İnsan ilk başlardaki muayenelerde bence hiçbir şey anlamıyor çünkü doktordan daha çok bebeğin sağlığı iyi mi kısmına odaklanıyorsunuz. Ya da bizde öyle olmuştu. Görüştüğümz süreler de kısıtlıydı; 3 haftada 1 ya da ayda 1. İlk başlarda bize "ultra süper iyi" görünüyordu doktorumuz çünkü çok tecrübeli ve bilgiliydi. Hatta bizi odasının kapısında ayakta karşılıyordu :) (ona mı tav olduk acaba :) Ancak bir sorun çıktığında amca bizi hiç hatırlamıyordu. Yani telefonda her seferinde yeniden tanışıyorduk. Bu da biraz garip geliyordu açıkçası. Çooooook hastası vardı anlıyorum ama daha dün görüştük be kardeşim de diyesim gelmişti bir seferinde. Bir de özel muayene olduğundan verdiği tahliller vs. hep başka yerlerde yaptırılıyor ve onlar için ekstra zaman ayarlaması ve stres yaşanıyordu. Detaylı ultrason için de bizi Ankarada pek meşhur başka bir amcaya yönlendirdi. İşinde çok iyi olabilir ama o kadar tuhaf bir adam ve mekandı ki çıktığımızda ikimiz de salak gibiydik. Hatta bir sonraki kontrolde "bizi niye oraya gönderdiniz" diye kendi doktoruma ufaktan kızmıştım. Çünkü gereksiz bir yerdi ve o kadar para bayılmamıza da gerek yoktu. Neyse dedik...
25. hafta kontrolü geldiğinde sanırım asıl dönüşüm yaşandı. Bir aydır bebeğimizi görelim vs. diye heyecanla bekliyoruz; doktor o kadar kısa süre bakıp konuyu kapattı ki... meğerse sezaryene yetişecekmiş. Benim elimde sorular kalakaldım; "e biz başka zaman gelseydik" dedim. "Zaten ortamı hazırlıyorlar, hemen gider işimi halleder gelirim" dedi ama o ara şoförüne arabayı hazırlatıyordu.
Ben bir de en saf halimle "benim muhtemel doğum tarihim ne zaman; siz buralarda mısınız?" deyince olanlar oldu.
Doktor en "normal" haliyle takvime bakıp "aaaa ben o tarihlerde muhtemelen yurtdışındayım" demesin mi???!!!
"E peki ne olacak o zaman?" dedik.
"Her zaman b planımız vardır; sizi güvendiğim bir doktora emanet edeceğim" dedi.....
İyi de senin güvendiğin doktora bakalım ben güvenecek miyim :)
Çıktığımızda alık balıklar gibiydik...
Yok arkadaş böyle gitmemeliydi bu iş.
Doktor anladık çok bilgiliydi de böyle saçma bir muameleye değer miydi?
Önceki görüşmelerimizi de düşününce o doktor amcadaki eksik şeyi bulmuştuk: heyecan!!! Amca heyecanını kaybetmişti. Beni ısrarla epiduralli normal doğuma ikna etmeye çalışıyordu çünkü epiduralli olursa ben "prenses gibi" doğuracaktım ama "epiduralsiz" olursa onu boş yere sıkıntıya sokacaktık...
Şu an riskli gebelik durumu yaşayan birilerine bu bahsettiğim amcayı gözü kapalı tavsiye ederim çünkü alanında çok başarılı. Ancak bizim elektirklerimiz kendisini çok sevmiş olmama rağmen tutmadı.
(İşte o ara ben ilk aydınlanmamı yaşadım ama buraya sıkıştırmayayım;ayrıca yazayım onları...)
Peki gönlüne yatan bir doktor bulmak kolay mı???
Hiç de değil...
25-28 arası kimselere gitmedik,zaten niye gidelim.
Baktığımız ilk kriter doktorun bir hastanede çalışıyor olmasıydı yani yeniden özel muayene sıkıntısı yaşamak istemedik.
28. haftada yine herkesin ballandırarak anlattığı genç bir erkek doktora gittik. Ben çok ümitliydim kendisinden. İnternetten araştırma yapınca "aa ben bu adamı çok sevdim" demiştim.Ki ne kadar safmışım :)
Görüşmemizde ilk sorusu daha doğrusu sorgusu ilk doktorumuzu neden bıraktığımız üzerine detaylıca bizi sıkıştırmak oldu. "Sana ne arkadaş" demek istedim. demedim elbette... Fazla ukala halleri bizi inanılmaz itti. İşinde yüz numara olabilirsin ama biraz alçakgönüllü ol,dedik...
29. hafta geldiğinde yine şahane tavsiyelerle hypnobirthing uygulayan bir kadın doktor ile yollarımız kesişti. İlk muayenede bile çok fazla gel-git yaşadık konuşmalarından ama bulunduğu hastanenin hijyen koşulları beni ikna etmişti; devlet hastanesinde doğursam daha iyiydi...O derece yani... tabii bir de doktorun "doğum hafta sonu olursa ben giremem" demesi bizi süper ikna etti.. Zira Elif'e "kızım az daha bekle, pazartesi doğuverirsin" diyecek halim yoktu :)
Ve ben laylaylom bir şekilde doktor işini bıraktım...
O ara stres yaparım diyordum ama rahatladım, içime bir rahatlık geldi yani.
madem bu kadar uğraştık ve istediğimiz doktoru bulamadık demek ki işleri oluruna bırakmanın tam sırasıydı...
Bize "doktorunuz kim" diye soranlara "şu ara hiç kimse" diyorduk :))
31. haftaya geldiğimizde -ki ben o ara tüm sorumluluğu karabalığa bıraktım; iyi bir doktoru sen bul dedim- benim 32. haftada izne ayrılmam durumu olunca doktor arayışımız tamamen şansa kalmıştı aslında.
(O ara başka bir doktor daha bulmuştuk ama randevu istediğimizde "yarın kurumdan ayrılıyor"dediler; biz de gülerek telefonu kapattık)
Veee gelelim şimdiki gittiğimiz hastane ve doktora.
Ben hala akıllanmadığım için olsa gerek ara ara büyük konuşmaya devam ediyorum demek ki...
Bu hastanenin önünden servisle geçerken hep "bu hastaneye kim gelir ki;butik bir yer...yazık iş yapıyor mu ki" diyordum. Bir de "ben kadın kadın doğum doktoru istemem" diyordum :)
Nasıl da yuttum bu lafları.
Butik ama oldukça temiz ve düzenli bir yer. Doktorumuz da kadın ve gayet bilgili/ilgili/rahatlatıcı/eli hafif vs.
Bize gittiğimizde oldukça acayip sorular da sormadı. İlk günden sevmiştik kendisini ama şu an sarılmak bile istiyorum ona :) Öyle rahatlatıcı cümleler kuruyor ki... Bir de bir ara (yani yaklaşık 2 görüşmemizden sonra) telefonla arayıp bir şeyler sormamız gerekti ve bizi hatırladı!!!
"Bizim tatlı bebiş" diye seviyor Elifi :)
Elbette ki doğumda nasıl olduğu önemli ama şimdiye kadar bize hep güven verdi, sorularımızı oldukça detaylı yanıtladı.
Bu da önemli değil mi?
Kısacası bir doktor bilgili olsun tabii ki ama ilgili de olsun diyorum ben. Yani o heyecanı seninle yaşasın. 89653. doğumu olacaksa herhalde aynı heyecan kalmıyordur ama bizim ilk doğumumuz olacak inşallah, o yüzden de heyecanlıyız tabii ki.
Umarım doktorumuzla ilgili güzel fikir ve yorumlarımız devam eder ve size doğumdan sonra da güzel şeyler yazarım.
Son kontrole tesadüfen annem de gelmişti ve doktorumuza tam not verdi :)
Doktor maceramız da böyleydi ama bu süreç bana çok şey kattı; bir dolu aydınlanma yaşadım. Onları da başka yazıda anlatayım da düşünce olarak "nerdeeeen nereyeee" geldiğimi bir dökeyim size :)
MUSMUTLU GÜNLER & GÜNEŞLİ VAKİTLER :)
Çok özel durumlar haricinde doktorun bilgilisi değil, kesinlikle ilgilisi makbul bence de... Hem de her branşta... Bundan 5-6 sene evvel ayak bileğimde bir problem yaşadım. Alanında meşhur, profesör, dediğin gibi ak saçlı bir doktora gittim. Ayağımı aldı eline iteledi, bükeledi, tuttu çekti "yok bir şey, dinlendir, geçer" dedi... Muayene sırasında başka bir cümle kurmadı... Ardından genç ve bilinmedik bir doktora gittim. Gerçekten "dinlendir, geçer" durumu varmış ama neden olduğunu, nasıl çalıştığını, nelere dikkat etmem gerektiğini uzun uzun anlatmıştı bana... Moralim yükselmiş, durumumu anlamıştım. O zamandan beri profesörlere bile gitmedim...
YanıtlaSilGerçekten katılıyorum. Bazı bilgili-tecrübeli doktorlar o kadar ilgisiz olabiliyor ki insanın canı sıkılıyor.. İnsan yaşadığı durumun önemsendiğini görmek isteyebiliyor :)
SilSana da geçmiş olsun..