa sende cep telefonu var, mesajla kahve içmeye davet edebilirsin" dedim. (çöpçatan ben :)
Ne dediysem ikna olmadı.
Ama en son ona şunu söyledim:
"Aslında içinden nasıl geliyorsa, ne yapmak istiyorsan onu yap" dedim.
Daha birkaç gün oldu, henüz bir kutu duymadım/görmedim kimseden.
Sonra düşündüm. Telefonu kapattığımda sinirim tamamen geçmişti. Eve gittiğimde Lokum'u mıncıkladığımdaki halim gibi Pamuk olmuştum :)
Kutuyu düşündüm.
Kutuda bir teklif; kimine göre çok romantik, kimine göre çok masum kimine göre de çok çocukça...
Benim yüzümde hoş bir gülümseme yarattı.
Peki sen sevgili okur, sen ne dersin bu fikre?
Sana bırakılsaydı böyle bir kutu, sen ne düşünür/hissederdin?
Devamını oku »
Geçen gün işyerinde yine bir şeylere/birilerine saydırıyorken ve çıkmama az kalmışken ama bana işler yığılmaya devam ediyorken, kısaca canım burnumdayken bilgisayarımdaki bir ayarı bozmayı başardım ve sinirimden halledemedim. Bir arkadaşı aradım. O da sanki benim onu aramamı istermiş gibiydi, uzattıkça uzattı; halbuki ben bir şey sorup kaçacaktım (çıkarcı ben :)
* Yazının buradan sonrası azıcık minicik dedikodu içeriyor gibi ama en zararsızından, yazının gerisini okuyup okumamak size kalmış, ben baştan uyarayım :)
Arkadaşım lafı bir müddet dolandırdıktan sonra benim eski çalıştığım ofisteki bir kızla ilgili bir şeyler sordu. Kısaca kızın nasıl biri olduğunu sordu diyebilirim. Ortak birkaç iş yapmışlar ve ondan çok etkilenmiş ama acaba nasıl biriymiş ve hatta hatta ben onu bu kızın varlığından niye haberdar etmemişim. Vay anasını dedim içimden, sen hem bilgisayarın ayarını boz hem de telefonda azar işit. Kod adı Sarı olan arkadaşıma kod adı Bitter olan kızın biriyle birlikte olmak istemediğini söyledim, bana inanmadı. "Doğru insanla tanışmamıştır" dedi. Mantıklı. Ama Bitter hayatından gayet de memnun görünüyordu. Ve bu yazının başlığına konu olan asıl bomba cümle meğerse az sonra gelecekti:
"Ben masasına bir kutu bırakayım diyorum. İçinde de 'seni daha yakından tanımak istiyorum' yazacak.Ne dersin bu fikrime?"
Öncelikle bu konuşmayı telefonda yaptığımız için şükrettim. Ya yüzyüze olsaydık... Suratımdaki anlamsız ifadeden ne anlam çıkartırdı acaba Sarı? İçimden gülmek hatta bu fikirle dalga geçmek bile geldi (kötü ben:) ama sonra fikir ne olursa olsun o fikri saygı ile karşılamak gerektiğini hatırladım.
"Çok emin değilim" dedim. "Bitterden önce o kutuyu bir dolu insan görebilir" dedim. "Dalga geçebilirler, üzülebilirsin" dedim. Hatta, "Nasılsa sende cep telefonu var, mesajla kahve içmeye davet edebilirsin" dedim. (çöpçatan ben :)
Ne dediysem ikna olmadı.
Ama en son ona şunu söyledim:
"Aslında içinden nasıl geliyorsa, ne yapmak istiyorsan onu yap" dedim.
Daha birkaç gün oldu, henüz bir kutu duymadım/görmedim kimseden.
Kaynak: burada |
Kutuyu düşündüm.
Kutuda bir teklif; kimine göre çok romantik, kimine göre çok masum kimine göre de çok çocukça...
Benim yüzümde hoş bir gülümseme yarattı.
Peki sen sevgili okur, sen ne dersin bu fikre?
Sana bırakılsaydı böyle bir kutu, sen ne düşünür/hissederdin?